Şeyhülislamlık makamı tarafından meclisin yeniden oluşturulması ve görevlerin belirlenmesi amacıyla on yedi maddeden oluşan bir nizamname hazırlanmış ve üyeliğe seçilecek şeyhlerin isimleri ile birlikte sadaret makamına gönderilmiştir. Meşihatın tezkeresi sadaret tarafından Meclis-i Vâlâ’ya gönderilmiş ve kabul edilmiştir. Nizamname ile birlikte meşihatın, meclis için teklif etmiş olduğu üyelerin de isimleri tasvip görmüş ve çalışmalarına başlamışlardır.86 Şeyhülislamlık makamının hazırlamış olduğu bu nizamname 7 Recep 1283 / 19 Kasım 1866 tarihinde onaylanmış ve böylece Meclis-i Meşâyih resmen ve fiilen göreve başlamıştır.87 Meclis, ilk teşkilinde bir başkan ve altı üyeden oluşmuştur.88
Meclis-i Meşâyih’in görev ve yetkileri ile ilgili önemli değişikliklerin yapıldığı bir diğer tarih ise 1891 yılıdır. 1891’de Meclis-i Meşâyih’in nizamnamesi tadil edilmiştir. Kurum için tadilen yazılmış 22 maddelik yeni nizamnameden önce, kurumun görev sahası İstanbul ve Bilad-ı Selase’deki tekkeleri kapsamaktadır.89 1891 yılında düzenlenmiş olan nizamname ile imparatorluk sınırları içerisindeki bütün tekke ve zaviyeler Meclis-i Meşâyih’e bağlanmıştır. Bu nizamname ile görev sahası genişletilmiş olan kuruma bağlı taşra encümenliklerinin de kurulmasının yolu açılmıştır.90 Dolayısıyla 1891 yılını, kurumun görev sahası ve yetkilerinin genişletildiği, meclis açısından önemli bir dönüm noktası olarak kabul etmek gerekir. Meclisin 1891 yılında yazılan tadil edilmiş nizamnamesinde, kurumun başkan ve azalarının sayısı ve kimlerden oluşacağının tespiti şeyhülislamlık makamının yetkisine bırakılmıştır.91
Kurumun yapısı ve yetkilerinde değişikliklerin yapıldığı bir diğer önemli tarih ise 1918 yılıdır. 5 Mart 1918 yılında çıkan “Daire-i meşihatta bir Dâru’l-Hikmeti’l İslâmiyye kurulması, Meclis-i Meşâyih’in tevsi-i, müftülerin sınıf ve maaşatı hakkındaki kanun” ile meclisin yapısında değişikliğe gidilmiştir. Yedi maddeden oluşan bu kanunun iki maddesi Meclis-i Meşâyih ile ilgilidir.
Kanunun ikinci maddesinde, Meclis-i Meşâyih’in bir reis ve yedi azadan oluştuğu belirtilmiştir. Dördüncü maddede ise Meclis-i Meşâyih’in başkan ve azalarının evsafı ve seçiminin nizamname ile belirleneceği ifade edilmiştir. Bu kanunun ekinde Meclis-i Meşâyih’te görev yapacak başkan, üye ve kâtiplerin maaşları da belirtilmiştir. Buna göre, “Başkan 1 kişi 50, üye 7 kişi 20, başkâtip 1 kişi 20, kâtip 1 kişi 8, hademe 1 kişi 5 lira” alacakları belirtilmiştir. Burada dikkat çeken husus aynı kanunla kurulmuş olan Dâru’l-Hikmeti’l İslâmiyye’nin başkan, üye ve kâtiplerinin maaşlarının, Meclis-i Meşâyih personelininkinden daha fazla olduğudur.92
Yayımlanmış olan bu kanununda ve esbab-ı mucibe layihasında da Meclis-i Meşâyih ile ilgili bazı bilgilere yer verilmiştir. Buna göre; Meclis-i Meşâyih tekke ve zaviyelerin tarikat adabına göre idarelerini temin etmek, postnişinleri aydınlatmak ve irşat etmek, ehliyetli faziletli ve muktedir kişileri şeyhliğe seçmek ve tayin etmek vazifesiyle sorumlu tutulmuştur. Meclis-i Meşâyih’in mevcut yapısıyla, bu görevini yürütmekte yetersiz kaldığı bu nedenle kanunun ikinci maddesi ile yapısının genişletilmesinin amaçlandığı belirtilmiştir.93
Çıkarılmış olan bu kanunun dördüncü maddesi gereğince, 18 Temmuz 1334 tarihinde, on dokuz maddeden oluşan Meclis-i Meşâyih’in son nizamnamesi yayımlanmıştır. Böylece Meclis-i Meşâyih’in 1864 yılında başlayan kuruluş süreci ve yapısındaki değişiklikleri içeren düzenlemeler, 1918 yılında tamamlanmıştır.
