banner banner banner
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bir Aydın Şeyh Safvet (Yetkin) Efendi
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bir Aydın Şeyh Safvet (Yetkin) Efendi
Оценить:
 Рейтинг: 0

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bir Aydın Şeyh Safvet (Yetkin) Efendi


“Tüccar ve esnaf ve ahaliye verilecek mazbatalarda, alınan levazımatın fiyatı, mezkûr fiyat cetveline göre bilhesap esmasını tasrih edilecek ve seferberlik ile seferberliği icap eden ahvalin zavalî tarihinden itibaren nihayet altı ay zarfında mazbatalar mucibiyle esman-ı sahiplerine tediye olunacaktır suretinde tadilini teklif ederim.”[115 - Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre 3, Cilt 1, 02.06.1330, s. 316.]

Söz konusu önerge kabul edilerek encümene gönderilmiştir.

09.06.1330 tarihli meclis oturumunda ise, Hicaz Demir Yolu İdaresinin bütçesi ile ilgili kanun teklifi tartışmaya açıldığında ilk sözü Safvet Yetkin almış ve bütçenin müzakere usulüne yönelik itirazını dile getirmiştir. Birkaç defadır bütçe dengesi ile ilgili bütçelerin, sadece kanun tekliflerinin okunduğunu ancak yalnız meclisin iç tüzüğüne değil, Kanun-i Esasi’ye de aykırı olduğunu ifade eden Yetkin, Kanun-i Esasi’ye göre bu tarz bütçelerin öncelikle fasıllar hâlinde oylamaya sunulmasının, ondan sonra tamamının oylamaya konulup kabul edilmesi gerektiğini söylemiş ve durumun Kanun-i Esasi’ye uygun bir şekilde gelişmesini teklif etmiştir. Diğer vekillerin de Yetkin’in söylediklerini onaylaması üzerine Yetkin, eğer bir hata yapılmışsa hatada ısrar etmemek gerektiğini, Kanun-i Esasi’ye göre hareket etmeye başlamanın daha doğru olacağını vurgulamıştır. Bunun üzerine tartışma fasıllar hâlinde müzakere edilmeye başlanmıştır.[116 - Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre 3, Cilt 1, 09.06.1330, s. 420.]

Safvet Yetkin’in fikir beyan ettiği başka bir konu ise, meclisten geçmesi gereken bütçeler ile ilgilidir. Mebusan Meclisinin kapalı olduğu dönemde hükûmet, Hicaz için bir bütçe yapmış ancak söz konusu bütçe Divan-ı Muhasebat[117 - 29 Nisan 1865 tarihinde, devlet harcamalarını denetlemek amacıyla Tanzimat Dönemi’nde kurulan organ. Bugünkü Sayıştayın temelini oluşturmaktadır.] tarafından Kanun-i Esasi’ye aykırı olduğu gerekçesiyle kabul edilmeyerek geri gönderilmiştir. Söz konusu durum ile ilgili söz alan Yetkin ise, Meclis-i Mebusan kapalıyken hükûmet tarafından bir kanun hazırlandıysa bunun daha sonra meclisten geçmesi gerektiğini ancak hükûmetin 1328 senesi bütçesi, Divan-ı Muhasebat tarafından kabul edilmeyince, 1327 bütçesiyle devam etme kararı aldığını, bununla ilgili bir kanun çıkardığını ve bu suretle eski kanunun ortadan kaldırıldığını, bu yüzden 1328 yılı kanunun meclisten geçmesine gerek olmadığını söylemiştir. Yetkin ayrıca, 1327 senesi bütçesi ile 1328 senesini idare etme ile ilgili kanunun ise mutlaka meclisten geçmesi gerektiğini ifade etmiştir. Yetkin’in bu vesileyle Kanun-i Esasi’ye uygun hareket etmek istediği ve meclis kapalıyken çıkan bir kanunun, meclis açılınca mutlaka meclisten geçmesi gerektiğini düşündüğünü söyleyebiliriz. Safvet Yetkin ayrıca, bu konu ile ilgili bir önerge vermiş, verdiği önerge tartışılırken tekrar söz alarak, bir kanun iptal edilip yerine yenisi yapılmışsa iptal edilen kanunu meclisin gündemine getirmenin, meclisi boşa oyalamaktan ibaret olduğunu belirtmiştir.[118 - Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre 3, Cilt 1, 10.06.1330, s. 440.] Söz konusu önerge meclis tarafından kabul edilmiştir.

