banner banner banner
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bir Aydın Şeyh Safvet (Yetkin) Efendi
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bir Aydın Şeyh Safvet (Yetkin) Efendi
Оценить:
 Рейтинг: 0

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bir Aydın Şeyh Safvet (Yetkin) Efendi


Allahu Teâla ilmî ve amelî olarak bilgili, zeki ve salih çocuk olan Mustafa Safvet bin eş-Şeyh Abdülkadir el-Kadirî el-Erbilî es-Sıddıkî benden icazetname istedi. Ben de tefsir, hadis ve bunlara ilişkin şeri ilimler, âliye ve hikmete dair ilimlerde bana icazet verme yetkisi verilen şekilde ve bana icazet veren es-Seyyid Muhammed Tahir er-Rehavî ve Hocazade olarak bilinen Abdurrahman bin Muhammed el-Adanavî’den aldığım icazet gereği ona Receb 1304 tarihinde icazet verdim. Mühür: Abdüllatif.[53 - Meşihat-ı İslâmiye Sicill-i Ahval Arşivi, Dosya No: 1373.]

Safvet Yetkin’in hayatının önemli bir bölümünü, eğitim alarak geçirdiği göz önünde bulundurulduğunda, çalışma hayatına geç başladığı söylenebilir. Yetkin’in otuz altı yaşına kadar aktardığımız bilgiler haricinde neyle meşgul olduğu hakkında, tarafımızdan bir bilgiye ulaşılamamıştır. Ancak Halvetiye Tekkesi’nin onarılan kapısının inşa kitabesine 1890 yılında yazdığı dizelerden yola çıkılarak, Yetkin’in tekkede babasına yardım ettiği ve burada kendini geliştirmeye devam ettiği çıkarımı yapılabilir.

Safvet Yetkin’in yaptığı görevler ise kronolojik olarak şu şekilde sıralanabilir: Urfa İdadi Mektebi’nde Farsça ve Ahlak öğretmenliği, Urfa Bidayet Mahkemesi Azalığı, I., II. ve III. Dönem Osmanlı Mebusan Meclisinde Milletvekilliği, Meclis-i Meşâyih Başkanlığı, Tetkik-i Mesâhif-i Şerife ve Müellefat-ı Şer’iyye Meclisi Başkanlığı, Dâru’l-Hikmeti’l-İslâmiye Azalığı ve II. Dönem TBMM Milletvekilliği.[54 - TBMM Sicil Dosyası: Dosya No: 640.; T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Sicil Arşivi, Dosya No: 1923/1091; Meşihat-ı İslâmiye Sicill-i Ahval Arşivi, Dosya No: 1373.; Müslüm Akalın, Cumhuriyet Halk Fırkası Urfa Heyet-i İdaresi Mukarrerat Defteri (1924-1926), Şanlıurfa, 1999 s. 71-72.]

Kendisinin ileri düzeydeki Arapça ve Farsça bilgisi sayesinde 1902 (1318) yılının Ağustos ayında Urfa İdadi Mektebi’nde Farsça ve Ahlak öğretmenliğiyle memuriyet hayatına başladığı bilinmektedir. 1896 yılından II. Meşrutiyet’in İlanı’na kadar Urfa’da sürgün hayatı yaşamış bir ittihatçı olan İhsan Şerif Saru tarafından 1902 yılında açılan Urfa İdadi Mektebi (Urfa Lisesi), şehrin en gözde yerinde, geniş bahçeli bir binada törenle açılmıştır. Okulun aynı zamanda müdürlüğünü yapan Saru, hem güçlü bir öğretim kadrosu kurmak hem de kendisi gibi ittihatçılardan oluşan kişilerle birlikte gençlere eğitim vermek amacıyla İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Urfa’daki en bilinen savunucularından bir olan Yetkin’e Farsça ve Ahlak öğretmenliği görevini vermiştir.[55 - Abdullah Ekinci ve İsmail Asoğlu, Meşrutiyet Yıllarında Urfa’da Cemiyetler ve Kulüpler, Ed. Abdullah Ekinci, c. 1, Şanlıurfa, 2018, s. 358.; Abdullah Ekinci ve İsmail Asoğlu, II. Meşrutiyet Yıllarında Urfa’da Cemiyetler ve Kulüpler, Şehir ve İrfan, S. 4, Şanlıurfa, 2017, s. 47.]

