banner banner banner
Sherlock Holmes Baskerville’lerin Tazısı Bütün Maceraları 6
Sherlock Holmes Baskerville’lerin Tazısı Bütün Maceraları 6
Оценить:
 Рейтинг: 0

Sherlock Holmes Baskerville’lerin Tazısı Bütün Maceraları 6


“Sör Charles Baskerville’in ani ölümü bütün ilçeyi hüzne boğmuştur. Gelecek seçimlerde Orta-Devon için liberallerin adayları arasında yer almaktaydı. Sör Charles, Baskerville Malikânesi’nde kısa bir süredir oturmasına rağmen cana yakınlığı ve yardımseverliği ile onu tanıyan herkesin sevgisini ve saygısını kazanmıştır. Sonradan görmeliğe pek sık rastladığımız bugünlerde, köklü bir ailenin evladı olan Sör Charles, çok kötü günler yaşamak zorunda kalmış. Şu anda sahip olduğu servetini kendisinin kazanmış olması ve ailesini eski günlerdeki soyluluğuna kavuşturması oldukça ferahlatıcı olaylardır. Herkesin bildiği gibi, Sör Charles, Güney Afrika borsalarında büyük paralar kazanmıştı. Çarkın kendi aleyhine dönmesini beklemeden borsada ileri gelenlerden daha akıllıca davranıp kazandıklarını çekmiş ve büyük servetiyle İngiltere’ye dönmüştü. Sadece iki yıldır Baskerville Malikânesi’nde ikamet etmekteydi; onun ani ölümüyle kesintiye uğrayan tadilat ve restorasyon çalışmalarından herkes söz etmektedir. Kendisi çocuk sahibi olmadığı için yaşadığı sürece, bütün ilçenin kendi servetinden faydalanmasını arzuladığını söylemekteydi. Bu nedenle onun zamansız ölümü birçok kişiyi yasa boğmuştur. Yerel hayır kurumlarına yapmış olduğu bonkörce bağışları, bu sütunlarda sık sık yer almaktaydı.

Yapılan soruşturmalarda Sör Charles’ın ölüm nedeni henüz netlik kazanmamıştır; ama en azından ölümüyle ilgisi olmayan boş inançlar hakkındaki dedikoduları ortadan kaldırma çabaları boşa gitmemiştir. Bir cinayete kurban gittiğinden şüphelenilmiyor; doğal nedenlerden öldüğü söyleniyor. Sör Charles duldu ve sıra dışı alışkanlıklara sahip olduğu söylenen bir kişiydi. Çok zengin olmasına rağmen oldukça sade bir hayat sürerdi. Baskerville Malikânesi’nin hizmetkârları, evli bir çift olan Barrymore’lardan ibaretti. Hizmetçilik yapan hanımın kocası da kâhya olarak çalışıyordu. Sör Charles’ın birkaç dostu tarafından da doğrulanan Barrymore’ların ifadesine göre beyefendi, bir süredir sağlık sorunlarıyla boğuşuyordu. Renginin solması, nefes nefese kalması ve sinirsel depresyondan doğan şiddetli ataklar, onda bir kalp hastalığı olduğunu açıkça gösteriyordu. Merhumun arkadaşı ve doktoru olan Dr. James Mortimer, bu ifadeleri doğrulamıştır.

