banner banner banner
Oz Diyarı: Teneke Woodman
Oz Diyarı: Teneke Woodman
Оценить:
 Рейтинг: 0

Oz Diyarı: Teneke Woodman

Oz Diyarı: Teneke Woodman
L. Frank Baum

Amerikan edebiyatının önde gelen isimlerinden L. Frank Baum, çocuklar için itinayla kaleme aldığı "Oz Diyarı"nda oluşturduğu hayalî dünyayla Teneke Woodman’i nefes kesen bir yolculuğa çıkarıyor ve okuyucuyu etkisi altına almayı başarıyor. "Oz Diyarı", yazılmasının ardından geçen onca seneye rağmen bir dünya klasiği olma özelliğini hiç kaybetmemiştir. Teneke Woodman, geçmişte âşık olup izini kaybettiği Nimmie Amee’yi bulmak için yola koyulur. Dostu Gezgin Woot ve arkadaşları da ona bu yolculuğunda eşlik eder. Fakat dostlarımızın yolu, Dev Kadın’ın evi ile kesişecek ve onlar hiç de hoşlarına gitmeyen bir dönüştürülme büyüsüne maruz kalacaklardır. Bu eğlenceli kahramanlarımız ve nefes kesici serüvenleriyle "Oz Diyarı"na doğru macera dolu bir seyahate çıkmanın tam sırası! " 'Yüce Tanrı’m!' diyerek haykırdı Teneke Woodman. Hayretler içerisindeydi. 'Eğer sen Nick Chopper’ın kafasıysan o zaman sen bensin! Ya da ben senim! Ya da ya da… Aramızdaki bağ nedir?' "

L. Frank Baum

Oz Diyarı: Teneke Woodman

Lyman Frank Baum, 15 Mayıs 1856 yılında New York Chittenango’da dünyaya geldi. Çocuk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan Oz Büyücüsü’nün yazarıdır. Petrol işinde çok başarılı bir fabrikatörün oğlu olarak rahat bir çocukluk geçirdi.

Eğitimine evinde özel öğretmenler ile başladı. Peekskill Askerî Akademisine girdi. Fakat yaşadığı kalp hastalığından sonra okuldan ayrıldı. Sahneye ve oyunculuk alanında yazmaya ilgisi vardı. Gazeteci ve iş adamı olarak çalıştıktan sonra kırk yaşında, çocuklar için tekerleme yazmaya başladı.

Tekerleme yazarken hikâye yazma yeteneğini keşfetti. “Amerikan masallarının babası” unvanını kazandıran Oz Büyücüsü ile bu alanda popüler oldu. Oz Büyücüsü, Lyman Frank Baum’un ölümünden tam yirmi yıl sonra dev ekranlarda gösterime girdi. Sinema tarihinin en çok izlenen filmlerinden oldu. 6 Mayıs 1919 yılında Hollywood California’daki evinde vefat etti.

1. BÖLÜM

GEZGİN WOOT

Teneke Woodman, Oz Diyarı’nın Winkie Ülkesi’ndeki baştan aşağı tenekeden yapılmış görkemli kalesinin salonundaki ışıltılı tahtına oturdu. Yanındaki samandan örülmüş sandalyede ise en iyi dostu Korkuluk oturuyordu. Ara sıra, gördükleri ilginç şeyleri ve tanışıp arkadaş oldukları günden beri başlarından geçen tuhaf maceraları birbirlerine anlatıyorlardı. Bazen de sessiz kalıyorlardı çünkü bunları defalarca konuşmuşlardı. Fark ettiler ki yalnızca birlikte olmayı seviyorlardı, uyanık ve dikkatli olduklarını kanıtlamak amacıyla kısa kısa şeyler söylüyorlardı. Zamanla, bu iki enteresan insan hiç uyumamaya başladı. Hiç yorulmadıkları için uyumalarına da gerek yoktu.

Bir gün, Winkie Ülkesi’nde güneş tüm ihtişamıyla batarken teneke kalenin parlak kulelerini ve minarelerini gün batımının renklerine boyuyordu. O sırada Gezgin Woot dolambaçlı bir patika boyunca yaklaşmaktaydı. Kalenin girişinde bir Winkie hizmetkârı ile karşılaştı.