Safvet Yetkin, Urfa İdadi Mektebinde aylık 200 kuruş maaşla çalışmış[56 - Meşihat-ı İslâmiye Sicill-i Ahval Arşivi, Dosya No: 1373.] ve burada gösterdiği performansla, Mecidi Nişanı’na hak kazanmıştır. Bu durumla ilgili arşiv belgelerinde şu ifadelere rastlanılmaktadır:

Halep Maarif Müdürlüğünün işbu arizasında Urfa Meşhur âlimlerinden ve Maarif Komisyonu azasından ve Urfa Mekteb-i İdadisi muallimlerinden Şeyh Mustafa Safvet Efendi’nin gerek ders görevinde ve gerek maarif görevine sair işlerde şükrana layık bulunduğundan ve kendisi Büyük Müderris rütbesine haiz olduğundan bahisle rütbesiyle uyumlu bir adet Mecidi Nişanı ile ödüllendirilmesi hususuna müsaade buyrulması arz ve istirham olunmaktadır. Adı geçen Efendi’nin bir nişan ile taltif edilmesinin bakanlığa sunulması durumunda gereğinin ifası için müsaade buyrulması hususunda emir ve yetki elinde bulunana aittir. 23 Teşrinisani, 1332.[57 - BOA. MF. MKT. 969/79.]

Yetkin’in ayrıca, buradaki görevi esnasında hacca gitmek için izin aldığı ise arşiv belgelerinde görülmektedir. Belgede yer alan ibarelere göre, 23 Temmuz 1319 tarihinde Urfa Mekteb-i İdadi-i Mülki Farsça ve Ahlak muallimi Mustafa Safvet, hacca gitmek için mutasarrıfa dilekçe vermiş ve bu dilekçesi üzerine Halep Maarif Müdürlüğü tarafından 30 Temmuz 1319 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezaretine iletilmiştir. Nezaret de hacca gitmesi için izin verildiğine dair Halep Maarif Müdürlüğüne 8 Eylül 1319 tarihinde cevap yazmıştır.[58 - BOA. MF. MKT. 736/67.]

1908 yılının Ekim ayında ise Urfa Bidayet Mahkemesi Azalığı görevi için öğretmenlik görevinden istifa eden Yetkin, yaklaşık bir sene boyunca azalık görevinde bulunmuştur. Yetkin’in bu görevini layıkıyla yaptığını gösteren belgede şu ifadeler yer almaktadır:

Urfa Bidayet Mahkemesi azasından olup bu kez Meclis-i Mebusan Azalığına seçilmiş olan el-hac Abdülkadir Efendizade Mustafa Safvet Efendi’nin işe başlama tarihi olan 1 Mart 1324 tarihinden, istifa tarihi olan 25 Teşrinievvel 1324 tarihine kadar geçen yedi ay yirmi beş gün zarfında görevini en iyi şekilde yaptığı ve herhangi bir zimmet ilişiğinin bulunmadığına ilişkin düzenlenen 13 Şevval 1326 tarihli mazbata kendisine verildi.

Mühür: Urfa Bidayet Mahkemesi Başkanı Mehmet Fevzi

Mühür: Urfa Bidayet Mahkemesi Ceza Reisi Ahmet Ziver

Mühür: Urfa Bidayet Mahkemesi Savcı Muavini Mehmet Vessaf[59 - Meşihat-ı İslâmiye Sicill-i Ahval Arşivi, Dosya No: 1373.]

Azalığı esnasında, II. Meşrutiyet Dönemi’nde açılmış olan I. Osmanlı Mebusan Meclisi seçimlerini kazanmış ve bu sayede milletvekilliği dönemi başlamıştır.[60 - Mustafa Birol Ülker ve Ömer Faruk Bahadır, A.g.m., s. 146.] Safvet Yetkin’in siyasi hayatının en önemli dönüm noktasının I. Osmanlı Mebusan Meclisine milletvekili seçilmesi olduğu söylenebilir. Bunun üzerine Yetkin, II. Meşrutiyet Dönemi’nde yapılan üç seçimin hepsinde Urfa’dan milletvekili seçilmiştir.

İlk olarak 5 Aralık 1908 tarihinde Urfa Milletvekili olarak I. Osmanlı Mebusan Meclisine seçilen Yetkin; Urfa ile ilgili neredeyse her konuda söz alıp takrirler vermiş, bunun yanında Yıldız Sarayı’ndaki belgelere erişim yetkisi, Matbuat Kanunu, Cemiyetler Kanunu ve Kanun-i Esasi’nin yorumlanması ile ilgili konular da dâhil pek çok konuda görüş bildirmiştir. Safvet Yetkin’in ilk milletvekilliği dönemi 8 Aralık 1911 tarihinde meclisin kapanmasıyla sona ermiştir.[61 - Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre 1, Cilt 3, 14.05.1325, s. 748.; Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre 1, Cilt 3, 06.05.1325, s. 563-564.; Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre 1, Cilt 4, 06.06.1325, s. 495-496.; Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre 1, Cilt 5, 13.06.1325, s. 29.]

Bu süreçte, 23 Mart – 14 Aralık 1911 tarihleri arasında haftalık olarak, toplam 35 sayı boyunca yayımlanan Tasavvuf dergisinin imtiyaz sahibi ve başmuharriri olarak görev yapmıştır. Safvet Yetkin, aynı dönemde Cemiyet-i Sufiyenin yönetim heyetinde bulunduğu için, dergi cemiyetin yayın organı olarak görülmüştür.