Meclis-i Meşâyih Nizamnameleri
Tasavvufi hayatı düzenlemek ve kontrol etmek amacıyla, Şeyhülislamlık makamına bağlı olarak kurulmuş bir kurum olan Meclis-i Meşâyih’in görev ve sorumluluklarını belirleyen üç nizamname düzenlenmiştir. Meclisin ilk kuruluş girişimleri 1864 yılında, Şeyhülislam Atıfzade Ömer Hüsameddin Efendi döneminde başlamıştır.94 1864 yılında İstanbul ve Bilad-ı Selase’de bulunan tekke ve zaviyelere yapılacak atamalarda, dervişler arasındaki ihtilafı çözmek amacıyla Şeyhülislamlık bünyesinde Meclis-i Meşâyih kurulmuştur. Fakat bu kuruluşta, kurum için nizamname düzenlenmemiştir. Evkaf Nezaretinin, kurulmuş olan bu meclisin yazışmalarını dikkate almaması nedeniyle kurum işlevsiz kalmıştır. 7 Ekim 1866 tarihinde, dönemin şeyhülislamı Mehmet Rıfkı Efendi meclisin işlevsiz kalmasından rahatsız olmuş sadarete başvurarak tekrar kurulmasını talep etmiştir. Bu girişim sonucunda, 15 Kasım 1866 tarihinde Meclis-i Meşâyih Nizamnamesi onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Meclis-i Meşâyih’in on yedi maddeden oluşan ilk nizamnamesi kurumun arşivinde bulunan kayıtlarda yer almamaktadır. Osmanlı arşivlerinde bulunan bu nizamname Muharrem Varol tarafından 2010 yılında bulunup yayımlanmıştır.95 Meclisin kuruluşundan yaklaşık yarım asır sonra 1918 yılında yayımlanmış olan Meclis-i Meşâyih Nizamnamesi, dönemin basınında yer almıştır. Meclis-i Meşâyih’in ilk nizamnamesinin uzun süre bulunamamış olması konu ile ilgili araştırmalar yapmış olan bilim insanlarının, 1918 yılına ait ikinci nizamnameyi göz önünde bulundurarak değerlendirme yapmalarına neden olmuştur. Meclisin ilk nizamnamesinin bulunamaması nedeniyle değerlendirmelerini son nizamname üzerine yapmış olan araştırmacılar, ikisinin de muhtemelen benzer olacağı düşüncesini ifade etmişlerdir. “Aynısı olmasa da ufak tefek ilave ve değişikleri ihtiva eden bir devamı olduğu ileri sürülebilir”.96 Meclis-i Meşâyih’in ilk nizamnamesinden sonra 1891 yılında, ortaya çıkan bazı ihtiyaçlar nedeniyle bunun tadil edilmesi yoluna gidilmiştir. Meclisin kuruluşundan beş yıl kadar sonra yirmi iki maddeden oluşan ilkinin tadil edilmiş bir şekli olan nizamname yayımlanmıştır.
Meclis-i Meşâyih kurumu için son yapılan düzenleme 1336/1918 yılında olmuştur. 1918 senesinde on dokuz maddeden oluşan kurumun son nizamnamesi yayımlanmıştır.