Teneke Woodman’in hizmetkârlarının hepsi teneke kasklar, teneke göğüslükler ve gümüş kıyafetlerin üzerine dikilmiş ince yuvarlak tenekelerle kaplı kıyafetler giyiyorlardı. Bu sayede, vücutları tıpkı teneke kale gibi hatta neredeyse Teneke Woodman kadar parıl parıldı.

Gezgin Woot parıl parıl parlayan hizmetkâra ve muhteşem kaleye baktı, baktıkça gözleri merak içinde büyüyordu. Woot, gezgin olmasına rağmen henüz küçüktü ve karşısında ufacık gözlerinin gördüğü en göz kamaştırıcı manzara vardı.

“Burada kim yaşıyor?” diye sordu.

“Winkielerin Kralı, ünlü Ozlu Teneke Woodman.” diye yanıtladı, tüm yabancılara kibarca davranması için eğitilmiş hizmetkâr.

“Teneke Woodman mi? Ne kadar tuhaf!” diye bağırdı küçük gezgin.

“Kralımız belki tuhaf olabilir.” diye yanıtladı hizmetkâr. “Ancak kendisi kibar bir efendidir ve güzel bir teneke kaplama sayesinde dürüst ve güvenilirdir; bu yüzden onun sadık hizmetkârları olan bizler, onun diğer insanlara benzemediğini hiç unutmayız.”

“Kendisini görebilir miyim?” diye sordu Gezgin Woot, biraz düşündükten sonra.

“Eğer biraz beklemenizde sakınca yoksa gidip kendisine sorabilirim.” diye cevap verdi hizmetkâr ve ardından Teneke Woodman ve Korkuluk’un birlikte oturdukları salona gitti. İkisi de kaleye bir yabancının geldiğini öğrendiklerine sevinmişlerdi çünkü bu, onlara konuşacak yeni konular demekti, bu yüzden hizmetkâra hemen çocuğu içeri almasını söylediler.

Gezgin Woot, her biri tenekelerle süslenmiş görkemli koridorlardan ve görkemli teneke kemerli yollardan geçip her biri muhteşem teneke mobilyalarla donatılmış teneke odaların yanından ilerlerken, gözleri hiç olmadığı kadar büyümüştü ve minicik vücudu şaşkınlıkla titredi. Ancak ne kadar büyülense de tahtın önüne geldiğinde kibar bir baş selamı vermeyi başarabildi ve saygılı bir sesle: “Sizi saygıyla selamlıyorum Yüce Majesteleri, emrinize amadeyim.” dedi.

“Çok iyi!” diye cevap verdi Teneke Woodman, her zamanki neşeli tavrıyla. “Kim olduğunu ve nereden geldiğini söyle bakalım.”

“Herkes beni Gezgin Woot olarak tanır.” diye yanıtladı çocuk. “Oz Diyarı’nın Gillikin Ülkesi’nin ücra bir köşesindeki evimden yola çıkarak türlü seyahatler ve dolambaçlı yollardan geçip geldim.”

“Evden uzaklaşmak, tehlikelerle ve zorluklarla karşılaşmaktır, hele bir de etten ve kemikten yapılmışsan.” dedi Korkuluk. “Şu Gillikin Ülkesi’nin köşesinde hiç mi arkadaşın yoktu? Ya da orası rahat ve huzurlu bir yer değil miydi?”

Saman dolu bir adamın böylesine iyi konuştuğunu duymak, Woot’u biraz şaşırtmıştı ve Korkuluk’a biraz kaba şekilde baktı. Ama bir süre sonra cevapladı:

“Evim ve arkadaşlarım vardı, Yüce Samanlık ancak fazlasıyla sessiz, mutlu ve huzurluydular, bu da bana çok saçma geliyordu. Oz’un o köşesindeki hiçbir şey ilgimi çekmemişti ancak ben, ülkenin diğer taraflarında farklı insanlar ve yeni manzaralar göreceğime inanmıştım, bu yüzden de gezginlik yolculuğuma başladım. Neredeyse bir yıldır gezginlik yapıyorum ve şimdi de gezginliğim beni bu büyüleyici kaleye getirdi.”

