TEMİRBEK JÜRGENOV’UN EĞİTİM FAALİYETLERİ
Bağdat KeribozulıFiloloji Bilimler Profesörü. Korkut AtaAdındaki Kızılorda Devlet Üniversitesi “Korkut Araştırmaları ve Ülke Tarihi”Araştırma Enstitüsü MüdürüTemirbek Jürgenov Kazak milleti ve Orta Asya halklarının hayatında, devlet sisteminde, toplumsal tarihinde özel bir yeri olan büyük bir şahsiyettir. Bu nedenle Temirbek Jürgenov’un özelliklerini tam olarak tanıyıp tanıtmak için çalışan, gelişmesine katkıda bulunan ülke tarihi, felsefe, ekonomi, edebiyat, sanat, pedagoji gibi bilim dallarının tecrübeleri göz ardı edilemez. Bu nedenle, tahminen 39 yıl ömür sürmüş, tam bir devlet adamı olarak hayatını kaybetmiş ve ölene kadar elinden kalemi düşmemiş olan Jürgenov’un Kazak halkı ve Orta Asya halklarının hayatına katkı sağlayan, bugüne kadar önemini ve değerini kaybetmeden gelen bilimsel çalışmaları ve zengin mirasını araştırıp incelemenin zamanının geldiğini düşünüyoruz. Diğer hizmetlerinin yanı sıra 1929-1930 yılları arasında Tacikistan Halk Maliye Komiseri, 1930-1933 yılları arasında Özbek SSC Halk Eğitim Komiseri ve 1933-1937 yılları arasında Kazak SSR Halk Eğitim Komiseri olarak görev yapan Temirbek Jürgenov’un devlet görevinin büyük sorumluluğunu üstlenerek bütün zorluğunu çekmiş, bir vatandaş olarak sesini bu dönemdeki toplumun önemli problemleri için çıkararak yazmış olması, memleketi ve topraklarının mutlu geleceğine dair özlemden doğan gerçekten ilerici ve erdemli bir hayaldi.
Temirbek Jürgenov’un biyografisine yakından baktığımızda 1923-1927 yılları arasında Taşkent’teki Orta Asya Devlet Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okuduğu yıllar özellikle dikkatimizi çekiyor. O zaman Taşkent, Türkistan Özerk Cumhuriyeti’nin merkeziydi. Tarihî gerçeğe bağlı kalacak olursak Türkistan Özerk Cumhuriyeti’nin de Taşkent’te açılan Orta Asya Devlet Üniversitesi’nin de ortaya çıkışını XIX. yüzyılın sonlarında Kırım, Kazan Tatarları organize etti. Sonra Orta Asya’da yaşayan tüm Türk kökenli halklara yayıldı. Aydınların tüm temsilcileri tarafından desteklenen Orta Asya halklarının bütünlüğü ve özgürlüğü fikrinin temellerini onların attığını cesaretli bir şekilde söylemeliyiz. Orta Asya halklarının bütünlüğü ve özgürlüğü fikri 1917 yılı Kasım ayında Kokand şehrinde düzenlenen IV. Bölgesel Müslümanlar Kongresi’nin kararı olarak ortaya çıktı. Bu kongrenin delegeleri Rus İmparatorluğu bünyesinde Türkistan Özerk Cumhuriyeti’ni kurma kararı aldılar. Bu kararı uygulamanın ana fikri ve kuralları 1920 yılında Taşkent’te gerçekleştirilen Türkistan Bolşevikleri Partisi’nin Müslümanlar Bürosu’nun üçüncü büyük konferansında tartışılıp kabul edilmesine rağmen Sovyet merkezi hükümeti tarafından desteklenmedi.
