banner banner banner
Balonla Beş Hafta
Balonla Beş Hafta
Оценить:
 Рейтинг: 0

Balonla Beş Hafta


“Ben.”

“Siz mi?”

“Emin olabilirsiniz, aksi bir durum geçerli olsaydı balonla Afrika’yı boydan boya geçmek gibi bir risk almazdım. 24 saat geçmeden gazım bitmiş olurdu.”

“Fakat İngiltere’de bundan hiç bahsetmediniz!”

“Hayır, toplum tarafından didik didik edilip irdelenmek istemedim. Bana göre çok gereksiz olurdu. Hazırlık deneylerimi sessizce yaptım ve tatmin edici sonuçlar elde ettim. Yani artık onlardan herhangi bir şey öğrenmeme gerek yok.”

“Peki doktor, sırrınızın ne olduğunu sorsam kabalık etmiş olur muyum?”

“İşte sırrım bu beyler: Dünyadaki en basit şey!”

Doktor sırrının kapılarını aralarken dinleyicilerinin hepsi kulak kesilmişti.

BÖLÜM X

Daha önce yapılan deneyler – Doktorun beş haznesi – Gaz silindiri – Kalorifer – Manevra sistemi – Kesin başarı

“Birçok kez denendi beyler.” dedi doktor. “Balondan safra ya da gaz kaybı olmadan isteğe göre alçalıp yükselmek. Bir Fransız havacı olan M. Meunier, bunu, bir iç haznede hava depolayarak başarmaya çalıştı. Dr. Van Hecke adında bir Belçikalı, kanat ve pedal yardımıyla dikey bir kuvvet elde etti fakat bu çalışmanın sonucunda uygulanabilir bir sonuç elde edilemedi.”

“Ben durumu daha açık bir şekilde ele almak istedim ve başlangıç olarak aletlerimin bozulması ya da tahmin edilemez engellerden kurtulmak için ani yükselme ihtiyacı gibi acil durumlar dışında, safra kullanımını kaldırdım. Benim yükselme ya da alçalma metodum basitçe, balonun içindeki gazın belli sıcaklıklarla genleşip sıkışmasına dayalı. İşte bu, sonuca ulaşmamı sağlayan şey.”

“Siz, beni sepetle beraber bazı hazneler getirirken gördünüz. Beş taneydi.

İlki yaklaşık 25 galon su içermekte ki onun içine de birkaç damla sülfürik asit damlatarak iletkenliğini arttırıyorum. Sonra güçlü bir buntzen bataryasıyla suyu ayrıştırıyorum. Sizin de bildiğiniz gibi su, iki hacim hidrojen ve bir hacim oksijenden oluşur.”

“Oksijen, batarya vasıtasıyla artı kutuptan ikinci hazneye ulaşıyor ve ikincinin üzerinde yer alan iki katı büyüklüğündeki üçüncü hazneye de eksi kutuptan geçen hidrojen ulaşıyor. Birinin ağzı diğerinin iki katı genişliğindeki iki musluk aracılığıyla karışım haznesi olan dördüncü hazneye ulaşılıyor. İki gaz burada tekrar kaynaşıyor. Bu son haznenin kapasitesi ise 41 fit küptür. Bu tankın üst tarafında ise musluklu bir platin boru vardır.”

“Bu anlattıklarımdan çıkarabileceğiniz gibi bahsettiğim aparat, bir gaz silindiri, bir oksijen ve hidrojen gazı pompasıdır ve bir demirci ocağının sıcaklığına ulaşabilir.”

