banner banner banner
Tölögön Kasımbekov İnsan ve Eser
Tölögön Kasımbekov İnsan ve Eser
Оценить:
 Рейтинг: 0

Tölögön Kasımbekov İnsan ve Eser


Kitabı baştan sona okuma nezaketini gösteren ve yol göstericiliğiyle yardımlarını esirgemeyen Yrd. Doç Dr. Vedi AŞKAROĞLU’na en içten teşekkürlerimi sunuyorum.

Çalışmamın Kırgızistan ayağında desteklerini gördüğüm Yrd. Doç. Dr. Ali DAŞMAN beyefendiye, Dr. Rahat TAŞTEMİROVA hanımefendiye, kütüphane müdürü Gülayım hanımefendiye, Tölögön KASIMBEKOV’un değerli eşi Elmira KASIMBEKOVA hanımefendiye ve Aygerim BAKTIBEKKIZI ile Selçuk SUBAŞI’na şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca, kitabın oluşum aşamasında yaşadığım aksaklıkların giderilmesinde yardımlarını gördüğüm, Yrd. Doç. Dr. Ayhan ÇELİKBAY’a, Yrd. Doç. Dr. Mayrambek OROZBAYEV’e ve bilhassa varoluş sebebim değerli aileme teşekkür etmek istiyorum.

    D r. Samet AZAP
    Ardahan-2016

1

TÖLÖGÖN KASIMBEKOV’UN HAYATI, SANATI ve ESERLERİ

1.1. Hayatı

1.1.1. Doğumu, Çocukluğu, Gençliği ve Ailesi

Tölögön Kasımbekov, 15 Ocak 1931 tarihinde Calal-Abad iline bağlı Aksı ilçesinin Akcol köyünde dünyaya geldi. Babası Kasımbek’in soyu Kırgız halk kahramanı Beknazar’a uzanır. Beknazar’ın oğlu Kasımbek, onun oğlu da Tölögön’ün babası Kasımbek’dir. Kasımbek aynı zamanda, köyün aksakalı yani bilge kişisidir. Eşinin adı Kalbü’dür ve bir Kıpçaktır. 59 yaşına kadar Kasımbek ailesinin çocuğu olmaz. Kalbü bilge, zeki insan olduğundan köydekilerin arasında saygı duyulan bir kadındır. İnsani değerleri ve aklı ile kocasının içindeki pişmalığını hissedip, “beyim sizin de çocuğunuz olup neslinizin devam etmesi gerekir” diyerek başka birisiyle evlenmesini kendisi teklif eder. Kocası için yirmi yaşını yeni dolduran Anar’ı kendi atı ile kaçırarak getirir. “Beyim ben size eş getirdim, malınızı kesip nikâh yapıp bu kadın ile evleniniz” diyerek üzerine kendi eliyle kuma getirir. Böylece bir yıl içinde Kasımbek, yaşı altmışa geldiğinde erkek çocuk sahibi olur. Çocuğunun adını kulağına Ezan okutup “Allahverdi” diyerek Kudaybergen koyarlar. Bebeğin olmasına çok sevinen Kalbü, Kudaybergen’i kendi çocuğu gibi sevip, kendisi besleyip büyütmeye başlar. Doğum yapan kumasını ise kendi gelini gibi görüp onunla tartışmadan hatta o yaşına rağmen ev işlerinde yardımcı olarak geçinip giderler.

Yaşamın en zor anlarında ona yeni bir umut veren çocuğunu şımartarak seven Kalbü, onu ölen çocuklarımın yerine koyar; “Tölögönüm benim Allahım bizim dileğimizi gerçekleştirdi” diye Tanrıya dua eden Kalbü, Tölögön diye kendince isim koymuş, ondan sonra akrabaları ve komşuları Kudaybergen ismini unutup çocuğu Tölögön diye çağırmaya başlamışlar.[1 - Dinar Turdugulova, “Cetim Bolup Cetilgen Tölögön Kasımbekov” Erkin Too, 2011 Cıldın 18 Martı, Bişkek, s. 10.]

Aynı köyde okulunu bitirdikten sonra öğretmenliğe başlayan Kasımbekov, on altı yaşını doldurduğunda köyde valiliğe sekreter olarak işe girerken Tölögön ismiyle kimlik alır. Kimliği almadan önce, öz annesine doğum gününü soran Tölögön yaşının 3 yıl geç yazıldığını düşünerek, doğum tarihini, 15 Ocak 1931 olarak belirler. Ama Tölögön’ün kendi söylediklerine göre o, 1928 yılında doğmuştur. “Sen askere gidersen biz hayatımızı nasıl geçireceğiz” diye düşünen karı koca onu 3 yaş genç göstermiş olabilirler.

