banner banner banner
Türkiye’yi Sarsacak 10 Gün
Türkiye’yi Sarsacak 10 Gün
Оценить:
 Рейтинг: 0

Türkiye’yi Sarsacak 10 Gün

Skandalın örgütlü suç kapsamında incelenmesinden rahatsız olduğunu değerlendirmeleriyle ortaya koyan CHP lideri Kılıçdaroğlu, eski genel başkan Deniz Baykal´a ait kaset soruşturmasında adı geçen örgüte ilişkin bir soru üzerine, “Önümüzdeki günlerde göreceksiniz, özel yetkili savcı, CHP ile ilgili bir dosya çıkaracaktır. İsimsiz ihbar mektuplarını koyacaktır herhâlde.” dedi. CHP´yi kimin dizayn etmek istediğine ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, “Ben ne bileyim, bakalım savcı ne diyecek?” diye konuştu.

Öte yandan, CHP´de olağanüstü tüzük kurultayının tarihinin 3 Mart olarak belirlendiği ve kurultayın Ankara Atatürk Spor Salonu´nda yapılacağı belirtildi. Kurultayda muhaliflerin tüzük değişiklikleri taleplerinin yanı sıra CHP Genel Merkezinin hazırladığı tüzük taslağı da görüşülecek. CHP tüzüğüne göre delegelerin yüzde 51´inin imzasıyla genel başkanın değiştirilmesi amacıyla seçim yapılabiliyor. Bu da 625 oya denk düşüyor.

Kendisi güven tazelemek için istifa etmişti.

İstifa ederken de özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Genel başkanlığa aday değilim.” demesinden cesaret almıştı.

Oldum olası Kılıçdaroğlu’nu sevmemişti.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul büyükşehir belediye başkan adayı yapılmasını İstanbul baronları istemişti. İlk başta çok endişelenmemiş ama ısrarlar karşısında rahatsız olmuştu. “Nasıl olsa kazanamaz.” diyerek aday yapmıştı ama Kılıçdaroğlu, CHP’nin oylarını kendisini şaşırtacak kadar yükseltmişti İstanbul’da.

“Yeni Şafak” gazetesini sehpaya bıraktı. “Bugün” gazetesini aldı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in söyledikleri ilgisini çekti.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, dün akşam TRT Haber´de yayınlanan “45 Artı” programında Hülya Hökenek´in sorularını yanıtladı. Adalet Bakanı Ergin, Deniz Baykal´a yönelik kaset komplosunun örgütlü suç şüphesiyle özel yetkili savcılığa devredilmesini eleştiren CHP Lideri Kılıçdaroğlu´na da yanıt verdi: “Sayın Kılıçdaroğlu´na şunu sormak lazım; bu söyledikleriniz son kararınız mı diye sormak lazım. Çünkü Sayın Kılıçdaroğlu önce konuşup sonra düşünen bir yapı sergiliyor maalesef. Daha önce bu hadise olduğunda, şöyle konuşulmuştu; ‘Bunu hükûmet ortaya çıkarmak zorundadır. Bu komplo kim tarafından yapıldıysa araştırılması lazım. Niye şimdiye kadar çözülmedi?’ diye şikâyet ettikleri bir konuda, yargı organları yardıma davet etti onları. Bize yardımcı olun, mekânıyla ilgili, nerede geçmiştir bu hadise, adres verin, şüphelendiğiniz kişiler noktasında vesaire… Ama o dönem soruşturmayı yürüten savcılara herhangi bir yardımda bulunulmamıştır.”

Hökenek: “Siz dosyayı biliyor musunuz?”

Ergin: “Hayır bilmiyorum. Şimdi önceki beyanlarından biliyorum. Böyle bir hadiseyi, bir komployu ortaya çıkartma noktasında göreve davet etmişlerdir savcılıkları. Savcılıklar da ellerinde bilgi, bulgu varsa bunları değerlendireceklerdir. Sayın Kılıçdaroğlu bunu bir şey biliyor da mı söyledi, bir beklentisi vardı da mı böyle söyledi? Doğrusu bunu bilmiyorum. Herhangi bir sıkıntısı olmayan kişinin endişe etmesine gerek yoktur. Yani sizin bir dahliniz yoksa, bir sıkıntınız yoksa, endişe etmenize gerek yoktur.”