Geçen yüzyılın 20’li yıllarında Türkistan Özerk Cumhuriyeti’nin yönetici pozisyonlarında Kazak kökenli T. Rıskulov, N. Törekulov, S. Kojanulı, S. Asfendiyarov, M. Jumabayev, M. Avezov, J. Aymavıtov, M. Tınışbayev, K. Kemengerulı, J. Dosmuhamedulı gibi tanınmış toplum ve devlet adamlarının olmasının; bunların Orta Asya Devlet Üniversitesi’nin eğitim, bilim, öğretim, personel ve ekonomik hizmetlerine katılmasının; dersler vermesinin o sıralar üniversite öğrencisi olan Temirbek Jürgenov’un siyaset ve hizmetlerine etki etmemesi, iz bırakmaması mümkün değildir. Yukarıda bahsi geçen şahsiyetlerin Alaş hareketiyle doğrudan ve dolaylı olarak alakası olduğu gerçeğini nasıl dile getirmeyelim?
Tarihten de bildiğiniz gibi Bolşevikler daha önce saflardan uzaklaştırdığı Alaşlıları göreve çağırmak zorunda kaldılar. Böylece halkı okuryazar yapma, eğitim verme ve kültür alanlarını geliştirme gibi faaliyetler 1921 yılından itibaren ele alınmaya başlandı. Tanınmış tarihçi M. Koygeldiyev araştırmalarında bu dönemdeki Komünist Partisi liderlerinden Avdeev’in “Kırgız aydınlarından sekizinden yedisi Alaş Ordalı’dır. İhtiyaçtan dolayı eski parti üyeliklerini ve faaliyetlerini göz önünde bulundurarak birçok öğrenciyi çalışmaya davet etmek zorunda kalacağız.” diyerek Alaş Ordalıların ülkemizdeki kültür ve eğitimin gelişmesine büyük katkı sağladığını yazıyor.
Taşkent’te Orta Asya Üniversitesi’nde okuyan geleceğin devlet adamı, Sovyet ve parti işlerinde tecrübeli Temirbek Jürgenov’un bu durumlardan haberdar olmaması, bizce, mümkün değildir. Bu nedenle de genç politikacı Temirbek Jürgenov’un halk şahsiyeti olarak şekillenmesinde üç fikir etkili oldu: Birincisi İsmail Gaspıralı, Yusuf Akçura, S. Maksudi, Mustafa Çokay ve Ayaz İshaki’nin temelini attığı umumi Türklük yani Orta Asya halklarının birliği ve özgürlüğü fikri; ikincisi Alihan Bökeyhanov, Ahmet Baytursınoğlu, Mirjakıp Duvlatov, Halel Dosmuhamedov vb. önderliğindeki Alaş fikri; üçüncüsü Komünist fikirdi.
Temirbek Jürgenov’un üniversiteye kadarki yaşamına baktığımızda 1917 yılında Ufa ziraat lisesinde okuduğunu, lisede sosyal hayata aktif olarak katıldığını, öğrenci gençlerin toplumsal hareketlerine katıldığını görmekteyiz. 1918 yılında “Qazaq Muñı” gazetesinin yayın kurulu üyeliğine, Torğay Sovyetler Kongresi davet bürosuna üye olarak seçildi. 1919 yılında Irğız ilçesi Kenjeğara nahiyesi devrimci komitesi başkanlığına atandı. 1920’de Tüm Birlik Komünist Partisi’nin saflarına katıldı. Irğız eyaleti devrimci komitesinin; eyalet işçi, asker ve köylü temsilcilerinin yürütme komitesi başkanlığına seçildi. 1921-1923 yılları arasında Orınbor’da İşçi Fakültesi’nde okudu.