II. Meşrutiyet’ten sonra çeşitli din, mezhep ve tarikat üyeleri dernekler kurmuş, bu dernekler ise görüşlerini halka duyurmak için gazete ve dergiler yayımlamışlardır. Şeyhülislam Musa Kazım Efendi’nin başkanlığında kurulan Cemiyet-i Sufiyede Safvet Yetkin, bir dönem ikinci başkanlık yapmıştır. Cemiyetin kuruluş nizamnamesinin ilk maddesinde yer alan kuruluş amaçları ise şu şekildedir: Kardeşlik bağlarını kuvvetlendirmek, tarikat ehlinin ahlakını güzelleştirmek, maddi ve manevi gelişimine hizmet etmek, tarikatların şan ve şerefine yakışmayan hâlleri önlemeye çalışmak ve dervişlerin ihtiyaçlarını karşılamak. Nizamnamenin ikinci maddesinde, cemiyetin siyasetle meşgul olmayacağı, üçüncü maddesinde de bütün dervişlerin cemiyetin tabi üyesi olduğu belirtilmiştir.[62 - Mustafa Kara, Cem’iyyet-i Sûfiyye, Ankara, 1993, s. 335.] Dergide daha çok tasavvufi terimler, tasavvuf edebiyatı, tasavvufi mektuplar, hikmet ve menkıbeler yer almıştır.[63 - Mustafa Birol Ülker, Yetkin, Mustafa Safvet, Ankara, 2013, s. 506.]

12 Nisan 1912 tarihinde ikinci kez Urfa Milletvekili seçilen Yetkin’in vekilliği iki ay sonra meclisin tekrar kapatılmasıyla sona ermiştir. Mebusan Meclisinin üçüncü kez açılmasıyla 6 Mart 1913 tarihinde üçüncü defa Urfa Mebusu seçilen Yetkin[64 - Müslüm Akalın, 19. ve 20. Yüzyıl Urfa Tarihinden Yapraklar, 2018, s. 75.]; bu mecliste de Urfa ile ilgili konularda önemli refleksler göstermiş, özellikle Halep – Urfa sınırının ve vilayet teşkilatının değiştirilmesi ve Rakka Sancağı’nın bir bölümünün Urfa’dan alınarak Zor’a bağlanması gibi konuları içeren kanun tekliflerinde ciddi tartışmalara girmiştir. Bununla birlikte; sivil ve askerî mahkemelerin yetki ihtilafı, Dâru’l-Hikmeti’l-İslâmiye’nin Kurulması ve Bütçe Kanunu gibi mecliste gündeme getirilen birçok önemli konuda söz söylemiş ve takrirler vermiştir.[65 - Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre 3, Cilt 1, 14.01.1334, s. 590.; Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre 3, Cilt 1, 08.12.1333, s. 223-225.; Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre 3, Cilt 1, 20.12.1333, s. 336-338.; Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre 3, Cilt 2, 21.01.1334, s. 43.] Çalışmamızın ikinci bölümünde yer alan “Osmanlı Mebusan Meclisi” isimli başlığın altında, Safvet Yetkin’in Osmanlı Mebusan Meclisinde görev yaptığı üç dönemdeki tüm faaliyetleri detaylıca tanıtılacaktır.

Osmanlı Mebusan Meclisinde milletvekilliği görevini yürütürken görev süresinin dolması veya meclisin kapatılması sebebiyle değil, Şeyhülislam Musa Kazım Efendi zamanında Meclis-i Meşâyih reisi olarak atanmasının ardından, 3 Ağustos 1918 tarihinde milletvekilliği görevinden istifa etmiştir. Safvet Yetkin, Meclis-i Meşâyihin mührünü taşıyan hâl tercümesinde kendisini ve hayatını şu şekilde anlatmıştır:

İsmim: Mustafa, Mahlasım: Safvet, Şöhretim: Şeyh Safvet, Lakabım: Şeyhzadedir. Mahlasım ve şöhretimle yad olunurum. Pederim tarafından Ebubekir ed-Sıddık oğlu Abdurrahman hazretlerinin temiz sülalesine mensubum. Babam âlim ve şeyhlerdendir. İsmi: Abdülkadir, Mahlası Kemaleddin, Şöhreti: Şeyh Abdülkadir, Lakabı: Şeyhzadedir. Şöhreti ile yad olunur. Doğup büyüdüğü yer Musul Vilayeti dâhilinde Erbil kasabasıdır. İkinci vatanı ve ikamet yeri Urfa şehri idi. Urfa’da Halvetî Dergâhı’nda şeyh iken 7 Ramazan 1315 tarihinde vefat etmiştir. Her ikimiz de mezhep olarak Hanefî ve Osmanlı Devleti uyrukluyuz. Doğumum: Urfa’da 24 Receb 1283/20 Teşrinisani 1282 tarihidir.