“Bu bir yılda seni fazlasıyla bilgeleştirecek kadar çok şey gördüğünü düşünüyorum.” dedi Teneke Woodman.

“Hayır.” diye yanıtladı Woot, düşünceli bir şekilde. “Hiç de bilge olmadığıma emin olabilirsiniz Majesteleri.” Ne kadar çok gezersem o kadar az bildiğimi öğreniyorum çünkü Oz Diyarı’nda bilgeliği ve diğer şeyleri bolca öğrenebilirsiniz.”

“Öğrenmek basittir. Sen soru sormaz mısın?” diye sordu Korkuluk.

“Evet, cesaret edebildiğim kadar çok soru sorarım ancak bazı insanlar sorularıma cevap vermeyi reddederler.”

“Pek de nazik değillermiş.” diye cevapladı Teneke Woodman. “İnsanlar soru sormazlarsa çok şey öğrenemezler; bu yüzden ben, kendimle ilgili soruların hepsine cevap vereceğime söz veriyorum.”

“Ben de öyle.” diye ekledi Korkuluk, başını sallayarak.

“Bunu duyduğuma sevindim.” dedi Gezgin. “Çünkü artık, yiyecek bir şeyler isteyebilirim.”

“Doyurun çocuğun karnını!” diye bağırdı Winkielerin Kralı. “Gezginlerin çoğu zaman aç oldukları aklıma gelmedi, ne kadar da dikkatsizim. Sana hemen yiyecek getirteceğim.”

Bunu söylerken teneke boynundan sarkan teneke düdüğü çaldı ve bir hizmetkâr kapıya gelip başıyla selam verdi. Teneke Woodman, yabancı için yiyecek getirilmesini emretti ve birkaç dakika içinde hizmetkâr, her biri ayna gibi parlayana kadar cilalanmış teneke tabaklar içerisinde sunulan çeşit çeşit güzel yiyeceklerle dolu bir teneke tepsi getirdi. Tepsi, tahtın yanındaki teneke masanın üzerine konulmuştu ve hizmetkâr, çocuğun oturması için masanın yanına bir teneke sandalye getirdi.

“Karnını doyur gezgin dostum.” dedi Kral içten bir şekilde. “Bu ziyafeti beğeneceğini düşünüyorum. Mesela ben, hayatta kalmak için yiyeceğe ihtiyaç duymam, bu yüzden yemek yemem. Arkadaşım Korkuluk da aynı şekilde. Ancak tüm Winkielerim, tıpkı senin gibi etten oluştukları için yemek yerler. Teneke dolabım hiç boş kalmaz ve içindekiler yabancılara her zaman açıktır.”

Çocuk bir süre sessizce yemek yedi, gerçekten acıkmıştı ama daha sonra iştahı kesildi ve:

“Siz Majesteleri, tenekeden yapılmanıza rağmen nasıl hâlâ hayattasınız?” diye sordu.

“Uzun hikâye.” diye cevapladı Teneke Adam.

“Ne kadar uzun, o kadar iyi.” dedi çocuk. “Bu hikâyeyi bana anlatmaz mısınız?”

“Madem gerçekten istiyorsun…” dedi Teneke Woodman ve teneke bacaklarını üst üste atarak geriye doğru yaslandı. “Uzun zamandır hikâyemi anlatmamıştım; buradaki herkes, bu hikâyeyi en az benim kadar bilir. Ama sen, yabancı, şüphesiz ki nasıl bu kadar güzel ve zengin olduğumu öğrenmek istiyorsun, bu yüzden senin için tuhaf maceralarımı anlatacağım.”

“Teşekkürler.” dedi Gezgin Woot, yemek yemeye devam ederken.