Olaylar şu şekilde gelişmiştir: Sör Charles Baskerville, her gece yatmadan önce, Baskerville Malikânesi’nin ünlü porsuk ağaçlı patikasında dolaşmayı âdet edinmişti. Kendisinin bu alışkanlığını Barrymore’lar da doğrulamıştır. Haziranın dördünde Sör Charles, Barrymore’a ertesi gün Londra’ya gitme niyetinde olduğunu ve bavulunu hazırlamasını söylemiş. Her zamanki gibi o akşam da yürüyüşüne çıkmış. Bu gezintisi sırasında bir tane puro içme alışkanlığı varmış; ancak bu son gezisi olmuş, bir daha geri dönmemiş. Saat on iki gibi Barrymore, malikânenin kapısının hâlâ açık olduğunu görünce paniğe kapılmış ve efendisini aramaya çıkmış. Bütün gün yağmur yağdığı için Sör Charles’ın ayak izlerini o sokakta kolayca bulabilmiş. Bu patikanın sonunda bozkırlara açılan bir kapı varmış. Sör Charles’ın bir süre oralarda oyalandığına dair birtakım ipuçlarına rastlanmış. Barrymore patikada ilerlemeye devam etmiş; ancak yolun sonuna geldiğinde talihsiz efendisinin cesediyle karşılaşmış. Barrymore’un yapmış olduğu açıklamada bir husus henüz açıklığa kavuşmamıştır. Efendisinin bozkıra açılan kapıdan geçmesinden sonra ayak izleri, buradan itibaren sanki ayak uçları üzerinde yürüyormuş gibi bir hâl alıyormuş. O sırada bozkırda olan Murphy adında Çingene bir at tüccarı, birtakım sesler duyduğunu ancak çok fazla içkili olduğundan seslerin hangi yönden geldiğini idrak edemediğini itiraf etmiş.

Sör Charles’ın cesedinde darp izlerine rastlanmamıştır. Doktor yapmış olduğu incelemede, yüzünde bir çarpıklığın meydana geldiğini, hatta o derece ki önünde yatanın onun hastası ve arkadaşı olduğunu ilk başlarda anlayamadığını belirtmiş. Bunların nefes darlığı ve ender de olsa kalp yetmezliğinden ileri gelebileceğini de eklemiş. Bu açıklama otopsi incelemelerinden sonra doğrulanmış ve uzun süredir bedensel bir rahatsızlık yaşadığı ortaya çıkmış. Adli tıp kurulu, tıbbi delillerle uyumlu bir mahkeme kararı çıkarmıştır. Böyle olması herkesin içini rahatlatmıştır. Artık geriye bir tek Sör Charles’ın vârisinin malikâneye yerleşmesi ve üzüntü verici bir şekilde aniden kesintiye uğrayan hayırseverlik işlerine devam etmesi kalıyor. Jürinin varmış olduğu karar, olayla ilgili etrafa yayılan olağanüstü hikâyelere son vermiştir. Eğer böyle olmasaydı, Baskerville Malikânesi’ne bir kiracı bulmak herhâlde çok zor olacaktı. Eğer hâlâ hayattaysa vârisin, en yakın akrabası Sör Charles Baskerville’in küçük kardeşinin oğlu, Bay Henry Baskerville olduğu öğrenilmiştir. Genç adamın Amerika’da olduğuna dair haberler vardır. Vârisi olduğu serveti bildirmek amacıyla bazı girişimler başlatılmıştır.”

Dr. Mortimer kâğıdı tekrar katlayarak cebine yerleştirdi. “Bunlar Sir Charles Baskerville’in ölümüyle ilgili sadece açıklanan gerçeklerdir Bay Holmes.”

“Oldukça ilginç özellikleri olan bu davaya dikkatimi çektiğiniz için size teşekkür ediyorum.” dedi Sherlock Holmes, “O sıralarda bazı gazete yorumlarını okumuştum; ama şu küçük Vatikan akiki ile ilgili davayla fazlasıyla meşguldüm ve Papa’yı memnun etme çabamdan dolayı bazı İngiliz davalarından uzak durmak zorunda kaldım. Demek ki herkes tarafından bilinen gerçekler bu gazete haberinde yazılı.”

“Evet.”

“O zaman bana bilinmeyenleri anlatın.” Geriye doğru yaslandı, parmak uçlarını birleştirip, en umursamaz ve duygusuz yüz ifadesini takındı.