Meclis-i Meşâyih’in İlk Nizamnamesi
Meclis-i Meşâyih’in ilk nizamnamesi 27 T.evvel 1382 tarihlidir. On yedi maddeden oluşmaktadır.97 Nizamnamenin ilk maddesinde, Meclis-i Meşâyih’in meşihat makamına bağlı bir kurum olduğu, ele aldığı konuları ve görüştüğü konularla ilgili raporları Şeyhülislamlık makamına sunmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Meclis-i Meşâyih’in ele almış olduğu konularla ilgili doğrudan hüküm veremeyeceği, bunlarla ilgili nihai onay mercisinin meşihat makamı olduğu ifade edilmiştir. Meclis-i Meşâyih’in faaliyetlerine baktığımızda alınan kararların onay için Meşihat’a sunulduğunu hatta kurumlar ile yapılmış yazışmaların da bir üst makam olan Şeyhülislamlık makamının havalesi ile gerçekleştiği görülmektedir.98
Nizamnamede, meclis üyelerinin çalışmalarını nasıl yapacakları da açıklanmıştır. Buna göre ele almış oldukları konuları, adalet ve hakkaniyet ölçüleri içerisinde incelemeleri, şahıslara ait meselelerde, kişileri dinleyerek tarafsızca karar vermeleri istenmiştir.
Nizamnamede daha sonra şeyhlik makamı boşalan tekkelere yapılacak atamalar hususunda bilgiler verilmiştir. Bu bölümde çocuksuz olarak vefat eden şeyhlerin yerine nasıl atama yapılacağı ve bunun şartları belirlenmiştir. Bir şeyhin vefatı hâlinde çocukları yoksa merkez tekkenin yapmış olduğu önerinin dikkate alınacağı, teklif edilen adayın tarikat halifelerinden birisi olması, dinî ve manevi ilimlerde ehliyet sahibi bir kişi olması istenmiştir. Meclis-i Meşâyih, atanacak kişinin istenilen şartları taşıyıp taşımadığını tespit etmekle yükümlü tutulmuştur. Meclis, merkez tekkenin önerdiği kişiyi yeterli bulmaması durumunda atamasını yapmama hakkına sahiptir. Şeyhlik görevi müştereken yürütülen tekkelerde, birinin sonrasında çocuk bırakmadan vefatı durumunda, ortak olan diğer şeyhin ilmî durumunun ve ehliyetinin dikkate alınacağı, bunların istenilen düzeyde olması durumunda müşterekliğin ortadan kaldırılacağı belirtilmiştir. Bu durumda müştereken şeyhlik görevinin ortadan kaldırılmasının hedeflendiği anlaşılmaktadır. Ölen şeyhin bir çocuğu varsa ve ehliyeti ispat edilmiş ise meclis tarafından görevin bu kişiye verileceği, aksi durumda tekkenin ait olduğu tarikata mensup hülefa arasından ehliyetli birisinin seçileceği belirtilmiştir. Şayet söz konusu tarikatın hülefası arasında da ehliyetli birisi bulunmaz ise seçimle tasavvuf ehli başka birisi belirlenip ona görev verilecektir. Ölen şeyhin evladı küçük ise ehliyet kesbedene kadar yerine bir kişinin vekil tayin edileceği ifade edilmiştir. Atanacak vekilin de söz konusu tekkenin mensubu olduğu tarikatın hülefalarından birisi olması, şayet bunlar arasında uygun bir kişi bulunamaz ise diğer şahıslardan ehliyeti ispat edilmiş bir kişinin atanacağı şartı konulmuştur. Nizamnamenin atamalarla ilgili maddelerinde birinci önceliğin ehliyetli olma, ilmî ve dinî konularda yeterli olmak şartına bağlandığı görülmektedir.
Nizamnamede ayrıca, yapılacak şeyh atamalarının Evkaf Nezareti kayıtlarına göre yapılmasının gerektiği belirtilmiştir. Atama işlemlerinin, Evkaf Nezareti ile koordineli bir şekilde yapılması, problem olan durumlarda da bu nezaretin teftiş mahkemesi yetkili kılınmıştır.
