Книга Entelektüelin kutsal kitabı – biyografiler - читать онлайн бесплатно, автор David S. Kidder. Cтраница 11
bannerbanner
Вы не авторизовались
Войти
Зарегистрироваться
Entelektüelin kutsal kitabı – biyografiler
Entelektüelin kutsal kitabı – biyografiler
Добавить В библиотекуАвторизуйтесь, чтобы добавить
Оценить:

Рейтинг: 0

Добавить отзывДобавить цитату

Entelektüelin kutsal kitabı – biyografiler

Constantine

İmparator Constantine (272-337) Hıristiyanlığı Roma’da yasallaştıran hükümdardır. Böylece yılların baskısı son bulmuş ve yasak bir inancın Avrupa’nın en büyük dini haline gelmesinin önü açılmıştır. Constantine aynı zamanda imparatorluğun bin yıllık başkentini Roma’dan doğudaki Constantinople’a (İstanbul) taşımıştır.

Constantine o zamanlar Naiussus adıyla bilinen bir Roma eyaleti olan Sırbistan’da doğmuştur. İmparator Diocletian (245-316) zamanında imparatorluğun yönetim işlerinden dört kişi sorumluydu. Bunlardan biri Constantine’in babası olan Constantius Chlorus’tu (250-306). Constantius İskoçya’da savaşırken ölünce yerine oğlu Constantine geçti.

Dört yönetici arasındaki gerilim çeşitli savaş ve isyanlara neden oldu. Bu olaylar Diocletian’ın görevi bıraktığı 305 yılından Constantine’in rakiplerini yenilgiye uğratıp tüm Roma İmparatorluğu’nun kontrolünü eline geçirdiği 325 yılına kadar sürdü. Constantine 330 yılında imparatorluk başkentini Constantinople adını verdiği Byzantium’a taşıdı.

Constantine’in 313 yılında yayınladığı “Milan Buyruğu” Hıristiyanlar’a dinlerini özgürce yaşama ve mülk edinme hakkı veriyordu. İmparatorun kendisi de bir yıl önce Hıristiyan olmuştu. Milvian Köprüsü Savaşı’ndan önce gökyüzünde bir haç gördüğünü söylüyordu. Bu muharebe, iç savaşta zafer kazanmasını sağlayan önemli bir dönüm noktası olmuştu. Buyruk, Roma siyasetinde çok ani bir değişikliğin habercisiydi. Zira Hıristiyanlar’ı hedef alan saldırılar sadece birkaç yıl önce son bulmuştu.



Constantine gerçekte acımasız bir liderdi. 326 yılında yaşanan bir olayda oğlunu zehirleyerek, karısını ise buharlı banyoya kilitleyerek öldürmüştü (onları neden öldürdüğü halen kesin olarak bilinmemektedir). İmparator 337 yılında öldü. Yaptığı hukuksal değişimler Roma’nın Hıristiyan bir devlete dönüşmesinin önünü açtı.

Ek Bilgiler

1- Constantine’in büyük bir zafer kazandığı ve gökyüzünde bir haç gördüğü Milvian Köprüsü bugün hâlâ kuzey Roma’da bulunmaktadır. MÖ 1. yy’da yapılan taş köprü türünün en eski örnekleri arasında yer almaktadır.

2- Constantinople adı 1453 yılında Bizans İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra yaygın kullanımını kaybetmiştir. Şehir 1930 yılında resmen İstanbul adını almıştır. Türkiye, 1923 yılında cumhuriyet ilan edilince başkenti Ankara’ya taşımış ve böylece 1500 yıldır çeşitli dünya imparatorluklarına ev sahipliği yapan İstanbul başkent olmaktan çıkmıştır.

3- Hıristiyanlık yasallaştıktan sonra yayılmaya devam etmiş ve Roma’nın hakim dini olmuştur. 380 yılında resmi din olarak kabul edilmiş, takipçilerinin zulüm görmelerinin üzerinden bir asırdan az bir zaman geçmiş olmasına rağmen 392 yılında resmen izin verilen tek din haline gelmiştir.

