banner banner banner
Türk Medeniyet Tarihi
Türk Medeniyet Tarihi
Оценить:
 Рейтинг: 0

Türk Medeniyet Tarihi

Türk Medeniyet Tarihi
Ziya Gökalp

Avrupalı birçok seyyaha göre, Hive Türkmenleri dünyanın en demokrat bir kesimidirler. Gaston Richard diyor ki: “Bu kavimde müsavat, kemalin son derecesini bulmuştur. Çünkü Türkmenlerde ücretle müstahdem hizmetçiler yoktur. Esirlerse pek azdır.”

Ziya Gökalp

Türk Medeniyet Tarihi

Başlangıç

1. Medeniyet Neler Değildir?

Medeniyet ve medenilik: Bazılarına göre medeniyet, medenilik ve mütemeddinlik demektir. Etnografya taharrileri, bedevilerde, hatta vahşilerde, kendilerine mahsus bir medeniyet olduğunu meydana koydu. Mütemeddinlik ve medenilik ise tekâmül etmiş milletlere mahsustur. O hâlde, bu kelimelerin manalarını birbirinden ayırmak lazım gelir.

Istılahlar:

1) Medeniyet – La civilisation

2) Medenilik – La civilite

3) Mütemeddin – Civilise

4) Medeni – Civil

Medeniyet bir değildir: Bütün insanlar, aynı medeniyete mensup değillerdir. Medeniyet, bir değil, müteaddittir.

Hangi zamanda ve mekânda yaşarlarsa yaşasınlar, birbirine komşu oldukları için aynı müesseselere malik olan cemiyetlerin mecmununa “medeniyet zümresi” denilir (Medeniyet, bu cemiyetle arasındaki müşterek müesseselerin mecmunudur).

Medeniyet zümreleri de siyasi ve dinî cemiyetler gibi, tayini ilmen kabil hudutlarla birbirinden ayrılmışlardır. Medeniyet zümrelerinin de milletler gibi hususi tarihleri vardır. Bir medeniyet zümresi, muayyen bir mekân ve zaman içinde, doğar, yaşar ve ölür.

Meşhur medeniyetler: Avustralya adaları “Totemizm” dinine müstenit bir medeniyet dairesidir. Şimali Amerika’nın şark cihetindeki Hintliler de daha mütekâmil bir totemizme istinat eden, başka bir medeniyet dairesidir. Şimali Amerika’nın garp tarafında oturan Tlingitler, Haidalar ve Kwakiutllar da tabileriyle beraber totemlerin “Potlaç” müessesesi vasıtasıyla “Ferdile”[1 - Bundan maksat, herhâlde, totemin “ferdîleşmesi” olacaktır. Bk. “Totem ve Potlaç” bahsi] şubesine istinat eden, ayrı bir medeniyet dairesi teşkil etmişlerdir.

Kurûn-u ûlâda bir “Mısır Medeniyeti Dairesi”, bir “Elcezire Medeniyeti Dairesi” ve bunlardan Fenikeliler vasıtasıyla birçok müesseseler iktibas etmiş olan bir “Akdeniz Medeniyet Dairesi” vardı.

Kurûn-ı vustâda Avrupa’da bir “Hristiyan Medeniyet Dairesi”, Asya’da ve Afrika’yı şimalide “İslam Medeniyet Dairesi” teşekkül etti. Rönesans ve reformdan sonra da Avrupa’da “laik” bir medeniyet vücuda geldi. İşte bütün bu içtimai daireler, birer medeniyet zümresinin, birer medeniyet camiasının daireleridir. Bunların hepsine “medeniyet zümresi” namı verilir.

Bir cemiyet medeniyet dairesini değiştirebilir. Mesela, Türk kavmi iki kere medeniyet dairesini değiştirdi: İslamiyeti kabulden evvel, “Aksâyı Şark Medeniyeti Dairesi”ne mensuptu. İslam olduktan sonra “Şark Medeniyeti Dairesi”ne girdi. Geçen asırdan beri de üçüncü bir daireye “Garp Medeniyeti”ne, yani laik bir medeniyet dairesine girmeye çalışıyoruz.

Türk medeniyeti tarihinin devirleri: Türk Milleti, bu üç medeniyetin her birinde ayrı bir hayat yaşamıştır. Bu sebeple “Türk Medeniyeti Tarihi” üç devre ayrılır:

1) Eski devir: Türk kavminin zuhurundan itibaren Türklerin İslam dinine girmesi zamanına kadar.

2) Orta devir: İslam dinine girmesinden Garp Medeniyeti’ni kabulü zamanına kadar.