Nizamnamenin yedinci maddesinde, şeyhlik görevine getirilecek kişilerin hangi tarikata mensup olursa olsun, bu görev için ehil olmalarına dikkat edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Manevi ve zahirî kabiliyeti haiz olmayan kişilere icazet ve ehliyet verilmemesine azami gayret gösterilmesi, Meclis-i Meşâyih’ten istenmiştir. Yine bu maddede, uhdelerinde tekke şeyhliği görevi bulunmayan kişilerin, tarikat erbabı olsalar bile çarşı pazarda şeyhlere mahsus kıyafetler ile dolaşmamaları istenmiştir. Bu kişilerin tekkelerin ayin günlerinde bu kıyafetleri giyebilecekleri, diğer zamanlarda ise dervişlere mahsus kisve ile dolaşabilecekleri belirtilmiştir.
Tekkelerden şeyhler ve dervişler ile ilgili gelen şikâyet ve problemlere meclisin çözüm bulacağı, şayet verilen kararların tasvip görmemesi durumunda konunun meşihat makamına bildirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Nizamnamenin bu bölümünde, Meclis-i Meşâyih’e, kendisine gelen problemleri çözücü bir mahkeme görevi yüklenmiştir. Meclis-i Meşâyih İstanbul ve Bilad-ı Selase’de bulunan tekkelerde gerçekleşebilecek şeriat ve tarikat adabına aykırı muamele ve davranışları tetkik ve tahkik etmek ve bir sonuca vardırmakla görevli kılınmıştır. Meclisin alacağı kararlarda, üyeler arasında ihtilaf çıkması durumunda çoğunluğun görüşüne göre hüküm verilecektir.
Nizamnamede ayrıca, taşradan İstanbul’a gelen ve bir tarikatın şeyhi olduklarını iddia eden kişilerin, sayı ve tarikat derecelerinin araştırılması görevi de Meclis-i Meşâyih’e verilmiştir. Meclisin, İstanbul ölçeğinde hareket edeceği belirtilmesine rağmen nizamnamenin vermiş olduğu bu yetki ve görev, kurumun etkinliğinin taşrayı da kapsadığını göstermektedir.99
Nizamnamenin on ikinci maddesinde, Mevlevi tekkelerindeki şeyhlik görevine eskiden olduğu gibi, Konya’da bulunan Çelebi Efendilerin atama yapacağı fakat bu tarikatın dervişlerinin şahıslarını ilgilendiren davalara Meclis-i Meşâyih’in bakacağı belirtilmiştir. Meclis kendisine bu yönde gelen şikâyet ve talepleri değerlendirip meşihat makamına bildirecektir.
Nizamnamede ayrıca Meclis-i Meşâyih’in kuruluş amacı açıklanmıştır. Buna göre; amaç, “turuk-u ali’yyenin şeref-i aslisine layık olan hüsn-ü sülüku’nun devam-u terakkisi ve aksi halatın men-u ıslahı kaziye-i hayriyyesi olup” şeklinde açıklanmıştır. Tekke ve zaviyelerde şeriat ve tarikat adabına göre ıslahatı lüzum görülen konuların mecliste ele alınabileceği vurgulanmıştır.
Ayrıca lüzum görülen durumlarda meşihat makamı tarafından nizamnameye madde ilave edilebileceği belirtilmiştir (14. Madde). Münhal bulunan bir tekkenin şeyhlik görevine yapılacak olan atamanın, vakfiye şartlarına göre yapılacağı ifade edilmiştir. Tarikatlara dair bazı önemli konuların görüşülmesi esnasında, gerekli görülmesi durumunda bazı şeyhlerin meclise çağırılıp onlardan görüş alınabileceği belirtilmiştir.
Nizamnamenin son maddesinde; yeni kurulmuş olan Meclis-i Meşâyih’in üye sayısının ve şahısların, meşihat makamı tarafından belirleneceği ifade edilmiştir.