1946 yılında baba Kasımbek, depremden dolayı hayatını kaybeder. Böylece Tölögön on dört yaşındayken yetim kalır. Yetim çocuk, dul kadın ikisi çok zor günler geçirirler. Aç kalıp hiçbir şey bulamadıkları zaman annesi, kolhozun tarlasından mısır çalarken yakalanır. Sonra halk arasında sorgulanır. Tölögön ağlayıp oturan annesini sakinleştirip “anne niçin ağlıyorsun, aç kaldığımız için mısır çaldık ne olmuş, insanlık ölmedi ya? Haydi kalk anne bunların önünde ağlayıp kendini zavallı hissettirme” diyerek, oradaki insanların şaşkın bakışları altında annesini yanına alıp evine döner. Ondan sonra ben “insan olacağım. İnsan olup annemi sorgulayan insanları cezalandıracağım” diye kendisine bir hedef belirler. “İnsan Olmak İstiyorum” adlı öyküsü böyle bir yaşanmışlığın neticesinde yazılmıştır.[2 - Turdugulova, a.g.e., s. 10.]

Kasımbekov, henüz 10. Sınıfa giderken kendisi gibi yetim olan Adaş Mırzakmatova ile hayatını birleştirir. Liseyi bitirdikten sonra bir süre köy okulunda öğretmenlik yapar. Bir sene sonra Frunze’ye (Bişkek) üniversiteye başvurmaya giden Kasımbekov, ilk senesinde kazanamaz, ancak pes etmeyerek ikinci yılında, 1952 yılında Kırgız Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesini kazanır. Başarılı bir öğrenci olan Kasımbekov, çalışkanlığı ve dürüstlüğüyle çevresinde kısa zamanda sevilen biri haline gelir.

İnsani değerleri yüksek olan Kasımbekov, daha o yıllarda iyi dostluklar kurmuştur. Çalışkanlığı ve zekâsıyla okulu bitirir bitirmez matbaada iş bulan Kasımbekov, kendi hayatını kazanma yolunda ilk adımı da atmış olur. Ancak bu süreçten önce zamanında fakir bir aileden gelmesi Kasımbekov’un zor şartlarda okumasına neden olur. Çoğu zaman okula gidecek yol parasını bile bulamaz. Lise yıllarında zor günler geçiren Kasımbekov, burs alamadığı için oldukça zayıflamış olarak köye döner. Onun bu halini gören karısı oldukça üzülür. Fakirlikle baş etmeye çalışan Kasımbekovlara, anne Kasımbekova üç ayda bir postayla taklan (tuzlu ekmek) gönderir. Geçimlerini sağlamak için Adaş Mırzakmatova “VLKSM” adında bir fabrikada işe girer. Aylık 25 som maaş alır. Kasımbekov bir yandan lise öğrenimine devam ederken öte yandan lise duvar gazetelerine bir şeyler karalar.

Kasımbekov’un yaşadığı zor dönemler onun çocukluk düşlerini harekete geçirir. Karısını fabrikanın kapısında beklerken bile elindeki deftere yazı yazmayı sürdürür. Sigara içmeyen, içki kullanmayan Kasımbekov liseden mezun olunca tek ineklerini satarak oğulları Raykan’ı ve annelerini alıp Taşkömür’den Bişkek’e göç eder.[3 - Mırzaktatova (2000), “Ayal Cakşı-Er Cakşı”, Ruhu Kötörgön Uluu Söz, Ed. Kadirkul Davutov, Şam Basması, Bişkek, s. 187.] Bişkek yılları da yoksulluk içinde geçen Kasımbekov’un hayatı üniversiteden mezun olduktan sonra düzelir. Okulu bitirdikten sonra matbaada iş bulan Kasımbekov, hem birçok eseri inceleme imkânı bulmuş hem de para kazanmıştır.

Yetenekli ve genç yazarın yazarlık kabiliyetinin uyanışına ilk desteği babası vermiştir. Kasımbekov bir söyleşisinde, “benim babam mollaydı, yanında her zaman âlimler toplanırdı. Ben de onları dinleyip, otururdum. Babam “Leyla ve Mecnun”u” “Kız Saykal”ı Arap harfleriyle okurdu. Ben on üç on dört yaşındayken babam vefat etmişti. Annem ise, daha sonra “babasıyla birlikte büyüyen ateş çıkarır” sözünden anlaşıldığı gibi, yazarlık mirasının babamdan kaldığını söylemiştir.[4 - Kalık Akıyev, Baskan Col, Kırgızistan Basması, Frunze, 1964, s. 91.]

Kasımbekov, yaşadığı zor zamanlara rağmen yazmaktan bir an olsun bıkmamış her fırsatta yazmaya devam etmiştir. Yazdığı ilk öyküleri yaşadığı sefalet günlerinin ürünü olarak daha çok gençlik dönemi ürünleriyken, romanları usta işi bir çabanın ürünüdür. Kasımbekov’un yazarlık yeteneği kendi içinde var olan mizacının ürünüdür. Her fırsatta yazmaya çalışır, gençlik yıllarında yazdığı öykülerini de bu şekilde fabrika köşelerinde karısını beklerken ya da bir parkta otururken kaleme almıştır.