Anselm

Bir Orta Çağ teoloğu, filozofu ve kilise lideri olan Aziz Canterburyli Anselm (1033-1109), 11. yy’ın önde gelen düşünürlerindendir. Bugün daha ziyade Tanrı’nın varlığına ilişkin ortaya attığı “ontolojik argüman”ı ile tanınmaktadır. Bu argüman Tanrı’nın varlığını kanıtlamak için tümdengelimci mantığın kullanılmasına dayanmaktadır.

Anselm, Aosta’da zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Burası Kuzey İtalya’da, Alpler’e yakın bir kasabaydı. 23 yaşına gelince Aosta’dan ayrıldı ve 1059 yılında Fransa’daki Normandiya’ya gitti. 1060 yılında bir keşiş adayı olarak Bec’teki Benedictine Manastırı’na girdi. Kısa süre içinde zekasıyla kendisini kanıtladı ve 1078 yılında başkeşiş oldu.

1066 yılında İngiltere’nin Normanlar tarafından istilası manastır için önemli bir dönüm noktası oldu. Manastır, İngiltere’de geniş topraklar edindi. Bec’in iki başkeşişi art arda Canterbury Piskoposu oldular. O dönemde bu, İngiltere’nin en yüksek dini mevkisiydi. Anselm de 1093 yılında bu unvana layık görüldü. Ancak kısa süre sonra Kral 2. William’la bir tartışma yaşadı (1056-1100). 1097 ile 1100 yılları arasında ülkeye girişi yasaklandı. O yıl William tam olarak bilinemeyen nedenlerle öldü. Halefi 1. Henry (1068-1135) Anselm’in ülkeye girişine izin verdi. Anselm yeni kralla da tartışmaya girince yeniden ülkeden sürgün edildi ve uzun yıllar boyunca İngiltere’ye giremedi.

1070’lerin başında Anselm felsefe ve teolojik tartışmalarla ilgili yazılar kaleme almaya başladı. 1077 yılında Tanrı’nın varlığına ilişkin ileri sürdüğü “ontolojik argüman”ın bulunduğu Monologium isimli kitabını yazdı. Anselm kitabında Tanrı’yı “kendinden daha büyük bir şey düşünülemeyecek olan varlık” olarak tanımlar. Bir başka deyişle Tanrı, insanoğlunun hayal edip anlayabileceği en yüce varlıktır. Ve eğer Tanrı düşünülebiliyorsa gerçekte de var olmalıdır. Zira gerçeklikte var olmak akılda var olmaktan önce gelmektedir.

“Ontolojik argüman” (ontoloji oluşun doğası üzerine yoğunlaşan felsefe dalıdır), Aquinalı Thomas da (1225-1274) aralarında bulunduğu çeşitli filozoflar tarafından eleştirilmiştir. Eleştirilerin bir bölümü Anselm’in aynı argümanı herhangi başka bir şeyin varlığını ispat için de kullanılabileceği noktasına odaklanır. İmmanuel Kant’ın (1724-1804) işaret ettiği gibi herhangi bir şeyin hayal edilebilmesi onun var olduğu anlamına geliyorsa “unicornların” (boynuzlu at) da var olması gerekir.

Anselm’in teolojik inançları felsefi incelemenin konusu haline getirmesi, sonraki yüzyılda felsefenin Avrupa’da yeniden yükselişe geçmesine katkı sağlamıştır. Anselm 67 yaşında İngiltere’de ölmüştür.

Ek Bilgiler

1- 1494 yılında, Anselm’in ölümünden yaklaşık 400 yıl sonra Papa 6. Alexander (1431-1503) onu aziz ilan etmiştir.

2- Ansel’in Bec’teki manastırı Fransız Devrimi sırasında tahrip edilmiş, ancak 1948 yılında yeniden açılmıştır.

3- 2. William’ın ölümü İngiliz tarihinin çözülemeyen sırları arasında yer almaktadır. Geyik avladığı sırada göğsüne saplanan bir okla öldürülmüştür. Olay bir kaza olarak kabul edilmiştir. Diğer taraftan William’ın ardından kral olan kardeşi 1. Henry’nin de av partisinde yer alması şüphelere yol açmıştır.