Tadilen Kaleme Alınan Nizamname
Meclis-i Meşâyih’in ilk nizamnamesinde belirtilen, meclisin azaları ile reisinin tespiti ve üyelerinin sayısı, meşihat makamının yetkisine bırakılmıştı. Meşihat makamı bu nedenle ve gerekli gördüğü bazı değişiklikleri uygulamak için 1891 yılında yeni bir nizamname düzenlenmiştir.100 İlk nizamnamenin genişletilmiş şekli olan ve onun “esbab-ı mucibesi” olarak adlandırılan bu yeni belge, Meclis-i Meşâyih’in ikinci bir nizamnamesi olarak değerlendirilmiştir. Tadilen kaleme alınan bu nizamname yirmi iki maddeden oluşmaktadır. Bunda ilk nizamnamede bulunan bazı maddeler çıkartılmış, yeni hükümler ve açıklamalar eklenmiştir.
Yeni nizamnamede, görev sınırları daha önce sınırlı tutulan Meclis-i Meşâyih’in faaliyet alanı genişletilmiştir. Meclis-i Meşâyih’in bütün tekke ve zaviyelerin şeyh atamaları ve diğer sorunlarının çözüm mercisi olduğu belirtilmiştir (2. Madde). Yeni nizamnameye konulan bu çerçevedeki madde ile meclisin yetki alanı imparatorluk sınırları içerisinde bulunan bütün tekke ve zaviyeleri kapsamıştır. Nizamnamede, Meclis-i Meşâyih’in bir nazır, bir reis ve yeterli sayıda üye ve başkâtipten oluşacağı ifade edilmiştir (3. Madde). İlk nizamnamede olduğu gibi meclis, meşihat makamına bağlı Evkaf Nezareti ile koordineli bir faaliyet yürütecektir. Meclisin görüşmüş olduğu konularla ilgili oylamalarda, çoğunluğa göre hüküm verileceği eşitlik hâlinde ise nazırın taraf olduğu görüşün geçerli olacağı belirtilmiştir. Bu nizamname ile mecliste bulunması kararlaştırılan nazır, devlet tarafından atanan tarikat kontenjanından olmayan görevlidir. Tevcihi cihat nizamnamesi ile işlevsiz hâle gelen nizamnamenin beşinci maddesinde de değişiklikler yapılmıştır. İlk nizamnamede yer alan atama şekillerine eklemeler yapılmıştır. İlk nizamnamede belirtilen evladı olmayan ve vefat eden şeyhlerin yerine yapılacak atamalar ile ilgili şartlar korunmuştur. Sadece yeni atanacak kişinin ek bir vazifesinin olmamasının gerekli olduğu şartı getirilmiştir. Nizamnamede, meclisin atanacak kişilerle ilgili tetkik yapma ve ehliyetli olanı seçme görevinin olduğuna vurgu yapılmıştır (5. Madde). Şeyhlikleri müştereken yürütülen tekkeler ile ilgili atamalarda, ilk nizamnamede belirtilmiş olan ve göz önünde bulundurulması gereken şartlar korunmuştur (6. Madde).
Nizamnamenin şeyh atamaları ile ilgili bölümünde; vefat eden şeyhin yerine yapılacak atamada, bir evladı varsa bunun ehliyet ve yeterliliğinin meclisçe tespit edileceği, birden fazla evladı var ise de bunlardan öncelik büyüğünde olmak üzere yine ehliyet şartıyla ve meclisin tensibi ile atama yapılacağı ifade edilmiştir. Birden fazla evladı olan şeyhin yerine yapılacak atamalarla, diğer aile fertlerinin mağdur olmaması için de tedbirler alınmıştır. Ölen şeyhin evladının küçük olması durumunda yapılacak işlem hususunda, birinci nizamnamedeki şartlar korunmuştur. Bu tür durumlarda vekâleten atama yapılacağı ve vekilin taşıması gereken şartlara yer verilmiştir (8. Madde). İlkinde olduğu gibi bu nizamnamede de bütün atamaların Evkaf Nezaretinde bulunan vakıflarla ilgili kayıtlar doğrultusunda yapılacağı belirtilmiştir (10. Madde).
