"Rönesans sahneyi bireyciliğin aldığı, sanatta güzellik duygusunun şaşırtıcı ve eksiksiz bir coşkuyla uyandığı bir dönem ya da Kıta Avrupası'nın aklın egemenliğine girdiği ve kendisinden sonraki akımlara bir anlamda öncülük eden akademik bir terim ve üslup tanımından mı ibarettir? XV. yüzyılda İtalya'da ışımaya başlayıp,karşılığını XVI. yüzyılda tam anlamıyla Fransa'da bulan bu kültürel kavram, sa…
"Rönesans sahneyi bireyciliğin aldığı, sanatta güzellik duygusunun şaşırtıcı ve eksiksiz bir coşkuyla uyandığı bir dönem ya da Kıta Avrupası'nın aklın egemenliğine girdiği ve kendisinden sonraki akımlara bir anlamda öncülük eden akademik bir terim ve üslup tanımından mı ibarettir? XV. yüzyılda İtalya'da ışımaya başlayıp,karşılığını XVI. yüzyılda tam anlamıyla Fransa'da bulan bu kültürel kavram, sa…
"Rönesans sahneyi bireyciliğin aldığı, sanatta güzellik duygusunun şaşırtıcı ve eksiksiz bir coşkuyla uyandığı bir dönem ya da Kıta Avrupası'nın aklın egemenliğine girdiği ve kendisinden sonraki akımlara bir anlamda öncülük eden akademik bir terim ve üslup tanımından mı ibarettir? XV. yüzyılda İtalya'da ışımaya başlayıp,karşılığını XVI. yüzyılda tam anlamıyla Fransa'da bulan bu kültürel kavram, sa…
"Rönesans sahneyi bireyciliğin aldığı, sanatta güzellik duygusunun şaşırtıcı ve eksiksiz bir coşkuyla uyandığı bir dönem ya da Kıta Avrupası'nın aklın egemenliğine girdiği ve kendisinden sonraki akımlara bir anlamda öncülük eden akademik bir terim ve üslup tanımından mı ibarettir? XV. yüzyılda İtalya'da ışımaya başlayıp,karşılığını XVI. yüzyılda tam anlamıyla Fransa'da bulan bu kültürel kavram, sa…
"Rönesans sahneyi bireyciliğin aldığı, sanatta güzellik duygusunun şaşırtıcı ve eksiksiz bir coşkuyla uyandığı bir dönem ya da Kıta Avrupası'nın aklın egemenliğine girdiği ve kendisinden sonraki akımlara bir anlamda öncülük eden akademik bir terim ve üslup tanımından mı ibarettir? XV. yüzyılda İtalya'da ışımaya başlayıp,karşılığını XVI. yüzyılda tam anlamıyla Fransa'da bulan bu kültürel kavram, sa…
"Rönesans sahneyi bireyciliğin aldığı, sanatta güzellik duygusunun şaşırtıcı ve eksiksiz bir coşkuyla uyandığı bir dönem ya da Kıta Avrupası'nın aklın egemenliğine girdiği ve kendisinden sonraki akımlara bir anlamda öncülük eden akademik bir terim ve üslup tanımından mı ibarettir? XV. yüzyılda İtalya'da ışımaya başlayıp,karşılığını XVI. yüzyılda tam anlamıyla Fransa'da bulan bu kültürel kavram, sa…
"Zulmün ortasında, zindanın karasında, umudunu koğuşunu paylaştığı tek canlıya, çocukluk masallarıyla özdeşleştirdiği böceğe yükleyen bir mahpusun romanı: Sen. Mehmed Uzun, geçmişi ve bugünü yalınkat bir üslupla buluşturduğu bu eserinde insanın dayanma gücünün sınırlarını zorlayan ıstırapları pastoral bir üsluba dönüştürüyor. Kürt dili, folkloru, mimarisi ve gelenekleri, hayata tutunulacak dallard…