Yaklaşık olarak Safer 1293 yılında eğitim için Mısır’ın Kahire şehrine gittim. Dört sene kadar Ezher Medresesinde başlangıç ilimlerini gördüm. 1296 senesinde Urfa’ya dönerek Urfa eski müftüsü olan el-Hac Abdüllatif Efendi’nin eğitim halkasına yedi yıl devam ettim. Teknik ve yüksek bilimlere ait eserleri tamamlayarak 20 Receb 1304 tarihinde umum ilmî icazetname almaya muvaffak oldum. Doğu dillerinden Arapça, Farsça ve Osmanlıca dillerini konuşur ve yazarım. Tasavvuf ilimlerinden ve güzel İslami ahlakın yaygınlaştırılmasına hizmet ederek Tasavvuf adında haftada bir defa olarak 1327 yılında İstanbul’da yayımlanmış bir eserim vardır. Sekiz ay devam etmiştir. Matbu nüshalarından yalnız 4 Ağustos 1327 tarihli 22 adedi elde mevcut bulunduğundan işbu belgeye iliştirilmiştir.

19 Ağustos 1318 tarihinden itibaren mülga Urfa İdadi Mülki Mektebi Arapça ve Ahlak[66 - Tarafımızca bulunan diğer tüm kaynaklarda Farsça ve Ahlak öğretmeni olduğu yazmaktadır.] dersleri muallimliğine aylık 200 kuruş maaşla atandım. Devlet hizmetine girişim anılan tarihte başlar. 1319 yılında Maarif Bakanlığına tercüme-i hâl belgem verilmiş ise de tescilden önce kaybolduğu gerçekleşen resmî müracaattan sonra anlaşılmıştır. 24 Teşrinievvel 1324 tarihinde anılan muallimlik görevinden istifa ettim. Mezuliyet ve emekliliğe dair aidat tamamen ödenmiş ve herhangi bir hizmet ilişiğim kalmamıştır. 1 Mart 1324 tarihinden itibaren seçim yöntemiyle Urfa Bidayet Mahkemesi üyeliğine atandım. 25 Teşrinievvel 1324 tarihinde bu görevden istifa ettim. Anılan mahkemece herhangi bir ilişiğim yoktur. Mebusların birinci dönem seçimlerinde 22 Teşrinisani 1324 tarihinde seçildim. Meclis-i Mebusanın feshi üzerine 5 Kânunusani 1327 tarihinde ayrıldım. Bu süre zarfında 14.887 kuruş mebusluk tahsisatı aldım. İkinci seçim döneminde 30 Mart 1328 tarihinde tekrar anılan Urfa Sancağı Mebusluğuna seçildim. 13 Temmuz 1328 tarihinde Mebusan Meclisinin feshedilmesiyle ayrıldım. Bu süre zarfında 20 bin kuruş tahsisat aldım. Üçüncü seçim döneminde 22 Şubat 1329 tarihinde aynı sancağın mebusluğuna seçilerek 21 Temmuz 1334 tarihinde Meclis-i Meşâyih Başkanlığına atandım. Anılan başkanlığı kabul etmemle mebusluktan ayrıldım. Üçüncü seçim sürecinde dahi 195 bin kuruşluk mebusluk tahsisatı aldım. Anılan görevlerden başka daimî, geçici, asaleten, vekaleten, maaşlı, maaşsız şekilde herhangi bir memuriyetim yoktur. Urfa’da muvaffak olduğum ilmî tedrisata mükâfat olarak Ruûs-ı hümayunla taltif olundum. Rütbemin 22 Muharrem 1325 tarihinde İzmir Mücerret Payesi’ne dönüştürülmesiyle sevindirildim.

Gerek yerine getirdiğim memurluklardan ve gerek memurluk görevine ilişkin olmayan durumlardan dolayı hamd olsun muhakeme altına alınmamı gerektiren her türlü kötü şaibeden uzak ve beriyim. Rabbani mukaddes muvaffakiyetlerle inşallah yaşadığım sürece bu iffet ve ismetin devam ve bekası bendenizin en önemli emelidir. Başarı Allah’tandır.

2 Cemaziyelahir 1335 ve 5 Mart 1335. İmza Meclis-i Meşayih Başkanı

İşbu Tercüme-i Hâl Varakası, Meclis Reisi Şeyh Safvet Efendi hazretleri tarafından tanzim ve el yazısıyla yazıldığı tasdik olunur.[67 - Meşihat-ı İslâmiye Sicill-i Ahval Arşivi, Dosya No: 1373.]

Yetkin’in yaklaşık bir sene boyunca başkanlığını yaptığı Meclis-i Meşâyih, Osmanlı Devleti’nin idari ve sosyal alanlarda, devlet yapısında birçok yeniliğin yapıldığı bir dönemde kurulmuştur. Kurumun kuruluşundaki temel amaçlar ise tekke ve zaviyeleri idare etmek, boşalan postnişinlik görevine ehil kişileri seçerek atamak ve dergâhlarda uygunsuz davranışları engelleyerek dine ve tarikat gereklerine uygun faaliyetler yapılmasını sağlamak şeklinde sıralanabilir.[68 - İlhami Yurdakul, Osmanlı İlmiye Merkez Teşkilatı’nda Reform (1826-1876), İstanbul, 2008. s. 212; İsmail Kara, Meclis-i Meşâyih Ulema-Tarikat Münasebetleri ve İstanbul’da Şeyhlik Yapmış Beş Zatın Kendi Kaleminden Terceme-i Hali, İstanbul, 2002, s.185; Davut Dursun, Siyasi-İdari Sistemle İlişkileri Açısından Din Bürokrasisi / Yapısı, Konumu ve Gelişimi, İstanbul 1992, s. 170.] Safvet Yetkin, 9 Mart 1919 tarihinde Damat Ferit Paşa Hükûmeti Dönemi’nde Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi tarafından Meclis-i Meşâyih Reisliği görevinden alınmıştır.[69 - BOA, MVL, 1042/39, lef 2.]