Deniz Baykal´ın genel başkanlığı bırakmasına yol açan kaset komplosuyla ilgili çarpıcı bir gelişme daha yaşandı. Baykal´ın “organize çete işi” dilekçesi üzerine OdaTV server’ları üzerinde Ergenekon izi arandı. Deniz Baykal’ı CHP genel başkanlığı koltuğundan indiren kaset tezgâhının şifreleri çözülüyor. Ergenekon soruşturması kapsamında OdaTV´de ele geçirilen komplo belgeleri CHP Eski Genel Başkanı Baykal ve Ankara Başsavcılığını harekete geçirdi. Baykal´ın, “Komplo organize çete işidir. Örgüt aranmalıdır.” dilekçesi üzerine soruşturmayı özel yetkili savcılığa gönderen başsavcılık, İstanbul´dan istediği OdaTV server’ları üzerinde Ergenekon izini aradı.

Baykal´ı koltuğundan eden skandal kaset dosyasıyla ilgili çarpıcı gelişmeler yaşanıyor. Özel yetkili savcılığın araştırdığı Baykal´a yönelik kaset komplosuyla ilgili özel yetkili savcının dosyaya hayalî isimler ve gizli tanıklar koyabileceğini öne süren Genel Başkan Kılıçdaroğlu´na karşılık Baykal cephesinin farklı tavır aldığı belirlendi. Baykal´ın soruşturma sürecinde Ankara Başsavcılığına, “Komplo organize çete işidir. Örgüt aranmalıdır.” talebini ilettiği ortaya çıktı. Başsavcılığın Baykal´ın talebi üzerine dosyayı, “CHP yeniden dizayn edilmek istendi.” vurgusuyla örgütlü suçlara bakan Özel Yetkili Başsavcıvekilliğine gönderdiği tespit edildi.

Ankara Başsavcılığının özel yetkili savcılığa gönderdiği dosyada Ergenekon şüphesinin araştırıldığı öğrenildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı kanalıyla İstanbul emniyetinden bazı server’lar istenirken bu serverların OdaTV bağlantılı veri tabanları olduğu ifade edildi. İstenen belgeler arasında Baykal´ın taciz ettiği ileri sürülen OdaTV muhabiri İklim Bayraktar´la ilgili teknik kayıtlar da bulunuyor. Bu arada Baykal´ın, yakın çevresine ortaya çıkan belgelerin üzerine gidilmesi talimatını verdiği aktarıldı. Başsavcılığın ise Ergenekon bünyesindeki OdaTV soruşturmasında Baykal´la ilgili belgeleri mercek altına aldığı bildirildi.

Deniz Baykal´ın muhalefette yeterince etkili olmadığı gerekçesiyle Ergenekon örgütü tarafından “Varan-1” kodlu seks kaseti ile liderlikten devrildiği, bunda Ergenekon sanıklarının da rolü olduğu OdaTV soruşturmasında ortaya çıkmıştı. Kılıçdaroğlu´nun sürpriz şekilde liderlik koltuğuna oturmasının ardından sadece soyunma sahnelerinin yer aldığı kasetle yetinilmişti. Kasetin devam bölümlerinin olduğu, asıl sahnelerin “Varan-2”de olduğu iddia edildi.

Ergenekon soruşturması kapsamında kabul edilen OdaTV iddianamesinde, Baykal´ın internette yayımlanan görüntülerine ilişkin bilgiler yer alıyor. “Kılıçdaroğlu´na destek zorunlu…” ibaresi ile başlayan ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı dokümanda Halk TV´yi devralırsak parasal sıkıntımız kalmaz. Kılıçdaroğlu da istekli, her türlü desteği alırız ama Baykal direniyor, Baykal engelini aşmalıyız. İkna için Varan 2…” ifadesi yer alıyor.