Muhammed El Harezmi

Cebirin kaşifi olan Muhammed El Harezmi (780-850), bir bilgin, astronom ve teologdu. Günümüze kadar ulaşan matematikle ilgili eserleri hem İslam hem de Hıristiyan dünyası üzerinde çok büyük bir etkiye sahiptir. Diğer başarılarının yanı sıra algoritmalar düzenlemiş ve Arap sayı sistemininin dünya genelinde yaygınlaşmasını sağlamıştır.

El Harezmi’nin günümüzde Özbekistan sınırları içerisinde bulunan bir bölgede doğduğu düşünülmektedir. Ne var ki hayatının büyük bölümünü o dönemler İslam dünyasının başkenti olarak kabul edilen Bağdat’ta geçirmiştir. Halifenin, önde gelen bilginlerden oluşan kurulu “Bilgelikler Evi”nin bir üyesiydi. Avrupa ve Asya’nın kesiştiği bir noktada bulunan Bağdatlı bilginler, doğuda Hindu matematikçilerinin, batıda ise Batlamyus ve Aristo gibi Antik Yunan düşünürlerinin eserlerine ulaşma imtiyazına sahiplerdi.



Cebir sisteminden ilk olarak, El Harezmi’nin 820 yılında yazdığı Hisab al-jabr w’almuqabala (Tamamlama ve Denkleştirme ile Hesaplama El Kitabı) isimli eserinde bahsedilmektedir. Arapça’da bütünleme anlamına gelen al-jabr kelimesi İngilizce’ye algebra olarak geçmiştir.

Daha sonra El Harezmi, Hindu Hesap Sanatı adlı kitabını yazdı. Bu kitapta Hindu sayı sistemi anlatılmaktaydı. Kitap, yaşadığı dönemde çok popüler oldu. Kopyaları, o zamanlar Müslümanların elinde olan İspanya’da dolaşmaya başladı. Oradan Hıristiyan Avrupası’na yayıldı. Bu sayı sistemi zamanla Roma rakamlarının yerini aldı (bu sayı sistemi bir karışıklık sonucu Arap sayı sistemi olarak anılsa da El Harezmi kendi eserinde bu sistemin Hint kaynaklı olduğunu açıkça belirtmiştir).

El Harezmi aynı zamanda İslam astronomisi, coğrafya ve dini hukuk üzerine de çalışmıştır. En ünlü kitapları, halife El Memun’a (786-833) adanmıştır. Memun, “Bilgelikler Evi’’nin büyük bir destekçisi ve Bağdat’ta yaşanan “Bilginin Altın Çağı”nda önemli rol oynayan bir şahsiyettir.

Ek Bilgiler

1- Algoritma kelimesi El Harezmi’nin isminin Latince versiyonundan türetilmiştir.

2- El Harezmi’nin orijinal eserlerinin pek çoğu, Bağdat 1258 yılında Moğollar tarafından yağmalandığında kaybolmuştur. İşgalciler “Bilgelikler Evi”ni yıkmışlar ve efsaneye göre kütüphanesini Dicle Nehri’ne atmışlardır.

3- Algebra, El Harezmi’nin çalışmalarından türemiş olmasına rağmen yazarın orijinal eserinde cebirsel eşitliklere yer verilmemektedir. Harezmi, düşüncelerini sayı ve semboller kullanmadan sadece kelimelerle açıklamıştır.

Ivarr

A furore normannorum, libera nos, domine. (Tanrım, bizi Kuzeylilerin hışmından koru!)– İngiliz duası

Orta Çağ’da Kuzey Avrupa’ya saldıran en ilginç Viking şeflerinden biri olan Inwaer Ragnarsson (795-873), Kemiksiz Ivarr adıyla da bilinmektedir. 9. yy’da İngiltere’nin Danimarkalılar tarafından istilasında önemli rol oynayan liderlerden biridir. Vikingler, geri püskürtülmeden önce efsanevi vahşi savaşçıları sayesinde İngiltere’nin büyük bir bölümünü kontrol altına almışlardı.