Geleceğin devlet adamı Temirbek Jürgenov üniversitede okurken Kazak SSC’nin Türkistan Cumhuriyeti’ndeki tam yetkili temsilcisi olarak atandı. Kazak SSC ve Türkistan Cumhuriyeti Merkez Yürütme Kurulu üyeliklerine seçildi. Bölgesel ve cumhuriyetçi parti örgütlerinin konferans ve genel kurullarına, ayrıca Orta Asya’da kurulan cumhuriyetlerin ulusal-bölgesel sınırlarının belirlenmesi çalışmalarına katıldı. Bu yıllarda Alaşlılar ile yan yana, el ele çalışıp hizmet ettiğini hesaba katarsak Temirbek Jürgenov gibi bir şahsiyetin gökten inmediğini ve yerden çıkmadığını anlarız. Adil bir şekilde söyleyecek olursak Temirbek Jürgenov’un birdenbire komünist olduğunu söylemek haksız bir iddia olurdu. Unutmamak gerekir ki genç siyasetçi ve devlet adamı Temirbek Jürgenov öncelikle Alaşlıların elinde büyümüştür ve ikincisi babası Kara’dan yedi atasına kadar varlıklı bir ailede dünyaya gelmiştir. Bundan dolayı topluma etki eden siyasi olayların iyi ve kötü yanlarını analiz ederek tahmin etmiş, rasyonel bir bakış açısıyla inceleyerek kabul etmiştir. Şüphesiz, “Temir Halk Komiseri”, “Kazakların Lunaçarskiy’i” olarak nitelendirilen Temirbek Jürgenov’un Komünist Parti siyasetinin sadece askeri değil, aynı zamanda lideri olduğu tarihî bir gerçektir. Bununla birlikte, Temirbek Jürgenov gibi bir şahsiyet ve devlet adamının insanlık yolunda karşılaştığı kamuoyundaki durum ve olaylara, günümüz penceresinden bakmanın ve incelemenin bir şahsiyeti tanıma açısından gerçeğe ulaşmanın tek yolu olduğunu düşünüyoruz.
Temirbek Jürgenov’un Orta Asya Üniversitesi’ne kadar olan biyografisine dayanarak şunu söyleyebiliriz ki bu dönem tanınmış toplum ve devlet adamının hayatındaki ilk siyasi mekteptir, ikincisi ise üniversitede okuduğu, okurken parti ve Sovyet hizmetlerinde görev aldığı zamandır. Uzman tarihçiler 1920’li yıllarda Kazak aydınlarının Orınbor’da Saken Seyfullin’in etrafında toplanarak proleter akımı, Taşkent’te “Ak Jol” gazetesi ve “Şolpan” dergisi etrafında toplanarak ulusal demokratik akımı takip ettiklerini yazıyorlar. Siyasetçi Temirbek Jürgenov’un kariyerinde bu iki akımın da etkili olduğunu inkâr edemeyiz.
Elbaşımız Nursultan Abişulı Nazarbayev “Amacımız bilimi yeniden yaratarak onu gereksiz ve eskimiş fikirlerden temizlemektir. Özellikle bunu sosyal bilimler alanında uygulamalıyız.” demektedir. Bu sözlerden hareketle Kazak halkının toplumsal hayatındaki tüm fikirleri, siyasi akımları ve düşünceleri yeniden gözden geçirip, bunların iyi ve kötü yönlerini belirleyerek faydalı olanlardan yararlanmanın günümüzde sosyal bilimlerin gündemindeki önemli konulardan biri olduğunu düşünüyoruz. Böyle bir gereklilik, özellikle, büyük şahsiyetleri araştırma çalışmaları için faydalı olacaktır. Temirbek Jürgenov gibi karakterlerin muhalif siyasette öne çıkması ancak o zaman gerçekten anlaşılabilecektir.