Kasımbekov ve Adaş hanımın dördü erkek biri kız olmak üzere beş çocukları dünyaya gelir. Çocuklarının adı; Raykan, Rasul, Malik, Beknazar ve Begimhan’dır. Büyük oğlu Raykan babasının izinden giderek milletvekili olmuştur.

İlk karısı Adaş’ın ölümünden sonra Kasımbekov, hayatını Elmira ile birleştirir. Artık yaşlanmış olan Kasımbekov’un karısı vefat etikten sonra oğulları babasına destek olup yanında kalacak insan ararlar. Elmira’yı yakın akrabaları “bu yaşlı adama sen layıksın” diyerek, Kasımbekov ile tanıştırırlar. Kasımbekov’un en büyük oğlu milletvekili Raykan Tölögönov ile kız istemeye giderler. Elmira’nın babası çok kitap okuyan birisidir. Tölögön Kasımbekov’un eserlerinin tümünü okuduğu için onun nasıl birisi olduğunu da biliyordur. “Kızım ben seni zorlayarak ya da överek evlendirmeyeceğim ama beni dinlersen anne baba hiçbir zaman çocuğunun mutsuz olmasını istemez. Bu yaşlı adam ile evlenmene razıyım” diyerek kızına kendi fikrini söyler. Böylece babasına karşı çıkmayan Elmira, Kasımbekov ile evlenir. Kasımbekov’un Elmira’dan Asıl adlı bir oğlu dünyaya gelir. Kasımbekov son zamanlarını oğlu ve karısı ile geçirir. Kasımbekov, 80 yaşındayken geçirdiği bir rahatsızlık sonucu 16 Haziran 2011’de hayata gözlerini yumar.

1.1.2. Siyasi Hayatı

1956 yılında henüz bir öğrenciyken “Yılkıcının Oğlu” isimli eseri Devlet Edebi Yayınları arasında basılan yazar edebi çevreye ilk adımını atar. Üniversiteyi 1957 yılında başarı ile bitiren Kasımbekov, 1957 yılında devletin ders kitaplarını yayımlayan matbaanın çocuk edebiyatı bölümünün editörü olarak çalışmaya başlar. Bu yıldan itibaren sırayla yazdığı öyküleri ile okuyucuların dikkatini çekmeye başlayan Kasımbekov, 1959 yılında Kırgız Yazarlar Birliği’ne kabul edilir. 1960-1966 yıllarında Ala-Too edebiyat dergisinin görevli sekreteri, 1966-1973 yıllarında o derginin baş editörü, 1973-1974 yıllarında ise Cumhuriyet yayınlar komitesinin baş editörü, 1987 yılında VAAP’ın yönetmeni olarak çalışır.

Tarihçi ve yazar Kasımbekov, 1990 yılında Aksı ilinin №169 Kızıl Tuu seçim bölgesinden milletvekili seçilir. Parlamentonun toplantısında parlamento komisyonun yöneticisi ve üyesi olarak çalışır. Parlamentoda gördüğü birçok meseleyi kendi isteği ile çözmeye çalışıp, kendi fikrini açıkça söyler. Kırgız Cumhuriyeti’nin ismini yenilemek, başkentin ismini değiştirmek, memleket dili, bağımsızlık, bayrak ve daha birçok meselenin çözümü için çalışır. “Medeniyet”, “eğitim”, “din”, “vatandaşlık hakları” ve “Matbaa”nın yeniden düzenlenmesinde Kasımbekov’un önemli katkıları vardır. Ayrıca Kırgız Anayasası’nın hazırlamasında ve kabul görmesinde aktif olarak çalışmıştır.[5 - “Tölögön Kasımbek” İntellekt Çıgarmaçılık cana Turmuş, Adabıyat, Bişkek, 2005, S. 1, s. 44.]

Halkı ve vatanı için her türlü fedakârlığı göğüsleyen Kasımbekov, birçok ödüle layık görülür. 1986 yılında “Kırgız Halk Yazarı” unvanını alır. Edebiyattaki emeğine değer verilerek, V.İ. Lenin’in doğum gününün 100. yılı töreninde madalya ile ve Kırgız SCB’nin sertifikası ile ödüllendirilir. 1997 yılında “Dank” madalyası ile 1998 yılında “Ruhaniyet” uluslararası derneğinin ödülü ile ödüllendirilir. 2001 yılında 1. derecedeki “Manas” ödülünün sahibi olan Kasımbekov, 2005 yılında devlet dilini geliştirmeye sağladığı yararlardan dolayı “Kırgız Dili Madalyası”nı, 2006 yılında Kırgız Cumhuriyeti’nin “Toktogul” ödülünü alan yazar, 2006 yılında ise, “Kırgız Halk Kahramanı” unvanını alır.[6 - Çolponay Turdakunova, “Mekendi Süyüünün En Ulguluu Misalı”, Press.kg, no4(60) Bişkek, cıl, 3 Febral. 2011.]

