banner banner banner
Özgür Zihin
Özgür Zihin
Оценить:
 Рейтинг: 0

Özgür Zihin

Bir zamanlar bir adam şöyle demişti: “Zihnimi nereye koyarsam koyayım, niyetlerim zihnimin gittiği yerde alıkonuluyor ve rakibime karşı kaybediyorum. Bu yüzden zihnimi göbeğimin altına koyuyor ve gezmesine izin vermiyorum.[9 - Göbeğin altında üç parmak genişliğinde bir bölge olan tanden, bazı Taoistler tarafından zihnin doğru ikamet yeri olarak kabul edilir. Vücudun hemen hemen ağırlık merkezidir ve dövüş sanatları literatüründe sıklıkla anılır.] O zaman rakibimin hareketlerine göre değişebiliyorum.”

Bu akla yatkındır fakat Budizmin en yüksek noktasından bakıldığında zihni göbeğin, vücut merkezinin altına koymak ve gezmesine izin vermemek yüksek değil, düşük bir anlayış düzeyidir. Bu, disiplin ve eğitimle aynı düzeydedir. Ciddiyetle aynı düzeydedir. Ya da Mencius’un, “Kayıp zihnin peşinden git,”[10 - Neo-Konfüçyüsçüler için aynı zamanda saygı olarak da tercüme edilen ciddiyet, meseleleri ele alma çabalarında gösterilen içsel bir dikkat ve soğukkanlılık anlamına geliyordu. Ulaşılmak istenen bir zihin durumu olarak belirli bir meditasyon anlayışı da içerir.Alıntı Mencius’a aittir, (k. 6, bölüm 11): “Mencius dedi ki, ‘İnsaniyet, insanın zihnidir. Doğruluk insanın yoludur. O yolu terk etmesi ve ona güvenmemesi ne kadar üzücü. Bir adam horozunu veya köpeğini kaybettiğinde onu aramasını bilir fakat zihnini kaybettiğinde onu aramasını bilemez. Öğrenmenin Yolu, kayıp zihni aramaktan başka bir şey değildir.’”] sözüyle aynı düzeydedir. Bu da en yüksek seviyeyi işaret etmez, sadece ciddiyet duygusuna sahiptir. “Kayıp zihin” konusuna gelince, bununla ilgili başka bir yerde yazmıştım, göz atabilirsiniz.

Zihninizi göbeğinizin altına koyup gezinmesine izin vermemeyi düşünürseniz, zihniniz bu planı düşünen zihin tarafından alıkonulacaktır. Böylelikle ilerlemeye gücünüz olmayacak ve özgürlükten son derece uzak olacaksınız.

Bu da bizi bir sonraki soruya götürür: “Eğer zihnimi göbeğimin altına koymak beni işlevsiz ve özgürlükten mahrum bırakıyorsa, bunun hiçbir faydası yoktur. O zaman zihnimi bedenimin hangi bölümüne koymalıyım?”

Ben de, “Eğer zihnini sağ eline koyarsan, zihnin sağ elin tarafından ele geçirilecek ve bedenin de işlevini kaybedecektir. Eğer zihnini gözüne koyarsan, gözün tarafından ele geçirilecek ve bedenin işlevini yitirecektir. Eğer zihnini sağ ayağına koyarsan, zihnin sağ ayağın tarafından ele geçirilecek ve bedenin işlevini yitirecektir. Eğer zihnini bir yere koyarsan, bedeninin geri kalanı işlevini yitirecektir,” diye cevap veririm.

“Peki, öyleyse insan zihnini nereye koyar?”

“Eğer zihnini herhangi bir yere koymazsan, bedeninin her bölümüne ilerleyecek ve tümünde var olacaktır. Böylelikle, eline geldiğinde elinin işlevini gerçekleştirecektir. Ayağına geldiğinde ayağın, gözüne geldiğinde de gözün işlevini gerçekleştirecektir. Eğer bir yer seçip zihnini oraya koyacak olursan, zihnin o yer tarafından ele geçirilecek ve işlevini kaybedecektir. İnsan düşünürse, düşüncelerine kapılır. Bu yüzden düşünceleri ve ayrımsamayı bir kenara bırak, zihnini bedeninden uzaklaştır, orada veya burada durmasına izin verme. Zihnin bu yerleri ziyaret ettiği zaman işlevini yerine getirecek ve görevini hatasız yapacaktır,” diye yanıtlarım.

