Kafdağı’ndan akıp gelen bir nehir
Seher vakti öten bülbül, açan gül
Şafakta çan, şafakta ezan zaman
KIŞ KÜSKÜNLÜKLERİ
Karlar erirken üşürüm
Kamyonlar gülerken sıçratır kusmuğunu
Yollar transparan giysiyle yapışık
Dolunay deli divane eder tuttuğunu
Kar üşür, ben üşürüm
Gece buza keser asfalt
Kırdığım camları hatırlatır düpedüz
Ve yüreğim ellerimdedir ellerim kanla bulaşık
Yine âşık olmadayım yüzde yüz
Kar erir, ben eririm
Gidişi gelişinden zor bu mevsimin
Eriyen karla akıp gider tevekkül
Bütün hislerim melûl, düşlerim karışık
Kaldırımdan ayaklarıma sızar tefekkür
Kar yürür, ben yürürüm
Yol taşımaz bu sevdayı ben taşırım
Bahara küskünüm, baharla gelecek sevdâlara
Ruhum hep o eski aşklarla dolaşık
Aldanmayacağım artık vedalara da
Kar küskün, ben küskünüm
NABUKADNEZAR
Asırlarca önceydi
Asurlar hâkimdi Maveraünnehir’de
Fırat ve Dicle, Basra’ya ayrı ayrı dökülürdü
Asırlarca önceydi
Bâbil kızları -her gece biri
Kulenin en üstündeki tapınakta yatarlardı
Tanrılarla paylaşırlarmış yataklarını
Arşa uzanan kulenin yeller eser yerinde şimdi
Bâbil’in en güçlü kralı Nabukadnezardır
Bâbil’in altın çağı onun çağıdır
Bâbil’in çöküşü de onunladır
Büyüklük sarhoşluğu değiştirdi kralı
Dörtayaküstü yürüdü
Otladı hayvanlar gibi
İnsanların hükümdarı düşer bir it derekesine
Tanrılarla arkadaşlık kurulan bu ülkede
Başlar bir it dalaşı
Senede bir defa yaşanan zina
Yaşanır her gece
GÖNÜL
Bu kararsız gönülle yollara düşülür mü
Sevda sevda üstüne kalp bina edilir mi
Böyle gün ortasında sevgili öpülür mü
Nedir senden çektiğim deli divane gönül
Sevdin mi sevmedin mi? Bak sen de bilmiyorsun
Kaç gönül yıktın ama hâlâ uslanmıyorsun
Saadet peşindeyken yine de gülmüyorsun
Nedir senden çektiğim deli divane gönül
Döktüğün gözyaşları dere olup da çağlar
Dıştan gülen gözlerin içten içe kan ağlar
Her attığın ok böyle döner de seni dağlar
Nedir senden çektiğim deli divane gönül
SESLİ DÜŞÜNME
Koşuyorsa atın niye dursun ki
Bırak dizginini koştursun dursun
Çıkmışsa kılıçlar kından bir kere
Boyanmadan al kanlara girmesin
Söz de artık söz de geri dönmesin
Koynumuza yârimizi almadan
Ak ellere kara kına çalmadan
Yolumuza eşkiyalar dolmadan
Koşturalım varılacak nereyse
Nereyedir bu koşturma nereye
Ne kaldı ki ülkümüzden geriye
Parsellenmiş vicdanlarla iyiye
Ve güzele ulaşmamız kabil mi
Boş yollara kanlarımız sebil mi
Güzelleri çirkinlere yâr eden
Arslanları kedilere boğduran
Hırsızlara iş bitiren dedirten
Bu tuhaf düzende yerimiz nere
Bu garip dünyada yönümüz nere
Yeise düşme sen, yeis haramdır
Biliyoruz bugün her yan talandır
Kim derse ki gaye tamam yalandır
İşimiz çok yol uzundur bunu bil