banner banner banner
Tanrı Dağından Sesler
Tanrı Dağından Sesler
Оценить:
 Рейтинг: 0

Tanrı Dağından Sesler

Biz de o kulübeye gittik. Aytmatov cebinde anahtarla kapıyı açtı. İçeri girdik. Yazlık evi derli topluydu; bizim gelmemizi bekliyordu sanki. Buzdolabında çeşitli içkiler ve mezeler de vardı. İkimiz saat gece on iki gibi gittiğimiz için hemen yılbaşıyı kutlamaya koyulduk. İkimiz olsak da neşeli bir şekilde gürültüyle birbirimizi kutluyorduk. Çeşitli konulardan bahsediyorduk.

Saat gece üç gibi hava almak için dışarı çıkalım istedik. Aytmatov, benden önce dışarı çıkmıştı. Fakat çıkar çıkmaz hemen içeri girdi: “Kazat, ikimiz galiba başka birinin yazlığına girmişiz…”

K.A.: “Nasıl yani, 11 numaralı kulübeye girmemiş miydik?”

Cengiz Aytmatov: “Her neyse de ikimiz başka birinin odasına girdik, rezil olduk.”

K.A.: “Fakat sizin anahtarınızla…” dediğimde

Cengiz Aytmatov: “Burada anahtarlar her kapıyı açabiliyor.” dedi.

Sokağa koştuk. Dışarıda evin hemen yanında polis kulübesi bulunuyordu. İçinde ışık yanıyor, bir genç polis uyuyordu. Bizim bungalodan gizlice çıkarak Aytmatov’un gerçek yazlık evini aramaktan başka şansımız kalmamıştı.

Cengiz Aytmatov, polis kulübesinin penceresini vurdu: “Sen burada ne yapıyorsun?”

Polis: “KGB emiri üzerine burada Cengiz Aytmatov’u korumak için görevde bulunuyorum!”

Cengiz Aytmatov: “Fakat ben istemedim ki öyle bir şey!”

Polis: “Bu bizi ilgilendirmez, emir çıktı mı görevi yerine getireceğiz.” dedi.

Cengiz Aytmatov: “Yok öyle bir şey. Hadi, oğlum durma burada, git!” dedi.

Ama Aytmatov, bir türlü genç polisi gitmeye ikna edemiyordu.

Endişemizi sonradan anladık: Biz 11 numaralı kulübeyi bulup içeri girerken dışarıda ne polis ne de polis kulübesi vardı. Korumayı biz içeride yılbaşıyı kutlarken koymuşlar. Ancak biz hava almak için dışarı çıkacakken onu fark edip, yabancı kulübeye girdik sanmışız. İkimizin endişemizi hatırlayıp epey güldük. Demek ki kendi kulübemize girmişiz! Bizi endişeye sürükleyen kafamızı karıştıran polis kulübesi imiş.

Aytmatov hakkında ilginç bilgiler de vereyim: Aytmatov’un pek hobisi yoktu. Ne masa oyunları bilirdi, ne satranç, ne iskambil kartları, ne de bilardo oynamayı biliyordu. Alkolü sevmezdi. Araba kullanmayı bilmiyordu. Tüm eserlerini elle yazıyordu. Daktiloda yazmayı da bilmiyordu. Fakat gönlü istediğinde tanıdıklarından biriyle bahçede yürüyerek sohbet etmeyi, dolaşmayı seviyordu. Yüzmeyi çok iyi biliyordu. Evinin önünde havuzu vardı ve sık sık havuzda yüzerdi. Issık Göl’deyken yüzdüğü zaman, iki üç kilometreye kadar yüzerdi. Çağdaşlarının: “Cengiz Törökuloviç, senatoryuma neden gitmiyorsunuz?” sorusuna da şöyle cevap veriyordu: “Senatoryumda yapacağım bir iş mi var? Sıkıntıdan boğulurum oraya gitsem. Evimde rahat rahat dinleniyorum. İstesem havuzda biraz yüzerim. Yorulsam gidip yatağa düşerim. Kalktıkça gidip biraz kitap okurum…”


Вы ознакомились с фрагментом книги.
Для бесплатного чтения открыта только часть текста.
Приобретайте полный текст книги у нашего партнера:
Полная версия книги
(всего 931 форматов)