Hepimizin bildiği gibi Alaş Partisi’nin 10 bölümden oluşan programının 9. bölümü “Bilim Öğretimi” diye adlandırılmaktadır. Bu bölümde hem o dönem hem de sonraki dönemler için önemli ilkeler yer almaktadır. Alaş Partisi’nin ilkesinde bilimin bütün insanların faydasına olduğu; Kazaklara, Ruslara, işçiler ve köylülere, zanaatkarlara vb. eşit dağıtılacağı söylenmektedir. Bunun aksine Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti Anayasası’nda (1918) “İşçilerin eğitime tam anlamıyla erişimini sağlamak için işçilere ve en yoksul köylülere eksiksiz, kapsamlı ve ücretsiz eğitim sağlamayı amaçlar.” denilmektedir. Bu Anayasa’ya göre işçi ve köylüler dışında kimse eğitim alamamaktadır. Alaş Partisi’nin programında ise eğitim kurumlarının özerkliği; hükümetin eğitim sürecine müdahale etmemesi; öğretmen ve öğretim görevlilerinin seçimle istihdam edilmesi; Kazakların ilk, orta ve yüksek öğretim kurumlarında kendi dilinde ücretsiz eğitim alması vb. problemlerin çözüme kavuşması gibi günümüze kadar önemini kaybetmeyen konular yer almaktadır.
Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin ilk dönemlerinde eğitimin nasıl devam ettiğini, Halk Komiseri Jürgenov’un eğitim faaliyetlerinde nasıl yer aldığını inceleyecek olursak öncelikle okul ve okuldaki eğitim çalışmalarına özel önem verildiğini görürüz. 7 Mart 1927 “Eñbekşi Qazaq” gazetesinde yayımlanan Mekteptin Türi, Tili Tuwralı “Okulun Türü, Dili Hakkında” başlıklı makalesi eleştirel yönde yazılmıştır. Yazar “Kazaklar topraklarında az sayıdaki eğitim kurumlarının nasıl olması, hangi dilin kullanılması gerektiği sorusunun çözüme kavuşması bugün eğitim alanında yapacağımız en büyük iş olacaktır.” diyerek başladığı makalesinde o dönemde Kazakistan’da faaliyet gösteren okulların durumunu analiz etmiştir. Bu kısa makaleden Temirbek Jürgenov’un ülkemizdeki eğitim ve öğretimle ilgili durum hakkında derin ve kapsamlı bir bilgiye sahip olduğu ve devlet politikası açısından mevcut durumun objektif bir değerlendirmesini yapabildiği görülmektedir. Aynı zamanda makalede ifade edilen görüş ve mevcut durumu değerlendirme kriterleri Temirbek Jürgenov’un Komünist Parti ideolojisini gerçekleştirmede usta ve tecrübeli bir devlet adamı olduğunu kanıtlamaktadır. Halk Komiseri Temirbek Jürgenov’un bu alandaki çalışmalarından, 26 Aralık 1919’daki V. İ. Lenin’in imzaladığı “Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti’ndeki ümmiliğin yok edilmesi” hakkında kararname ile 26 Temmuz 1921’de Kazak SSC Merkez Yürütme Komitesi’nin 12 fıkradan oluşan kararına önderlik ettiği, cumhuriyetin liderlerinden biri tarafından bu kararnamelerin uygulanmasının sıkı bir şekilde denetlenmesi ve uygulanması için resmi olarak görevlendirildiği ve bu görevi büyük bir sorumlulukla yerine getirdiği sonucuna varılmaktadır. Yukarıdaki makalenin sonunda yazar “Cumhuriyetimizin eğitim işi sadece ilkokul ve ortaokullarla bitmez. Eğitim hedefimiz, işçileri genel kültürlü bir hâle getirmektir. Öyleyse ilk ve orta öğretimin yanında yüksek öğretime de sahip çıkmalıyız. Bu da Kazakistan’da genel eğitim çalışmalarının nasıl yapılması gerektiği sorusunu gündeme getiriyor. Kazak işçilerini genel kültürlü hâle getirmek ne demektir? Bu, bütün dünyadaki sanat ve bilimi, Kazak dilinde okutarak insanlara tanıtmak demektir. Öyleyse kendi dilimizde ilk, orta ve yüksek öğretim kurumlarına sahip olmalıyız. Bunların hepsinde de eğitim Kazakça olursa Kazaklar dünyanın sanat ve bilim düzeyine ulaşabilir.” diye yazmaktadır.