Siyasi başarılarını özetleyerek verdiğimiz Tölögön Kasımbekov, yazar kişiliği yanında bir bürokrat devlet adamı kimliğiyle de Kırgız halkı arasında saygıyla karşılanır. Ülkesinin kalkınması için elinden geleni yapan yazar, Kırgız kimliğinin muhafazası için siyasi hayatı boyunca aktif rol oynamıştır.

1.2. Sanatı

1.2.1. Oluşum Dönemi: Öyküyle Atılan İlk Adımlar

1957 yılında Kırgız Devlet Üniversitesi’nin Kırgız Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olan yazar, dördüncü sınıfta okurken ikinci eseri “Alımkan”ı yazmaya başlar. 1958 yılında “Alımkan” filmi çekilir, o dönemde KTR’in yönetmeni Rabiya Menseyitova filmin yapımcısı olur. Bununla beraber “Alımkan”ı yazdığı için İshak Razakov kendi elleri ile altın saat hediye eder. Yazarın “Alımkan” eseri edebi yönü yüksek olduğu için elden ele dolaşır. Cümlelerin birbiriyle uyumlu olması, Niyazalı kopuzcunun, Toktogul’un, Alımkan’ın sözlerinin titizce yazılması, eserin derecesini yükselterek Tölögön Kasımbekov isminin yazar olarak duyulmasını sağlar.

İlk eseri “İnsan Olmak İstiyorum” yayımlandığında, Kasımbekov 700 Ruble ödül aldığını ölene kadar unutmaz. Alın teri ile kazandığı parasını evine, annesine götürdüğünde annesi: “Yetim oğlum büyüyüp böyle para kazanmaya mı başladı?” diyerek mutluluktan ağlar. Böylece, öğrenci iken para kazanan Kasımbekov, kirasını kendisi ödeyerek, annesinin geçimini de kendisi sağlar. “İnsan Olmak İstiyorum” öyküsü yazarın kendi hayatından izler taşır. Öykünün başkişisi Asıl, üniversiteye başvurup kazanamayınca köyüne döner. Babasının, oğlunu işe almaları için yöneticilere yalvarmasına şahit olan Asıl, utanır. Gördüğü yozlaşma ve bozuk düzenlerden sonra asıl istediğinin babasının istediği gibi memur olmak değil, “insan olmak” olduğunun farkına varır. Yazarın aynı yıl yazdığı yetim öyküsü de küçük yaşta yetim kalan Kasımbekov’un bilinçaltının dışa vurumudur.

“Memleket”, “Yetim” ve “İnsan Olmak İstiyorum” öyküleri yayımlandıktan sonra nesir dalında yetenekli yazarın geldiğine edebiyat toplumu şahit olur. Çünkü bu öyküler yayımlandıkları yıllarda hem eleştirmenler hem de okurlar tarafından iyi not almıştır.[7 - Kırgız Adabiyat Tarıhı, VII-tom, Bişkek, 2002, s. 124.]

Üniversitede okurken köyünü özleyip yazdığı “Memleket”, “Yılkıcının Oğlu”, “Yetim”, “Kavganın Başlaması” eserlerini yazarak ödül kazanır. Romanlarını öykülerinden sonra yazmaya başlar.[8 - “Cetim Bolup Cetilgen Tölögön Kasımbekov” Erkin Too, 2011 Cıldın 18 Martı, Bişkek, s. 10.] Onun öykü yazdığı dönemler yazarlığa ısındığı dönemlerdir. Gençlik ürünü olan bu eserlerde yazarın çevresel ve siyasi faktörlerden etkilendiği izlenimi verir.

Kasımbekov’un oluşum döneminde yazdığı öyküleri ve dergilerde unutulmuş olanları da tespit edilerek bu çalışmada incelendi. Kasımbekov’un bu dönemde yazdığı öykü sayısı on beştir. Bu öykülerden edebi değeri yüksek olanlar; “İnsan Olmak İstiyorum” , “Memleket” “Yetim” ve “Bozkurt” öyküleridir. İncelemede de bu çalışmalar ayrı ayrı değerlendirilerek izlekler etrafında yorumlandı. Yazarın bu öyküler dışında kalan on bir öyküsü tek başlık altından incelendi. Bu öyküleri; “Yılkıcının Oğlu”, “Tokon Ormana Geldiğinde”, “Gece Vakası”, “Dostum Anlasın”, “Taşa vurulan damga”, “Anne”, “Keder”, “Gayret”, “Çilmayra’nın Yakasında”, “Mutluluk veren bölge”, “Kavganın Başlaması”dır. Kasımbekov’un gençlik yıllarında yazdığı bu kısa öykülerinde komünizmin etkisinde kaldığı anlaşılıyor. Yazarın bu hikâyelerinin gün ışığına çıkarılması ve incelenmesi onun oluşum döneminde nelerden etkilendiğinin ve yaratma gücünün anlaşılması noktasında önemlidir. Oluşum dönemi öykülerinde yazar daha çok bireysel konuları işler ve öykülerinin kahramanları genelde çocuklardır. Bunun en önemli nedeni, küçük yaşta babasını kaybeden yetim büyüyen Kasımbekov’un ruhsal dünyasında yaşadığı taramvadır. “Yetim” öyküsünü bu minval üzerine yazmıştır. Öykülerinde görülen bir diğer özellik ise, oğlunu yetiştirmek için her türlü zorluğa göğüs geren “anne arketipi”dir.[9 - Carl Gustav Jung, Dört Arketip, Çev. İhsan Kırımlı, Kumsaati Yayınları, İstanbul, 2011, s. 13.] Öykülerinde anneyi kutsallaştırarak yarattığı karakterlere kendi deneyimlerini aktarır. Öykülerinin birçoğunda baba da evinden, ailesinden uzakta ya da ölmüş olarak tasvir edilir. Baba özlemini öykülerinde şimdileştiren Kasımbekov, oluşum dönemi öykülerinde kendi hayatını resmeder. Yazarın öyküleri dışında 1974 yılında yazdığı “Temiz görev” adlı denemesi öyküleri ya da romanları kadar ilgi çekmez.