“Bu kısım anlaşıldıysa aygıtın ikinci kısmına geçeyim. Balonumun sımsıkı kapatılmış olan en alt kısmından, birbirinden çok az mesafede iki boru geçmekte. Birisi hidrojen gazının en üst katmanlarının ortasından başlarken diğeri alt katmanları ortalıyor. Bu iki boru, balonun hareketlerine fit uydurabilmeleri için belirli aralıklarla kauçuktan yapılmış güçlü eklemlerle desteklendi. Her ikisi de sepete kadar inebiliyor ve silindir yapıda bir demir haznenin içine giriyor ki bu hazneye ‘ısı tankı’ diyorum. Bu tank, her iki ucunda bulunan aynı metalden yapılma kapaklarla kapatılıyor. Balonun alt kısmından gelen boru, alt kapaktan bu silindir biçimli hazneye giriyor, içeride ilerledikten sonra üst üste gelen halkalarla haznenin neredeyse tamamını kaplayan sarmal bir boruya dönüşüyor. Sarmal boru dışarı çıkmadan önce, içbükey tabanlı, aşağıya bakan bir koninin içerisine giriyor. İkinci boru ise bu koninin üst kısmından çıkıyor ve söylediğim gibi balonun üst kısmına doğru çıkıyor. Küçük koninin dış kabı silindirin ve üflecin hareketiyle erimemesi için platinden yapılmadır çünkü hava pompası demir haznenin dibine, sarmal borunun ortasına yerleştirilmiştir ki bu bölgede alevler, kubbeyi yalayıp geçmektedir.”

“Hepiniz beyler, apartmanları ısıtmaya yarayan kaloriferin ne olduğunu bilmektesiniz. Nasıl çalıştığını bilirsiniz. Dairelerin havası kaloriferin borularından geçer ve ısısı yükseltilmiş olarak tekrar geri pompalanır. Evet, size anlattıklarım bir kaloriferin çalışmasından ibaret.”

“Aslında olan şey nedir? Silindir yakıldığında spiral borudaki ve konideki hidrojen ısınıyor ve balonun üst tarafına giden borunun içinde yükselmeye başlıyor. Aşağıda bir çekim gücü meydana geliyor ve alt katmandaki gazı çekiyor ve bu sefer bu gaz ısınıyor; böylece bir devinim oluşuyor ve borularda oldukça hızlı bir gaz akışı sağlanmış oluyor, balondan salınıp tekrar balonun içine çekilen gaz tekrar tekrar ısıtılıyor.”

“Gazlar uygulanan her birim sıcaklık karşısında 1/480 oranında genleşir. Eğer 18 derecelik bir ısı uygularsam balonun hidrojeni 18/480 oranında ya da 1614 fit küp genleşecektir böylece 1614 fit küplük bir hava değişimi olacaktır ki bu da balonun yükselme gücünü 160 pound arttıracaktır. Bu da aynı miktarda bir safranın atılmasına eş değerdir. Eğer 180 derecelik ısı uygularsam bu oran 180/480 olur ki bu da bize 16.740 fit küp bir genleşme sağlayacak ve kaldırma gücü 1.600 pound artacak.”

“Görüyorsunuz beyler, dengede kolayca çok büyük değişiklikler yaratabiliyorum. Balonun hacmi öyle bir şekilde hesaplandı ki sadece yarısı şişirilmiş olsa bile taşıdığı hava oranı, hidrojen gazını barındıran kılıfın, sepetin, yolcuların ve tüm malzemenin ağırlığına eşittir. Bu derecede şişirildiğinde çevresindeki havayla mükemmel bir denge sağlanır, balon ne yükselir ne de alçalır. Yükselmek için silindir aracılığıyla, hidrojen gazını, çevreleyen havanın ısısından daha yüksek bir ısıya çıkarıyorum. Böyle bir ısıyla genleşiyor ve balonu daha da şişiriyor. Böylece balon, benim gazı ısıttığım oranda yükseliyor.”

“Alçalmak için tabii ki tam tersi geçerli, silindirin sıcaklığını azaltıp gazın ısısını düşürürüm. Alçalmak genellikle yükselmekten daha uzun sürer ki bu benim için iyi bir durum çünkü hızlıca alçalmanın benim için bir anlamı yok, diğer yandan herhangi bir engelden kaçabilmek için hızlıca yükselmek çok daha büyük önem taşır. Gerçek tehlike yukarılarda değil aşağıda ortaya çıkar.”

“Ayrıca, gerekli bir durumda çok daha hızlı yükselmemi sağlayacak miktarda safram bulunmakta. Balonun tepesinde bulunan vana, sadece bir güvenlik vanasından ibaret. Balon hep aynı oranda hidrojen gazı taşımakta, bahsi geçen tüm bu alçalma ve yükselmeler, benim bu kapalı gaz sisteminde yaptığım ısı değişiklikleriyle sağlanmakta.”

