madımak
benkırk’a beş kala ömrünelma şekerine olmasa da“sıcak bir merhaba”sına kananÂdem’in torunuNuh’un oğluyumbenSivas ellerindesaz’ın tellerinde sancıduman tütenyanık yanık et kokan insansen“babamın gemisi”nekaçak atlayanhayvan“Ölürse tenler ölür, canlar ölesi değil.”yaşatmaktır sanatiçimizdeki çocuğuöldürmek değilo zamanlar (1)
o zamanlarkadın etli, şehvet kokanafişlerine sinemanınçaktırmadan bakardıkyeni yetmeydikkendi kendimize yetmeyiMine, ArzuFeri, Figen ile öğrendikYüksekkaldırım’daiçi geçmiş bekçininbaş belasıydıkkanunlara görekafa kâğıtlarındaen az on sekiz olmalıydıkgündüzleriCüneyt Arkın-Yıkılmayan Adamgeceleriyosmalarla oynaşanbirer Hadi Çamano zamanlar (2)
o zamanlarsiyah-beyaz camındatelevizyonunBalkanlar’dan gelen“soğuk hava” dalgalı raporlaryer almazdıyine debir soğuk hava (!) gelirdiBalkanlar üzerindensoğuk demirvesokak çocuklarının sattığıMarlboro yüklü motorlardoğmamıştı belki debugünİstanbul’u istila edenNataşalaro zamanlar (3)
o zamanlarşiirleri Nâzım’ınviski kokan barlardaokunmazdıveodasının duvarınabir saz, bir de kilim asansolcu olmazdıenflasyon vardıamabugünkü kadarsolunmazdıo zamanlar (4)
o zamanlarsevda şiirleri yazmazdıkslogan kokardı nalburda boyadüşük voltajlı elektriğinnokta nöbetçisi direklerfakülte kapısında kurşunlanmışlarınresimleriyle doluyduboydan boyabriket duvarları bahçelerinpolitika sayfalarıydı sankigünlük gazetelerinbıyıklara yansıyan fikirlerinbize ters düşen bildirileriniolmak zorunda kalmadan almazdıkve ilk fırsattaöznesi yüklü yüreğimizinduvarların tanıklığındaburuşturup atardıkkimin öldürülüp“ölümsüz” olduğunupolisle saklambaç oynayarakdağıtılan gazetelerden anlardıkmoda değildi o zamanölüleri alkışlamazdıko zamanlar (5)
o zamanlarnikotinle flört eden ciğerleringönüllü köleleriparmaklar arasındaBirinci sigarasınefti yeşil parkalarıniç ceplerifiltreli sigara zulasıo zamanlar bizgrevde işçilerleDelilo, Hidayda oynardıko zamanlar bizKarlıkayın Ormanı’ndaydıksarı-sıcak penceredehep bir çocuk aradıksarı-sıcak pencerede bizvebir sabah ansızıniçeriye çağırıldıkenkaz altında
baba bako görünen annemin elisenin aldığın yüzükten bellikardeşlerimi düşünmeonlar şu anda parktadır belkioyuncak helikopteralamamıştın ya hanialma artık istemembak, onlarca helikopterhem hepsi de sahicikıpırdat gözlerinikonuş benimle baba“Elle gelen düğün-bayram”derdin ya hepbu nasıl düğünbu nasıl bayramneden yerde yatıyorteyzem, halam, dayım ve amcamne olur bir şeyler söylekonuş benimlehadi benim aslan babamistemezsen bu seneokula da gitmemeğer gidersemgeçen seneki idare ederyeni önlük de istemembir kerecik “Oğlum” de yeterbacaklarında kan varkırıldı mı yoksahemen alçıya alsınlarduyuyor musungeliyor ambulanslarsen iyileşinceye kadarben su satar, simit satarsize bakarımannemin çamaşır ipleriyine kopmuşsen üzülme ben takarımdaha dün seninkocaman adamındımberbere götürecektin haniuzadığı için saçlarım“Yavrum” de okşa saçlarımıöp yanaklarımıbabacığım ne olursunhadi kalksen de bağır, sen de çağırher taraf yanıyor cayır cayır“Erkekler ağlamaz” dersinamaağlamak istiyorsan ağlavallahi kimseye söylemem babagözlerine toz dolmuşsilsene babababababaaaababaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa17-8-1999 İstanbularzu
bir deprembir deprem daha gerekdüşmeli ağındanbin yıllık örümcekveo deprem kidüzenin döndürdüğü çarkıinsanlar arasındaki farkıyere sereceksilip süpürecekkan emici vampirinsırtlanın ve engereğinbir teki kalmayıncaya deksürecekbugünAdapazarı’nda, Kocaeli’ndeBolu’da, Gölcük’teYalova’da, İstanbul’daanasız-babasız kalanveağlayan bebekişte o günişte o depremle gülecekNeyzen Tevfik’in anısına
uyup modasına Lale Devri’ninyemek-içmek, zevk almakişi olamaz şairinyüreğinde ve omuzlarındataşımalı sorumluluğunuzulmünaçlığın ve fakirliğinkaparsa kulağınıtakarsa at gözlüğünügörmezseİstanbul’da tinerciAnkara’da dilencioğlunun yaşıtlarınıdoyurmak için karnınıçöpten ekmek toplayanıvehain diyorsa haykıranadeğil “şair”“insan” bile demezler adamagüya sanat adınasızmak içinyârin yüreğinden bacak arasınayazılan şiirins.çarım mısralarınaen azındanhem sakala, hem bıyığatükürmelişair dediğin şairbakıyorum dagünümüzde dizelerbir karış yarığa dairanılar
“Aslına uygundur”ibaresi düşülmemişve noterden tasdiksizyılların bileunutturamadığıyaşanmışlıklarınfotokopisi bende kalançelik kasasında yüreğiminsaklıyorumşifresi “sen”sahte olmadıklarınıikimiz de iyihem deçok iyibiliyoruzbiliyoruz değil miNecip Fazıl Usta’nın anısına
ey, dizelerinde “Ustalarım”ınyedi tepeli şehirdoğuruyor musun yoksayüzlerce bu tümsek nedirbir araya gelmeyeniki yakandainsan yutan iki devZincirlikuyu, Karacaahmetmeçhule gidenlerebir garip evasırlarca sessizveebedi sakinleribinlerce kabrinhavası, suyusiz yaşarken de böyle miydibu devasa şehrinkalıyor mu orada dayapanın yaptığı yanına kâryoksa iskeletlerinizesadece dolap mıdırnaaşlarınızın girdiği mezarcevap verin bir zahmetsabrın sonu değil ammakabrin sonu mudur selametbabam, duyduğunuzu söylerhoca adamdır, biliro haldebu ölüm suskunluğu nedendirkiminiz, sığamıyordunuz dünya’yaşimdi dar gelmiyor mu kabirkiminiz, yediniz-içtinizhiç göçmeyecek gibiydinizkiminiz, ikindi günü kadarbir gün bile görmediniznasılsınız, iyi misinizbiz mi ölüyüzsiz mi dirisinizavlanır mı cennet kuşlarıkolay yolunur mu kanatlarıvar mı kuştüyünden olanyatakları, yorganlarımezar taşlarına yansıdığı gibiyseoradaki rahatınız/ biz hâlâ.Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
Вы ознакомились с фрагментом книги.
Для бесплатного чтения открыта только часть текста.
Приобретайте полный текст книги у нашего партнера:
Полная версия книгиВсего 10 форматов