banner banner banner
Aforizmalar
Aforizmalar
Оценить:
 Рейтинг: 0

Aforizmalar


99 Hangi yönetim en iyisidir ? Bize kendimizi yönetmeyi öğreten.

100 Haşmet, ödül veya ceza gözetmeksizin doğru veya yanlış olanı yapmaktır.

101 Hükmetmek ve tadını çıkarmak birlikte yürümez. Tadına varmak kendine ve başkalarına keyifle bağlı olmak demektir. Hükmetmek kendine ve başkalarına en ciddi anlamda iyilik yapar olmak demektir.

102 Hükmetmek kolay öğrenilir, yönetmek zor.

103 Bize yararı olup olmayacağını, kimsenin yüzünden anlayamayız. Soylunun yönetimini kabul ediyoruz, çünkü onun yönetiminde mal varlığımızı güvende görüyoruz. Kendisinden çirkin, dış ve iç ilişkilere karşı koruma bekliyoruz.

104 İnsan en önemli iki özelliğin eksik kaldığını hemen görüyor: akıl ve güç.

105 “Nihil rerum mortalium tam instabile ac fluxum est quam potentia non sua vi nixa.”[4 - Latince: Bütün insani ve ölümlü şeylerden en tehlikelisi desteğini esirgeyen güçtür.]

106 Despotizm her bireyin otokrasisini destekler. Bunu da yukarıdan aşağıya kadar sorumluluğu bireye yükleyerek ve böylece icraatın en yüksek derecesini açığa çıkartarak yapar.

107 İki tane barışçıl güç vardır: hak ve nezaket.

108 Hak suçluluğa yöneliktir, polis uygunluğa. Hak tartar ve karar vericidir, polis etraflıca görür ve emreder. Hak bireye yöneliktir, polis genele.

109 Bütün yasalar, dünya ve yaşam sürecinde, ahlaki dünya düzenine yaklaşma çabalarıdır.

110 Ölüm kaldırılabilse buna karşı olmazdık. Ölüm cezasının kaldırılmasının kalıcı olması uzun sürmeyecektir. Kalksa dahi zaman zaman onu geri isteriz.

111 Halk ölüm cezası hakkında karar vermeye kalkarsa, anında kendi hakkını korumaya çalışanlar ortaya çıkar: Kan davası kapıyı çalar.

112 Bütün yasalar yaşlılar ve erkekler tarafından yapılmıştır. Gençler ve kadınlar istisnaları, yaşlılar ise kuralları ister.

113 Sana haksızlık yapılması dünyanın yasasız kalmasından daha iyidir. Bu yüzden herkes yasalara uysun.

114 Haksızlıkların vukuu bulması onların haksız bir biçimde yükseltilmesinden daha iyidir.

115 Nero, dört yıl süren geçici hükümeti esnasında, ki ben Galba, Otho, Vitellius hükümetlerini böyle adlandırıyorum, katledilişinden sonra dünyaya yayılan fenalık kadar fenalık yapamazdı. (Bkz. ek notlar)

116 Hükmetmek için nasıl bir hakka sahip olduğumuz sorusunu sormuyoruz; hükmediyoruz. Halkın bizi iktidardan etme hakkına sahip olmasıyla ilgilenmiyoruz; sadece böyle bir şey yapma meyline girmemesi için sakınıyoruz.

117 Zorba yönetim kaldırıldığında, aristokrasi ve demokrasi arasındaki ihtilaf başlar.

118 Egemenliğin sembolü olarak iltifat zayıf insanlar tarafından kullanılır.

119 Devrimden önce her şey çabaydı; sonrasında her şey talebe dönüştü.

120 Her devrim doğal bir hale yöneliktir, yasasızlık ve utanmazlık haline. (Pikartlar, Anabaptistler, Sans-culotte’lar.)

121 Eşitliği ve özgürlüğü aynı anda vaat eden yasa koyucu veya devrimciler ya hayalperest ya da şarlatandır.

122 Hayali eşitlik, eşitsizliği gösterecek ilk unsurdur.

123 Her insan kendini ayrıcalıklı hisseder.

Bu duyguyla şunlar çelişir:

1. doğal gereksinim,

2. toplum.

1’e. İnsan ondan kaçamaz, yolundan çekilemez, ondan bir şey elde edemez. Sadece perhizle ona itaat edebilir ve ondan önce davranmaktan kaçınır.

2’ye. İnsan ondan kaçamaz, yolundan çekilemez; ondan bir şey elde edebilir, kendi ayrıcalık hissinden ödün verdiği takdirde toplumun avantajlarından ortaklaşa yararlanabilir.

124 Toplum içerisinde herkes eşittir. Hiçbir toplum eşitlik kavramı dışında bir kavramın üzerine kurulu olamaz, ancak özgürlük kavramı için bu geçerli değildir. Eşitliği toplum içinde bulmaya çalışırım; özgürlüğü ise, hem de ahlaklı olanını, yani tabii oluşumu, kendim getiririm.

125 Yani içerisine katıldığım toplum bana şöyle demeli: “Sen her birimizle eşitsin.” Ancak sadece şunu ekleyebilir: “Özgür olmanı dileriz” yani: dileriz ki, kendi kanaatince, özgür iradenle ayrıcalıklarına yönelesin.

126 Bütün hünerimiz, var olabilmek adını varlığımızdan geçmekte yatıyor.

127 Toplumun en üst hedefi ayrıcalıkların neticesini herkese garantilemektir. Her bir akıllı zaten neticeye fazlasıyla kurban vermektedir, hele ki toplum. Bu netice sebebiyle şu anki uzuvların ayrıcalıkları helak olmak üzeredir.

