banner banner banner
Lâ Havle – Lütfî Divânı
Lâ Havle – Lütfî Divânı
Оценить:
 Рейтинг: 0

Lâ Havle – Lütfî Divânı

Bu hasbıhâl yolculuğa biletti

Var git Satılmış’ım gonca güller der
Üç evladın, üç yüz filmin gül eser
Zaman zaman kurgumuza bir el ver

Hâtırân önünde eğiliyoruz
Bekle! Vakterişince geliyoruz

Hakkını helâl et Serdar’ımız[39 - Başını bir gâyeye satmış kahraman: Satılmış Gökmen.Satılmış Serdar Gökmen’i yayın dairesine yönetmen olarak başladığı ilk günden, vefatını öğrendiğim güne kadar takdirle izledim.Yönetmenlik sınavı yaptığımız o günü hiç unutamam. Hani genellikle kameraman, yapımcı, yönetmen, resim seçici, senarist gibi kadrolara daha çok iletişim mezunları müracaat ederler ya bir meslektaş olarak benim gibi, aynı zamanda bu konulara ilgili ve bilgili bir genç arkadaşı bulduğum için içten içe çok sevinçliydim. Öyle ya bize göre çiftçinin, köylünün, medya imkânlarını bütünüyle kullanarak mümkün olabilen en çok genişlikte ve derinlikte zirai yayımdan istifade etmesi hedefimizdi. Yapılan araştırmaları, yeni zirai teknikleri çiftçiye, köylüye ulaştırmamız lazımdı. Öyle ya artık her evde televizyon vardı ve bir yandan televizyonla bir yandan da basılı materyallerle bu hedef kitlemizin arzulanan üretim seviyesine, refah düzeyine, bilgi ve tecrübeye eriştirilmesi; bu toprağın insanının da çağdaş vasıtalardan yararlanması için seferber olmalıydık.TYUAP’tan başlayarak yayın dairemiz kendisine biçilen rolü ve görev sahasını geliştirdikçe geliştirmiş, genişlettikçe genişletmişti. YAYÇEP’i devreye sokmuş, arkasında GAP yayım projesini geliştirmiştik. Neredeyse binleri bulan televizyon filmi yapmıştık. Hâlâ da yapacaklarımız vardı. Daha çok yönetmene, kameramana, yapımcıya, senariste, spikere, ışıkçıya vs. ihtiyacımız vardı. Genellikle devlet kapısı istihdam alanı olarak kötü kullanılmıştı. Devlet dairelerine eleman doldurulmuştu. Ama bizim ihtiyacımız ekmek gibi, su gibi elzemdi. Mademki devlet stüdyo kurmuş, mademki bu modern cihazlar alınmıştı; bunların hakkı verilmeliydi. Kamera, kurgu, stüdyo, matbaa boş durmamalıydı.Dünya’daki bütün Tarım Bakanlıkları arasında bu kadar TV filmi yapan, açık öğretimi, yetişkin eğitimini uygulayan başka bakanlık yoktu. Yayın dairesi “Open University”, “Adult Education” alanında dünya birincisidir. Her ne kadar bu ehliyeti, kabiliyeti, birikimi ve ortaya koyduğu eserler gözardı edilmişse de ehliyet, emanet, liyakat, mesuliyet, samimiyet gibi kavramlar idarecilerimizin lugatinden çıkarılmışsa da burada görev yapanlar ne kadar önemli bir hizmeti deruhte ettiklerinin bilincindeydiler.Satılmış Serdar Gökmen de bunların başında geliyordu. Yurdun her karışınnı gezip dolaştı; kameraman arkadaşlarıyla, metin yazarları, yönetmen yardımcıları, ulaşım görevlisi arkadaşlarıyla köy köy, bucak bucak, ilçe ilçe, il il dolaştı ve sayısız programa imza attı.]

ATA GÖĞRÜ[40 - Şubat soğuğu… Yıl 1993. Babacığımı Hakk’a teslim ettik. Ben yıkadım. Yoksa imama yardım mı ettim?.. Elimden kayıp gitti. Oysa daha ne çok şey konuşacaktık.]

Bu sabah seni çok, ne çok özledim
Yolunu gözledim eşiğe bakıp
Efkâra dalıp da şiir gizledim
Yorgun bedeninden bir nokta yakıp
Bu sabah seni çok ne çok özledim

Taşının üstüne adını yazdım
Bilmem hangi uçtu, hangi kalemdi
Teli koparılmış kırık bir sazdım
Buz kesen bir kıştım, kurak bir yazdım
Mermerlerin nabzı ılık elemdi
Taşının üstüne adını yazdım

Ak serviler altı durağın mıydı
Umudun toprağın altında mıydı
Bir beyaz bez miydi sevgili… Annem
Gözünde bir avuç toprak da ben… Ben
Sorgusuz sırasız gitmek var mıydı
Ak serviler altı durağın mıydı

Babamı hangi kuş aldı götürdü
Bu titreyiş, bu kış, bu soğuk neden
Söyleyin levhalar gördüğünüzü
Beni bir ağ ile ördüğünüzü


Вы ознакомились с фрагментом книги.
Для бесплатного чтения открыта только часть текста.
Приобретайте полный текст книги у нашего партнера:
Полная версия книги
(всего 691 форматов)