banner banner banner
İlyada
İlyada
Оценить:
 Рейтинг: 0

İlyada


Söyle Tanrıça, Peleus’un oğlu Aşil’in öfkesini; sayısız acıyı Akhalara getiren tahrip edici öfkeyi… Nice ulu gönüllü kahramanı Hades’e attı ve gövdelerini köpeklere ve tüm kanatlı canlılara yem olarak verdi ve böylece Zeus’un niyeti başarıyla yerine geliyordu, erlerin kralı Atreides ile soylu Aşil’in araları bozulduğu ilk günden beri.

Tanrılar arasında kim bu ikiliği, kavga ve ayrılığı ayarlayan? Leto ve Zeus’un oğludur o; zira krala kızıp orduyu cezalandırmak için fena bir bela saldı, halk helak olmaya başladı; Atreides, Rahip Khryses’e saygısızlık etti diye zira kızının özgürlüğünü kurtarmak için Akhaların gemilerine gelmişti ve büyükçe bir kurtulmalık getirmişti. Keskin nişancı Apollon’un şeritlerinin sarılı olduğu altın bir asa tutarak tüm Akhalara yalvarmıştı, daha çok da ordulara emreden Atreus’un iki oğluna:

“Siz Atreus’un oğulları ve siz güzel dizlikli Akhalar, şimdi dilerim ki Olympos’taki saraylarında oturan tanrılar size Priamos şehrini yerle bir etmeyi nasip etsin ve evinize güle oynaya dönmeyi; siz sadece sevgili çocuğumu serbest bırakın ve Zeus’un oğlu keskin nişancı Apollon’un hürmetine bu kurtulmalığı kabul edin.”

Sonra bütün Akhalar onaylayarak bağrıştılar, rahibe hürmet ve dolgun kurtulmalığın kabulü için; fakat bu Atreus’un oğlu Agamemnon’un gönlünü hoşnut etmedi, onu kabaca geri yolladı ve ona karşı ağır konuştu: “Seni bir daha görmeyeyim yaşlı adam, bu koca gemilerin yanında, ne şimdi oyalandığını ne de bundan sonra döndüğünü, ne asanın ne de Tanrı’nın şeritlerinin sana hiçbir faydası olmaz. Hayır, kızını da serbest bırakmayacağım, önce benim evimde kocayacak, Argos’ta, kendi vatanından uzakta, tezgâhta dokuyacak ve yatağıma hizmet edecek. Haydi git, beni kışkırtma, huzur içinde geri dönsen daha iyi!”

Böyle söyledi; yaşlı adam korktu, söylediklerine uydu ve gürültüyle uğuldayan deniz kıyısı boyunca sessizce yürüdü. Sonra bu yaşlı adam uzaklara gitti ve güzel saçlı Leto’nun doğurduğu Kral Apollon’a haykırarak yalvardı, “Duy beni, gümüş yayın Tanrı’sı, Khryses ve kutsal Killa’yı koruyan, Tenedos’u kudretiyle yöneten, ya Smintheus! Eğer senin gözlerinde zarif bir tapınak yaptıysam ya da boğaların, keçilerin yağlı butlarını yaktıysam sen benim bu arzumu yerine getir, Danao’ların, gözyaşlarımın hesabını oklarınla ödemelerini sağla.”

Böyle yakardı dualarında ve Phoibos Apollon onu duydu, içi öfke ile dolu, Olympos’un tepelerinden indi, omuzlarında yayı ve kapalı ok kılıfını taşıyarak. Öfkesinden oklar omuzlarında tıngırdıyordu kıpırdadıkça, sonra gece gibi çöktü. Ardından onu gemilerden uzakta oturtarak bir ok fırlattı ve gümüş yaydan çıkan korkunç bir ses duyuldu. Önce katırlara ve köpek sürülerine saldırdı, fakat sonra, sert okunu insanlara doğrultarak onları vurdu ve kat kat ölü yığınları peşi sıra kavruldu.

Yukarıda geçen parçayı çok az bir pişmanlıkla sundum, bende hep var olan sağduyuma göre birkaç okur -üstelik bunlar en az kültürlü olanlar da değildir- dahi Dr. Leaf’in tercümesini benimkine tercih etmeyecektir. Çalışmamın tamamında, bunlara benzer girişimler yaptım ki okuyucu eğer Dr. Leaf’in tercümesini benimkiyle karşılaştıracak olursa hemen fark edecektir ancak hiçbir yerde daha fazlasını yaptığımı düşünmüyorum. Khryses duasının çevirisinde aramızdaki fark; -Dr. Leaf’in “Eğer bir tapınak yaptıysam…” vb. diye çevirdiği kısmı, benim “Eğer tapınağını çelenklerle süslediysem…” vb. diye çevirmemdir- söz konusu mesele değil, Liddell ve Scott’un tercümelerini tercih etmem sebebiyledir. Çok çabuk itiraf etmeliyim ki Dr. Leaf çoğunlukla Homeros’un sözlerini sıkı sıkıya korudu, fakat metne sadık kalmasından ziyade -en nihayetinde ne o ne de bir başkası bağlı kalamaz- büyük teşebbüslerden vazgeçerek (kasıtlı olduğu kuşkusuz) ve aynı zamanda dilin kolay, müzikal akıcılığı ile orijinalinin ruhunun büyük çoğunluğunu kaybettiğine inanıyorum.