Nizamnamenin on birinci maddesinde, hangi tarikata mensup olursa olsun tekkelerdeki meşihat makamına atanacak kişilerin dinî ilimler ile tarikatın usul ve kaidesinden şifahi sınava tabi tutulacakları kaydedilmiştir. Bu sınavlar doğrultusunda atamalar yapılarak ehil olmayanlar engellenmiş olacaktır.
Nizamnamede ayrıca tekkelerde meydana gelebilecek şeriata, ahlaka ve tarikat usullerine aykırı davranışlarda bulunanlar ile ilgili uygulanacak yönteme dair bilgiler verilmiştir. Bu fiilleri yapan kişinin tekkenin şeyhi olması durumunda, meclise çağırılıp şiddetli bir şekilde uyarılması, hâlâ bu tür davranışlara devam edenlere, Şeyhülislamlık makamı tarafından uyarı yazısı yazılması öngörülmüştür. Buna rağmen hâlin devamında ise ayin yaptırmaktan menedilecektir ve yerine başka bir şeyh görevlendirilecektir. Bütün bu tedbirlerin sonuç vermediği durumlarda, görevden alınacağı ve nizamnamenin beşinci maddesi doğrultusunda yerine atama yapılacağı belirtilmiştir. Şayet bu yanlış davranışları sergileyen kişi şeyh değil de derviş veya halifelerden biri ise meclise çağrılıp uyarılması, fayda etmemesi durumunda, hırka ve tacının kendisinden alınması benimsenmiştir.
Nizamnamenin on dördüncü maddesinde, Mevlevi tekkeleri ile ilgili usullere yer verilmiştir. Bir öncekinde olduğu gibi, bu nizamnamede de Mevlevilere yönelik ayrıcalıklar korunmuştur. Nizamnamede daha sonra, tekkenin vakfiyesinde yer alan vâkıfın şartlarına, atamalarda dikkat edileceği ifade edilmiştir. Meclis-i Meşâyih’in var olma amacı, on altıncı maddede açıklanmıştır. Bu amaç bir önceki nizamnamede belirtilen meclisin kuruluş amacı ile aynıdır. Nizamnamede ayrıca, meşihatı bulunmayan tekke, cami, mescit, türbe ve hanelerde tarikat ayini yapılamayacağı ve bunun duyulması hâlinde menedileceği ifade edilmiştir.
Nizamnamenin 18-21. maddeleri taşrada Meclis-i Meşâyih’in teşkilatlandırılması ile ilgili hükümleri içermektedir.
Meclis-i Meşâyih’in taşra teşkilatlanmasının dayanağı nizamnamenin ikinci maddesinde belirtilen yetki sınırlarının imparatorluk dâhilindeki bütün tekkeleri kapsamasından kaynaklanmaktadır. Buna göre; taşrada şeyhleri ve dervişleri yoğun olan bölgelerde, müftü ve kadıların başkanlığında yerel meşâyih meclisleri kurulabilecektir. Oluşturulan bu meclislerin kuruluş izni Meclis-i Meşâyih tarafından verilecektir. Nizamnamede ayrıca taşradaki tekkelerde boşalan şeyhlik görevlerine yapılacak atamalarla ilgili bilgi verilmiştir. Buralarda da merkezdekine benzer bir usulün takip edileceği ifade edilmiştir. Boşalacak şeyhlik görevine yapılacak atamalar için talip olan kişilerin, yerel meclisler tarafından yirmi soruyu geçmeyecek bir sınava tabi tutulacakları, bunun sonunda atama mazbatası düzenlenerek merkez meclise bildirilecektir.
Nizamnamenin son maddesinde; ileride oluşacak şartlar ve ihtiyaçlar doğrultusunda nizamnameye ilaveler yapılması konusunun, meşihat makamının yetkisinde olduğu belirtilmiştir.
