Sevda ile ateş düştü yerimden
Yoluna koymuşum canı serimden
O yâr bulmuş bize Mevla kerimden
Başın yansın ayakların yaş olsun
Biz de gider olduk bu düz ovadan
Yâran, yoldaş unutmayın duadan
Yavru şahin uçurmuşum yuvadan
Ben gideyim hatırınız hoş olsun
Uğrun uğrun dost bağına girdiğim
EI uzatıp gonca gülün derdiğim
Yârim ile zevk-i sefa sürdüğüm
Gününüz hayal geceniz düş olsun
Siyah zülfün mah yüzüne ayıran
Kelp rakibin dostluğunu kayıran
Yâri benden, beni yârdan ayıran
Dilerim onulmaz derde düş olsun
Erisin dağların karı erisin
Seller insin, ovaları bürüsün
Sürahiler dolsun, bade yürüsün
İçin beyler için size aşk olsun
Beyler oynar satrancın merdini
Kimse bilmez yüreğimin derdini
Çok çekmişim bu dilberin derdini
Ben çekeyim bununla hoş olsun
Dertli Kerem gider kendi yoluna
Mevla’m dert vermesin başka kuluna
Elle kuş kondurmuş gülün dalına
Kuş konmazsa bizim güller boş olsun
deyip kesti…
Ama babası yine Kerem’in hâlinden bir şey anlamayıp:
“Derdin nedir bana söyle.” dedi.
O vakit Kerem efkârından babasının yanından kalkıp dışarı çıktı.
Sofu:
“Bak Kerem! Sen bunlara yüz yıl türkü söylesen bunların bir şey anlayacakları yoktur. Aşktan da anlamazlar. İkimiz hemen arkalarından gideriz. Her nerede bulursak alır geliriz. Bunun çaresi budur.” dedi.
Kerem, Sofu’ya:
“Öyle ise var iki tane at getir. Binek taşına hazır et, ben varayım babamdan izin alayım.” deyip hemen babasının yanına geldi.
Babası:
“Oğlum hayrola, böyle gelmenin aslı nedir?” dedi.
Kerem de aldı sazı eline, bakalım veda ederken babasına ne söyledi.
Aldı Kerem:
Gider oldum yâranlarım dizilsin
Bol olsun ekmeği, aşı dünyanın
Şimdengeru defterimiz dürülsün
Sürmelensin kaşı gözü dünyanın
Erenler kurduğu yoldur kesilmez
Dolu dolu aşk badesi içilmez
Buna dünya derler halka küsülmez
Lalü gevher olsun taşı dünyanın
Bağ ile dağ olsun çöller, sahralar
İsterse süt olsun yedi deryalar
Cümle meyve versin dağlar, ovalar
İsterse yaz olsun kışı dünyanın
Dertli Kerem eder dünya fânidir
Niceleri aptal eder yürüdür
Kimse bilmez ne zamandan beridir
Hiç hesaba gelmez yaşı dünyanın
deyip kesti…
Babası şaşırıp kaldı:
“Oğlum, şimdi ne yapalım?” dedi.
Kerem:
“Baba ben anladım ki senin aşktan haberin yok. Türkçesi, ben Aslı için yanıyorum. Benim Aslı’mı babası alıp kaçmış.” dedi.
Babası:
“Oğlum, Keşiş kızı kaçtı ise ben sana ondan daha iyisini alırım.”
Kerem:
“Baba ben ondan başkasını istemem. Sen bana izin ver, gider arkasından bulur, onu alıp gelirim.” dedi.
Babası razı olmadı. Kerem babasına yalvarıp ayağına düştü.