Son sözlerim, Dr. Leaf’in nail olmadığı şerefi talep ettiğim izlenimini uyandırabilir. Böyle bir iddiada bulunamam. Tek iddiam, “İlyada”nın daha az şiddet içeren bölümlerini İngilizce okuyan okurlar için daha ilgi çekici hâle getirmekte elimden gelenin en iyisini yaptığımdır. Çok daha fazla şiddet içeren kısımlar ilginç hâle getirilemez, doğrusu kültür seviyesi yüksek olan okuyucu dikkate alınırsa böyle bir şeyin yapılıp yapılamayacağı ya da yapılmaya teşebbüs edilip edilmediği hakkında şüphelerim var. Yazılmaları gerekir -ki zaten yazılmışlar- ancak açıkçası Homeros sık sık bunları sabırsızlıkla yazmıştır ve gerçek savaş ona hem tatsız hem de çok yabancı gelmiştir. Bereket versin ki “İlyada”da insanların genellikle düşündüğünden çok daha az savaş ve dövüş vardır.

Bir cümle daha söyleyip bitiriyorum. Tercümemi en az not[11 - Butler’ın çok seyrek bulunan ve çok da yardımcı olmayan notları dâhil edilmemiştir.] içerecek şekilde yaptım ki “Odise”nin tercümesinin tamamı basıldığında “İlyada” hakkındaki genel düşüncelerimi yapılacak başka bir çalışma ile aktarabileyim. Nihayet, son kitabım, “The Authoress of the Odyssey”den (“Odise’nin Yazarı”) aldığım tepkiler, genel okuyucunun Tanrılar ve kahramanların son yıllarda popülerleştirilmeye çalışılan isimler yerine Latin isimleri daha çok tercih ettiğine beni ikna etti: Bu yüzden, Pope, Bay Gladstone ve Lord Derby’nin çok uzun zamandır halkı alıştırdığı terminolojiye bağlı kalmakta hiçbir tereddüdüm yok.[12 - Tanrı ve Tanrıçaların isimleri tekrar Yunancaya çevrilmiştir.]

    SAMUEL BUTLER
    8 Ağustos 1898

İLYADA’DAKİ BAŞLICA KARAKTERLER, SOYLARI VE MEVKİLERİ

(İsimlerin, Romalıların kullandığı biçimleri parantez içinde verilmiştir.)

Tanrı ve Tanrıçalar

ZEUS (Jove): Kronos’un (Satürn) oğlu; Tanrıların kralı ve göklerin hâkimi, insanların kaderinin belirleyicisi.

POSEİDON (Neptün): Kronos’un oğlu; denizlerin kralı; Yunanları kayırır.

HADES: Kronos’un oğlu; ölülerin yeraltı ülkesinin kralı.

HERA (Juno): Kronos’un kızı ve Zeus’un karısı; Tanrıların kraliçesi; Yunanları kayırır.

ATHENA (Minerva): Zeus’un kızı; Yunanları kayırır.

APOLLON: Zeus ve Leto’nun oğlu; Truvalıları kayırır.

ARTEMİS (Diana): Zeus ve Leto’nun kızı; Truvalıları kayırır.

AFRODİT (Venüs): Zeus ve Dione’nin kızı; Truvalıları kayırır.

ARES (Mars): Zeus’un oğlu; Truvalıları kayırır.

HEPHAİSTOS (Vulcan): Zeus ve Hera’nın oğlu; Yunanları kayırır.

HERMES (Merkür): Zeus’un oğlu; Truvalıları kayırır.

İRİS: Tanrıların habercisi.

PAEAN: Tanrıların hekimi.

THETİS: Bir deniz perisi; bir ölümlü olan Peleus’la evli; Aşil’in annesi.

SKAMANDROS NEHRİ’NİN TANRISI: Ksanthos olarak da bilinir; Truvalıları kayırır.

Yunanlar; Homeros tarafından Akhalar, Danaolar veya Argoslular olarak da adlandırılır.

AGAMEMNON: Atreus’un oğlu; Argos ve Miken kralı; ordunun lideri.

MENELAOS: Atreus’un oğlu, Agamemnon’un kardeşi ve Helen’in kocası; Sparta kralı, Lakedaimon kralı olarak da bilinir.

AŞİL: Peleus ve Deniz Perisi Thetis’in oğlu, Zeus’un oğlu Aeacus’un torunu; Phtia ve Hellas’tan Myrmidonların kralı.

NESTOR: Neleus’un oğlu; Pylos ve Dorion’un yaşlı kralı; Antilokhos ve Thrasymedes’in babası.

ODYSSEUS (Ulysses): Laertes’in oğlu ve Penelope’nin kocası; İthake kralı ve Kefalonialıların lideri.

AİAS: Telamon’un oğlu; Salamislerin hükümdarı.

AİAS: Oileus’un oğlu; Lokrislerin hükümdarı.

DİOMEDES: Tydeus’un oğlu ve Oineus’un torunu; Orta Argos, Tiryns ve Aegina’nın kralı.

İDOMENEUS: Deukalion’un oğlu ve Minos’un torunu; Girit kralı.

TLEPOLEMOS: Herakles’in oğlu; Rodos Adası’ndan.

PATROKLOS: Menoitios’un oğlu; Aşil’in dostu ve yoldaşı.

PHOİNİKS: Amyntor’un oğlu; Aşil’in babasının üvey oğlu ve Aşil’in eski arkadaşı; Phtia’daki Dolopianların hükümdarı.

STHENELOS: Kapaneus’un oğlu; Diomedes’in dostu.

MERİONES: Molos’un oğlu; İdomeneus’un dostu ve yoldaşı.

ANTİLOKHOS: Nestor’un oğlu.

TEUKROS: Telamon’un gayrimeşru çocuğu; ilk Aias’ın yarı kardeşi; okçu.

KALKHAS: Thestor’un oğlu; kehanetleri gören ve yorumlayan kişi.

MAKHAON: Şifacı Asklepios’un oğlu; Yunanların hekimi.

THERSİTES: Yunan askerlerinin en çirkini; hiç susmadan konuşur.

ASKALAPHOS: Minyoların lideri Ares’in oğlu.