1918 Tarihli Nizamname
1918 yılında hazırlanmış olan bu nizamname, 9 Şevval 1336 / 18 Temmuz 1334 / 18 Temmuz 1918 tarihinde “Takvim-i Vekayi” ve “Ceride-i İlmiye” gazetelerinde yayımlanmıştır. Bazı araştırmacılar, bu nizamnamenin yayın yılını 1917 olarak vermiştir.101 Fakat arşiv kayıtlarında bu nizamnamenin 1918 yılında düzenlenip yayımlandığı anlaşılmaktadır. 1918 yılı Meclis-i Meşâyih için âdeta ikinci bir yapılanmanın gerçekleştiği yıl olmuştur.
Meşihat kurumuna bağlı Daru’l Hikmeti’l İslamiye adında bir kurumun kurulması, Meclis-i Meşâyih’in üye sayısının arttırılması ve müftülerin sınıf ve maaşlarının yeniden tespiti konularını kapsayan bir kanun çıkarılmıştır. 21 K.sani 1334 / 1918’de Meclis-i Mebusan’da 23 Şubat 1334 / 1918’de ise Meclis-i Âyan’da görüşülüp kabul edilen bu kanun, 5 Mart 1334 / 1918’de padişahın iradesiyle yürürlüğe girmiştir.102 Kanun 10 Mart 1334 / 1918 tarihinde “Takvim-i Vekayi”de yayımlanmıştır.103 Bu kanunla Meclis-i Meşâyih’in üye sayısı arttırılmış ve kurum için on dokuz maddeden oluşan yeni bir nizamname kaleme alınmıştır. Nizamname, dönemin şeyhülislamı Musa Kazım Efendi ve Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmıştır.
18 Temmuz 1334 tarihinde yayımlanmış olan bu nizamnamenin içeriği, öncekilerle farklılıklar taşımaktadır. Bu nizamnamede de meclisin başkan ve üyelerinin meşihat makamı tarafından seçileceği vurgulanmıştır. Bütün tekkelerin Meclis-i Meşâyih’e bağlı olduğu, taşradaki tekkelerin de bu kurumun yerel temsilcilikleri tarafından kontrol ve idare edileceği ifade edilmiştir. Vilayet liva ve kaza merkezlerinde Encümen-i Meşâyih kuruluşuna, meşihat makamı izin verecektir. Oluşturulan taşra meşâyih encümenlikleri de her yönü ile Meclis-i Meşâyih’e bağlı olacak ve onun kararlarına uyacaktır.
Nizamnamenin 5-9. maddeleri encümenin vazife ve yetkileri hakkındadır. Buna göre meclis üyeleri, tekkelerin sınıf ve derecelerine göre taksimi, şeyhlerin özlük bilgilerinin düzenlenmesi, tekke vakıf kayıtlarının tetkiki, tatbiki ve korunmasından sorumludur.
Meclis-i Meşâyih’in üyelerinden oluşan, üç kişilik bir encümen-i ilmi oluşturulacaktır. Dört yıllığına seçilecek bu kurul, tekkelerde uygulanması istenilen ilmî meseleler ile uğraşacaktır. Bu encümenin, ilmî çalışmaları meclisin genel kurulu ve meşihat makamınca onaylandıktan sonra “Ceride-i İlmiye”de yayımlanacaktır. Nizamnamenin dokuzuncu maddesinde; tekke ve zaviyelerin tevliyet haricindeki ilim vazifelere atanacak kişilerin imtihanları ve değerlendirilmesinin 23 Temmuz 1329 tarihli Tevcih-i Cihat Nizamnamesi’ne uygun olarak İstanbul’da Meclis-i Meşâyih tarafından yapılacağı belirtilmiştir. Yerel encümenlikler tarafından hazırlanan atama evrakları, onaylanmak üzere Meclis-i Meşâyih’e gönderilir. Meclisin de onaylamış olduğu atama kararları, meşihat makamının havalesi ile Evkaf Nezaretine bildirilecektir.
Nizamnamede görevini mazeretsiz şekilde ifa etmeyenlerin bu vazifelerinden, Meclis-i Meşâyih tarafından alınabileceği belirtilmiştir (13. Madde).