Meclis-i Meşâyihteki görevinin sona ermesinden sekiz ay sonra 12 Kasım 1919 tarihlerinde Tetkik-i Mesâhif-i Şerife ve Müellefat-ı Şer’iyye Meclisine başkan olarak atanmıştır. Tetkik-i Mesâhif-i Şerife ve Müellefat-ı Şer’iyye Meclisi, Osmanlı Devleti’nin dinî bürokrasinin 19. yüzyıldan itibaren temel üst çatı kurumu olan Bâb-ı Meşihata bağlıdır. Osmanlı Devleti’nde, 19. yüzyıldaki bürokratik yapılanma çerçevesinde Şeyhülislamlık dairesi olarak ifade edilebilecek meşihat yapısı altında işlev gören çeşitli alt meclis ve kuruluşlardan biridir. İslam özelinde, dinî yayıncılığı denetleme, kontrol, onay, yasak ve sansürleme görevlerine haiz olan bu kurum; başta Maarif ve Dâhiliye Nezaretleri olmak üzere Osmanlı Devleti’nin diğer ilgili idari ve hukuki bürokratik yapı ve organizasyonlarıyla irtibatlı olarak faaliyet yürütmüştür. Osmanlı Devleti’nde dinî kitaplara yönelik bürokratik kurumsallaşma ve modern devletin kapsayıcı ve merkezi yasal ve akılcı bir şekilde bürokratikleşmesi çerçevesinde ele alınmalıdır.[70 - Ayşe Polat, Osmanlı’da Matbu İslam’ın Onay ve Denetimi: Tedkîk-i Mesâhif ve Müellefât-ı Şer’iyye Meclisi, FSM İlmî Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi. 2018, s. 94.]

Safvet Yetkin bu görevinden 20 Eylül 1920 tarihinde ayrılmışsa da aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin son şeyhülislamı olan Mehmed Nuri Medeni Efendi döneminde, 5-27 Ekim 1920 tarihleri arasında görevine geri çağrılmıştır. Görevi esnasında, Dâru’l-Hikmeti’l-İslâmiye Başkanı İzmirli İsmail Hakkı ile giriştikleri “hadislerin sıhhati ile ilgili” tartışma, iki kurumun birbiriyle tartışmasına dönüşmüş ve bu hususta pek çok eser yazılmıştır. Tartışmanın detayı ve Yetkin’in yazdığı cevapların içeriği ile ilgili bilgilere ise çalışmamızın üçüncü bölümünde yer alan Safvet Yetkin’in İlmi Kişiliği kısmında detaylıca yer verilecektir.

Safvet Yetkin, başkanlığı sırasında bazı eserler neşretmiştir. Bu eserler; 1920 senesinde yayımlanan “el-İstizah” ile “el-Cerh ve’t-Ta’dîl ‘âlâ’l-Îzâh ve’t-Tafsîl” isimli makaleler ile 1922 senesinde basılan, Ulûm-u Şer’iyye ve Asrî Müceddidlerimiz ile Yeni Zihniyetler ve Bir Müceddid-i Mechûl isimli kitaplardır.

Tetkik-i Mesâhif-i Şerife ve Müellefat-ı Şer’iyye Meclisindeki başkanlığının ardından 23 Temmuz 1922’de, Dâru’l-Hikmeti’l-İslâmiye Azalığına atanmıştır.[71 - TBMM Sicil Dosyası: Dosya No: 640.; Ceride-i İlmiye, s. 78-79, s. 2546.] Bu kurumun fonksiyonlarını ise şu şekilde sıralamak mümkündür: İslam inanç sisteminde ve itikadi konularda görüş birliği sağlamak, halk arasında var olan yanlış itikadi anlayışların düzeltilmesi, İslam inanç sisteminin doğru bir şekilde tanıtılması ve bu konularda çıkabilecek ihtilafların giderilmesi, bir üst kurul olarak gerek ilim dünyası ve gerekse halk arasında din hususunda var olan veya meydana gelecek tartışmaların sonuçlandırılması, mezhep veya cemaat farklılıkları neticesinde meydana gelecek tartışmaları değerlendirip, bu konularda İslam’ın temel görüşleri çerçevesinde görüşler beyan ederek halkı aydınlatmak, din görevlilerinin yetişmesine katkı sağlamak amacıyla; kitap ve yayınlar yoluyla çeşitli eğitim faaliyetleriyle din adamlarının aydınlatılması ve nitelikli din adamı yetiştirmek, savaşlar ve göçler neticesinde harap durumda olan ve amaçları dışında kullanılmakta olan cami, mescit, medrese gibi mekânların korunması, dinî alandaki yayın faaliyetlerini kontrol etmek.[72 - Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre 3, Cilt 2, 21.01.1334, s. 36-57. Ceride-i İlmiye, S. 36, İstanbul, Şaban 1336, s. 1057-1059, 1061-1067.]

