banner banner banner
Lâ Havle – Lütfî Divânı
Lâ Havle – Lütfî Divânı
Оценить:
 Рейтинг: 0

Lâ Havle – Lütfî Divânı

ve ne kadar mücerret ve müşahhas
şeyler varsa hepsinin
bir damla ifadesi gözyaşlarının
da gölgesi var

Pamuktan hafif bulutların bile gölgesi sert kayalar olabilir
Sert kayaların gölgesi ıpılık bir göldür bazen
En korkusuzların gölgeleri bir mum aleviyle kaçışırlar oraya buraya

Beton duvarların gölgesi gölgemi yok ettiler
Gece de onları yok etti

Musikinin gölgesi hakikatte şiirdir
Ama bir türlü notaya dökülmez
Ruhumda kaynayan nâmeler

Hayatın gölgesi kapkaranlık ediverir mısraları

Kaderini vaktin emrine terk etmiş gölgem
Sonsuzluğa erişir gecede
İlk ve son ışıklarda uzar ipince

Sonsuzluktan çekip çıkarıldım
Mesafem kısaldı
Tek boyutum vardı-binbir boyutta
Şaşakaldım
Gün ışığında

GÖLGELER 2[3 - “Gölgeler 2”, Yüksek Öğretmen Yurdu’ndaki odada yazıldı. Kül tablaları, sigara dumanları, kitap kokuları, genç dimağımızdan salınan kavramlar arasında bir yanda mücadele trafiği, toprağa verdiklerimiz, topraktan katılanlarla diğer yanda henüz yirmili yaş başlarının kavramsal inşası… İkisi de “Nizam-ı Alem”de yayımlandı; Derviş Edip müstearıyla…]

İpliğini mumlar saraç
Düğümünü atar cellad
Bakracını atar cadı
Yıldız gölgeleriyle dolu kuyuya
Damarı titretir kan
Ruh devşirir can bulur vücud
Damarı eritir kan
Ruh çekilir çürür vücud
Güneşi gölgeler mi bulut
Gölgeleeeer
Güneşi öldürür mü bulut
Öldürürse kul Tanrı’sını
Öldürür güneşi bulut

Ve sineğin gölgesi
Nemrut’un kendisini
Şiirin gölgesi şairi devirdi
Toprağa uzandılar
Gölgelenip asıllar
Zaman “an”da noktalandı
Kabına sığmayan zaman
Bulut bulut akıp gitti
Gayrilendi mevcudat

HER CANDA BİR DAMLA KANIM[4 - 12 Eylül öncesi atmosferini yansıtan bu şiirin, müsvedde hâlinde dururken farkına varıldı. “Kardeş Kalemler”in 2009 yılındaki sayılarından birinde yayımlandı.]

Yıkılası dağlar ne göklere ulaşır
Ne geçit verir yoluma

Samanyolu uzar da efkarım gibi
Kuşatır muhayyelemi

Nabzı duyulur zamanın mor atlastan
Yerin altı çağırır sanki

Bir yanımız erer sırrına âlemin
Uzanarak Samanyolu’na

Ölümü yaşar bir yanımız hücre hücre
Karışarak toprağa

Her canda bir damla kanım

PARANTEZ İÇİNDE ŞİİR[5 - Muhtemelen edebiyat dergileriyle ilk karşılaşma yıllarında yazıldı. Şair ağabeylerden alınan birtakım öğütlere karşılık gelen düşünceleri kapsıyor. Aslında kendine mahsus oluşun ilk kıvılcımları…]

Siz beni ne anlarsınız
Saatin tik-takı peryodlu çalar
Şairden tik-tak mısralar beklersiniz
zaman akıp gider
korkarız saniyelerin işleyişinden
Oysa saatlerin farkında değilizdir

Yıllar geçer de an gelir
İşte o an geçmez vakit
Bir ömür yaşanır bir günde

gecenin yarısını geçmişim
bekçi düdükleri ve gecenin yankısı
kulaklarımda bir ağrı
tepemde dolaşan bir sineğin vızıltısı
yorgun parmakların çıtırtısı
sonra kâğıt hışırtıları

Dizginle!
diye bir ses otoriter
der
Hizaya sok satırlarını
duygularını
Ben parantez içlerinde tutuklu
düşüncelerle varım