Baykal´ın avukatı Muzaffer Yılmaz, komplonun örgüt işi olmasına karşılık soruşturmada örgüt aranmadığına dikkat çekti. Yılmaz, “Sürecin başından beri verdiğimiz dilekçelerde olayın örgüt işi olduğunu ifade ederek olayın örgüt kapsamında araştırılması gerektiğini eski savcı Bülent Yücetürk´e de söylemiştik. Ancak bu olmadı. Deneyimli dış istihbarat elemanlarımız olmasına karşılık ABD kaynaklı IP adreslerinin Türkiye üzerindeki aynı server’larla farklı paylaşımlar yapmasına karşılık da fail tespiti yapılamadı.” dedi.

Cemaat gazetesinin pişkinliği karşısında dudaklarını ısırdı. Her işi Ergenekon’a bağlıyorlardı. Erken davranarak Fethullah Gülen’in kendisini araması yüzünden “Komplo Cemaat işi değil.” demişti.

Sonradan ortaya çıkan bütün gelişmeler tersini göstermişti. Sabri Uzun ferade ferade anlatmıştı.

Olay tam da İstanbul baronları ile Fethullah Gülen’in tezgâhıydı.

“Zaman” gazetesinin manipülasyon amaçlı haberini tiksinerek okudu.

Allah’tan korkmayan, kuldan utanmayan “Kirada oturuyorum!” diye nara atan Ekrem Dumanlı’nın “Zaman” gazetesindeki iğrenç haberini hatırladı. “Haram yemedik!” diye gövde gösterisi yapan polisler her türlü pisliğe bulaşmıştı.

Haberi hüzün ve tiksinti karışımı duygularla okudu:

Deniz Baykal´ın avukatı Muzaffer Yılmaz, kaset skandalına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Kaset olayının en baştan örgüt suçları kapsamında soruşturulmasını istediklerini söyleyen Yılmaz, “O örgüt, at oynatmaya devam ediyor. Olay en başından örgüt suçu kapsamına alınsaydı gözaltılar olabilirdi.” dedi. Deniz Baykal´ın CHP genel başkanlığından istifa etmesine sebep olan kaset skandalını soruşturan Bilişim Suçları Savcılığı, örgüt şüphesi sebebiyle dosyayı Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Savcılığına devretti. Bu gelişme, Baykal ve çevresi tarafından olumlu bir gelişme olarak değerlendirildi. Süreci “Zaman”a değerlendiren Baykal´ın avukatı Muzaffer Yılmaz, kaset olayının baştan beri örgüt suçları kapsamında soruşturulmasını istediklerini söylüyor. Yılmaz, “O örgüt istediğini yapmış oldu. At oynatmaya devam ediyor. O tarihte örgüt suçu kapsamına alınsaydı daha sağlıklı olurdu. Böyle olsaydı telefon dinlemeleri, çapraz sorgular ve gözaltılar olabilirdi. Çünkü örgüt suçlarının soruşturma yöntemi farklı. Tabii süreç biraz uzadı. Bunlar eksik yapıldı.” diyor.

