banner banner banner
Balonla Beş Hafta
Balonla Beş Hafta
Оценить:
 Рейтинг: 0

Balonla Beş Hafta


“Ah tabii ki!” diye cevapladı Kennedy. “Yani son ana kadar sizin yanınızdayım. Samuel’ın böylesine saçma bir hareketin sorumlusu olmasını engellemeye çalışacağım. Eğer mümkünse onu durdurabilmek için Zanzibar’a kadar yanında olacağım.”

“Saygısızlık etmek istemem fakat hiçbir şeyi durduramayacaksınız efendim. Benim efendim öyle boş kafalı değildir, bir işe kalkışmadan en ince ayrıntısına kadar düşünür ve kararını verdi mi onu şeytanın kendisi bile caydıramaz.”

“Göreceğiz bakalım.”

“Kendinizi kandırmayın efendim. Ayrıca önemli olan sizin de bizimle beraber gelmeniz. Sizin gibi iyi bir avcı için Afrika bulunmaz bir ülke. Yani her durumda bu geziye geldiğiniz için pişman olmayacaksınız.”

“Pişman olmayacağım bir şey varsa o da bu deli adamı yolundan caydırabilmek.”

“Bu arada, bugün tartılma günü.” deyiverdi Joe.

“Tartılma mı? Ne tartılması?”

“Efendim, siz ve tabii ki ben, bugün tartılacağız.”

“Ne? Jokeyler gibi mi?”

“Evet, jokeyler gibi. Ama rahat olun, eğer gereğinden fazla şişmansanız sizi zayıflatmayacağız, olduğunuz gibi kabul edileceksiniz.”

“Kesinlikle tartılmayacağım!” dedi kararlılıkla Kennedy.

“Fakat efendim doktorun makinesi için gerekliymiş bu.”

“O zaman makinesi bu olmadan yapmak zorunda.”

“Üff, sanırım artık göğe yükselemeyecek!”

“Keşke! Benim de tek arzum bu zaten!”

“Lütfen, lütfen Bay Kennedy, efendim birazdan bizi almaya gelecek.”

“Ben gitmiyorum!”

“Oh, doktorun canını böyle bir sebeple sıkmak istemezsiniz.”

”Sıkarım.”

“Peki öyleyse.” diye yanıtladı Joe gülerek. “Burada olmadığı için böyle konuşuyorsunuz, eğer burada olup yüzünüze, ‘Dick!’ Tüm saygımla söylüyorum efendim. ‘Dick, kaç kilo olduğunu bilmek istiyorum. ’ dese sizi temin ederim gidersiniz.”

“Hayır, gitmem!”

Aynı anda, doktor, bu tartışmanın devam etmekte olduğı çalışma odasına girdi ve Kennedy’ye göz ucuyla bir baktı. Kennedy pek de rahat değildi.

“Dick!” diye söze girdi. “Sen de Joe ile gel, kaç kilo olduğunu bilmem gerek.” dedi.

“Ama…”

“Şapkan kalabilir. Gel!” Ve Kennedy gitti.

Beraberce Bay Mitchell’ın atölyesine gittiler, burada Roma terazisi olarak bilinen bir terazi hazır bekletilmekteydi. Bu arada, doktorun yol arkadaşlarının kilosunu bilmesi, balonun dengesini ayarlayabilmesi için gerekliydi. Böylelikle Dick’i tartıya çıkarttı. Kennedy, hiç karşı çıkmadan usulca ekledi:

“Bu, beni hiçbir şekilde bağlamaz!”

“153 pound.” dedi doktor defterine not alırken.

“Çok mu ağırım?”

“Hayır, Bay Kennedy.” diye söze girdi Joe. “Hem biliyorsunuz, ben durumu kurtaracak kadar hafifim.”

Joe büyük bir istekle tartıya çıktı ve acelesiyle neredeyse tartıyı deviriyordu. Hyde Park’ın girişindeki Wellington’un Aşil heykeline öykünerek poz aldı fakat elinde kalkan olmadan da gayet iyi görünüyordu.

“120 pound.” diye yazdı doktor.

“Aha!” diyerek gülümsedi Joe hoşnutlukla. Ama niye gülüyordu? Bunu kendisine hiçbir zaman söyleyemeyecekti.

“Şimdi sıra bende.” Ve doktor kendi hanesine 135 pound diye not aldı.

“Üçümüz birden 400 pound’tan fazla gelmiyoruz.” dedi.

“Fakat efendim…” diye söze girdi Joe. “Eğer sizin geziniz için gerekliyse ben bir şey yemeden 20 pound verebilirim.”

“Gerek yok oğlum.” diye cevapladı doktor. “İstediğin kadar ye, işte sana karnını tıka basa doyurman için yarım kron.”