1.2.2. Olgunluk Dönemi: Romancı Kimliği

Yazarın olgunluk dönemi yazılarını tarihi romanları oluşturur. Yazdığı kısa ve uzun öykülerle ve “Alımkan” senaryosu ile yazın dünyasına ilk adımını atan Kasımbekov, adını daha çok romanlarıyla duyurur. Ancak Türkistan’da yaşayan diğer yazarlarda olduğu gibi Rusların sömürgeci faaliyetleri, baskı dönemi yazarın yaratıcılığı üzerinde de etkili olmuştur. Bu doğrultuda onun olgunluk dönemi romanlarını; Kırgızistan’ın bağımsızlığını kazandığı 31 Ağustos 1991 tarihini merkez alarak, “Bağımsızlıktan Önceki Romanları” ve “Bağımsızlıktan Sonraki Romanları” şeklinde ikiye ayırarak incelemek mümkündür.

1.2.2.1. Bağımsızlıktan Önceki Romanlarında Yazarın Kimliği

Kasımbekov’un bağımsızlıktan önceki romanları; 1966’da ilk baskısı yapılan Kırılan Kılıç, 1976 yılında yayımlanan Olgun Nesil ve 1980 yılında yazdığı Diriliş romanlarıdır. Bu dönemde verdiği eserleri, yazarın Sovyetler Birliği zamanında yazıldığı için ister istemez etki altında kaldığını gösterir. Örneğin Olgun Nesil romanının kahramanı, Sovyet ideolojisinin yetiştirdiği komünist bir Kırgız genci Esen’dir. Yazar, Kırılan Kılıç’ta her ne kadar Rusların Türkistan’ı işgali üzerinde dursa da romanında daha çok eleştirdiği nokta Hokand Sarayı’nda olmayan birlik ve beraberliktir. Yazarın bir diğer tarihsel konulu romanı olan Diriliş’te de kendi halkına ihanet eden yozlaşmış tipler hedefindedir.