Dâru’l-Hikmeti’l-İslâmiyenin, Safvet Yetkin’in atanmasından üç ay sonra faaliyetlerine son vermesi üzerine, Yetkin Urfa’ya dönerek burada ikamet etmeye devam etmiştir. II. Dönem TBMM, Temmuz 1923 seçimlerinde Urfa Mebusu olarak seçileceği döneme kadar Urfa’da Halvetî Dergâhı postnişinliği görevini sürdürmüştür.[73 - Mustafa Birol Ülker, A.g.m., s. 506.] Kendisi bu dönemde yaptığı faaliyetleri: “Urfa’da Halvetî Dergâhı’nda dinî ve millî görevler yerine getirmekle meşgul idim.” şeklinde ifade etmiştir.[74 - TBMM Sicil Dosyası: Dosya No: 640.]

Safvet Yetkin, Temmuz 1923’te TBMM Urfa Milletvekili seçilmiştir. Kendisi, TBMM’deki milletvekilliği boyunca 17 konuda önerge vermiş ve söz konusu önergeler ile ilgili genel kurulda konuşma yapmıştır. TBMM’de, Urfa’yı ilgilendiren konulardaki keskin reflekslerini sürdüren Yetkin, Urfa’da Ticaret Vekaleti tarafından bir demirhane tesisi ve Fırat Nehri’nden Urfa için sulama amacıyla faydalanılması hususları başta olmak üzere, Urfa ile ilgili pek çok konuda takrir vermiştir. Bunların yanı sıra; Genel Af Kanunu, Yol Bedeli Kanunu, kaldırım ve lağım masrafları, talimatnameler ve nizamnameler, Kur’an-ı Kerim’in Türkçeye çevrilmesi ve hutbelerin Türkçe okutulması, Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu, Belediye Kanunu, eğlence yerlerinden tayyare aidatı alınması ve Hilafetin Kaldırılması Kanunu gibi pek çok mühim konuda önemli sözler söylemiş ve takrirler vermiştir.[75 - TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 2, Cilt 2, 17.10.1923, s. 713-714.; TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 2, Cilt 2, 20.10.1923, s. 811-812.; TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 2, Cilt 6, 19.02.1924, s. 140-141.; TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 2, Cilt 19, 30.11.1925, s. 284-286.] Bunlardan en önemlisi olarak kabul edilen Hilafetin Kaldırılması Kanunu’nun meclisteki tartışmasında söz alarak yaptığı uzun konuşmada özetle “Bugüne kadar halifeliğin ne olduğu konusunda inceleme yapılmadığını, bu açıdan da ortak bir yargının oluşmadığını belirtmiş, halifeliğin şu ana dek hükümdarlığı elinde bulunduranlarca kullanıldığını ve hükûmet etmek anlamını karşılayan bu makam, aklen ve mantıken Büyük Millet Meclisinin şahs-ı maneviyesinde tamamıyla tecelli etmiştir.” ifadelerini kullanmıştır.[76 - TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 2, Cilt 7, 03.03.1924, s. 27-28.]

Safvet Yetkin, TBMM’de görev yaptığı süreçte; Umur-i Diyaniyye, İrşad, Şer’iyye ve Evkaf; Nizamname-i Dâhilî; Umur-i Tasarrufiyye; Diyanet ve Evkaf ve Memurin Encümen-i Mahsusu heyetlerinde çeşitli görevler almıştır.[77 - Mustafa Birol Ülker ve Ömer Faruk Bahadır, A.g.m., s. 147.] Ayrıca, Nizamname-i Dâhilî Heyetinin başkanlığını ve Evkaf Heyetinin sözcülüğünü yapan Yetkin, ismi geçen kurumlardaki faaliyetleri esnasında, pek çok nizamname ve talimatnamelerin yayınlanmasına vesile olmuştur.[78 - Mustafa Birol Ülker, A.g.m., s. 506.] Bunun yanı sıra, TBMM’deki vekillik görevi esnasında 1924 senesinde, Tasavvufun Zaferleri isimli 160 sayfalık eseri basılmış ve 1925 senesinde, İzmirli İsmail Hakkı’ya son bir cevap vermek amacıyla kaleme aldığı “Tasavvuf Daima Muzafferdir” isimli makalesi yayımlanmıştır.

