banner banner banner
Nutuk
Nutuk
Оценить:
 Рейтинг: 0

Nutuk

Bu küçük ve önemsiz gibi görünen noktaları o zamanki durumu görüşte dikkate değer anlayış ve zihniyet farkları olduğunu gösterdiği için kayıt ve işaret ediyorum.

Diyarbakır’da, 13’üncü Kolordu Komutanı’nın hareket tarzı şüpheli görüldüğünden, doğrudan doğruya bu Kolordunun kurmay başkanına 3’üncü Kolordu Komutanı’nın imzasıyla 7 Eylül 1919 tarihinde yazılan (kişiye özel) şifrede Vali Galip, Malatya Mutasarrıfı Halil, Kamuran, Celadet ve Ekrem Beyler ile beraber İngiliz binbaşısının mutlaka yakalanmaları ve Sivas’a gönderilmeleri için Elazığ’da bulunan 15’inci Alay Komutanı İlyas Bey’in bizzat emrinde altmış kadar atlı ve katırlı askerden ibaret bir müfrezenin en geç olarak 9 Eylül’de Harput’tan Malatya’ya hareketi hakkında, işin bir an önce bitirilmesi bakımından, doğrudan doğruya tebligat yapıldığı bildirildi ve müfrezenin derhâl hareketinin sağlanması rica edildi. 8 Eylül’de, Sivas’tan da bir otomobille bazı subaylar gönderileceği malumatı verildi (Ves. 57).

Diyarbakır’dan, Kurmay Başkanı’nın 7-8 Eylül 1919 tarihiyle bana gönderdiği şifrede:

“Yakalama hakkındaki arzuyu öğrendim. Bu hususta Komutan Bey’in emir vereceğini hiç sanmıyorum. Çünkü askerî vasıflarını çok iyi biliyorum. Tarafımdan yapılacak tebligatı ise, olduğu gibi yerine getirmekte tereddüt ederler. Bu hususta İstanbul ile haberleşmekteyiz. Bu duruma göre, ne yapılacağının tayini yüksek kararınıza bağlıdır. Şifre kaleminin 357 numarasıyla arz edilmiştir.”

    13’üncü Kolordu Kurmay Başkanı
    Halit

EIazığ’daki Alay Komutanı İlyas Bey’den, 13’üncü Kolordu Komutanı’nın emrine cevap olarak gelen 8 Eylül tarihli telgrafta da “Kolordudan aldığım emir üzerine hareketim geri bırakılmıştır. Kolordunun izni olmadan, buradan hareket etmekliğim uygun olmayacağından hareket emrimin Kolordudan bildirilmesine, lütfen yardımcı olunuz.” denilmekteydi (Ves. 58).

Halit Bey’e derhâl verdiğim cevap aynen şuydu:

    7-8 Eylül 1919

Malum kişilerin alçaklıkları ortaya çıkmıştır. İstanbul hükûmeti… bu alçaklığa ortaktır. Oradan emir beklemek, düşmana fırsat vermektir. Bu hususta tebligatta bulunurken hiç kimseyi tereddüte düşürmeyecek şekilde, derhâl emir vermek, vakit geçirmemek lazımdır. Komutanın tereddüt edeceğine ihtimal veriyorsanız, zatıaliniz tarafımızdan Elazığ ve Malatya’daki alay komutanlarına yapılmış tebligatımızın uygulanmasını bildiriniz. Hakikaten lüzum varsa, komutayı, uygun gördüğünüz tümen komutanlarından birisi eline alsın! Ağırdan alma zamanı geçmiştir. Yaptıklarınızı bildirmenizi bekliyoruz, kardeşim.

    Mustafa Kemal

Alay Komutanı İlyas Bey’e de aynı tarihte bizzat şu emri verdim. “Malum kişilerin ihaneti ortaya çıkmıştır. İstanbul’daki merkezî hükûmet de bunların ihanetine ortaktır. Kolordunuz komutanı bu hususta izin istemiş olabilir ve cevap alamayabilir. Bu bakımdan meselenin kesin olarak halledilmesini zatıalinizden beklerim. Cevabınızı bekliyorum, efendim. Malatya’da bu işi hallettikten sonra, gerekirse, Sivas’ta bize katılırsınız. Mustafa Kemal-”. Şifre dışındaki imza da 3’üncü Kolordu Kurmay Başkanı Zeki Bey’indi.

