banner banner banner
Lâ Havle – Lütfî Divânı
Lâ Havle – Lütfî Divânı
Оценить:
 Рейтинг: 0

Lâ Havle – Lütfî Divânı

O beyaz ülkelerde… Yeniden
Yeniden ve aşk orda biteviye

5

Bu taş binalar ortasında benim ne işim var
Bu taş kalpler arasında ne geziniyorum
Ne arıyorum ben bu çöplükte
Ayaklarım bu kaldırımlarda yabancı

Tanıyorum… Bu çöplük de beni tanır
Uzun yıllar hep iç içe yaşadık
Fakat hep garipserdi o beni
Ben ise hep yabancı kaldım

Şimdi duydum ki; yabancılar çoğalmış
Çöpler de çöplüğün dışına taşmış

KUTLU DOĞUM’UN PEŞİNDE

NAAT

Çabucak ve kolay yoldan çağdaşlaşma peşinde
Nice önderleri düş kırıklığına uğrattı çağlar

Gerçekten yaşanan nedir – duyulan ne
En enformatik bir cemiyet şem’ası mı?

Belinde bir ilik emiş acısı
Ve zamanın onulmaz doğum sancısı

Tarih düşülmeyen bir vakte midir akış
Bu kalkış, bu uyanış yoksa bir kopuş mudur?

Bir yer açıldı da bir yer kapandı
Belki kuşun kanadı – belki göz kapakları

Ya bu kahredici susuş geceden beter
Bir yerlerde birileri ne eker

Ekmeli… Toprak bir ilave beklemeli
Başaklar yeşerecek danesiz daneli

Niçin şarkılarımız yavan yanlış geliyor
Neyin içinde bir şey için için eriyor

Bu fırtına sessizliği – bu sükûtun korkunç nağmesi
Çocuk şarkılarında ihtiyar tekerlemesi

Gerçeğe kapanmış bir yalan dünya örmüşüz
İlmik ilmik iftira – riya ve rüya

Sırtı dönük kahramanları arkadan vurmak gibi
Karıncalar karşısında heybetle durmak gibi

Nerede attığını sayı yapan uzun adam[27 - Kerim Abdülcabbar]
Hani tren çarpması yumruğuyla adaşın[28 - Muhammed Ali Clay]

Güzel şarkılar söylerdi bulutlu adalı[29 - Cat Stevans-Yusuf İslam]
Artık bestesi yok – nutukları var… Bir de sakalı

Ezan sesi duymak ayda[30 - Neil Armstrong] – deryalar hikmetini çözmek[31 - Kaptan Kusto]
O komünden bu komüne geçen bilim adamları[32 - Roger GaraudyTabii bütün bu şahıslar bahane… Onlarla bir alıp veremediğim yok… Burada eleştiri getirmek istediğim Müslümanlar arasında giderek yaygınlaşan ve daha çok da kâfirlere yakışan tavırlar… Üstelik de 2000’li yıllar henüz gelmemiştir… Bu şiir, 90’lı yılların başında yazıldı. Kalvinist İslamcılığın önceden keşfi…]

***

Eyüp’te bir mezar taşı kırılmış sarığıyla
Ölüm ve doğum oranı yüksek memleketlerimiz
Ya ihtişam ya sefalet simgesi kent çekiciliği
Altın sarısı saçlarıyla bizi kendine çeken
Kısır yosmaların uzun tırnaklı elleri
Bellerinde nice keskin kılıçlı süvari
Kemiklerini erittiler de unutup döğüşleri
Cevapsız sorularla dolu imtihan günleri
Ve bekler son durakta birileri
Kimleri

Belki son durak da yok
Bir anlamda kimsenin beklediği de
Erde şan isteyen o nazlı gelin de
Sevdiği de
Yalan
Ya da gerçek – hangi aşkı sonsuz gördük
Hangi öpüş nefes almak yerine

İlmikler arasından sızmaya çalışan irinler gördüm
Bir tereddüt gibi serili seccademde
Alnımı yaslasam mı?
Hep kıyamda mı dursam
Körpe şehitler mi taşısam
Kendi cenazemde…

İki gözümüzle iki ayrı film seyredercesine
Birkaç damla gözyaşı tebessümlü yüzde
İğreti binalarda hisse senetleri
Onun – bunun
Her hamlede mat olma korkusu
Ardından tepeden inme neş’e beklentisi
Hemen kazanmanın