3) Yeni devir: Garp Medeniyeti’ni kabulden bugüne kadar.

2. Türk Harsı ve Türk Medeniyeti

Medeniyet ve hars: Bir medeniyet, müteaddit milletlerin müşterek malıdır. Çünkü her medeniyeti, sahipleri olan müteaddit milletler, müşterek bir hayat yaşayarak vücuda getirmişlerdir. Bu sebeple her medeniyet, mutlaka, beynelmileldir. Fakat bir medeniyetin, her millette aldığı hususi şekilleri vardır ki, bunlara “hars” adı verilir.

Medeniyetle harsın farkları:

1) Medeniyet beynelmilel olduğu hâlde, hars millîdir.

2) Medeniyet bir milletten başka bir millete geçebilir, fakat hars geçemez.

3) Bir millet, medeniyetini değiştirebilir; fakat harsını değiştiremez.

4) Medeniyet usul ve akıl vasıtalarıyla yapılır. Hars, ilham ve hads vasıtalarıyla yapılır.

5) Medeniyet; iktisadi, dinî, hukuki, ahlaki ilh. fikirlerin mecmunudur.

6) Hars; dinî, ahlaki, bedii duyguların mecmunudur.

7) Türklerde, bir cemiyetin içtimai bünyesi birdenbire yükselebilir. Bir kavmin içtimai bünyesi, az zamanda, aşiret bünyesinden il bünyesine, küçük ilden orta ile, orta ilden büyük ile, büyük ilden de en büyük ile kadar çıkabilir.

8) Bir kavmin siyasi bünyesi de tudunluktan yabguluğa, yabguluktan hakanlığa, hakanlıktan ilhanlığa yükselebilirdi.

9) Medeniyetini değiştiren bir millette hars da değişirdi. Fakat bu değişme, suni bir surette olmazdı. Tabii bir tekâmülle kendi kendini bir anda en yukarıya kadar aşarak çıkardı, kendi kendine husule gelirdi.

10) İktisadi silsileimeratibi de birer birer geçerdi.

a) Avcılar,

b) Sürü sahipleri,

c) Tarancılar (ekinciler, çiftçiler),

ç) Şartlar (tüccarlar),

d) Sanatkârlar.

Göktürklerle Oğuzların ataları demirci idiler. Demirciye Moğollar “Darhan” derlerdi. Dokuz atası demirci olan adam, “Şaman” olurdu. Şamanların büyüklerine “Tarhan” adı verilirdi. Bundan anlaşılır ki demircilik eski Türklerce sanatların en muhteremi idi.

Medeniyeti tetkikteki nisbî kolaylık: Harsı teşkil eden duygular, deruni ve samimi oldukları için görülmeleri ve tetkik edilmeleri pek güçtür. Medeniyetse, hariçte, tebellür etmiş mefhumlardan, kaidelerden hülasa, bir sürü müesseselerden mürekkep olduğu ve müesseseler harici bir gözle şeyi bir surette tetkik olunabildikleri için harsa nispetle daha kolay tetkik olunabilirler.

Bundan dolayıdır ki bir milletin harsına dair bir tarih kolayca yazılamaz. Fakat bir medeniyet hakkında tarih yazılabilir. Bir milletin geçirmiş olduğu medeniyetler tetkik olunurken bu beynelmilel hayatlar içinde her millette, millî harsın nasıl inkişaf ettiği ve nasıl istikametler aldığı sezilebilir; mesela, İslamiyetten evvelki Türk harsı:

1) Aksâ-yı Şark Medeniyeti’nde yaşayan bir Türk harsı idi.

2) İslamiyetle beraber devam eden Türk harsına “İslam Medeniyeti’ndeki Türk Harsı” dendi.

3) Tanzimat’la başlayan Türk harsına da “Garp Medeniyetindeki Türk Harsı” deniliyor.

Binaenaleyh, Türk Medeniyeti Tarihi’nin Kurûn-ı ûlâsında bunlardan birincisini, Kurûn-ı vustâsında ikincisini, Kurûn-ı cedidesinde üçüncüsünü göreceğiz.

Bu kitap, iki kısma taksim edildi. Aksâ-yı Şark Medeniyeti, ehemmiyetine mebni, birinci kısmı işgal etti. Şark ve Garp medeniyetlerinin her ikisini, bir tek kısım addetmek kâfi geldi. Muhteviyatı vasi olduğundan, bu eser, mufassal bir kitap hâlini aldı. Talebemiz için büyük olduğundan, bu eserin bir de küçüğünü vücuda getirmek lüzumu hasıl oldu.

3. Göçebelik ve Türk Töresi