Malatya’da bulunan 12’nci Süvari Alayı Komutanı’nı da 7-8 Eylül gecesi, bizzat telgraf başına çağırmış ve görüşmekteydim. Alay Komutanı Cemal Bey’den durumu ve kuvveti hakkında bilgi aldım. Gelenlerin, beraberindeki silahlı Kürtlerin “onbeş-yirmi kişi kadar” olduğunu ve alayın da merkezde “ancak o kadar kuvveti” bulunduğunu söyledi. Ben bu kuvveti kâfi gördüm. Hatta süvari ve topçu alayının yalnız subayları kâfi gelebilirdi. Yalnız hususi durumu ve ruh hâlini anlamak istiyordum.

Bunun üzerine telgraf görüşmesi şöyle oldu:

Ben: “Vali Galip Bey, İngiliz binbaşısının, Kamuran, Celadet ve Ekrem Beylerin hepsinin ustalıklı bir tertiple bu gece yakalanarak Sivas’a gönderilmeleri zaruridir. Durumunuz bunu yapmaya elverişli midir? Size buradan ve Harput’tan yardım yetiştirilecektir.”

Cemal Bey: “Valiyi de beraber mi?” Ben: “Bilhassa, evet!”

Cemal Bey: “Arz ettiğim üzere, durumum ve kuvvetim elverişli değildir. Kamuran, Celadet ve Ekrem Beylerin yakalanmaları hakkında 13’üncü Kolordu Komutanı ile haberleşme yapıldı. Neticesinde, şimdilik yakalanmalarının durumun nezaketi dolayısıyla uygun olmayacağı hakkında emir de çıkmıştır.” dedi.

Artık, bu zatın daha fazla üzerine varılamazdı. “Kendilerine hissettirmeksizin sıkı sıkıya göz hapsinde bulundurunuz. Kolordunuzdan emir gelecektir. Hareket ederlerse, ne tarafa doğru ve ne vasıtayla hareket edeceklerini derhâl bildiriniz.” talimatını vermekle yetindim (Ves. 59).

8 Eylül günü Cemal Bey’den şifreyle “malum kişilerin hâlâ orada olup olmadıklarını ve göz hapsinde tutmak için alınan tedbirlere ne dereceye kadar güvenilebileceğini” sordum ve kendisine “günde iki defa rapor vermesini” emrettim.

Halit Bey’e yazdığım telgrafa ertesi günü (8 Eylül 1919) aldığım cevapta, Elazığ’da Alay Komutanı İlyas Bey’e emir verildiği ve bu emrin sureti bildiriliyordu (Ves. 60).

Kolordu Komutanı Cevdet Bey de İlyas Bey’in 52 katırlı asker ve iki makineli tüfekle 9 Eylül sabahı hareket ettiğini ve 10 Eylül akşamı Malatya’da bulunacağını bildirdi. 9 Eylül tarihli olan bu şifresinde “muhalefetlerle dolu bir muhitte, daha fazla faaliyet göstermemek hususunda kendisini mazur göreceğimi” de söylüyordu (Ves. 61).

9 Eylül’de, İlyas Bey müfrezesinden başka Aziziye’den iki süvari bölüğü, Siverek’ten Malatya’daki alaya bağlı bir bölük de Malatya’ya gönderildi (Ves. 62, 63, 64).

Vali Ali Galip Bey’in ve Bedirhanlılar ile Cemil Paşazade’nin yaptığı propagandanın tesirini silmek için Elazığ ve Dersim dolaylarıyla ilgisi olduğunu bildiğim ve o sırada Kemah’ta bulunan Halit Bey’e (eski mebus) 9 Eylül’de Elazığ’a hareket etmesini ve Haydar Bey ile irtibat kurmasını yazdım (Ves. 65). Ayın sonuna doğru oraya geldi.

Van valisi bulunan Haydar Bey de Elazığ Valiliği görevine başlamak üzere Erzurum’dan yola çıkarılmıştı. Haydar Bey 15’inci Kolorduya bağlı olup Mamahatun’da bulunan bir süvari alayı ile de irtibat kurarak gerektiğinde bu alayı Malatya’ya doğru harekete geçirecekti.

Otomobille bazı subayların da Malatya’ya gönderileceğine dair bir kayıt vardı.

Gerçekten, arkadaşlarımızdan Recep Zühtü Bey, görünüşte 3’üncü Kolordu Yaveri sıfatıyla, benden aldığı hususi talimatla, beraberinde bazıları olduğu hâlde 9 Eylül’de, otomobille Malatya’ya hareket etti. Maalesef, bindiği otomobil yolların bozuk ve çamurlu olmasından Kangal’da bozulmuş ve tam zamanında Malatya’ya yetişememişti. Kangal’dan sonra, kâh araba ve kâh hayvanla gece gündüz yola devam ederek Sivas’tan hareketinin dördüncü günü öğleden sonra Malatya’ya varabilmişti. Recep Zühtü Bey’in verdiği raporlar, durumun aydınlığa kavuşmasına çok yararlı olmuştu.