Kasımbekov’un edebi kişiliğinin incelemesinde yapılan ayrım baskı (represiya) döneminin izleridir. Bu dönemde görülen sansür ve baskılar neticesinde yok edilen birçok aydının varlığı yazarı da etkilemiştir. Örneğin Kırgız edebiyatının ilk tarihi romanı kabul edilen Kırılan Kılıç eseri,[10 - Cazgül Cakakova (2006), Tölögön Kasımbekov’un Sıngan Kılıç Romanında Kelime Dünyası, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türkoloji Anabilim Dalı, Bişkek, s. 7.] Kadirkul Davutov’un ifadesiyle, iki defa saldırıya uğrar. İlk saldırı, 1971 nisan ayında, M. Borugulov tarafından merkez komitesine yazdığı dilekçeyle gerçekleşir. Aradan on iki yıl geçer ikinci ve en güçlü saldırıyı, 1983 yılında T. Usubaliyev yapar. Kırılan Kılıç’ı Moskova’da eleştirince, esere yasak konulur. Davutov, Kırılan Kılıç’a yok yere yasak konulduğunu söyler. Çünkü Kasımbekov, arşivdeki bilgilere dayandırarak romanlarını yazmıştır. Ruslara yaranmak için gerçeği değştirmemesi dönemin siyasetçileri tarafından suç olarak kabul edilmiştir. Kırılan Kılıç’ın böyle bir kaderi yaşaması, Diriliş romanının yazılmasına neden olmuş onun yayımlanışı engelleri aşmıştır.[11 - Kadirkul Davutov, Tarıhı Romandın Tarıhı, Kırgız Adabıyatı Basması, Frunze, 1991, s. 121.] Kırılan Kılıç romanı, Davutov’un da altını çizdiği gibi “Ruslara yaranmak için” eseri eleştiren Kırgızların aksine, Rus eleştirmenlerce olumlu eleştiri almıştır. Özellikle Rus bilim adamları, Zoya Kedrina, V. Oskoskiy, S. Plehanov ve L. Lebedeva eserin estetik açıdan oldukça değerli olduğu konusunda fikir birliğine varmışlardır.[12 - Çokoeva Dilbar Mamatkulovna, (1997), Tölögön Kasımbekovdun Tarıhıy Romandarında Tarıhtı Körköm Andoo Problemaları, Dissertatsiya, Kırgız Respublikasının İlim cana Madaniyat Ministrligi Kırgız Mamlekettik Uluttuk Universiteti, Bişkek, s. 3.] Rus eleştirmenlerin yanı sıra bazı Kırgız eleştirmenler de romanı savunan yazılar kaleme almışlardır. Kırılan Kılıç’ın birinci kitabı yayımlandıktan sonra hakkında çıkan eleştiri yazılarının birinde, A. Satiyev; “bu roman zorluklar üzerine şekillenmiştir. Ulaşılması zor kaynaklar üzerinde durmuştur. Roman Kırgız halkının Rusya yönetimi altına girmeden önceki zamanını tarihsel gerçeklerle aydınlatır. Puşkin’in Polvata’sı, Boris Godunov’u, Tolstoy’un I. Petros’u, Boradin’in Semerkant Yıldızlar’ı gibi tarihi gerçekler üzerine yazılan eserler Kırgız edebiyatında yoktu” der.[13 - A. Satıyev, “Sıngan Kılıç, romanı cönündö uçkay söz”, Ala-Too Dergisi, No: 7, Bişkek, s. 157.] Satiyev’in de belirttiği gibi Kırgız edebiyatında olmayan tarihsel gerçeklerin anlatılması Kasımbekov ile birlikte hız kazanır. Kırılan Kılıç bu anlamda Kırgız edebiyatında büyük ses getirir. Kendisinden sonra tarihi roman türünde artış olması bunun göstergesidir. Mukay Elebayev’in Uzak Yol, Aalı Tokombayev’in Kanlı Yıllar, Tügölbay Sıkdıkbekov’un Ken Suu, K. Malikov’un Azamatlar, Ernist Tursunov’un Ata Yurt, Öskön Danıkeyev’in Miras, Kazat Akmatov’un Güneşe Dönen Yıllar, K. Saktanov’un Ölüler Sesi tarihi romanlar olarak yerini almıştır.

Sovyet ideolojisinin baskısına rağmen yazarın Kırılan Kılıç romanı tarihsel gerçekler üzerine kurgulanarak, tarihte yaşamış kahramanların var olma mücadelesini tüm açıklığıyla anlatır. “Bu bakımdan Kırılan Kılıç 19. Yüzyıldaki Kırgız hayatının ansiklopedisi görünümündedir.”[14 - Sobetbek Baygaziev, “Kılım Kezgen Kırgız Atın Kılıç Menen Zoogo Cazdın” Kutbilim, Bişkek, No:22 30.06.2000, s. 6.] Eserinde 180’e yakın karakteri başarıyla tasvir etmesi onun yaratma gücünün genişliğini gösterir. Yazarın Kırılan Kılıç’tan sonra kaleme aldığı Diriliş romanı da tarihsel bir dönem olan, 1917 Rus devriminin Türkistan’daki yansımalarını anlatması yönüyle önemlidir. Bu roman Kırgızların büyük ozanı olarak kabul edilen Toktokul Satılgunov’un hayatı üzerine kurgulanmakla birlikte, nehir roman tarzının devamı olduğu için Şabdan ve Kurmancan Datka gibi karakterlerin de norm karakter etkin olarak yer aldığı görülür. Bu roman, Kırgızların Rusların sömürgeci anlayışına karşı, özellikle dağlarda başlayan başkaldırı hareketleri, aydın kesimin halkı uyandırması ve adalet/eşitlik arayışının ilk filizlerini vermesi anlatılır.

Teknik açıdan oldukça sağlam olan bu iki roman, yazarın dünyada tanınmasında önemli basamaklar olmuştur. Kırgız tarihinin önemli olaylarını Hokand Hanlığı dönemini anlatan ve yazarın en önemli romanı olarak gösterilen Kırılan Kılıç’ın Rusça’dan başka Ukraynaca, Çince, İngilizce, Letonca, Uygur Türkçesi, Kazak Türkçesi, Tatar Türkçesi, Özbek Türkçesi ve Türkiye Türkçesi gibi önemli dillere çevrilmesi yazarın başarısını gösterir.

