banner banner banner
Nasreddin Hoca Fıkralarından Seçmeler
Nasreddin Hoca Fıkralarından Seçmeler
Оценить:
 Рейтинг: 0

Nasreddin Hoca Fıkralarından Seçmeler


“Yapma Hoca!” demiş, karısı. “Kedi baltayı ne yapsın?”

Hoca bu; sıradan bir koca değil ki:

“Bana bak kadın!” demiş. “Ciğer iki akçe idi, bu balta kırk akçe eder. Ya kedi kaparsa!”

Bana mı Eşeğe mi İnanırsın?

Pinti komşusu, Hoca’nın eşeğini ödünç istiyormuş. Bir vermiş, iki vermiş. Baktı ki baş edemeyecek, yine istediği bir gün:

“Tüh! Biraz önce başkasına verdim!” diyerek geri çevirmiş.

O sırada, ahırdaki eşek var gücüyle anırmaya başlamış.

Komşusu:

“Bu senin eşeğin sesi değil mi, hani yoktu?” demiş.

Hoca:

“Aşk olsun!” demiş. “Hoca, benim sözüme değil de eşeğin sözüne mi inanıyorsun?”

Baş Başa Yemek

Nasreddin Hoca gün boyu gelenden gidenden, sorandan sual edenden yorgun düşmüş. Eve gelip sofraya oturduklarında karısına:

“Hatun…” demiş. “Çıkar şu yazmayı başından!”

Karısı, yazmayı çıkarmış ama sormadan da edememiş:

“Efendi!” demiş. “Bayram değil seyran değil, baş başa yemek yiyoruz, nerden icap etti şimdi bu?”

O günkü kalabalığın uğultusu hâlâ kulaklarında olan Hoca:

“Bak hatun…” demiş. “Sen yazmayı çıkardın melekler kaçtı, ben ‘Bismillah’ dedim şeytanlar kaçtı; şimdi baş başa bir yemek yiyelim!”

Bayram

Kıtlığın, yoksulluğun kol gezdiği bir zamanda Nasreddin Hoca bir köye varmış ki ne görsün: Kazan kazan yahniler, sini sini pilavlar; millet gülüp eğleniyor, bir şenlik bir şenlik…

“Bre!” demiş. “Bu kıtlık zamanında bu ne?”

“Deme Hoca!” demişler. “Bugün bayramımız var, bütün bunlar o yüzden, gördüğün, göreceğin, göreceğimiz hepsi bu. Yoksulluk bizde de var.”

Hoca içini çekerek:

“Keşke…” demiş. “Her gün böyle bayram olsa!”

Belinde Su Kabağı

Hoca’ya, ikide bir, eşi dostu “Kendini kaybetme Hoca.” diye takılırmış.

Hoca bir gün, ana ata memleketi Sivrihisar’a gitmeye niyetlenmiş. Yine bir “kendini kaybetme” nasihatiyle karşılaşınca: “Aman kaybolmayayım.” diyerek beline bir su kabağı bağlamış… “Nedir bu?” diyen konu komşuya: “Bundan böyle kaybolursam, Nasreddin Hoca olduğum belli olsun istedim.” demiş.

Daha Akşehir’i çıkmadan muzibin biri Hoca’nın belindeki kabağı kesip kendi beline bağlamış. Tesadüf bu ya çarşıda karşılaşmışlar. Bakmış ki, belinde kabak yok, kendi kabağı tanımadığı birinin belinde bağlı:

“Şu işe bak!” demiş. “Karşıdan gelen adam benim. O zaman ben kim oluyorum?”

Ben Ona Karışmam

Hoca hastalanmış, yatağa düşmüş. Çıkıp Akşehir’de efkâr dağıtamaz hâle gelmiş. Hoca’nın karısının yâreni olan mahallenin kadınları, Hoca hastayken de âdetlerini sürdürmüşler. İçlerinden birisi:

“İlmine kurban olduğum…” demiş. “Allah hayırlısını versin, senin ardından ne söyleyelim, nasıl ağlayalım?”

Hoca yattığı yerden mırıldanmış:

“Armudu soyarak gitti
Dünyaya doyarak gitti
Hâlden bilmez kadınların,
Dırdırın duyarak gitti,,

deyin de artık ağlar mısınız, güler misiniz ben ona karışmam!” demiş.

Ben Öbür Dünyadanım

Artık toz mu olmuş, toprak mı olmuş, yoksa ayıp bir şey mi bulaşmış, nedir, Hoca’nın mintanı kirlenmiş. Kirlenmiş de ya yolda belde birisi görüp ayıplarsa:

“Sakalından, kavuğundan utan, derse…” diye Hoca yol üzerindeki mezarlığa sapmış. Boş bir mezarın içinde soyunup temizlenirken, rüzgâr mintanını alıp kaçmasın mı… Mezarlıkta bir o yana bir bu yana, mintan önde Hoca arkada kovalamaca sürerken bir de ne olsa beğenirsiniz; yoldan geçen bir taifenin atları ürkmesin mi? Attan güç bela inen birkaç süvari Hoca’nın etrafını çevirip hesap sormaya başlamışlar:

“Bre kendini bilmez, az kaldı bir kazaya kurban gidecektik. İn misin, cin misin mezarlıkta çırılçıplak ne koşturup duruyorsun?”

Hoca bakmış, iş kolay değil, postu deldirmek var işin ucunda.

“Durun çocuklar!” demiş. “Ne inim ne cinim ne de bildiğiniz hortlağım. Ben ölmüş bir kişiyim, öbür dünyanın ahalisindenim. Orayı kirletmeyeyim diye abdest bozmaya çıktım. Siz işinize bakın; hemen geri dönerim.”

Ben Seni Kurtaramam

Kınamayın canım, hevestir bu, herkeste olur. İşte Nasreddin Hoca zamanında, baykuş sesli bir adamcağız da müezzinliğe özenmiş. Üstelik ezan vakti de değil ama olsun, çıkmış minareye; ezan okumaya çalışırken Hoca aşağıdan ikaz etmiş:

“Hey evlat, başının çaresine bak; öyle dalsız budaksız bir ağaç ki çıktığın, seni kurtaran olmaz!”

Ben Yıldıza Bakarım

Nasreddin Hoca, bir gün talebelerine:

“Çocuklar…” demiş. “Konya ile Akşehir’in havası aynı olur.”

“Hoca’m…” demişler. “Yanlışın olmasın!”