banner banner banner
Türkiye’yi Sarsacak 10 Gün
Türkiye’yi Sarsacak 10 Gün
Оценить:
 Рейтинг: 0

Türkiye’yi Sarsacak 10 Gün

Ne çok bahar görmüştü.

Saatine baktı.

Güneşin doğmasının üzerinden yaklaşık bir saat geçmişti.

İki rekât kuşluk namazı kılmak istedi.

Seccadesine yöneldi. Tekbir aldı. İlk rekâtta Yasin Suresi’ni okumaya başladı.

Uzun uzun okudu. Gözleri yaşardı.

Rükûya eğildi, secdeye vardı.

Ve secdeden kalkamadı.

Emine Hanım ilk gördüğünde namaz kıldığını düşündü.

Hafif yan tarafa doğru düştüğünü görünce kalp krizi geçirdiğini zannetti.

Yanına yaklaştı.

Recep Tayyip Erdoğan kuşluk namazı kılarken secdede vefat etmişti.

Emine Hanım, yarım asırdan fazla yol arkadaşlığı yaptığı eşinin ölümüne içli içli ağlamaya başladı.

Zor zamanlardan geçerek, zor zamanlarda konuşmuşlar, çile çekmişler, birbirlerine göz kulak olup kol kanat germişlerdi.

Ayrılık günü gelmişti demek.

Sakin bir şekilde kocasını seccadeye yatırdı.

İslam milletinin 21. yüzyıldaki ilk halifesi Rabb’ine yürümüştü.

Görevlilere haber verdi.

Başkan Yardımcısı Ahmet Davutoğlu’nun haberdar edilmesini söyledi.

Acı haber kısa zamanda yayılmıştı.

Cenaze namazı Çamlıca Camisi’nde kılınacaktı öğle vakti, vasiyeti gereği.

Devlet töreninde bando, mızıka, boru trampet yoktu artık, o yüzden devlet töreni de yapılacaktı.

Ahmet Davutoğlu saraya yeni intikal etmişti.

Cenaze için bir gün beklenmesi gerektiğini anlattı.

Yurt dışından geleceklere zaman tanınması gerektiğini belirtti.

Başta THY olmak üzere İstanbul’a seferi olan tüm hava yolu şirketlerinin bütün uçakları dolmuş, ek seferler konmuştu.

İnsanlar bulabildikleri her vasıtayla akın akın İstanbul’a geliyorlardı.

TCDD’nin yapıp işlettiği Musul-Kerkük, Kudüs-Şam-Halep, Tahran-Tebriz hızlı trenlerinde yer yoktu.

TCDD ek seferler koymuştu.

Bosna, Mostar, Priştine, Arnavutluk, Batı Trakya, Bulgaristan, Makedonya’dan otobüslerle insanlar İstanbul’a akın ediyorlardı.

İstanbul valisi geçici olarak olağanüstü hâl ilan etti.

Üçüncü havaalanının park yerleri çoktan dolmaya başlamıştı.

Diğer iki havaalanında da benzer bir durum yaşanıyordu.

Boğaz’daki üç köprü, Marmaray ve tüp geçitlerde otobüs, özel araç ve demir yolları harıl harıl Anadolu yakasına insan taşıyordu.

İDO’nun koyup işlettiği Tel Aviv, Hayfa, Lazkiye, Antakya, İskenderun, Mersin, Antalya, İzmir, Söke, Çeşme, Ayvalık, Ecebat’tan, Odesa, Köstence, Varna’dan, Soçi, Batum, Trabzon ve Samsun’dan kalkan deniz otobüsleri bir süre önce Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılan Kanal İstanbul’dan İstanbul’a giriyorlardı.

Genelkurmay başkanı tören elbisesini giymişti.

Seçilmiş ilk cumhurbaşkanı, Türkiye Devleti’nin ilk başkanı, TBMM’nin halife ilan ettiği Recep Tayyip Erdoğan’ın cenaze namazını o kıldıracaktı.

İstanbul, İstanbul olalı böyle bir gün yaşamamıştı.

İslam ülkelerinin bütün devlet başkanları, Avrupa devletlerinin liderleri, bilinen bilinmeyen bütün ülkelerin temsilcileri cenaze namazına gelmişti.

Recep Tayyip Erdoğan yeni yüzyıla kalıcı tesirler bırakarak ölmüştü.

HAYDAR DEDE’NİN DİYANET İŞLERİ BAŞKANI OLDUĞU GÜN

Ali Haydar Demir, Munzur Çayı’nın kenarında oturmuş, içinde yaşadığı ikilemi nasıl çözümleyeceğini düşünüyordu.

Babası bir Alevi dedesiydi.

Ölümünden sonra kendi yerine geçmesini arzu ediyordu.

Ali Haydar Tunceli’de hayatını sürdürmek istemiyordu.

Elbet Tunceli’yi, yani doğup büyüdüğü Dersim topraklarını çok seviyordu.

Lakin onun Dersim’i aşan hayalleri vardı.

Dersim’de olmak, Munzur Çayı’nın kenarında kendisiyle hemhâl olmak ona en iyi gelen şeylerdendi.

O, Dersim’in dışındaki dünyayı merak ediyordu.

Hayallerinin peşinden gitmek, yapmak istediklerini gerçekleştirmek için Tunceli’nden ayrılmak istiyordu.