Romanlarında halk kültüründen, geleneklerinden örnekler vermesi; eserlerini yazım aşamasında birçok arşiv belgesinden yararlanması yazarın titiz bir romancı olduğunun göstergesidir. Yazarın bir diğer başarısı özellikle Kırılan Kılıç’ta kullandığı üsluptadır. Onun bu titizliği için Kadirkul Davutov şunları söyler;

Bitmemiş cümleler, tamamıyla aktarılmayan anlam, tümüyle işlenmeyen episod, fazla kelimeler neredeyse bulunmuyor. Farklı duyguları aktarma, kıyaslama, atasözleri, mecaz anlamdaki sözcükler, kafiye ve bunlarla birlikte hüzün ve mutluluk, öfke ve merhamet, bu dünyanın manasını, Tanrıyı tanıma, ümit, ölüm, kadere boyun eğmek gibi konular da söz sanatları yardımıyla maharet ve ustalıkla yazılarak okurun ilgisini çeker.[15 - Kadirkul Davutov, Ruhu Kötörgön Uluu Söz, Şam Basması, Bişkek, 2000, s. 6.]

Davutov’un da belirtttiği gibi yazar, romanında farklı konuları akıcı bir üslupla dile getirerek okurun hafızasına kazır. Daha çok romancı yönüyle ele alınan Kasımbekov, bağımsızlık öncesi yazdığı bu iki romanında Kırgız tarihinde adı geçen önemli karakterlerin hayatını anlatarak devrin baskıcı yönetimine rağmen, geniş çevrelere ulaşmıştır. Bu iki romandan ayrı düşünülecek bağımsızlık öncesi yazılan Olgun Nesil romanı ise, dönemin ideolojisine uygun şekilde işlenerek yazılan bireysel izlekli bir romandır. Ancak ele aldığı insanlık, adalet, dürüstlük, çalışkanlık gibi konular etrafında vermek istediği ileti yönüyle dikkat çekici bir romandır. Romanın başkişisi yetim büyüyen bir idealist bir Kırgız gencidir. Esen, üniversiteyi bitirdikten sonra kendi köyüne Rus dili ve edebiyatı öğretmeni olarak döner. O, öğrencilerine doğruyu ve hayatın gerçeklerini öğretmek için çabalar. Okula geldiği ilk günden itibaren fark ettiği yozlaşma ve körleşmeye karşı mücadele veren Esen, öğrencilerinin model aldığı bir öğretmen haline gelir. Esen’in bu yükselişi okulun başta müdürü olmak üzere diğer öğretmenlerini rahatsız eder. Onu okuldan uzaklaştırmak için komplo kuran ve uydurma dilekçe yazan müdür ve diğer öğretmenlerin çabaları sonuç vermez, adalet yerini bulur. Olgun Nesil romanı işlediği konu itibariyle diğer romanların aksine, Esen’in birey(sel)leşmesi ve etrafında yarattığı farkındalık üzerine kurgulanmıştır.

Yazarın bağımsızlık öncesi yazdığı romanlarında devrin baskıcı tutumundan diğer yazarlar kadar olmasa da etkilendiği görülür. Olgun Nesil romanında Rus dilinin/edebiyatının ve kültürünün sıkça övülmesi bunun göstergesidir. Kırılan Kılıç ve Diriliş romanlarında ise, bağımsızlık sonrası yazılan romanlarla kıyas edildiğinde yazarın eleştiri üslubunun yumuşatılarak kullanıldığı görülür. Yazarın eleştiri okları bu romanlarda Çarlık Rusya’nın komutan ve askerlerine yöneldiği kadar; bir birlik kuramayan kendi halkının iktidar hırsıyla halkı bölen idarecilerinedir.

1.2.2.2. Bağımsızlıktan Sonraki Romanlarında Yazarın Kimliği

Bağımsızlık sonrasında, “tarih bilinci”[16 - Emine Gürsoy Naskali, Bağımsız Kırgızistan ve Düğümler, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2001, s. 3] ve milli kimliğini yeniden kazanan Kırgızlarda görülen özgür düşünce, kendisini edebiyatta da hissettirir. Baskı döneminde söylenemeyen birçok şeyden bu dönemde söz edilir. “Her alanda olduğu gibi tarihi roman alanında da yazarlar büyük bir özgürlüğe kavuşmuşlar ve özellikle tarihi biyografik romanlar kaleme almışlardır.”[17 - Halit Aşlar (2014), “Tarihi Roman Kavramı ve Kırgız Tarihi Romanı Üzerine” The Journal of Academic Social Science Studies, International Journal of Social Science Doi number: http://dx.doi.org/10.9761/ JASSS2162 Number: 24, p. 517-526, Spring, s. 524.] Kasımbekov da bu dönemde iki roman yazarak bağımsızlık öncesi yazdığı romanlarında söyleyemediklerini söylemiş, araştırmacı kişiliğiyle arşivlerden çıkardığı belgelerle gerçekleri olduğu gibi anlatmıştır. Yazarın bağımsızlık sonrası yazdığı romanları, Baskın ve Kırgın’dır.