“Bunu yaparken…” dedi Dr. Mortimer gözle görülür bir şekilde heyecanlanmaya başlayarak, “Kimseye bahsedemediğim konuları size anlatacağım. Jüriye açıklamamamdaki asıl amacım, bir batıl inancı desteklemeye hazır olan halkımız karşısında, bir bilim adamı olarak kendimi zor duruma sokmak istemeyişimden kaynaklanıyor. Ayrıca gazetenin de yazdığı gibi, bir gerekçem daha var; bu da adı çıkmış Baskerville Malikânesi’nin kötü ününü arttıracak herhangi bir şey söylediğimde, orayı kimsenin kiralamayacak olmasıdır. Bu iki sebepten, bildiğimden daha azını açıklamakta haklı olduğumu düşünüyorum. Zaten somut sonuçlar da elde edilemezdi. Fakat size her şeyi açıklamamam için hiçbir sebep yok.

Bizim oralarda çok az insan vardır ve birbirlerine yakın oturanlar genelde sık sık görüşürler. Bu nedenle Sör Charles Baskerville ile samimi oldum. Lafter Malikânesi’nden Bay Frankland ve Doğa Bilimcisi Bay Stapleton dışında o çevrede doğru dürüst eğitimli başka adam bulamazsınız. Sör Charles emekli bir adamdı ve onun hastalığı nedeniyle sık sık bir araya geliyorduk. Derken bilim alanında ortak ilgilerimizin olduğunu fark ettik. Güney Afrika’dan hatırı sayılır miktarda bilimsel bilgi ile dönmüştü; Bushman ile Hottentot’ların[6 - Güney Afrika’da yaşayan iki yerli kabile (e.n.).] göreli anatomisini tartışarak pek çok büyüleyici akşam geçirmişizdir.

Son birkaç aydır Sör Charles’ın sinir sisteminin kırılma noktasına geldiğini açıkça görebiliyordum. Size okuduğum bu efsaneyi kafaya iyice takmıştı; öyle ki kendi arazilerinde dolaşmaya çıkmasına rağmen hiçbir kuvvet onun geceleri bozkırlara doğru gitmesini sağlayamazdı. Size her ne kadar akılalmaz gibi gelse de Bay Holmes, ailesini korkunç bir lanetin tehdit ettiğine inancı tamdı. Zaten atalarıyla ilgili anlattıkları da pek iç açıcı sayılmazdı. Dehşet saçan bir varlığın mevcut olduğu fikri kesinlikle onun yakasını bırakmıyordu ve birçok defa görevim gereği akşamları dışarıya çıktığımda tuhaf bir yaratık görüp görmediğimi ya da bir tazının ulumasını duyup duymadığımı sorardı. Özellikle ikinci soruyu çok sık sorardı ve bunu yaparken sesi heyecandan titrerdi.

O korkunç ölümünden yaklaşık üç hafta önce evine gittiğimi çok iyi hatırlıyorum. Tesadüfen malikânenin kapısında duruyordu. Arabadan inip ona yaklaştım; gözlerinin omzumun üzerinden bir yere sabitlendiğini fark ettim. Çok korkmuş bir yüz ifadesi vardı. Hemen dönüp baktığımda çok büyük, siyah, danaya benzer bir şeyi, yolun başından geçerken sadece bir anlığına görebilmiştim. O kadar heyecanlanmış ve dehşete kapılmıştı ki hayvanı gördüğümüz noktaya gidip onu aramak zorunda kalmıştım. Ancak hayvan ortalıkta görünmüyordu. Onun, bu olaydan çok derinden etkilendiğini görebiliyordum. Bütün geceyi onunla geçirdim. O akşam bana neden dehşete kapıldığını anlattı. Size biraz önce okuduğum hikâyeyi bana vererek saklamamı istedi. Bu olayı size anlatıyorum çünkü daha sonra başına gelen trajedide önem kazandığına inanıyorum. Tabii o sıralarda, her şeyi fazlasıyla abarttığına ve heyecanlanması için hiçbir haklı nedeninin olmadığına inanıyordum.

Tavsiyem üzerine Sör Charles Londra’ya gitmeye karar verdi. Kalbinin bu durumdan etkilendiğini biliyordum. Nedeni asılsız da olsa sürekli endişe içindeydi ve tabii bunun da onun sağlığını çok derinden etkileyeceği kesindi. Birkaç aylığına da olsa bizim buralardan uzaklaşarak dikkatini dağıtmasının onu bambaşka bir insan yapacağını düşünmüştüm. Onun sağlık durumundan çok endişelenen ortak arkadaşımız Bay Stapleton da aynı görüşü paylaşıyordu. Fakat maalesef son anda bu felaketin haberini aldık.

