“Niçin ağlıyorsun?” dedi.
Kerem:
“Baba derdimi sana söyleyim.” deyip aldı sazı eline, bakalım ne dedi.
Aldı Kerem:
Felek beni bağıbandan eyledi
Dost bağrına giremedim ağlarım
Elim ile diktim bağ ve bostanın
Güllerini deremedim ağlarım
Ne çok olur bu civarın ceylanı
Kovalar avcılar ararlar anı
Ben de sevmiştim o Aslı Hanı
Yâr boynunu saramadım ağlarım
Kani benim dudu dilli meralim
Yitirdim yârim yanar ağlarım
Kesildi takatim, bitti kararım
Dost hâlimden bilemedi ağlarım
Kerem eder dostlar bu ne, kim imiş
Ele düğün bayram, bana gam imiş
Hercainin edeceği var imiş
İkrarında duramadı ağlarım
deyip kesti…
Lakin babası bunun söylediğinden bir şey anlamadı. Oradan Kerem’i alıp Keşiş’in konağına geldiler. Birkaç gün geçtikten sonra Zengi’den ayrılarak İsfahan’a geldiler. Kerem, kızın aşkıyla bütün gün inleyip sızlamaya devam etti.
Kerem’in derdinden âlem tedirgin oldu. Sonra babasına haber verdiler ki, buna bir çare eyleye. Babası derhal akıllı adamları çağırıp dedi ki:
“Varın şu benim oğlumun derdini anlayın, sonra da bana haber verin.
Akıllı adamlar gelip Kerem’e:
“Beyim derdin nedir? Niçin ağlarsın?” dediler.
Kerem:
“Benim derdimi bileyim derseniz, size derdimi söyleyim.” deyip aldı sazı eline, akıllı adamların ricalarına karşı bakalım ne dedi.
Aldı Kerem:
Yeşil başlı telli turnam
Şimdi bizim gölden uçtu
Aklımı başımdan aldı
Vardı gayrı göle düştü
Seher yeli gül dağıtır
Gönül aşkın budağıdır
Yel eser zülfün dağıtır
Şimdi fırsat ele düştü
Dünya kadar olsun malın
Mevla’m artırsın kemalin
Güneş yüzün, mah cemalin
Yazık dilden dile düştü
Bir zaman çekerim yası
Yüreğimden gitmez pası
Onulmaz aşkın yarası
Altın kemer bele düştü
Yoluna koymuşum canı
Seversen İncil, Furkan’ı
Kerem sevdi Aslı Han’ı
O da gurbet ele düştü
deyip kesti…
Akıllı adamlar baktılar ki söz kabul etmez. Babasına bu kadar nasihat ettik, kızın gittiğini haber almış. Bize türkü söyledi ve dedi ki;
Kerem sevdi Aslı Han’ı
O da gurbet ele düştü
Böylece babasına söylediler. Babası da kalkıp:
“Bir de ben varayım.” dedi.
Sofu gelip Kerem’e haber verdi. Kerem ayağa kalkıp saygı gösterdi. O vakit babası:
“Oğlum niçin öyle feryat edersin, bir derdin mi var?” diye sordu.
Kerem de aldı sazı eline, bakalım ne dedi.
Aldı Kerem:
Aslı’m göçtü vatanından, ilinden
Yürü rakip hatırcığın hoş olsun
Bu ayrılık bize gelir Mevla’dan
Ağlasın da eli gözler yaş olsun
Yüzüme gülerdin bilmezdin fendin
Var gayriye çözdür göğsünün bendin
Aziz dostum iken azil mi ettin
Kadrimi bilmeyen varsın düş olsun