Baskın romanında Kasımbekov, Hokand Hanlığındaki parçalanmışlığı, birlik ve beraberlikten yoksun halkın, Rus işgali altında ezilmesi, yok edilmek istenmesini anlatır. Daha rahat bir ortamda eserini kaleme alan Kasımbekov, halkının trajedisini samimi bir üslupla anlatmış, tarihsel gerçekleri, tarihte yaşamış Kırgızlar için önemli yeri olan, Şabdan, Baytik, Kurmancan Datka[18 - Datka (Dâdhâh); adalet isteyen Hokand ve Buhara hanlıklarında albay rütbesine denk gelen yüksek bir unvan. (Bkz. N. Veselovskiy, Kırgız Anlatmalarında Rusların Türkistan Ülkesindeki Fetihleri, Haz. Ayhan Çelikbay, Saye Yayıncılık, Ankara, 2014, s. 205.) Kitapta yazar tarafından verilen Datka tanımı ise şöyledir; Datka, bir vilayetin din bilgini, komutanı, bir sözü iki edilmeyen, halkın içinden seçilen beydir. (KK1.: 221)], İshak gibi halk kahramanları üzerinden kurgulamıştır. Tarihi romanlarıyla adından söz ettiren Kasımbekov, Kırgız tarihi romancılığının temelini attığı söylenebilir. O, sadece temel atmakla kalmamış, sanatsal boyutta başarılı eserler vermiş, canlı tarihi kahramanlar da yaratmıştır.[19 - Kalık Akıyev, Baskan Col, Kırgızistan Basması, Frunze, 1964, s. 89.]

Romanında en çok ele aldığı konu, sömürge devletlerinin toprak kapma yarışında bir milletin değerlerini çiğnemesi “ötekileştirmesi”dir. Baskın romanının konu bakımından devamı niteliğinde olan olan Kırgın’da, Baskın romanında Türkistan’ı işgal eden Rusların yerleşmesi ve sonucunda halkın isyanını anlatır. Kırgın romanı, Kırgız tarihinde kanlı bir sayfa olan 1916’da yaşanan binlerce Kırgız’ın Ruslar tarafından katledilmesine yol açan Ürkün ayaklanması ve katliamının resmi belgelere dayandırılarak yazar tarafından kurgulanmasıdır. Yazar bu romanında arşiv belgelerine özellikle yer vermiş, mektuplarda ve halk söylencelerinden yararlanarak romanını realist bakış açısıyla oluşturmuştur.

Yazarın iki dönemde değerlendirilen romancı kişiliğinde bağımsızlıktan sonra ve bağımsızlıktan önce yazdığı romanların kuruluş ve işleniş bakımından farklı olduğu görülür. Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra edebiyatta görülen sansür ve baskının ortadan kaybolmasıyla Kasımbekov, halkının yaşadığı trajediyi tüm çıplaklığıyla anlatmıştır.

Kırılan Kılıç ve Diriliş romanlarında Rusların ötekileştirme anlayışını, işgal ve yaşanan kanlı çarpışmaları yumuşatarak veren Kasımbekov, Bağımsızlıktan sonra yazdığı Kırgın ve Baskın romanlarında yaşanan tarihsel olayları olduğu gibi anlatır. Yazarın bağımsızlıktan sonra yazdığı bu iki romanının kahramanları da diğer romanlarda olduğu gibi tarihin içinden seçilmiştir. Mekân geniş anlamda diğer romanlarında olduğu gibi kan ve gözyaşının hâkim olduğu Türkistan coğrafyasıdır. Zaman ise, tarihi gerçeklere uygun olarak kurgulanmıştır. Rus Çarlığının yıkıldığı 1905 yılı ile Sovyetler Birliğinin kurulduğu 1922 yılı arasında geçen süre önemli tarihlerdir. Ayrıca 1916 yılındaki ürkün katliamı ile 1917 Ekim devrimi de önemli tarihlerdir. Bu tarihler sadece Rusya için değil bütün Türkistan’ı derinden sarsan olayların yaşandığı dönemlerdir. Yazar da Baskın ve özellikle Kırgın romanında bu tarihlerin kendi halkı için önemine değinir. Tarihsel belgelerden yararlanarak oluşturduğu bu iki romanında daha hassas davranması onun halkı için duyduğu endişenin görüngüdür.

Bağımsızlıktan sonra yazdığı romanları edebi ortamda baskının azalması dolayısıyla daha rahat bir ortamda yazması onun üslubunu sertleştirmiş, yazar yapılan haksızlıkları olduğu gibi anlatmıştır. Yazarın eleştiri oklarında bu kez acımasız olan Rus komutanlar yer alır. Kasımbekov bu dönemde yazdığı Kırgın ve Baskın romanlarında daha çok belgeye yer vermesi, yaşanan trajedileri nesnel tarihe dayandırarak anlatmak istemesidir. Onun romancılığının en önemli özelliği olan tarihi, roman gerçeği haline sokma eğilimi, yazarın arşiv belgelerini kullanmasını ve savaşların yaşandığı mekânları adım adım gezmesini gerektirmiştir. Bu yönüyle Kasımbekov’un bağımsızlıktan sonra ele alınan edebi kişiliğinde tarihsel gerçeklere daha sıkı bağlı olduğu anlaşılır.

1.3. Eserleri