Temirbek Jürgenov’un kendi döneminde “Okulun dili nasıl olmalıdır?” sorusuna verdiği yanıt o kadar önemlidir ki günümüzde de önemli bir konu olmaya devam etmektedir. Dilde birlik, milletin kaderine kayıtsız kalmamanın bir işaretidir. Geçen yüzyılın başındaki toplumsal oluşumların değişebilmesinin imkânsız olduğu, İmparatorluk Rusya’sının emperyal politikasının gücünün azalmadığı, Bolşevik Parti’nin uyguladığı büyük Rus şovenizm fikrinin ve yabancı halkları yavaş yavaş, aşağılayarak Ruslaştırma politikasının ivme kazanmaya başladığı bir dönemde yaklaşık 30 yaşında olan siyasetçi Temirbek Jürgenov’un ana dilimizle ilgili söylediği sözler sadece gerçek bir cesaret örneği değil, aynı zamanda milletin kaderinin kendi kaderi olduğunu düşünen, ülkesini ve toprağını gerçekten seven bir vatanseverin sesi olduğunu itiraf etmeliyiz.
Temirbek Jürgenov, Kazak SSC Halk Eğitim Komiseri olarak görev yaptığı yıllarda Goloşçekin’in “Kazaklar sadece yazıyı tanısa yeter.” şeklindeki politikasını yok etti. Kendinden önceki cumhuriyet liderlerinin okul, eğitim alanlarındaki tutumlarını sert bir şekilde eleştirmekle kalmadı, onların kasıtlı yapılmış birer eylem olduğunu faaliyetleriyle ve bu alanlarda ülkenin geleceğini düşünerek adil bir şekilde liderlik yapmasıyla kanıtladı. Onun Mekteptiñ Türi, Tili Tuwralı “Okulun Türü, Dili Hakkında”, Mektep Jumısındağı Kemşilikterdi Joyuw “Okul Çalışmalarındaki Eksiklikleri Gidermek, Mekteptegi Oquw, Tärbiye Jumısı jäne Dümşe Moldalar Tuwralı “Okulda Öğrenim, Eğitim Çalışmaları ve Cahil Mollalar Hakkında”, Qazaqstanda Sawatsızdıqtı Joyuw Tuwralı “Kazakistan’da Ümmiliği Yok Etme Hakkında”, Mekteptiñ Tüp Kemşilikteri Üşin Küres “Okulun Temel Eksiklikleri İçin Mücadele” vb. makale ve eserlerinde; o dönemde ülkemizdeki okulların durumu, okul personelini yetiştirme sorunları, eğitim ve öğretim çalışmalarının iyileştirilmesi ile ilgili düşünce ve kararlar, ulusal okuryazarlık ilkeleri ile ortaokul bağlamında eğitim öğretim ilkeleri gibi birçok konu, durumu derinlemesine bilen bir lider aracılığıyla devlet tarafından ele alınarak tartışılıp eleştirildi ve onu iyileştirme, geliştirme yol ve yöntemleri gösterildi. Bu makalelerin içeriği, yazarın dönemin en güncel sorunlarını gündeme getirmesi, cumhuriyetteki durumu devlet politikası açısından analiz ederek değerli düşüncelerini ifade etmesi ve onların uzun ömürlülüğü ile farklılık yaratmaktadır. Bu makalelere dayanarak ülkenin genel tarihi açısından Kazak vatandaşı olan Temirbek Jürgenov’un eğitim alanında gerçek bir örgütleyici ve lider olduğunu söyleyebiliriz.