Ivarr, 845 yılında Paris’e saldıran Danimarka kralı Ragnar’ın üç oğlundan biriydi. Norse destanlarına göre, İngiltere’de bir Anglosakson savaş lordu Ragnar’ı yakaladı ve onu içinde zehirli yılanların bulunduğu bir kuyuya atarak öldürdü. Ivarr ve kardeşleri, babalarının intikamını almak için adayı işgal etmeye karar verdiler. Önceki Viking saldırılarından farklı olarak bu kez adayı sadece talan edip geri dönmekle kalmayacak, aynı zamanda kontrolünü de ele geçirmeye çalışacaklardı.

Korku dolu Anglosaksonlar tarafından “Büyük Kafirler Ordusu” olarak adlandırılan işgalciler, 865 yılında İngiltere’nin doğu sahilindeki Kuzey Denizi’ni geçtiler. York şehrini yağmaladılar. Aralarında Ragnar’ı öldürenin de bulunduğu yerel liderleri ya öldürdüler ya da esir aldılar. Ivarr, babasının katilini 867 yılında kendi elleriyle bizzat öldürmüştür. Söylendiğine göre sırtını yarıp kaburgalarını teker teker dışarı çıkarmıştı.

Ivarr’ın lakabının kaynağı tam olarak bilinememektedir. Belki de bu adlandırmayla olası cinsel güçsüzlüğüne gönderme yapılıyor olabilir. Diğer taraftan kemiklerinin kırılgan olmasına yol açan bir genetik hastalıktan muzdarip olması da mümkündür (eğer durum böyleyse ortada gerçekten ironik bir durum var demektir, zira ailesi soylarının Tanrı Odin’den4 geldiğini ileri sürmekteydi).

Ivarr 870’li yıllarda hayatını kaybetti. Kral Büyük Alfred (849-889), başarılı bir şekilde Viking istilasını durdurdu. Ne var ki İngiltere’nin kimi bölgelerindeki Danimarka hakimiyeti sonraki iki yüzyıl boyunca devam etti.

Ek Bilgiler

1- Kurt adam efsanesinin kuzeyli vahşi savaşçılardan türediğine inanılmaktadır. Zira bu savaşçılar kimi zaman savaş meydanlarına üzerlerine kurt derisi giyerek çıkmaktaydılar.

2- 917 yılında Ivarr’ın torunlarından biri olan Sigtryggr, Dublin’i işgal etmiştir.

3- Modern DNA testleri, Derbyshire’de yaşayanların arasında İskandinav atalarla ilişkili olanların sayısının İngiltere’nin diğer bölgelerine oranla daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Kuzeydeki bu bölge 800’lerde Danimarkalılar tarafından istila edilmişti.

Monmouthlu Geoffrey

Bir Orta Çağ tarihçisi olan Monmouthlu Geoffrey (1100-1155), Kral Arthur öyküsünü yaygınlaştıran İngiliz piskopostur. Kral Arthur masalı pek çok şarkıya, şiire, romana ve filme kaynaklık etmiştir.

Geoffrey, en iyi bilinen kitabı olan Historia Regum Britanniae’da İngiliz monarşi tarihinin izini antik çağa dek dayandırmaktadır. Görünürde Gal dilindeki kaynaklara dayansa da kitap aslında mitlerin, tarihin ve Geoffrey’nin kendi hayal gücünün bir karışımından oluşmaktadır. Kitap antik çağ krallarının bir zamanlar adada yaşayan devlerden oluşan bir ırkı yenilgiye uğratmasıyla başlamaktadır.

Arthur, Geoffrey’e göre adayı 5. ve 6. yy’lardaki Sakson istilasından korumaya çalışan bir Briton kralıdır. Günümüzde Arthur Efsanesi’nin pek çok unsuru Historia Regum Britanniae’e dayanmaktadır: Kralın babası Uther Pendragoni, kılıcı Excalibur, bilge büyücüsü Merlin. Sonraki yazarlar Geoffrey’nin öyküsünü daha da ayrıntılandırmışlar ve ona Yuvarlak Masa ve Kutsal Kase arayışı gibi yeni unsurlar eklemişlerdir.

