banner banner banner
Türkçede Deyimler
Türkçede Deyimler
Оценить:
 Рейтинг: 0

Türkçede Deyimler


Ayak uydurmak: Yürüyüşünü ya da davranışını başkalarına göre ayarlamak.

Ayakları geri geri gitmek: Bir yere istemeye istemeye gitmek.

Ayaklı kütüphane: Çok şey bilen.

Ayakta tutmak: Bir şeyi devamlı kılmak. Güç vermek.

Ayranı kabarmak: Coşmak, gayrete gelmek.

Aza çoğa bakmamak: Olanla yetinmek.

– B —

Baba adam: Yaşlıca, olgun, iyi yürekli adam. Merhametli insan.

Baba ocağı: Babadan kalma ev.

Baba yurdu: Babadan dededen kalma ev, yer. Sıla.

Bağrına taş basmak: Her türlü acıya katlanmak.

Bağrı yanık: Kederli.

Bahtı açık: Talihli.

Bahtı kara: Talihsiz.

Bal alacak çiçeği bilmek: Yararlı olacak şeyi bilmek. Çıkarını bilmek.

Balon uçurmak: Asılsız haber yaymak.

Balta olmak: Rahatsız etmek.

Baltayı taşa vurmak: Bilmeden dokunucu söz söylemek, pot kırmak.

Bana mısın dememek: Aldırmamak.

Barut kesilmek: Çok kızmak.

Barutla oynamak: Tehlikeli işlere girişmek.

Basireti bağlanmak: İyi düşünememek.

Baskın çıkmak: Üstünlüğünü göstermek.

Baskın yapmak: Suçüstü yakalamak, düşmana saldırmak.

Başa kakmak: Yapılan bir iyiliği yüzüne vurmak.

Baş başa vermek: Birkaç kişinin bir araya gelip konuşması. Beraberlik.

Baş eğmek: Kabul etmek.

Baş göstermek: Belirmek.

Baş kaldırmak: Karşı koymak, isyan etmek.

Baş vurmak: Müracaat etmek.

Başgöz etmek: Evlendirmek.

Başıboş: Serbest.

Başı bozuk: Sivil, asker olmayan. Düzensiz.

Başı darda olmak: Sıkıntıda olmak.

Başı hoş olmamak: Sıkıntıda olmak.

Başı kazan olmak: Zihince yorulmak.

Başına buyruk: Kimseyi dinlememek.

Başına çorap örmek: Birisine kötülük etmek için hazırlık yapmak.

Başına ekşimek: Yük olmak, üstüne kalmak.

Başı nara yanmak: Bir başkası için zarar görmek.

Başında kavak yeli esmek: Toyca düşünmek.

Başından savmak: Bir istekte bulunanı bir bahaneyle uzaklaştırmak.

Başını alıp gitmek: Bir yerden uzaklaşmak.

Başını gözünü yarmak: Bir şeyi berbat etmek, becerememek.

Başının etini yemek: Fazla rahatsız etmek.

Baştan çıkmak: Ahlakı bozulmak.

Bel bağlamak: Güvenmek.

Bel bel bakmak: Anlamsız, durgun ve şaşkın bakmak.

Bıyık altından gülmek: Belli etmeden alay etmek.

Biçilmiş kaftan: Yakışan iş. En uygun olan iş veya durum.