"Araştırmacı, denemeci, şair, sözcük üreticisi… Türk edebiyatının en özgün kalemlerinden Salâh Birsel, hicivli anlatımı, güçlü betimlemeleri ve engin bilgisiyle edebiyatta şiir ve cinayet temalarını mercek altına alan denemelerinde, okuru dünya edebiyatının önde gelen isimleriyle buluşturup keyifli ve derin bir yolculuğa çıkarıyor. Şiir ve Cinayet, Birsel'in edebiyat tarihinin dehlizlerinde dolaşa…
"Enis Batur ve Yiğit Bener; şanlı edebiyat tarihimizin asr-ı kâbusu Latin elifbalı yılların faydasız eserler verdikten sonra hafızalardan silinmiş, kitabevi raflarından kaybolmuş iki edip müsveddesi… Bu müşterek kaleme alınmış risalelerini, bir vakitler mütercimler dünyasında vuku bulmuş mütecennin faaliyetlerin mahiyetini samimiyyet ile itiraf etmiş olmaları sebebiyle, ibret vesikası olarak neşre…
"Kardeşler, sevgililer, arkadaşlar arasında kökleri derine giden ve asla dillendirilemeyen kırgınlıklardan, acılardan beslenen yalnızlık öyküleri bunlar. Kocasının beğeneceği bir yahni pişirmenin peşinde hayatını harcayan kadınlar, yıllarca beraber yaşadıkları halde birbirine yabancı çiftler, uçurumun kıyısında süren ilişkiler, cinayet ve intihar arzusuyla gölgelenmiş hayatlar, ölüme doğru koşulan…
Francis Picabia'nın sanatı ve sanatçıları, edebiyatı ve yazarları, burjuvaları ve şairleri gülünç duruma düşüren, otoritenin her biçimini reddeden, 1920 tarihli bu pırıltılı ve küstah başyapıtı Dadacılığın en önemli metinlerinden biri sayılır ve kışkırtılmak isteyen, hayatın ve düzenin konformizminden sıkılmış herkese şiddetle önerilir.
"Türker Ayyıldız'ın kaleminden, farklı yerlerinden kırılmış hayatların hikâyesi dökülüyor. Ömürlük yaraları hiçbir zaman kabuk bağlamamış insanların çabalarının, çarpışmalarının, kırılmalarının, kırıklarla yola koyulmalarının, hep yeniden yeniden başlamalarının hikâyeleri. «„Kırılmışlık insanın mirası olur mu?“» sorusunu akla düşürüyor Şikeste. Bir köşede miras kalan kırılmışlıklarla evler, şehirl…
"Farkındalığın, eylemsizliğin ve mükemmeliyetçiliğin getirileri nedeniyle akıp giden yaşama uyum sağlayamayan Teive Baronu'nun, Stoacılığın kurucusu Kıbrıslı Zenon gibi intihar ederek yaşamını sonlandırışına uzanan yolu döşeyen taşlar, kuvveden fiile geçişte doğan çelişkilerin yarattığı paradoksal çıkmazlardır. Nev-i şahsına münhasır edebi deha Fernando Pessoa'nın yarattığı yüzlerce persona arasın…
"Aşkla şehvet, zulüm ve savaşın soğuk yüzüyle yoğrulmuş iki ayrı kutbu ve de onların getirdiği yıkımı ele alan, tasvirlerini Flaubert'in realizme duyduğu eşsiz sadakatle âdeta ilmek ilmek dokuduğu, üslubuyla Marcel Proust'a ön açan eşsiz bir tarihi romandır Salambo. Hıncın ve kinin isyan ateşiyle harlanmaya yüz tuttuğu Kartaca'da, umulmadık bir anda filizlenen bir sevdanın hikâyesidir bu. Savaşın …
"Yazmanın, anadilini yaşatmanın, kökenlerini unutmadan onun sınırlarını aşma iradesinin aldığı en hayati karar olduğu bilinciyle kalemini bileyen Mehmed Uzun, Ruhun Gökkuşağı'nda kişisel yolculuğunu anlatıyor. Urfa'da başlayan ve baskının, zulmün, ölümün gölgesinde süren, Kürt halkının ortak kaderiyle paralel ilerleyen yaşamının politik gerekçelerle sürekli yön değiştiren rotası doğruluktan asla ş…