Temirbek Jürgenov’un mirasındaki Qazaqstandağı Mädeniyet Revolyutsiyası “Kazakistan’daki Kültür Devrimi” adlı hacimli eser ayrı bir yere sahiptir. Bu makalede Kazakistan kültürünün kapsamlı bir incelemesi ve analizi yapılmış, kültürü geliştirmenin yolları, ilkeleri, sorunları vb. hakkında bilgiler verilmiştir. Makalenin temelinde, sosyalist toplum koşullarında ulusal edebiyat, sanat, dil ve sanat türlerinin nasıl geliştirileceğinin cesur bir şekilde ifade edildiğini ve bunun büyük bir sağduyu ve siyasi faaliyetin sonucu olduğunu söylemeliyiz. Yazar bu makalesinde dil meselesine tekrar döner ve daha önce söylediği düşünceleri açıklığa kavuşturur. “Kazak edebiyat ve eğitim dilini oluşturmadaki temel amacımız, bu dili kitleler için mümkün olduğunca anlaşılır kılmak ve bu dil aracılığıyla sanat bilimine ve tekniğine sahip olmaktır.” Bu şekilde güncel düşünce ve kapsamlı görüşlerin tam zamanında ifade edilmesi, sadece sözde kalmayıp uygulanması, bu yönde çeşitli çalışmaların yapılması Temirbek Jürgenov’un karakterini güçlendiriyor. Makaledeki “Kazak dilini bilmek, büyük bir kültürdür. ‘Adı Kazak, soyu Kazak.’ olan herkes bunu bilmiyor. Bildiğini söyleyenler de dil öğrenimini teşvik etmek yerine engel oluyorsa o bizim için bilmek değildir.” şeklinde satır aralarında dile getirilen düşünceler ve kararlar bugün bile anlamını yitirmemiştir.
Çağdaş ana dilimiz yok olmadan büyüyorsa bunda Temirbek Jürgenov gibi devlet adamlarının katkısı az değildir. Cumhurbaşkanımız N. A. Nazarbayev’in “Kazakistan Yolu 2050: Tek hedef, tek emel, tek gelecek” başlıklı mesajında “Kazak dili bugün hem bilim ve eğitim dili hem de internet dili hâline geldi. Kazak dilinde eğitim alanların sayısı her geçen yıl artmaktadır. Ülke genelinde devlet diliyle eğitim veren 57 merkez hizmet veriyor. Onlarda binlerce vatandaş Kazak dilini öğrendi, hâlâ da öğrenmeye devam ediyor. Geçen yıla kıyasla bu yıl Kazak dilini bilen diğer milletlerin temsilcilerinin sayısı %10 oranında artmıştır. Bu da durum hakkında bize bir şeyler anlatıyor. Sadece son 3 yılda devlet dilini geliştirmek için devlet genelinde 10 milyar tenge tahsis edildi. Şimdi hiç kimsenin değiştiremeyeceği bir gerçek var. Ana dilimiz ebedi vatanımızla birlikte ebedi bir dil oldu! Bilmeliyiz ki bu bir tartışmanın konusu değil, milletin diriliş çığlığıdır.” diyerek ana dilimizin seviyesinin kalıcılığını açıkça ortaya koydu.