Gerçekten de 410 yılında Roma İmparatorluğu’nun adadan çekilmesinin ardından gelen Anglosakson istilalarına adanın bazı sakinleri direnmeye başladılar. 500 yılında Mons Badonicus’ta büyük bir savaş yaşandı. Romano-Keltler işgalcileri yenilgiye uğrattılar. Bu durum Anglosakson fethini bir süre geciktirecekti. Bununla birlikte Kral Arthur’un gerçekten yaşadığını gösteren hiçbir tarihsel kanıt bulunmamaktadır.

Geoffrey’in hayatı ile ilgili pek az şey bilinmektedir. Monmouth’ta doğmuştur. Burası güneydoğu Galler’de bir şehirdir. Oxford’da eğitim görmüştür. Historia Regum Britanniae 1130 yılında yazılmıştır. Onun devamı olan aynı ölçüde fantastik eseri Merlin’in Hayatı’nı birkaç yıl sonra kaleme almıştır. Geoffrey 1150’lerin başında Galler’de piskopos olmuş ve birkaç yıl sonra ölmüştür.

Ek Bilgiler

1- Geoffrey’nin en azından bazı iddialarının gerçeğe, düşünüldüğünden daha fazla yakın olması mümkündür. Kitabında Kral Tenvantius isimli birisinden bahseder. Uzun bir süre başka hiçbir tarihi kaynakta bu isme rastlanmamıştır. Geoffrey’in hayal gücünün bir ürünü olarak kabul edilen bu isme çok benzer başka bir ad, daha sonra İngiltere’de demir çağına ait paraların üzerinde bulunmuştur.

2- Fransız yazar Chretien de Troyes, 12. yy’ın sonlarına doğru Arthur efsanesine Kutsal Kase’yi eklemiştir. Thomas Malory’nin (1405-1471) Le Morte d’Arthur adlı eserindeki Sir Gareth da yeni bir karakterdir. Lord Tennyson (1809-1892) ise “Idylls of the King”te hikayenin sonunu değiştirmiştir. Mark Twain (1835-1910 / A Connecticut Yankee in King Arthur’s Court – Kral Arthur’un Sarayı’nda Connecticut’lı Bir Yanki), T. H. White (1906-1964 / The Once and Future King – Geçmiş ve Geleceğin Kralı) ve Monty Python da (Monty Python and the Holy Grail – Monty Python ve Kutsal Kase) Arthur efsanesine kendilerinden bir şeyler katan yazarlar arasında yer almaktadır.

3- İki ünlü Shakespeare oyunu 1Kral Lear” ve “Cymbeline,” Historia Regum Britanniae’de anlatılan kral öyküleri üzerine temellendirilmiştir. Geoffrey’nin Lear karakterinin hayal ürünü olması muhtemeldir. Cunobelinus ise Roma istilasından hemen önce hüküm sürmüş gerçek bir kraldır. Geoffrey’nin bir diğer karakteri olan Sabrina, John Milton’un (1608-1674) 1634 tarihli oyunu “Comus”ta da yer almaktadır.

Конец ознакомительного фрагмента.

Текст предоставлен ООО «Литрес».

Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

1

Midilli Adası’nın orijinal ismi Lesbos’tur ve “lezbiyen” kelimesi de burdan türetilmiştir. (ç.n.)

2

Roma yakınlarında yaşamış olan eski bir İtalyan kabilesi. (ç.n.)

3

Eskiden gökcisimlerinin yüksekliğini tayin etmede kullanılan bir gözlem aracı. (ç.n.)

4

Odin’in kelime anlamlarından ikisi “tahrik” ve “hiddet”tir. (ç.n.)

Вы ознакомились с фрагментом книги.

Для бесплатного чтения открыта только часть текста.

Приобретайте полный текст книги у нашего партнера:

Полная версия книги

Всего 10 форматов