Muzaffer Yılmaz, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu´nun haberin basında yer almasının ardından sarf ettiği, “Önümüzdeki günlerde özel yetkili savcı CHP´yle ilgili bir dosya çıkaracaktır. Ortalık birbirine girecektir.” çıkışını ise kurultay endişesine bağlıyor. “Kemal Bey´in çok bir bilgisi varsa bilmiyorum. Şöyle bir tepki olabilirdi: Başından beri bu soruşturma neden bu şekilde yürümedi, şeklinde tepki gösterebilirdi. Onlar sanıyorlar ki kurultay tarihi belirlendiği için böyle yapıldı. Ama öyle değil, üç ay öncesinden özel yetkili savcılığa gitti dosya. Onlardaki bilgi kirliliğinden kaynaklanıyor. Bilmeden açıklama yaptılar diye düşünüyorum.” Avukat Yılmaz, kaset komplosunda yabancı istihbaratlarla yurt içindeki iş birlikçilerin parmağının olduğunu savunuyor. “Ciddi bir operasyondu. Sadece yurt içi ile bağlantılı değil. Yurt dışı istihbaratları da vardı.” diyen Yılmaz, olayın zamanlamasına dikkat çekiyor: “Seçimlerden önce İsrail ve Amerika’yla sorunlar vardı. Başbakan Tayyip Erdoğan hem İsrail hem de Amerika´ya karşı dik duruyordu. O tarihte başbakan hiç kimseye ihtiyaç duymadan ülke içindeki dinamiklerle iktidar olacağını düşünüyordu. Ama sonra farklı bir dizayn gelişti. Birdenbire böyle bir olay oldu (kaset) ve Kılıçdaroğlu getirildi. Birden basın pompaladı. AK Parti ile aradaki fark yüzde 3´e düşürüldü. Suni anlamda oy oranı yükseltildi CHP’nin. Aslında böyle bir oy oranı yoktu. CHP, Tayyip Erdoğan´a ciddi bir rakip yapıldı. İsrail´e giden gemi ve sonrasında yapılan açıklamalar var. Başbakan iç dinamiklerle hallettiğini düşünüyordu ama halledemeyeceğini anladı. Başbakandan vazgeçilirse en büyük iktidar adayı CHP’dir. Bu CHP iktidarında da Deniz Bey istenmiyor. Çünkü Amerika´ya daha yakın bir politika güdebilecek lider isteniyordu. Kılıçdaroğlu´nun özellikle Güneydoğu politikasında bunu görüyorum.”

Baykal´a tuzak kurmakla suçlanan OdaTV ile ilgili soruşturmaya da değinen Muzaffer Yılmaz, sanıklardan İklim Bayraktar’ın kayıtlardaki ifadelerinin altını çiziyor. Avukat Yılmaz, “Deniz Bey´in siyasi hayatını bitirmeye yönelik bir şeydi. Ama bayan (İklim Bayraktar) çok açık verdi. Bunu kurguladığını kabul etti. ‘Ektim biçicem.’ diye konuşmaları var. O tarihten sonra Deniz Bey´i aramaları var.” ifadelerini kullanıyor.

***

Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Merkezi’ndeki odasından çiftliğe doğru baktı.

Beştepe’deki saray bütün heybetiyle görünüyordu.

“Kim ne derse desin. Adam büyük düşünüyor.” dedi.

Bir gün acaba oraya oturabilecek miydi?

Ondan önce Çankaya Köşkü vardı hedefinde.

Koltuğuna sıkı sıkıya sarıldı.

Bu koltuk SSK Genel Müdürlüğünden sonra oturduğu en görkemli koltuktu.

İstanbul’daki dostları ve Hizmet Hareketi’nin katkılarıyla CHP genel başkanı olmuştu.

İlk icraatlarından biri de Önder Sav’ı, ardından da neredeyse ulusalcıların tamamını partiden uzaklaştırmak olmuştu.

İkidir komplosu anlaşılmasın diye Deniz Baykal’ın Antalya’dan milletvekili seçilmesine müsamaha gösteriyordu.

Onu da partiden atacağı günler uzak değildi.

Tek başına iktidar, o olmazsa koalisyon, o da olmazsa Cemaat’in darbesiyle başbakan olacaktı.

Ahmet Davutoğlu’nun “23 Nisan bayramlarından birinde gelsin koltuğuma bir günlüğüne otursun.” demesine nasıl da içerlemişti.

Demek başbakanlık o kadar uzaktı ha kendisine!..

Akşam güneşi camdan içeriye öyle tatlı ışınlarını gönderiyordu ki göz kapakları uykuya zor direniyordu.

Dalmıştı.

Telefon sesiyle uyandı.

Bir anda neye uğradığına şaşırmıştı.

Güzel bir rüya görmüştü.

Seçimler olmuş, CHP tek başına iktidara gelmiş, kendisi TBMM’de hükûmet programını okuyordu.

Hışımla telefonu açtı.

Özel kalem müdürü yeni bir anket sonucunun raporunu getirecekti.

Heyecanla raporu istedi.

Rüya bir işaret miydi yoksa?