Zihni bir yere koymaya, tek taraflılığa kapılmak denir. Tek taraflılığın, bir yöne meyilli olmak olduğu söylenir. Doğruluk her yöne hareket eder. Doğru Zihin, bedenin tümünde var olarak kendini gösterir. Herhangi bir yere meyilli değildir.

Zihin bir yere meyilli, başka bir yerden eksik olduğunda buna tek taraflı zihin denir. Tek taraflılık değersizliktir. Herhangi bir şey tarafından tutsak edilmek, bu şey ne olursa olsun, tek taraflılığa kapılmaktır ve Yol’da yürüyenler tarafından hor görülür.

İnsan “Zihnimi nereye koysam?” diye düşünmediğinde, zihni tüm bedeni boyunca uzanacak ve her yere ulaşacaktır.

İnsan zihnini bir yere koymayarak rakibinin hareketlerine karşılık vermek üzere onu bir yerden başka bir yere götürerek kullanamaz mı?

Eğer zihin tüm bedenle hareket ediyorsa, ele ihtiyaç duyduğunda kişi eldeki zihni kullanmalıdır. Ayağa ihtiyaç duyduğunda, ayaktaki zihni kullanmalıdır ama eğer zihni koyacak tek bir yer belirlerseniz, onu oradan çıkarmaya çalıştığınızda olduğu yerde kalacak ve işlevsiz olacaktır.

Zihni, bağlı bir kedi gibi kontrol altında tutup gezinmesine izin vermediğinizde, zihin kendi içinizde alıkonmuş olacaktır. Onu bedeniniz içinde terk ettiğinizde, hiçbir yere gitmeyecektir.

Zihni tek bir yerde durdurmamak için çabalamak, işte bu disiplindir. Zihni durdurmamak amaç ve esas olandır. Hiçbir yere koymadığınız sürece her yerde var olacaktır. Zihin bedenin dışına hareket ettiğinde bile eğer sadece bir yöne gönderilirse diğer dokuz tanesinde olmayacaktır. Zihin sadece bir yönle sınırlandırılmazsa, onunda da var olacaktır.

Sağlıklı Zihin ve Bulanık Zihin

Sağlıklı zihin, tek bir yerde kalmayan zihindir. Tüm beden ve benlik boyunca uzanan zihindir.

Bulanık zihin, bir şey üzerinde düşünürken olduğu yerde donup kalan zihindir.

Sağlıklı zihin bir yerde donup kaldığında, bulanık zihin dediğimiz şeye dönüşür. Sağlıklı zihin yolunu kaybettiğinde, her yerde işlevini yitirir. Bu nedenle onu kaybetmemek önemlidir.

Sağlıklı zihin, bir yerde durmayışı açısından suya benzer. Bulanık zihin ise buza benzer ve buzla elleri ve başınızı yıkayamazsınız. Buz eridiğinde suya dönüşüp her yere akar. Böylece elleri, ayakları ve diğer her şeyi yıkayabilir.

Zihin bir yerde donup kaldığında donmuş suya benzer ve özgürce kullanılması olanaksızlaşır. Elleri ve ayakları yıkayamayan bir buz gibi… Zihin eritilip su gibi kullanıldığı zaman tüm beden boyunca uzanarak her yere ulaşır.

Sağlıklı zihin budur.

Var Olan Zihnin Özü ve Olmayan Zihnin Özü

Var Olan Zihin, tıpkı Bulanık Zihin gibidir ve kelimenin tam anlamıyla “var olan zihin” demektir. Bu, konu ne olursa olsun tek bir yönde düşünen zihindir. Zihinde düşünecek bir şey olduğunda, ayrımsama ve düşünceler ortaya çıkacaktır. İşte bu nedenle Var Olan Zihin olarak bilinir.

Olmayan Zihin, Sağlıklı Zihin gibidir. Bir yerde donup kalmaz. Ayrımcılığa ve düşünceye sahip olmayan, tüm bedence uzanıp gezinen zihne, Olmayan Zihin denir.

Olmayan Zihin, hiçbir yere yerleştirilmemiştir ancak tahta ya da taş gibi de değildir. Duracak yerin olmadığı yere Olmayan Zihin denir. Durduğunda, zihinde bir şey var demektir. Zihinde bir şey olmayan duruma, Olmayan Zihnin Özü denir. Bir başka deyişle, zihnin ve düşüncenin yokluğudur.