Temirbek Jürgenov’un Kazak edebî dili ve Kazak dilinin terminolojisi konularında Ahmet Baytursınoğlu’nun yolunu izleyerek Qazaq Tiliñdeki Terminologiya Mäseleleri “Kazak Dilindeki Terminoloji Meseleleri”, Qazaq Ädebiy Tilindeki Keleñsiz Jağdaylar “Kazak Edebî Dilindeki Düzensiz Durumlar” adlı eserleri yazması, Kazak dil biliminin büyümesine ve gelişmesine önemli katkı sağladı. Maarifçilik, eğitim sistemiyle sınırlı değildir, devlet maneviyat dünyasının eksiklerini tamamlamazsa, büyütmezse yine büyük başarılar elde edemeyecekti. Bunu fark eden Temirbek Jürgenov edebiyat ve sanatın gelişmesini göz ardı etmedi. O, Kazak edebiyatının güncel konularını A. S. Puşkin’in eserleri hakkında yazdığı Orıs Xalqınıñ Ulı Jazuwşısı jäne Qazaq Xalqı “Rus Halkının Büyük Yazarı ve Kazak Halkı” isimli makalesinde gündeme getirdi. Bu fikir “Kazakistan’da Kültür Devrimi” adlı eserinde derinleştirilerek ve genişletilerek anlatıldı. “Biz şimdi Rus ve diğer halkların büyük klasik eserlerini Kazak diline tercüme etme işine başlamalıyız. Ayrıca çocuk edebiyatına da büyük önem vermenin zamanı geldi.” Bütün iyi, önemli, yararlı işlerin öncüsü olmayı başaran Temirbek Jürgenov, Kazak edebiyatının gelişimine de devlet kanalıyla destek verdi, doğrudan önderlik etti. Onun B. Maylin’in “Şuğa” piyesi için yazdığı “U Şuga” adlı düşüncesi, Oraz Molla’nın çevirisine dayanarak yazdığı “Kazahskiy Perevod Şahnama3” isimli ilmi makalesi, “Terme” antolojisinde yer alan Şer-niyaz, Edige, Bazar Jırav hakkındaki düşünceleri, Qazaq Xalqınıñ Aqındarı men Jırawşıları “Kazak Halkının Akınları ve Jıravları”, Asan Kayğı hakkında yazdığı “Jeruyıq” makalesi, Kazak edebiyatının tarihi ve teorisinde özellikle değer verilen ciddi çalışmalardır. Bunlar, edebiyat ve sanatın çeşitli alanlarındaki önemli sorunları gündeme getiren ve çözüm yollarını gösteren ilk bilimsel eserler arasında kabul edilir. Özellikle kültür ve sanata yönelik makale, bilimsel çalışma ve bildirileri, Temirbek Jürgenov’un Kazak kültürünün gerçek bir reformcusu olduğunu tarafsız olarak kanıtlamaktadır. Temirbek Jürgenov’un fikirleri ve kararlarına, yazdıkları ve çizdiklerine, yaptığı işlere özgü genel bir özelliği var. O yenilikçi, azimli, bilgili, cesaretli, prensipli, reformcu biridir. Bütün bunlara ek olarak Temirbek Jürgenov maarifçi kişiliği ile tanındı.
Temirbek Jürgenov’un eğitim faaliyetlerini sadece okul, dil ve edebiyatımızın güncel sorunları ile sınırlandırmak mümkün değildir. Onun ismi ve çalışmaları Kazak devletinin yükseköğretim kurumları tarihinde de saygıyla anılmaya devam etmektedir. 1926 yılında kurulan ilk Kazak Pedagoji Enstitüsü’nün (şimdiki Abay Devlet Pedagoji Üniversitesi) rektörlüğünü yaptı. 1933-1937 yıllarında Kazak SSR Halk Eğitimi Komiseri olarak görev yaparken 1934 yılında Maden Enstitüsü’nü (şimdiki K. Satbayev Ulusal Teknik Üniversitesi), şimdiki El Farabi Ulusal Devlet Üniversitesi’ni açtı ve onların oluşumlarına önderlik yaptı. 30’lu yıllarında başında Goloşçekin’in yıktığı milli eğitim ve kültürü düzene soktu. 