Sör Charles’ın öldüğü gece, onu bulan Kâhya Barrymore, beni getirmesi için Seyis Perkins’i göndermişti. Geç saatlere kadar oturduğum için Baskerville Malikânesi’ne bir saat içinde ulaşabilmiştim. Soruşturmada öne sürülen bütün gerçekleri kontrol ettim ve onayladım. Patikadaki ayak izlerini takip ettim ve bozkırın girişinde biraz durduğunu fark ettim. Yumuşak zeminin üzerinde Barrymore’unkilerden farklı ayak izlerinin olmadığını gördüm. Sonra ben gelene kadar kimsenin dokunmadığı cesedi incelemeye başladım. Sör Charles yüzüstü yatıyordu, kolları iki yana açılmış, parmakları da toprağa gömülmüştü. Yüzü o kadar çarpılmıştı ki neredeyse tanınmayacak hâldeydi. Kesinlikle fiziksel bir darp almamıştı. Ancak Barrymore, soruşturmada yanlış bir bilgi vermişti. Cesedin etrafında hiç iz olmadığını söylemişti. O görmemişti belki ama ben gördüm. Biraz uzaktaydı, yeni oluşmuştu ve gayet netti.”

“Ayak izleri miydi?”

“Ayak izleriydi.”

“Bir erkeğin mi yoksa kadının mı?”

Dr. Mortimer bir an için her ikimize de tuhaf tuhaf baktı ve cevap verirken sesi neredeyse bir fısıltıya dönüştü:

“Bay Holmes, onlar dev bir tazının ayak izleriydi!”

3. BÖLÜM

Problem

Bu sözleri duyduğumda irkildiğimi itiraf etmeliyim. Doktorun da derinden etkilendiği, ses tonundan anlaşılıyordu. Holmes heyecan içinde öne doğru eğildi; bir şeyle çok ilgilendiğinde gözlerinde oluşan o pırıltıyı çok iyi görebiliyordum.

“Bunları gözlerinizle gördünüz mü?”

“Sizi nasıl görüyorsam öyle.”

“Kimseye bir şey söylemediniz mi?”

“Ne işe yarayacaktı ki?”

“Nasıl oldu da başkası görmedi?”

“İzler yirmi yarda kadar cesedin uzağındaydı ve hiç kimse onlarla ilgilenmedi. Bu efsaneyi bilmeseydim herhâlde benim de pek ilgimi çekmezdi.”

“Arazide çok fazla çoban köpeği bulunur mu?”

“Şüphesiz. Ama bu bir çoban köpeği değildi.”

“Büyük olduğunu söylemiştiniz.”

“Dev gibiydi.”

“Ama cesede yaklaşmamıştı, değil mi?”

“Evet.”

“Nasıl bir geceydi?”

“Nemli ve soğuk.”

“Yağmur yağıyor muydu?”

“Hayır.”

“Patika nasıl bir yer?”

“İki yanında sıra sıra porsuk ağaçları var; on iki fit yükseklikte. Ağaçlar çok sık olduğu için aralarından geçmek imkânsızdır. Ortadaki yol sekiz fit genişliğindedir.”

“Ağaçlardan ve yoldan başka bir şey var mı?”

“Evet, her iki tarafta yaklaşık altı fit genişliğinde çim alan var.”

“Anladığım kadarıyla patikaya sadece bir kapıdan giriliyor.”

“Evet, bozkıra açılan kanatlı bir kapıdan.”

“Başka açıklık var mı?”

“Hayır.”

“Demek ki bu yola girmek için ya evden gelinecek ya da kapıdan geçilecek, doğru mu?”

“Yolun uzak ucundaki bir yazlık evden de geçiş var.”

“Sör Charles buraya kadar gelebilmiş mi?”

“Hayır, evin yaklaşık elli yarda gerisinde yatıyordu.”