Olmayan Zihin durumu iyi geliştirildiğinde, ne bir şeyle durur ne de bir şeye ihtiyaç duyar. Dolup taşan su gibidir ve kendi içinde var olur. İhtiyaç ânında ortaya çıkar.

Sabit zihin özgürce ilerleyemez. Benzer şekilde, bir arabanın tekerlekleri de sabit bir şekilde durmadıkları için dönebilirler. Oldukları yere saplanmış olsalar hareket edemezlerdi. Zihin de tek bir yere saplanıp kaldığında işlemeyen bir şeydir.

Eğer zihinde bir düşünce varsa, bir başkasını dinleseniz bile onu duyamazsınız. Bunun nedeni, zihnin kendi düşünceleriniz tarafından alıkonmuş olmasıdır.

Eğer zihniniz bu düşüncelerin içine çekilirse, dinleseniz bile duymazsınız; baksanız bile görmezsiniz. Bunun nedeni zihinde bir şeyin yani düşüncenin olmasıdır. Orada olan bu şeyi uzaklaştırmayı başarabilirseniz, zihniniz Olmayan Zihne dönüşecek, ihtiyaç duyulduğunda işleyecek ve amacına uygun davranacaktır.

İçinde olanı uzaklaştırmaya çalışan bir zihin, eylemin kendisiyle meşgul olacaktır. Eğer insan onun hakkında düşünmezse, zihin bu düşünceleri kendiliğinden uzaklaştıracak ve Olmayan Zihin haline gelecektir.

Eğer insan, zihnine hep bu şekilde yaklaşırsa, ileri bir tarihte zihin birdenbire bu duruma kendiliğinden varır hale gelecektir. Eğer insan bunu aniden başarmaya çalışırsa, zihin asla oraya ulaşamaz.

Eski bir şiir söyle der:

“Düşünmeyeceğim” diye düşünmek,
İnsanın düşüncelerinden biri de bu.
Yapmanız gereken tek şey düşünmemek
Hiç düşünmemeyi.

Kabağı Suya Atın, Aşağı Doğru İtin ve Size Geri Dönecektir

Bir kabağı aşağı itmek, bunu elinizle yapmak demektir. Bir kabak suya atılıp aşağı doğru itildiğinde başka bir taraftan aniden su yüzeyine çıkacaktır. O, her ne olursa olsun, tek bir yerde durmayan bir şeydir.

Bilge bir insanın zihni bir an bile durmaz. Suya itilen kabak gibidir.

Kalacak Yeri Olmayan Bir Zihin Yaratın

Çin-Japon dillerinde omushoju jijogoshin olarak telaffuz edilir.

Bir insan, ne yaptığına bakılmaksızın, bir şey yapmayı düşünen zihni yarattığında zihin o şeyde durur. Bu nedenle, kişi zihnini duracak bir yeri olmaksızın yaratmalıdır.

Zihin yaratılmazsa, el harekete geçmez. Hareket halindeyken doğal olarak o harekette duran fakat hareketin planlanma sürecinde durmayan zihni yaratanlara “tüm yolların hünerli insanları” denir.

Bağlılığın zihni, duran zihinden doğar. Ruhun göç döngüsü de böyledir. Bu durma, yaşam ve ölümün bağları haline gelir.

Kiraz çiçeklerine ya da sonbahar yapraklarına bakar, onlara bakan zihni yaratırken de onlarla durmaması gerekir.

Jien’in[11 - Jichin adıyla da bilinen Jien (1155-1225), Tendai mezhebinin bir şairi ve keşişiydi.] şiiri şöyledir:

Her şeye rağmen,
Kokusunu bırakacak çiçek,
Fundalıklar arasındaki kapıma.
Oysa ben oturur ve bakarım, ne acıklıdır bu dünya.

Bu, çiçeğin kokusunu, ona baktığım sırada ve zihnim daha ileri gitmiyorken, Olmayan Zihinle yaydığı anlamına geliyor. Zihnin beni bu kadar çaresiz bırakması ne acı.

Bakarken veya duyarken zihni bir yerde tutmamayı ilke haline getirin.

Ciddiyet kelimesi, “dikkat dağılmadan tek hedef”[12 - Çinli Neo-Konfüçyüsçülerin “ciddiyeti” açıklamak için çok kullandıkları bir ifade.]