Vakıflara ait olan birçok varlığın Vakıf Dairelerine devredilmesi ile ilgili, 10.06.1330 tarihli kanun görüşmelerinde, devir işlemleri için müracaat edenlerden yüzde onluk bir kesinti yapılmasını öngören kanun maddesi hakkında, Safvet Yetkin şu şekilde detaylı bir konuşma yapmıştır:

“Bu madde-i kanuniyyenin fıkra-i ulası, Evkaf Nezaretinin zir-i idaresinde bulunan bilumum varidat-ı vakfiyenin gayet salim ve muttarit bir surette tahsilini temin edecek bir madde-i kanuniyedir. Lakin fıkra-i ahiresi cidden nazar-ı dikkate alınmaya şayandır. Maruzatım hakkında bilhassa Mazbata Muharriri ile Müsteşar Beyefendi’nin nazar-ı dikkatlerini celbederim. Heyet-i Âliyenin malumudur ki, bir defa mütevelli olmak için şeran birtakım şerit ve evsaf vardır. Her kim olursa olsun, o şerait ve evsaf-ı şer’iyyeyi cami olmadıkça taraf-ı şeri şeriften mütevelli tayin edilemez. Evsaf ve şerait-i şer’iyye dairesinde bir vakfa tayin olunan mütevellinin şeri ve kanuni birtakım hakkı tasarrufları vardır. Bu şer’i tasarrufları cümlesinden olarak, mesela bir mütevellinin evkafı mülhaka varidatından ahz-u kabz ederek sarf etmesi gibi şeyler vardır. Eğer bizim meşru olarak telakki ettiğimiz bir mütevelliyi ahz-u cibayet gibi tahsilattan men edecek olursak biz onun sıfat-ı şerisini, tasarruf-u şerisini kasr-u tehdit etmiş olmaz mıyız? Bendeniz bilhassa bu cihetle Heyet-i Muhtereme’nizin ve Müsteşar Beyefendi’nin nazar-ı dikkatlerini celbediyorum. Deniliyor ki mütevelliler vakfa iyice hizmet etmiyorlar. Şu suretle Evkaf İdaresi tarafından Evkaf-ı Mülhaka varidatının tahsil edilmesi vakfa daha ziyade enfadır ve vakfa enfa olan mesailde hakikaten daima o cihetler nazar-ı dikkate alınır ve tercih edilir fakat vakfa enfa olan parayı tahsil etmekten, varidatı tahsil ettirmekten mütevelliyi men etmek ciheti değildir. Vakfa enfa olan cihetlerden biri de varidatın sarfınadır. Mademki Evkaf İdaresi varidatı tahsil ediyor ve ettikten sonra da yüzde on nispetinde masarif-i tahsiliye alıyor, sonra mütebakisini yine mütevelliye veriyor. Eğer o mütevelli aciz ise ve şer’an matlup olan evsafı lazımeyi haiz değilse, bundan hiçbir maksat ve fayda hasıl olmaz. Yine sarfiyatta tekasül ve ihmal eder, vakfı ızrar eyler. Demek bu cihet böyle. Bir vesileyi katiyen temin edilmiş olmaz. Bunda bendeniz başka türlü bir fayda göremiyorum. Yalnız, bir cihet var ki kabili inkâr değildir. Eğer o usul takip edilecek olursa, Hazine-i Evkaf-ı Hümayun için gayet azim varidat temin edilmiş olur. Bu şüphesizdir. Fakat Evkaf-ı Hümayun Nazırı ve Şeyhülislam Hayri Efendi hazretleri, Evkaf-ı Hümayun Nezaretine geldiği günden beri pek büyük himmet gösterdiler. Hazine, Evkaf-ı Hümayun varidatını tezyit hususunda hakikaten pek büyük himmetler ve faaliyetler gösterdiler. Fakat Heyet-i Âliyenizin malumudur ki, bunların cümlesi, Fetvahane-i Âliden birtakım fetva-yı şerife şer’iyyeye tevfikan buradan geçti ve bu surette, böyle gayet meşru bir surette Hazine-i Evkafın varidatını baliğanmabelağ tezyit ettiler. Hakikaten bu cihetler şayan-ı teşekkürdür. Kendilerinin himmeti ve hususiyle Meclis-i Millîmizin en değerli azaları arasında bulunmuş olan Müsteşar Münir Beyefendi hazretlerinin inzimamı muavenetleriyle yine eski meslekte ve yine eski tarzda Hazine-i Evkafın varidatını baliğanmabelağ tezyit edeceklerine hiç şüphem yoktur. Binaenaleyh, böyle şüpheli varidata katiyen hacet yoktur. Hazine-i Evkaf-ı Hümayunun, şeri şerifin ahkâmıyla mukayese edildiği hâlde, herhâlde şüpheden kurtulamayacak varidattan, müstağni olması icap eder. Bazı rüfekayı kiram tarafından mütevellileri muhayyer bırakmak suretiyle bir teklif vaki oldu. Ona Sadık Efendi cevap verdiler ki, kanun kati olmalıdır, kanunda hîyar olamaz, kanunda tahyir olamaz dediler. Hâlbuki kanunda efradı ahali muhayyerdir; ister müracaat eder ister müracaat etmez. Müracaat ettiği vakit, tabii, ahkam-ı kanuniye cereyan eder. Bu bir cevab-ı kanuni teşkil edemez. Bendeniz de o fikirdeyim. Bir mütevelli, eğer mevaniye tesadüf ederek varidat-ı vakfiyeyi kemahiye hakkuha tahsil edemezse, o vakit Evkaf İdaresine müracaat eder. Evkaf İdaresi de kendi vesait-i tahsiliyesiyle varidat-ı evkafı tahsil eder ve o nispette bir masarifi tahsiliye alırsa, o da bir hakk-ı meşru olabilir. Yine buna itiraz olarak deniliyor ki muhayyer olarak bıraktığımız hâlde acaba ne vakit müracaat edecektir diye beyhude birtakım tahsildarlar tayin etmek, bekletmek icap eder ki bunların hepsi abes olur. Hâlbuki bu da varit değildir. Evkaf İdaresinin zaten doğrudan doğruya kendi idaresinde bulunan cibayet ve tahsilat için ayrıca bir tahsisat ve bir teşkilatı vardır. Bir mütevelli ne vakit müracaat ederse, o vesait-i tahsiliyesiyle esasen teşkilatında mevcut olan masarif ve vesait-i tahsiliyesiyle varidat-ı vakfiyeyi doğrudan doğruya tahsil eder. Binaenaleyh, mütevellilerin müracaatı hâlinde tahsil olunacak mebaliğden yüzde onu nispetinde mesarif-i tahsiliye alınmak üzere fıkrasının tadilini teklif ediyorum ve bu hususa dair yazdığım takririn Heyet-i Âliyece ve Mazbata Muharriri muhterem refikimizce ve bilhassa Müsteşar Beyefendi hazretlerince nazar-ı dikkate alınmasını temenni ederim.”[119 - Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre 3, Cilt 1, 10.06.1330, s. 469-472.]