“Ve beyler, işe yarar bir bilgi daha: Silindirde hidrojen ve havanın yanması su buharı oluşumuna sebep olmakta. Demir silindir haznenin altına, iki atmosfer basıncına uygun olarak çalışan bir vanası olan tahliye borusu ekledim. Böylece bu denli bir basınç oluşur oluşmaz buhar bu borudan tahliye ediliyor.”

“Şimdi tam rakamları vereceğim: Yapı taşlarına ayrıştırılan 25 galon sudan, 200 pound oksijen ve 25 pound hidrojen elde edilir. Bu ise atmosfer basıncında, 1.890 fit küp oksijen ve 3.780 fit küp hidrojen olarak toplam 5.670 fit küplük bir karışıma eş değerdir. Böylece silindirin musluğu sonuna kadar açık olduğunda yolları aydınlatmak için kullanılan büyük lambaların alevinden en az altı kat daha kuvvetli bir alevle saatte 27 fit küp gaz harcamaktadır. Kendimi belirli irtifada tutabilmem için ortalama olarak saatte 9 fit küpten daha fazla yakmamam gerek ki 25 galonluk suyum 636 saat ya da 26 günden biraz daha uzun bir süre beni havada tutabilsin.”

“Yine de istediğim vakit alçalıp su depomu doldurabileceğim için yolculuğum büyük ihtimalle daha uzayacak.”

“İşte beyler, benim sırrım bu! Basit ve birçok basit şey gibi başarısız olması imkânsız. Balonun gazının genleşmesi ve sıkışması; benim hareket sırrım bu. Ne hantal kanatlara ne de mekanik bir motora ihtiyacım var. Isı değişimini sağlamak için bir kalorifer, sıcaklığı ayarlamak için bir silindir. Her ikisi de ne kullanışsız ne de çok ağır. Sözün kısası, başarı için gerekli her şeyi bir araya getirdiğimi düşünüyorum.”

Dr. Ferguson, konuşmasını noktaladı ve canıgönülden alkışlandı. Herhangi bir itiraz yoktu, her şey öngörülmüş ve hesaplanmıştı.

“Fakat…” diye söz aldı kaptan. “Tehlikeli olabilir.”

“Eğer uygulanabiliyorsa…” diye cevapladı doktor. “Ne önemi var bunun?”

BÖLÜM XI

Zanzibar’a varış – İngiliz konsolosu – Yerlilerin hoşnutsuzluğu – Koumbeni Adası – Yağmur yağdıranlar – Balonun şişirilmesi – 18 Nisanda yola çıkış – Veda – Balonun adı “Viktorya”

Tekdüze bir kuvvette esen rüzgâr, Resolute gemisinin varış noktasına ulaşmasını hızlandırmıştı. Mozambik Kanalı’ndan geçmek ise olabildiğince sakin ve rahat olmuştu. Deniz yolculuğunun sakinliği, havadaki yolculuğun da nasıl geçeceğine dair güzel bir işaretti. Herkes varış saatini iple çekmekte ve doktorun son hazırlıklarına katkıda bulunmak için heyecanla beklemekteydi.

15 Nisan günü sabah 11 sularında, aynı adlı adanın üzerindeki Zanzibar şehri yakınlarında gemi göründü ve limana demirledi.

Zanzibar Adası, İngiliz ve Fransız müttefiki olan Muskat imamına aitti ve muhtemelen en güzel sömürgeydi. Ada limanı, komşu ülke gemilerinin uğrak yeri olmuştu.

Ada, Afrika kıyılarından genişiliği en çok 30 mil olan bir kanal yoluyla ayrılmıştı.

Zamk, fil dişi ve özellikle de abanoz ticareti yapılmaktaydı çünkü Zanzibar büyük bir köle ticareti merkeziydi. İç bölgelerdeki kabile şeflerinin bitmek bilmez savaşlarından elde edilen ganimetler burada toplanmaktaydı. Bu ticaret, Nil sınırlarına kadar tüm doğu yakasında devam etmekteydi. Hatta Bay G. Lejean, ticaretin Fransız bayrağı altında açık açık devam etmekte olduğunu belirtmişti.

