banner banner banner
Türkçede Deyimler
Türkçede Deyimler
Оценить:
 Рейтинг: 0

Türkçede Deyimler


Aşık atmak: Yarışmak.

Aşka gelmek: Aşırı duygulu olmak.

Aşketmek: Şiddetle vurmak. Tokat atmak.

At oynatmak: Herhangi bir konuda istediği gibi davranmak.

Ateş açmak: Silah kullanıp, mermi atmak.

Ateş almak: Tutuşmak. Birdenbire kızmak, öfkelenmek.

Ateş bacayı sarmak: Bir işin önüne geçilmez bir hâl alması, olup bitmesi. Aşık olmak; sevdaya tutulmak.

Ateş kesmek: Silah bırakışması. Barış yapmak.

Ateşle oynamak: Çok tehlikeli bir işe girişmek.

Ateş pahası: Çok pahalı.

Ateş püskürmek: Çok kızmak.

Ateş saçmak: Çok kızmak.

Ateş yağdırmak: Çok kızıp, bağırıp çağırmak.

Ateşe atılmak: Göz göre göre tehlikeye atılmak.

Ateşe körükle gitmek: Bir işe karşı kışkırtıcı davranış göstermek.

Ateşe yakmak: Birini kötü duruma sokmak.

Ateşe yanmak: Kötülüğe uğramak.

Ateşine yanmak: Birinin yüzünden kötü bir duruma düşmek.

Atıp tutmak: Kötü söylemek. Palavra atmak.

Attan inip eşeğe binmek: Bulunduğu seviyeden daha aşağılara düşmek.

Avucunu yalamak: Umduğunu elde edemeyenler için kullanılır.

Avucunun içine almak: Bir kimseyi dilediği gibi yönetmek.

Avuç açmak: Dilenmek.

Ayak atmak: Varmak, girmek.

Ayak bağı: Engel.

Ayak basmak: Bir yere varmak.

Ayak diremek: Direnmek. İnatlaşmak.

Ayak öpmek: Yalvarmak.

Ayak sürtmek: Dolaşmak. Bereket getirmek.

Ayak sürümek: Geciktirmek. Gönülsüz olmak.

Ayak takımı: Düşük, eğitim görmemiş kimse.

Ayak uydurmak: Bir duruma uymak.

Ayağa düşmek: Yalvarmak. Değerini yitirmek.

Ayağa kaldırmak: Heyecana düşürmek. Ortalığı birbirine katmak. Telaşa vermek.

Ayağı alışmak: Bir yere gitmeye alışmak.

Ayağı dolaşmak: Şaşırmak.

Ayağı göğe ilişmek: Umulmadık engele uğramak.

Ayağı suya ermek: Gerçeği anlayıp aklı başına gelmek.

Ayağı yerden kesilmek: Çok sevinmek.

Ayağı ile gelmek: Kendi isteğiyle gelmek.

Ayağı ile gitmek: Kendi isteğiyle gitmek.

Ayağı uğurlu: Bir yere varmakla iyi işlerin olması.

Ayağına kapanmak: Yalvarmak.

Ayağına kara su inmek: Uzun süre ayakta bekleyerek yorulmak. Çok yürümek.

Ayağına sıkı: Yorulmayan, hızlı yürüyen.

Ayağını denk almak: Uyanık bulunmak.

Ayağını kaydırmak: Birini işinden etmek.

Ayağında donu olmamak: Yoksul.

Ayağının altına karpuz kabuğu koymak: Bir kimseyi düzenle yerinden etmek. Hainlik etmek.

Ayağının türabı olmak: Birine kul gibi bağlanmak.