Bu konuşmadan sonra söz alan Evkaf Nezareti Müsteşarı Münir Bey, Yetkin’in ifade ettiği hususlarla ilgili detaylı açıklamalar yapmıştır. Yetkin daha sonra Musul Vekili Salih Sadi Efendi ile birlikte, konuşmasında vurguladığı yüzde onluk kesinti öngören maddenin kanundan çıkarılmasına yönelik bir önerge vermiştir. Ancak meclis, Evkaf Nezareti Müsteşarı’nın açıklamalarından tatmin olmuş olacak ki söz konusu önerge reddedilmiştir.[120 - Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre 3, Cilt 1, 10.06.1330, s. 472.]

1330 senesinin bütçe kanunu ile ilgili tartışmalar yapılırken söz isteyen Safvet Yetkin, daha önce yaptığı itirazlara paralel olarak, bu konuda da konunun tartışılma usulü ile ilgili fikirlerini beyan etmiştir. 1327 senesinin son iki ayından itibaren meclisin açılışına kadar birçok kanun yapıldığını, bu kanunlar vasıtasıyla yeni görevlendirmeler ve ücret artışları gibi konuların halledildiğini hatırlatan Yetkin, söz konusu kanunların sonuçlarının ne olduğunu belirleyebilmek için meclisin bazı araştırmalar yapması gerektiğini ancak vakit darlığından dolayı bunun mümkün olmadığını ifade etmiştir. Tartışılmakta olan kanun teklifinde alınan kararların ise Mazbata Muharriri tarafından açıklanacağı için şimdilik bu konuda fazla bir maruzatta bulunmayacağını söyleyen Yetkin, konuşmasına bütçe açığı ile ilgili sözleriyle devam etmiştir.


Вы ознакомились с фрагментом книги.
Для бесплатного чтения открыта только часть текста.
Приобретайте полный текст книги у нашего партнера:
Полная версия книги
(всего 870 форматов)