Resolute gemisinin varışının üzerine, İngiltere Zanzibar konsolosu, yaklaşık bir aydır gazeteler aracılığıyla çalışmalarından haberdar olduğu doktora hizmetlerini sunmaya geldi. Fakat o ana dek ona inanmayan pek çok kişiden biriydi.

“Kuşku duyuyordum.” dedi Ferguson’a elini uzatarak. “Ama artık kuşkum yok.”

Doktora, Kennedy’ye ve tabii ki sadık Hizmetkâr Joe’ya evinin kapılarını açtı. Kibarlığından, Kaptan Speke’in gönderdiği çeşitli mektuplardan doktoru haberdar etti. Kaptan ve eşliğindekiler, Ugogo ülkesine varmadan büyük bir açlık ve kötü hava şartlarından muzdarip olmuştu. Çok büyük güçlükle ilerliyor ve uzunca bir süre iletişime geçebileceklerini düşünmüyorlardı.

“Bu tehlike ve yokluklardan uzak durabileceğimiz kanaatindeyim.” dedi doktor.

Üç yolcunun eşyaları konsolosun evine taşındı. Balonu Zanzibar sahiline çıkarmak için ayarlamalar yapıldı. Balonu doğu rüzgârlarından koruyacak büyük bir yapıya yakın, işaret ışıklarının hemen yanında uygun bir yer bulundu. Bu kocaman kule, Heidelberg fıçılarının yanında sıradan bir varil gibi durmaktaydı ve bir kale görevi görüyordu. Sahanlığındaysa mızraklı Beluciler nöbet tutuyordu. Beluciler, yaygaracı ve işe yaramaz insanlardı. Fakat balonu indirmek üzerlerken, konsolos, ada halkının buna güç kullanarak karşı çıkacağını öğrendi. Hiçbir şey, fanatik tutku kadar kör edici olamaz. Gökyüzüne yükselecek bir Hristiyan’ın geldiği haberi öfkeyle karşılandı.

Araplardan daha heyecanlı olan zenciler, bu projeyi kendi dinlerine karşı bir tehlike olarak değerlendirdi. Kendi kafalarında, Güneş’e ve Ay’a bir kötülük yapılacağını düşünmekteydiler.

Bu iki gök cismi, Afrika kabilelerince kutsal sayılmaktaydı ve böylesine bir günaha karşı çıkmaya karar verdiler.

Durumdan haberdar olan konsolos, doktora ve Kaptan Bennet’a bilgi verdi. Kaptan bu tehditlere boyun eğmeye hiç gönüllü olmasa da dostu onu şiddet içeren bir eylemden uzak tutmayı başardı.

“Eninde sonunda biz kazanırız.” dedi doktor. “Gerekirse imamın askerleri de bize yardım ederler. Fakat ufacık bir kaza, inanılmaz bir hızla, ufacık bir üflemeyle gelir ve balonun telafi edilemez bir yara almasına yol açar ki bu da tüm seferin son bulmasına sebep olur. Bu yüzden azami ölçüde dikkatli davranmalıyız.”

“Peki ne yapmalı? Eğer Afrika kıyılarına inersek aynı tehlikelerle karşılaşmak işten bile değil. O zaman ne yapmalıyız?”

“Daha kolay bir yolu yok. Limandan yakındaki küçük adaları görebilirsiniz. Balonunuzu oraya indirin ve adayı silahlı tayfalarla çevirin, hiçbir tehlikeyle karşılaşmazsınız.”

“Tam istediğim şey!” dedi doktor. “Hem böylelikle hazırlıklarımızı da daha kolayca tamamlarız.”

Kaptan bu önerilere katılınca Resolute, Koumbeni Adası’na doğru demir aldı. 16 Nisan günü sabah saatlerinde balon, çevresi dikenli ağaçlarla kaplı bir düzlükte koruma altına alındı. 80 fit yüksekliğinde iki direk, eşit uzaklıkta dikildi, uçlarına yerleştirilen bloklar ve halatlar yardımıyla balonun yukarı kaldırılması sağlandı. Balon tamamen sönüktü ve içteki balon, dıştaki balona aynı anda kaldırılabilecek şekilde bağlanmıştı. İki balonun alt kısımlarına hidrojen gazı üretiminde kullanılan borular yerleştirilmişti.