4000 okul inşa etti. Ulusal opera sanatının doğuşuna sebep oldu. “Xan Kene”, “Jalbır”, “Şuğa” piyeslerinin ilk kez sahnelenmelerini sağladı. Jambıl Jabayev, Küleş Bayseyitov, Kurmanbek Jandarbekov, Elüvbay Ömirzakov’u bir araya getirdi ve ülke genelindeki yetenekli insanları bulmak amacıyla 1934 yılında Halk Sanatçılarının I. Kongresi’ni gerçekleştirdi. Doğrudan müdahale ederek 1934 yılında Kazakistan Merkez Komitesi’nin iki kararını kabul ettirdi: “Müzikal tiyatrolara personel yetiştirme hakkında faaliyetler”, “Ulusal sanatın gelişimi ile ilgili faaliyetler”. Bu kararlardan sonra Halk Eğitim Komiserliği bünyesinde bir müzik stüdyosu açıldı, stüdyoya çağrılan bir grup sanatçı ve besteci İ. V. Kotsık, rejisör Jumat Şaninder yönetimindeki “Ayman Şolpan” oyunuyla 13 Ocak 1934’te şimdiki Abay Opera ve Bale Tiyatrosu’nun temeli olarak kabul edilen müzikli tiyatronun perdesini açtı. Temirbek Jürgenov’un öncülüğünde her yıl düzenlenen sanat kongresinin sonucunda ülke genelinde mesleki sanat kuruluşlarının sayısı arttı, Kurmanğazı Ulusal Enstrüman Orkestrası’nın temeli atıldı. Temirbek Jürgenov’un önderliğinde milli kadrolar hazırlamak için Moskova, Leningrad, Taşkent şehirlerinden nitelikli öğretmenler çağrıldı, ulusal müzik aletlerini yapan atölyeler kuruldu. Temirbek Jürgenov ‘un Halk Komiseri olduğu dönemde Uygur Müzikli Dram Tiyatrosu ve Kukla Tiyatrosu açıldı. Temirbek Jürgenov güzel sanatların gelişmesiyle ilgilendi, ressam A. Kasteyev’in profesyonel olarak gelişmesine doğrudan yardımcı oldu.
Temirbek Jürgenov 1935 yılında Kazak sanat galerisinin açılmasına, Kazak sinema sanatının oluşumuna katkıda bulundu. Temirbek Jürgenov’un Kazak ulusal sanatı ve kültürünün gelişimi yönündeki çalışmalarının en parlak dönemi, 1936 yılında Moskova’daki Kazakistan Edebiyatı ve Sanatının I. On Günlüğü’nü düzenlendiği dönemdir. Yaklaşık 300 sanatçının katıldığı bu on günlükte Temirbek Jürgenov, Kazak sanatını Avrupa ve dünya kamuoyuna bir bütün olarak gösterebildi.
Ünlü devlet adamı ve halk şahsiyeti İliyas Omarov ofisinin duvarına Temirbek Jürgenov’un büyük bir portresini asmış. Bunu gören Kanabek Bayseyitov:
– İliyas, biri seni şikâyet etse daha sonrasında daha mı iyi olacak?” dedi.
Bu dönemde Temirbek Jürgenov aklandı, ancak muhtemelen bazı yetkililerin hâlâ korkmaya devam ettiği bir dönemdi. Anında cevap veren İ. Omarov:
– Ya, Kanabek! Benim bakan, sizin halk sanatçısı olmanızın nedeni bu kişidir. Temirbek Jürgenov’dan sonra Kazak sanatına çok az katkıda bulunduk, dedi.
Kısaca söyleyecek olursak eşsiz bir kişilik olan Halk Komiseri Temirbek Jürgenov, Kazak halkının saygıdeğer şahsiyetlerinden biridir. Bugün ve gelecekteki işimiz, Kazak toplum tarihinde mükemmel bir şahsiyet olan Temirbek Jürgenov’un kişiliği hakkında çok yönlü ve kapsamlı araştırmalar yapmak olacaktır.
2018 yılıULUSUN RUHUNU TEKRAR CANLANDIRAN JÜRGENOV
Sabi Abildiqadırulı Ansat Temirbek Jürgenov Adlı Kamu Fonu BaşkanıКонец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
Ölen: şiir
2
Tolğav: belirli bir olay ya da kişiye ithafen dombıra eşliğinde makamla okunan şiir.
3
Şahname’nin Kazakça Tercümesi
Вы ознакомились с фрагментом книги.
Для бесплатного чтения открыта только часть текста.
Приобретайте полный текст книги у нашего партнера:
Полная версия книгиВсего 10 форматов