Safvet Yetkin’in Hilafetin Kaldırılması Kanunu’na öncülük etmesi ve mecliste tartışılan dinî konularda dönemin şartlarına göre laik sayılabilecek refleksler göstermesi sebepleriyle, tarikat mensubu bazı şairler tarafından hicvedilmiştir. Bu hicivler, zaman zaman küfürle suçlamaya kadar gitmiştir.[79 - Hüseyin Vassaf, Sefine-i Evliya, haz.: Mehmet Akkuş, Ali Yılmaz, İstanbul 2006, c. I, s. 142.]

III. Dönem TBMM seçimlerinde vekil olarak seçilemeyen Safvet Yetkin, ömrünün geri kalan zamanını ilmî araştırmalar yaparak geçirmiştir. Kendisinin 13 Temmuz 1931 tarihinde emekliye ayrıldığı şu belgeden anlaşılmaktadır:

Muhasebat Komisyonuna

1282’de doğması üzerine 13 Temmuz 1931 tarihinde 65 yaşını tamamlamış olan mülga Dâru’l-Hikmeti’l-İslâmiye azasından ve eski Urfa Mebusu Safvet Kemaleddin Bey’in anılan tarihten itibaren emekliliğe sevki hususu başbakanlıkça uygun görülerek, düzenlenen tahsis evrakı ve resmî senedi takdim olunmuştur. İncelenerek uygun görüldüğü takdirde gereğinin yapılarak maaşını almadığı Temmuz ayından itibaren maaşının verilmesi ve emeklilik maaşı ise 14 Temmuz 1931 tarihinde gerçekleşmiştir.[80 - T.C. Emekli Sandığı Arşivi, Mülki Tescil, 17064.]

Safvet Yetkin’in bu tarihten sonra ömrünün kalan son yirmi senesini, tercüme işleri ağırlıklı olmak üzere ilmî çalışmalar yaparak geçirdiğine en büyük kanıt ise; 1948 senesinde Fahrettin-i Irakî’nin Lema’at isimli kitabını Parıltılar ismiyle, 1949 senesinde Şehabeddin es-Sühreverdî’nin Heyakil’ün Nur isimli kitabını Nur Heykelleri ismiyle ve öldüğü sene olan 1950 senesinde İbn-i Atâullâh El-İskenderî’nin El Hikemü’l Ataiyye isimli eserini ise aynı isimle Türkçeye çevirmesidir. Yetkin’in ayrıca ölümünden sonra oğlu Suut Kemal Yetkin tarafından yayımlanan “Tasavvuf ve Istılahları”, “Kelamdan Tasavvufa” ve “Muhyiddin-i Arabî ve Tasavvuf” isimli çalışmaları bulunmaktadır.

27 Ekim 1950 tarihinde, Ankara’da oğlu Suut Kemal Yetkin’in evinde vefat etmiştir.[81 - Mustafa Birol Ülker, A.g.m., s. 506.; Bazı çalışmalarda, Safvet Yetkin’in ölüm tarihine dair farklı bilgilere yer verilmiştir. Bkz. Türk Parlamento Tarihi, Ed. Kazım Öztürk, c. 3, s. 777. Fakat, Safvet Yetkin ile ilgili resmî kayıtlara baktığımızda bu tarihin doğru olmadığını, kendisinin ölüm tarihinin 1957 değil 1950 olduğunu görmekteyiz.] Cenazesi Urfa’ya götürülmek istense de ailesinin isteği üzerine Ankara’da Cebeci Asrî Mezarlığı’na defnedilmiştir.[82 - Torunlarından Gülmen Öztırak ile yapmış olduğum söyleşide kendisi, dedesinin vefatının ardından Cebeci Asrî Mezarlığı’na defnedildiğini ifade etmiştir.] Kendisinin vefatına ilişkin çeşitli kaynaklarda farklı bilgiler bulunsa da şu belge vasıtasıyla net bir şekilde ölüm tarihi bilinmektedir:

Urfa Valiliğine

İliniz ahalisinden Şeyhzade Abdülkadir oğlu 1282 doğumlu mülga Dâru’l-Hikmeti’l-İslâmiye azası, iliniz eski mebusu Mustafa Safvet Kemaleddin Yetkin 27.10.1950 tarihinde vefat etmiştir.

Dul ve yetimlere maaş tahsis edilmek üzere aile nüfus kaydı, kayıtlı bulundukları Beyoğlu Kazası’ndan getirilmiş ise de alınan kayıt suretinde Hafize’nin bulunamadığı görülmüştür. Merhumun karısı Hafize’nin lakapları Bed’î Zaman Şeyhi olup babası Salih anası Fatma’dır.

İlinizde doğup 19 Kasım 1932 tarihinde vefat ettiği biraderi Emin de iliniz eski nüfus memurlarından bulunduğu, merhumun yetimlerinden olduğu, Hafize’ye ait kayıtlar bulunmadıkça merhumun yetimlerine maaş tahsisi yönüne gidilemeyeceğinden adı geçene ait nüfus kaydının gönderilmesinin temini saygı ile rica olunur.[83 - T.C. Emekli Sandığı Arşivi, Mülki Tescil, 17064.]