“Eskiden tenekeden değildim.” diyerek başladı Kral. “Öncelerde Oz’un Munchkin Ülkesi’nde yaşayan, kanlı canlı, etten kemikten birisiydim. Orada ticaret yapan bir oduncuydum. Kadınların yemek pişirmeleri, çocukların ise ısınmaları için gereken yakacak odunları ormandaki ağaçlardan keserek Oz sakinlerine yardımcı olurdum. Ormanın kenarındaki bir kulübede yaşardım ve yakınlarda yaşayan güzel bir Munchkin kızına âşık olana kadar oldukça mutlu bir hayatım vardı.”

“Bu Munchkin kızının ismi neydi?” diye sordu Woot.

“Nimmie Amee. Bir cadı ile birlikte yaşıyordu. Bu cadı, çocukları kölesi olarak kullanıyordu. Gümüş ayakkabılar giyiyordu. Nimmie Amee sabahtan akşama kadar Doğu’nun Yaşlı Cadısı için çalışmak zorundaydı, kulübesini süpürür, yemeklerini yapar ve bulaşıklarını yıkardı. Yakacak odunlarını bile keserdi, ta ki ben bir gün ormanda onu görüp âşık oluncaya kadar. O günden sonra, Nimmie Amee’ye bol bol yakacak odun getirdim ve oldukça yakınlaştık. Sonunda ona evlenme teklifi ettim ve o da kabul etti. Ancak Cadı konuşmalarımıza tesadüfen kulak misafiri olmuştu ve duydukları onu çok sinirlendirmişti. Çünkü kölesinin ondan koparılmasını istemiyordu. Cadı, bir daha asla Nimmie Amee’nin yanına yaklaşmamamı söyledi ama ben kimseden emir almayacağımı, ne istersem yapacağımı söyledim. Tabii bir Cadı ile böyle konuşulmaması gerektiğini bilmiyordum.

Ertesi gün, ben ormanda odun keserken, kötü Cadı baltama büyü yaptı ve balta elimden kayıp sağ bacağımı kesti.”

“Ne kadar korkunç!” diye bağırdı Gezgin Woot.

“Evet, büyük bir talihsizlik çünkü tek bacaklı bir oduncu pek de işe yaramaz.” diyerek onayladı Teneke Adam. Ancak Cadı’nın beni bu kadar kolay alt etmesine izin veremezdim. Ormanın diğer tarafında oldukça yetenekli bir tamirci arkadaşım vardı, kendisine bir bacağa ihtiyacım olduğunu söyledim ve yardım istedim. O da bana yeni bir teneke bacak yapıp gövdeme taktı. Diz ve bilek kısmında eklemler vardı ve neredeyse kaybettiğim bacağım kadar rahattı.”

“Arkadaşın oldukça yetenekli bir usta olmalı!” diye haykırdı Woot.

“Evet, öyledir.” diye cevapladı Kral. “Kendisi bir teneke ustasıdır ve tenekeden her şeyi yapabilir. Nimmie Amee’ye döndüğümde, çok mutlu olmuştu ve benimle gurur duyduğunu söyleyerek boynuma sarılıp beni öptü. Cadı, öpücüğü gördü ve daha da sinirlendi. Ertesi gün, ormandaki işime döndüğümde baltam hâlâ büyünün etkisindeydi ve tekrar kayarak diğer bacağımı da kesti. Ben de yeniden tek ayağımın üzerinde tenekeci arkadaşımın yanına gittim ve tenekeden bir bacak daha yapıp gövdeme taktı. Mutlu bir şekilde Nimmie Amee’nin yanına döndüm. Parıldayan bacaklarımı gördüğünde çok mutlu olmuştu ve bana, evlenince her gün bacaklarımı yağlayıp cilalayacağına dair söz verdi. Ancak Cadı, artık her zamankinden daha sinirliydi ve odunları kesmek için baltamı kaldırdığım anda balta döndü, bu kez de kollarımdan birini kesti. Teneke ustası bana tenekeden bir kol yaptı. Ancak bu durum beni çok endişelendirmedi çünkü Nimmie Amee, beni hâlâ sevdiğini söylemişti.”

2. BÖLÜM