Книга Türkçede Deyimler - читать онлайн бесплатно, автор Неизвестный автор. Cтраница 2
bannerbanner
Вы не авторизовались
Войти
Зарегистрироваться
Türkçede Deyimler
Türkçede Deyimler
Добавить В библиотекуАвторизуйтесь, чтобы добавить
Оценить:

Рейтинг: 0

Добавить отзывДобавить цитату

Türkçede Deyimler

Çanına ot tıkamak: Susturmak.

Çarığı çekmek: Yola çıkmak.

Çarıklı diplomat: Göründüğünden daha zeki, daha becerikli.

Çatal kazık: Yürümeyen iş. İmkânsız.

Çay kenarında kuyu kazmak: Elde imkân varken, başka imkânlar aramak.

Çeki düzen vermek: Yoluna koymak, toparlamak.

Çekirdekten yetişme: Bir işe küçük yaştan başlamak.

Çene çalmak: Gevezelik etmek.

Çene yormak: Boşuna konuşmak.

Çenesi düşük: Geveze.

Çenesini tutmak: Bir şeyi gerekmediği için söylememek.

Çerden çöpten: Uydurma, dayanıksız.

Çıban başı: Kurcalanırsa iyi olmayan sonuçlar çıkarabilecek şey.

Çıbanın başını koparmak: Hassas bir meselenin meydana çıkmasına imkân vermek.

Çıkmaz ayın son çarşambası: Bir işin hiçbir zaman yapılamayacağı şaka yollu anlatılır.

Çıkmaza girmek: Bir işin çözülemez hâle gelmesi.

Çıngar çıkarmak: Kavga çıkarmak.

Çiçeği burnunda: Taze, yeni, genç.

Çifte kavrulmuş: Çok pişkin.

Çil yavr usu gibi dağılmak: Perişan bir hâlde kaçışmak.

Çile çıkarmak, çile doldurmak: Zahmetli bir hayat sürenler için kullanılır.

Çileden çıkmak: Sabrı tükenmek.

Çivi gibi olmak: Çok sağlam olmak.

Çivi kesmek: Çok üşümek.

Çizmeden yukarı çıkmak: Beceremeyeceği bir işe karışmak. Haddini bilmemek.

Çoban kulübesinde padişah rüyası görmek: Büyük hayaller peşinde koşmak.

Çok bilmiş: Ukala.

Çok olmak: Haddini aşmak.

Çoluk çocuğa karışmak: Aile sahibi olmak.

Çorbaya dönmek: Karmakarışık olmak.

Çukurunu kazmak: Birinin felaketini hazırlamak.

Çürük tahtaya basmak: Yapılan bir işte önceden iyi hesap edememek yüzünden zarar görmek.

– D —

Dağa çıkmak: Yasalara karşı gelmek için dağları yurt tutmak. İsyan etmek.

Dağdan gelme: Kaba.

Dağdan gelip bağdakini kovmak: Sonradan geldiği bir yerde eskileri küçümsemek.

Dağlara düşmek: Perişan olmak.

Dağarcığındakini çıkarmak: Hazırladığı bir sözü söylemek.

Dağarcıkta bir şey kalmamak: Bir konuda söyleyebileceklerini tüketmek.

Dal budak salmak: Büyümek, yayılmak, çoğalmak.

Dal gibi kalmak: Çok zayıflamak.

Daldan dala konmak: Kararsızlık, bir şeyde sebat etmemek.

Dalına binmek: Birini ısrarla sıkıştırmak.

Dalına basmak: Kızdırmak.

Dalga geçmek: Elindeki işiyle uğraşmayıp zihni başka yerde olmak.

Dallandırıp budaklandırmak: Bir şeyi büyütmek.

Damarı bozuk: Huysuz, geçimsiz.

Damarı tutmak: Aksileşmek.

Damarına basmak: Kızdırmak.

Damarına çekmek: Soyuna çekmek.

Dananın kuyruğu kopmak: Korkulan sonucun gerçekleşmesi.

Dara boğmak:

Конец ознакомительного фрагмента.

Текст предоставлен ООО «Литрес».

Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

Вы ознакомились с фрагментом книги.

Для бесплатного чтения открыта только часть текста.

Приобретайте полный текст книги у нашего партнера:

Полная версия книги

Всего 10 форматов