Babam konuşmaktan çok, konuştuğu şeylerin anlamlarından yorularak tekrar susuyor ve kocaman bir yalnızlığa dönüşüyor. Ablam için bu kadar çok endişelenmesini biraz abartılı bulmakla birlikte tekrar tekrar aynı sözü söylemesinin sadece yaşlılığa bağlı temelsiz bir karamsarlıkla da ilgisi olamayabileceğini düşününce içimi sıkıntı basıyor ve kendimi kötü hissetmeme yol açıyor.
“Kiracıya bugün evi boşaltmasını söyledim. Bana dün telefonda, ‘Dayanacak gücüm kalmadı.’ dedi. ‘Çocuklarımı o pisliğe bırakamam.’ dedi dün telefonda ağlayarak. Ona ne demem gerektiğini bilemedim oğlum!”
“Benimle niye konuşmuyor bütün bunları?”
“Seni bu işe karıştırmak istememesi seni düşündüğünden.”
“Beni düşünürken seni hiç düşünmüyor ama.”
“O aslında pek kimseyi düşünecek durumda değil, yanlış anlama ablanı. Gereksiz alınganlık yapma. Sen dikkatini okuluna ver, bitirmene birkaç ay kalmış, gereksiz yere zihnini dağıtma. Benim söylediklerimi de unut!”
“Sen böyle kıvranırken nasıl?”
“Sorun bende değil.”
“Biliyorum ablamda, ama sana karşı düşüncesiz davranması doğru değil.”
“Yanılıyorsun. Babasıyım benimle konuşmayıp da kiminle konuşacak. Lüzumsuz yere hem kendini hem beni yorma!” derken babamın sesi sinirli çıkıyor.
“Beceremiyorsa çıksın gelsin!” diyorum heyecanlanmış bir sesle.
“Zaten öyle olacağa benziyor. İşimiz bundan sonra daha da zor olacak. Onu ağlayarak gönderdiğim bu evden, iki kızı ile sorunları Arap saçına dönmüş olarak geri dönecek; konuşmalarından ben bu sonucu çıkarıyorum.”
Babam bu cümleleri söylerken, yüzündeki endişe geçen zamanla birlikte daha da artmıştı. Bir süre suskun kalarak yüzümdeki, yaşamın içindeki birçok tecrübeyi tatmamış gençliği seyrettikten sonra bakışlarını dışarıdaki inatçı ve hırçın yağmura çevirdi. Artık bir şey konuşmak istemeyecek kadar keyifsiz görünüyor ve bakışlarını benden ısrarla uzak tutuyor. Sonuna doğru hızla yaklaşan mum, biraz sonra tümden bitip bizi karanlığa gömecek.
“Gidip mum alayım.” diyorum.
“Acele etme, elektrikler belki gelir birazdan.”
“Acıkmadın mı baba, yoğurdunu yemek ister misin?”
Yüzüme hiç bakmadan sadece kırlaşmış kalın kaşlarını yukarı kaldırarak hayır anlamında bir işaret yapıyor ve başka bir şey söylememe fırsat vermeden yerinden doğruluyor ve sırtına aldığı battaniye ile sığınağına, yani yatağına doğru gölge gibi sessizce karanlığın içinde yavaşça yürüyerek gidiyor. Küllüğün içinde can çekişip iyice ölmeye yüz tutan mum ve cama vuran yağmurun sesi, bendeki mutsuzluğu kamçılayıp içimi bunaltıyor!
SEKİZİNCİ BÖLÜM
Gece boyunca yağan yağmur sabaha kadar hiç durmadı. Arada bir uyanarak sıkıntılı geçirdim geceyi. Babamın ısrarlı horlamaları bitecek gibi değil. Kulaklarım ve burnum üşüdüğüne göre hâlâ elektrikler gelmemiş ve kaloriferler yanmıyor. Yatağımın içindeki ılık tembellik, odamın içindeki soğuğa rağmen her yanımı kuşatmış durumda. Alaca bir karanlık var dışarıda ve insana pek cesaret vermiyor.
Akşam babamla yaptığımız o konuşmadan sonra huzursuz girdiğim yatağımda, dinlenemeden uyandığımı fark ediyorum. Gözlerimi kapatıyorum ve dışımdaki dünyayı sadece duyarak algılamaya çalışıyorum. Fakat babamın horlamaları o kadar fazla ki başka hiçbir şeyi işitmeme fırsat vermiyor. Tekrar gözlerimi açıyorum. Tül perdenin gerisindeki alaca karanlığa bakıyorum. Yağmurun yağmadığını, yağıyorsa bile benim buradan fark edemeyeceğim sessizlikte ve incelikte yağıyor olabileceği sonucunu çıkarıyorum. İçimdeki beni, uzun uzun izledim; sonra dinledim. Beklerken, çok kısa bir süre daha uyumuşum. Misafir odasından gelen telefon sesine uyandım. Telefon bir kez çaldıktan sonra susuyor. Ablam aklıma geliyor. Ya da yanlış çevirdiği numarayı son anda fark eden sersemin birisidir diye düşünüyorum. Telefon tekrar çalıp sabah sükûneti ile uyuşuk evin içinde yankılanınca bu kesinlikle ablamdır diye hiç kararsızlığa düşmeden hep onu, biraz da endişeyle düşünmeye başlıyorum. Babam, sesi duymadığı için horlayarak uyumasına devam ediyor. Fakat bir iki kez daha çalarsa uyanacağından eminim. Ablamda, ne olup bittiğini öğrenme dürtüsü ile misafir odasına koşarak gidiyorum. Hem oda, hem de kulağımdaki telefon ahizesi soğuk. Yüreğimdeki çırpınma hızlanıyor. Karşıdan gelen sesi, bir şey dememe fırsat kalmadan dinliyorum. Ablam, sesi daha önce pek duymadığım kadar kötü çıkıyor ve ağlıyor!
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
Вы ознакомились с фрагментом книги.
Для бесплатного чтения открыта только часть текста.
Приобретайте полный текст книги у нашего партнера:
Полная версия книгиВсего 10 форматов