128 Büyük hak, sadece kendi özelinde değil, – çünkü bunu herkes bilir – umumiyet içerisinde de hoşgörülü ve akıllı olmaktır.

129 Böylesine inatçı, çelişkilidir insan. Avantajı için zorluğa gelemez, zararı uğruna her türlü zorbalığı çeker.

130 Şakayla karışık insan tamimiyle hatalardan oluşturulmuş denilebilir. Bunlardan bazıları topluma yararlı, bazıları zararlı, bazıları işe yarar, bazısı da işe yaramaz bulunabilir. İlk saydıklarımın hakkında iyi konuşulur; onlara erdemler denir; ikincisi hakkında kötü konuşulur; onlara hata denir.

131 Dünyaya ilahi bir söz gibi adım atan her büyük fikir, tıkanık müşkülpesent halk için bir bela olur. Çok ama hafif eğitimli birine ise ukalalık verir.

132 Dünyaya ilahi bir söz gibi adım atan her büyük fikir, zorbalık gibi gelir. Bu nedenle beraberinde getirdiği avantajlar kısa zamanda dezavantaja dönüşür. Eğer başlangıç noktasını hatırlatırsanız ve her şeyin başlarda hangi nedenle yapıldığını göz önüne serebilirseniz her kurumu savunabilir ve övebiliriz.

133 Fikirde yaşamak, imkânsızla mümkünmüş gibi uğraşmak demektir. Kişilikle de durum benzerdir; her ikisi karşılaşırsa, o zaman dünyanın kendini yüzyıllarca şaşırmaktan alıkoyamayacağı vakalar gerçekleşir.

134 Tamamen fikirde yaşayan Napolyon, bunun bilincinde değildi. Fikirsel olanı reddetmesine ve gerçekliğini yalanlamasına karşın, diğer taraftan fikri gerçekleştirmeye çalışmıştır. Berrak, kandırılamaz zihni böylesine içsel bir çelişkiyi kaldıramamış ve bunu, zorla da olsa, kendince öz ve asil bir biçimde dile getiriyor olması önemlidir.

135 O fikri ruhani bir varlık olarak görür. Bir gerçekliği yoktur ancak uçtuğunda geriye gerçekliği yalanlanamaz bir residuum (ölü bir kap) bırakır. Bu bize göre yeterince sabit ve cismani olsa da, yaşamının durdurulamaz sonuçları ve hareketleriyle inanç ve güvenle halkını eğlendirse de kendisi bunu farklı izah etmektedir. O an hayatın, hayatiyet ortaya koyduğunu ve verimli bir fikrin sonsuza dek hüküm süreceğini itiraf etmektedir. Dünyanın gidişatına yeni bir ivme, yeni bir yön çizdiğini kabul etmek hoşuna gider. (Bkz. ek notlar)

136 Hiçbir şey çoğunluk kadar tiksindirici değildir, çünkü o çok az güçlü seleflerden oluşmaktadır. Defolu malların satışına izin veren muziplerden, asimile olan güçsüzlerden ve ne istediğiyle ilgili en ufak bir fikre dahi sahip olmayan, para peşinde paytaklayan bir kitledir.

137 “Umumi meselelerdeki payımız çoğunlukla sadece dar kafalılıktan ibaret.”

138 Eski, mevcut inatçı olanın gelişimle, eğitim ve dönüşümle olan mücadelesi hep aynıdır. Düzenden en son müşkülpesentlik ortaya çıkar; bundan kurtulmak için düzeni bozar insan ve yeniden bir düzene ihtiyaç olduğunu anlayana dek bir hayli zaman geçer. Klasisizm ve Romantizm, lonca baskısı ve esnaf özgürlüğü, temel zemini sıkı tutmak ve parçalamak, her zaman sonunda yenisini doğuran aynı münakaşadır. O zaman yönetenin yapacağı en akıllı iş bu savaşa diğer tarafı yok etmeksizin, eşitçe hâkim olmak; ancak bu insanlara verilmiş bir yeti değildir ve tanrı da bunu istemiyor gibi.

139 Donanmış, savunmaya ayarlanmış bir hal karşısında hiçbir devlet dayanamaz.

140 Hünkârlar tarafından gazetelerde basılan pek iç açıcı değildir; çünkü güç fiiliyata geçmeli, konuşmamalıdır. Liberallerin ortaya koydukları her zaman okunabilirdir; çünkü üstün güç sahibi, faal olamadığı için, kendini en azından konuşarak ifade etmek ister. “Bırakın, ödeme yaptıkları sürece, şarkı söylesinler!” der Mazarin, yeni vergilerle ilgili alaycı şarkıları kendisine sunulduğunda.

141 Gazetede bütün resmi resmi haberler tumturaklıdır, geri kalanlar ise tekdüzedir.

142 Birkaç ay gazete okumadıysa insan ve sonra hepsini bir arada okuduğunda bu kâğıt parçasıyla ne kadar vakit kaybettiğini anlıyor. Dünya her zaman taraflara bölünmüştü, bilhassa şu an böyledir. Her şüpheli durumda gazete yazarı bir tarafı diğerine tercih ediyor ve okur da bu doğrultuda günden güne bir meyil veya antipati oluşturuyor, ta ki sonunda bir karar verilene ve olaylara Tanrı’nın işiymiş gibi şaşkınca bakana kadar.

143 Sansür ve basın özgürlüğü daima birbirleriyle savaşacaktır. Muktedirler sansürü talep eder ve uygular, güçsüz olanlar ise basın özgürlüğünü ister. Birileri ne planlarında ne de icraatlarında her lafa karışan, itiraz eden bir varlık tarafından engellenmek istemez, itaat edilmesini ister; diğerleri gerekçelerini ifade etmek ve itaatsizliği yasallaştırmak ister. Bu duruma her yerde rastlanabilir.