BÖLÜM VII

Geometrik ayrıntılar – Balonun kapasitesinin hesaplanması – Çift depo – Kılıf – Sepet – Esrarlı aletler – Erzak ve depolar – Son hesaplamalar

Dr. Ferguson uzun zamandır keşif gezisinin ayrıntılarıyla haşır neşirdi. Kendisini havada taşıyacak bu olağanüstü aracın, yani balonun, doktorun değişmez ilgi odağı olduğunu anlamak pek de zor değildi.

İlk olarak, balonun çok büyük boyutlarda olmaması için onu havadan on dört buçuk kat daha hafif olan hidrojen gazıyla şişirmeye karar verdi. Bu gazı elde etmek kolaydı ve uçuş deneylerinde çok iyi sonuçlar vermişti.

Çok yerinde yapılmış hesaplamalara göre doktor, yolculuk için elzem olan tüm gerekli malzeme ve aygıtların 4.000 pound’dan[10 - 1 pound = 0.45359 kg (ç.n.)] fazla geldiğini belirlemişti; böylelikle bu denli bir yükü taşıyabilecek bir balonun sahip olması gereken gücü ve sonuç olarak da balonun kapasitesini bulması gerekmişti.

4.000 pound, yaklaşık 44.847 fit küp[11 - 1 fit küp = 0.02832 metreküp (ç.n.)] havaya karşılık gelmekteydi, yani 44.847 fit küp hava, yaklaşık 4.000 pound ağırlığındaydı.

Balonu böyle kübik bir formla şekillendirerek ve sıradan hava yerine hidrojen gazıyla doldurarak -ki hidrojen gazı on dört buçuk kat daha hafiftir ve yalnızca 276 pound çeker- denge ayarlanmasında 3.724 pound’luk bir fark yaratılmış olur. İşte, balonun içindeki hidrojen gazı ve onu çevreleyen atmosfer arasındaki bu fark, ilkinin kaldırma kuvvetini açıklamaktadır.

Lakin bahsettiğimiz bu 44.847 fit küp gazı tümüyle balona doldurduğumuz zaman, balon tam olarak şişer. Ama istenilen, bu değildir çünkü balon, atmosferin yoğunluğun daha az olduğu katmanlarına doğru yükseldikçe içindeki gaz genleşir ve böyle bir durumda balonun patlaması işten bile değildir. Dolayısıyla balonların genellikle üçte ikisi doldurulur.

Diğer yandan sadece kendisinin anladığı bir proje yönetmekte olan doktor, balonun sadece yarısını doldurmaya karar vermişti; çünkü 44.847 fit küp gazla, tercih ettiği oval şekilli balonun yük kapasitesini ikiye katlamış oluyordu. Balon yatay olarak yaklaşık 50 fit, dikey olarak da yaklaşık 75 fit idi. Böylece yuvarlak bir hesapla 90.000 fit küp kapasiteli küremsi bir balon elde etti.

Eğer Dr. Ferguson, iki balon kullanabilseydi, şansı daha çok artacaktı çünkü balonlardan birisi patlarsa diğerini kullanarak havada kalabilirdi. Fakat her ikisini de aynı yükselme gücünde tutabilmek zor olduğundan iki balonu idare edebilmek güç olacaktı.

Ferguson, enine boyuna düşündükten sonra olumsuz yönleri saf dışı etmeyi başararak, iki balonun sadece olumlu yanlarını bir araya getirmeyi başardı. Farklı boyutlarda iki balon yaptırdı ve birini, diğerinin içine yerleştirdi. Biraz önce bahsettiğimiz boyutlardaki balon, içerisinde yatay olarak yaklaşık 45 fit, dikey olarak da yaklaşık 60 fit olan bir başka balon barındırmaktaydı. İçteki balonun kapasitesi sadece 77.000 fit küp idi ve etrafında var olan gazın içerisinde süzülecekti. İki balon arasındaki vana, gaz alışverişine ve dolayısıyla her ikisini birden kontrol etmeye olanak sağlıyordu.

Bu durum şu avantajı ortaya koymuştu; eğer alçalmak için gaz bırakmak gerekirse öncelikle dışta bulunan balondan bırakılacaktı ve tamamen boşaltılması gerekse bile içteki balon hâlâ şiş durumda olacaktı, böylelikle dıştaki balondan gereksiz bir fazlalık gibi kurtulmuş olacak, ikinci balon ise yarı şiş bir balonun rüzgâra karşı yaşayacağı olumsuzluklar olmaksızın yoluna devam edebilecekti. Üstelik, herhangi bir kaza durumunda, mesela dış balon yırtılırsa diğeri hâlâ iş görür konumda olacaktı.

Balonlar dayanıklı fakat hafif gütaperka ile sıvanmış Lyons ipeğinden yapılmıştı. Bu yapışkan reçinemsi madde, hiç su geçirmezdi, ayrıca gaz ve asit gibi maddelere karşı dayanıklıydı. Balonun dış etkilere en açık olan kısmına, yani üst tarafına iki kat ipek konuldu.