Efendiler, 10 Eylül günü geç vakit şu telgrafı aldık:

Kişiye özeldir.

    Malatya’dan, 10.9.1919

Hiç durmayacaktır.

Sivas’ta 3’üncü Kolordu Komutanlığına, Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’nedir:

1- 10.9.1919 saat 2 sonrada, sağ salim Malatya’ya varılmıştır.

2- Malum kişilerin hepsinin maalesef Kâhta’ya doğru kaçtıkları, etraflı bilginin daha sonra verileceği arz olunur.

    15’inci Alay Komutanı
    İlyas

Aynı günde fakat İlyas Bey’in telgrafından sonra da şu telgrafı alıyoruz:

Çok aceledir.

    Malatya’dan 10.9.1919

Sivas’ta 3’üncü Kolordu Komutanlığına; Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne,

1- Harput Valisi ile Malatya Mutasarrıfı ve İngiliz binbaşısı ve yardakçıları olan malum kişiler 15’inci Alayın Elazığ’dan hareketini ve kendilerinin yakalanacaklarını haber alır almaz bugün sabah erkenden kaçmışlardır. Bunların Kâhta’daki Bedir Ağa’nın yanına gittikleri ve oradan temin edecekleri Kürtlerle burayı basmaya gelecekleri söylenmektedir.

2- Bunların ve Bedir Ağa aşiretinin fenalığa yeltendikleri takdirde, haklarında takibat yapılması için Kolordudan emir alınmıştır; izleri takip edilmektedir, netice ayrıca arz edilecektir.

3- 15’inci Alay Komutanı’nın emrindeki kuvvetle, bugün saat 2 sonrada, Malatya’ya geldikleri arz olunur.

12’inci Süvari Alay Komutanı

    Binbaşı Cemal

Aynı tarihte yazılmış olan bu iki telgraf yan yana getirilerek incelenirse dikkate değer bazı noktaların göze çarpmamasına imkân yoktur.

Süvari Alay Komutanı Cemal Bey, tarafımızdan aldığı talimat üzerine, malum kişileri sıkı ve emin bir şekilde göz hapsinde bulunduracak ve günde iki defa rapor verecekti.

Adı geçen şahıslar 10 Eylül günü sabah erkenden kaçtıkları hâlde Cemal Bey bu hususu ancak İlyas müfrezesinin gelmesinden ve İlyas Bey’in raporundan sonra bildiriyor. Cemal Bey, kaçakların, İlyas Bey müfrezesinin Elazığ’dan hareketini haber aldıklarını söylüyor. Hâlbuki telgrafhane Cemal Bey’in kontrolü altındaydı.

Sonra kaçakların Kürtleri toplayıp Malatya’yı basacakları söylentisinin dolaştığını da ilave ediyor. Bu noktalar, süvari alay komutanı hakkında şüphe ve tereddüt uyandırmaktadır.

Sonradan alınan bilgilerden anlaşıldı ki Ali Galip ve arkadaşlarına 9 Eylül akşamı haber verilmiş. Ali Galip geceyi uykusuz, hükûmet binasında geçirmiştir. 10 Eylül’de yanlarında birkaç jandarma ve silahlı Kürt olduğu hâlde, hükûmet binasında toplanıyorlar, veznedarın odasına giriyorlar, kasayı açıyorlar, yanlarına almak üzere altı bin lira sayıp bir kenara koyuyorlar ve kasaya konulmak üzere şu senedi yazıyorlar:

Mustafa Kemal Paşa ve adamlarının ortadan kaldırılması masraflarına karşılık olmak üzere, bu husustaki emre uyularak altı bin lira alınmıştır. 10 Eylül 1919. Halil Rami, Ali Galip.

İlyas Bey müfrezesinin Malatya’ya yaklaşmakta olduğu anlaşıldığı bir sırada, süvari alay komutanı, subaylara Mutasarrıf’ın evini hedef gösteriyor. Mutasarrıf’ın evini sarıyorlar, telefon tellerini kesiyorlar ve evi basıyorlar. Bu hareketin başladığını sezen Halit Bey’in ailesi, hükûmet dairesine haber veriyor. Hükûmet dairesinde para almakla meşgul olan Vali, Mutasarrıf ve arkadaşları durumdan haberdar olur olmaz korku ve telaşla her şeyi unutup aldıkları parayı ve yazdıkları senedi olduğu gibi bırakıyorlar ve beraberlerindekilerle birlikte hazır bulunan atlarına binerek hemen kaçıyorlar (Ves. 66-67).