banner banner banner
Türkçede Deyimler
Türkçede Deyimler
Оценить:
 Рейтинг: 0

Türkçede Deyimler

Türkçede Deyimler
Anonim

Millî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser`in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel Eser ümit vericidir; ilköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek, okuyan toplum` olma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır.

Türkçede Deyimler

– A —

Aba altından değnek göstermek: Yumuşak görünmekle beraber gözdağı vermek, göz korkutmak.

Abanoz kesilmek: Kirden kararmak, sertleşmek.

Abuk sabuk konuşmak: Anlamsız, akla uygun olmayan, düşünmeden konuşmak.

Acısını çıkarmak: Öç almak.

Acı söz: Kırıcı söz söylemek.

Acısı yüreğe çökmek: Acısının insanı fazlaca etkilemesi.

Açgözlü: Maldan ve yiyecekten yana doymak bilmeyen.

Açık ağız: Aptal, budala.

Açık kapı bırakmak: Gereğine göre davranabilmek için bir durum hazırlamak.

Açık saçık: Göreneğe aykırı yarı açık giymiş.

Açık saçık konuşmak: Çirkin şeyler söylemek.

Açıkta kalmak: İşsiz, evsiz kalmak.

Açığı çıkmak: Kendine teslim edilen paradan bir miktar harcamak.

Açık açığa: Göz göre göre, açık açık. Hiçbir şeyi gizlemeden.

Açık açık: Gizlemeden.

Açık alın: Kusursuz, suçsuz.

Açık vermek: Giderin gelirden fazla olması. Hesabın açık çıkması. Eksik tarafını göstermek.

Açlıktan nefesi kokmak: Yoksul olmak.

Adam evladı: İyi insan, iyi yetişmiş.

Adam sarrafı: İnsanları iyi tanıyan kimse.

Adam sen decilik!: Bir şeye boş vermek, önemsememek.

Adama dönmek: Düzelmek.

Adamdan saymak: Birini bir konuda yetkili görmek, değer vermek.

Adı çıkmak: Kötü ün kazanmak.

Adım uydurmak: Düşünce ve davranışlarını başkalarınınkine benzetmek.

Adımlarını açmak: Hızlı yürümek.

Adını ağza almamak: İğrenmek, hiç sözünü etmemek.

Adlı sanlı: Ünlü, ünü yayılmış.

Ağır basmak: Nüfuzuyla etkilemek.

Ağır olmak: Bir işte belli bir amaç için yavaş davranmak, isteksizlik göstermek.

Ağır kanlı: Uyuşuk.

Ağırdan almak: Pek istekli olmamak.

Ağırlık basmak: Uyku bastırmak. Kendinden geçer gibi olmak.

Ağırına gitmek: Gücüne gitmek.

Ağız açmak: Söz söylemek.

Ağız açmamak: Tek söz söylememek.

Ağız açtırmamak: Sadece kendisi konuşup, başkasını konuşturmamak.

Ağız ağza vermek: İki kişinin birbirine pek yakın konuşması.

Ağız aramak: Sezdirmeden başkalarını konuşturup gerekli şeyi öğrenmek.

Ağız bur un birbirine karışmak: İnsanın üzüntüsü, yorgunluğu ve öfkesinin yüzünde görülmesi.

Ağız bozukluğu: Sövme alışkanlığı.

Ağız kalabalığına getirmek: Birini, çok konuşarak şaşırtmak.

Ağız tadı: Gönül hoşluğu, rahatlık.

Ağız yapmak: Gerçeği saklamak, başka türlü göstermek.

Ağızdan kapmak: Bir bilgiyi, başkalarını dinleyerek öğrenmek.

Ağza düşmek: Dedikodu konusu olmak.