banner banner banner
Keloğlan Masalları
Keloğlan Masalları
Оценить:
 Рейтинг: 0

Keloğlan Masalları

“İyi ama, bakalım hükümdarımızın kızı seni isteyecek mi? Bana kalırsa o, kellerden hiç hoşlanmaz.”

Bu cevap üzerine Keloğlan çok kızdı; dev yapılı herifin göğsüne şiddetli bir yumruk indirdi. Dev öfkelenip Keloğlan’ı belinden yakaladı, bir bebek gibi havaya kaldırdı; başının üzerinde birkaç kere döndürdükten sonra yere fırlattı.

Keloğlan bayılmıştı, yerde hareketsiz yatıyordu. Başına belki yirmi kişi toplanmıştı. Onu ayıltmaya çalışıyorlardı.

O sırada hükümdarın kızı çıkageldi. Baktı ki koridorda bir kel oğlan yatıyor; ses seda çıkarmıyor. Oradakilere sorup soruşturdu; meseleyi öğrendi. Sonra dev yapılı adama dedi ki:

“Aklı başında olmayan bir zavallıyı bayıltmak kolaydır ama ayıltmak kolay değildir. Bunu derhâl benim odama götür. Orada kendi kendine ayılır.”

Nice zaman sonra odasına dönen hükümdarın kızı, Keloğlan’ı hakikaten ayılmış buldu. Ona saraya niçin geldiğini sordu. Keloğlan anlatmaya başladı:

“Ben buraya sebepsiz gelmedim. Seni babandan istemek için geldim. Verirse ne âlâ, vermezse ne yapacağımı ben bilirim.”

Hükümdarın kızı bir kahkaha attı.

“Ne yaparsın, Keloğlan?”

“Ne mi yaparım? Başımı alır giderim ve bir daha semtinize uğramam, hatta adınızı bile ağzıma almam! Dünyada benim kadar inatçı adam yoktur.”

Hükümdarın kızı, bir kahkaha daha savurmaktan kendisini alamadı.

“Farz edelim ki evlendik, hiçbir yuvaya benzemeyen bir yuva kurduk; bana bakabileceğine emin misin?”

Keloğlan, ciddiyetle cevap verdi:

“Bunu merak etme. Seni bizim köye götüreyim. Orada yiyebildiğin kadar ekmek, içebildiğin kadar su.... Canın tatlı istedi miydi verirsin sekiz on yumurta, alırsın bir çanak dolusu pekmez. Sonra iş yok güç yok…”


Вы ознакомились с фрагментом книги.
Для бесплатного чтения открыта только часть текста.
Приобретайте полный текст книги у нашего партнера:
Полная версия книги
(всего 830 форматов)