Dinî ilimler ve tasavvuf konularında, yaptığı görevlerden dolayı bir otorite olarak kabul edilen Yetkin, yaşadığı dönemdeki şeyhlerin ve tekkelerin kendisine yeterince iltifat etmemesine kırılmıştır. Safvet Yetkin bu durumu, şeyhlerin ve tekkelerin kendisini Cumhuriyet Dönemi’nde tekke ve zaviyelerin kapatılmasının müsebbibi olarak görmesine bağlamıştır.[84 - Mustafa Birol Ülker, A.g.m., s. 506.]

Safvet Yetkin’in Hafize Hanım ile olan evliliğinden Suut Kemal, Zehra, Kemalettin ve Sıdıka isimlerinde dört çocuğu vardır. Çocuklarından Suut Kemal Yetkin, Ordinaryüs Profesör Doktor unvanını kazanmış ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde Sanat Tarihi dersleri vermiştir.[85 - Zekiye Berrin Hacıismailoğlu, A.g.tz., s.7.]

II. BÖLÜM

SAFVET YETKİN’İN GÖREV ALDIĞI KURUMLAR VE BURALARDA YAPMIŞ OLDUĞU ÇALIŞMALAR

Safvet Yetkin’in görev yapmış olduğu kurumlar, kronolojik olarak şu şekildedir: Urfa İdadi Mektebinde Farsça ve Ahlak öğretmenliği, Urfa Bidayet Mahkemesi Azalığı, I., II. ve III. Dönem Osmanlı Mebusan Meclisi Mebusluğu, Meclis-i Meşâyih Başkanlığı, Tetkik-i Mesâhif-i Şerife ve Müellefat-ı Şer’iyye Meclisi Başkanlığı, Dâru’l-Hikmeti’l-İslâmiye Azalığı ve II. Dönem TBMM Mebusluğu şeklinde sıralanmaktadır.[86 - Meşihat-ı İslâmiye Sicill-i Ahval Arşivi, Dosya No: 1373.; TBMM Sicil Dosyası: Dosya No: 640.; T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Sicil Arşivi, Dosya No: 1923/1091.] Kitabın bu bölümünde sırasıyla Meclis-i Meşâyih, Tetkik-i Mesâhif-i Şerife ve Müellefat-ı Şer’iyye Meclisi, Dâru’l-Hikmeti’l-İslâmiye, Osmanlı Mebusan Meclisi ve TBMM hakkında kısaca genel bilgiler verilerek Yetkin’in bu kurumlarda görev aldığı süre boyunca yaptığı faaliyetler tanıtılacaktır.

Osmanlı Mebusan Meclisi

Kanun-i Esasi’nin kabul edilmesinin ardından açılan “Meclis-i Umumi”, Mebusan ve Âyan heyetlerinden oluşmaktaydı. Meclis-i Mebusan için yapılan seçimlerin ardından, milletvekili sayısı beklenenin altında kalmasına rağmen meclis açılmıştır. I. Mebusan Meclisindeki milletvekilleri, çoğunlukla vilayet meclisleri üyeleri arasından seçilmişti. Bu sebeple ülkenin eşrafını temsil etmekle birlikte varlıklı ve kültürlü kişilerden oluşmaktaydı. Müzakere usullerine vâkıf bulunuyorlardı. Konuşmalarında ılımlı olmakla beraber hepsi Kanun-i Esasi’ye bağlı idiler. Bu meclis ilk defa üç kıta üzerinde yaşayan, çeşitli ırklara, dinlere ve mezheplere bağlı toplulukları bir araya getirmişti. Üyelerin çoğu kendi bölgelerinde düzeltilmesi gereken ciddi bozukluklardan bahsetmekle beraber, sadece kendi seçim bölgelerinin kötü idare alanı olarak yalnız olmadığını, öğrenmeleri neticesinde hayrete düşmüşlerdi. Üyeler, şikâyet etmiş oldukları konuların sebebini ve bunlara çare bulmak için sistemdeki gerekli değişiklik tekliflerini açık kalplilikle ortaya koymuşlardır.[87 - Yılmaz Kızıltan, I. Meşrutiyetin İlanı ve İlk Osmanlı Meclis-i Mebusan-ı, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2006, s. 268.]

19 Mart 1877 tarihinde Sultan II. Abdülhamit tarafından düzenlenen bir törenle açılan I. Dönem Osmanlı Mebusan Meclisi, padişah tarafından Rusya’nın açtığı savaş karşısında meclisin savaş koşullarının gerekliliklerini yerine getiremediği gerekçe gösterilerek, 28 Haziran 1877 tarihinde kapatılmıştır. 13 Aralık 1877 tarihinde açılan II. Dönem Osmanlı Mebusan Meclisi ise Rusların Ayastefanos’a kadar ilerlemesi gerekçe gösterilerek, 13 Şubat 1878 tarihinde Sultan II. Abdülhamit tarafından süresiz tatil edilmiştir.