Cinayet ve namusa halel getiren davranışlarda bulunup haklarındaki hüküm kesinleşenlerin, Meclis-i Meşâyih tarafından görevden alınacak fakat hükümleri kesinleşmemiş tutukluların yerine vekil tayin edilecektir. Taşrada buna benzer suçlamalara dair yerel encümenin değerlendirme ve araştırma yapacağı, merkeze gönderecekleri raporlar doğrultusunda kararın Meclis-i Meşâyih tarafından alınacağı ifade edilmiştir.
Nizamnamenin on altıncı maddesinde; tekkelerin resmî ve hususi diye iki kısma ayrıldığı belirtilmiştir. Meclis-i Meşâyih’in önceki nizamnamelerinde, tekkelerle ilgili bu tür bir ayrıma gidilmemiştir. Resmî tekkeler her yönüyle Meclis-i Meşâyih’e bağlı kabul edilmiştir. Hususi tekkeler de ayin, vaaz ve tarikat adabı gibi konularda Meclis-i Meşâyih’in kararlarına bağlı kalmakla yükümlü kılınmıştır. Meclis-i Meşâyih’in önceki nizamnamelerinde, nizamname maddelerinin icrası Şeyhülislamlık makamının yetkilerine bırakılmıştır. Bunda ise nizamnamenin icrasının, Şeyhülislamlık ve Evkaf Nezaretinin yetkisinde olduğu belirtilmiştir.104
1918 Yılında Yayımlanan Nizamnamenin Esbab-ı Mucibesi
Meclis-i Meşâyih nizamnamesinin çıkması nedeniyle, esbab-ı mucibe layihası da düzenlenmiştir. Bu layihada; Daru’l-Hikmeti’l İslamiyye ve Meclis-i Meşâyih hakkındaki kanunun dördüncü maddesi gereği bir nizamnamenin düzenlenip kabul edildiği, buna ek olarak da bu esbab-ı mucibe layihasının hazırlandığı belirtilmiştir. Nizamnamenin üç fasıldan oluştuğu birinci fasılda; reis ve azaların evsafı, şartları ve seçilme şekilleri, ikincisinde; meclisin ve taşra encümenliklerinin vazife ve salahiyetleri, üçüncü fasılda ise tekkelerin çeşitleri ve Meclis-i Meşâyih’in bunlar üzerindeki yetkisinin tespit edildiği vurgulanmıştır.
Layihada meclisin kuruluş ve var olma amacı açıklanmıştır. Buna göre bir irfan ve ahlak mektebi olan sufilik mesleğinin bir kuruluşu olan Meclis-i Meşâyih’in başkan ve üyeleri, bu meslektekilere tezkiye-i nefis, davranış ve ahlak gibi konularda örnek teşkil edeceklerdir. Bu göreve seçilecek kişiler fazilet irfan ve basiret gibi vasıflar ile bilinen kişiler olmalıdırlar. İslam ümmetinin terbiyesinde rol alacak ve dinî konularda birlik sağlanmasına katkıda bulunacak müesseseler olan tekke ve zaviyeler, Meclis-i Meşâyih’e taşradakiler ise yerel encümenlikler vasıtasıyla bu kuruma bağlanmıştır.
Layihada, İslam ümmetinin son asırda içerisine düşmüş olduğu durumun, cehalet nedeniyle insanların yanlış telakkilere ve telkinlere muhatap olmasından kaynaklandığı ve dinî emirlerin tatbikinde Selefi Salihin’in yolundan uzaklaşıldığı vurgulanmıştır. Meclis-i Meşâyih, bu vaziyeti göz önünde bulundurarak, bu ahlak mekteplerinin eski gelenek ve kayıtlarını koruyarak ve asrın gereklerine de uygun bir yol izleyerek görevini yürütecektir. İslam’ın bu güzel vasıflarının tekkelerde uygulanması ve devam ettirilmesi için meclis, kendi bünyesinde komisyon oluşturacaktır. Oluşturulacak bu ilmiye encümeni, tekke ve zaviyelerdeki dinî, ilmî ve tarikat işleyişini takip edip değerlendirecektir. Layihada; nizamnamede belirtilen şekilde ilmiye encümeninin görevleri açıklanmıştır. Layihada ayrıca tekke ve zaviyelerin idaresi, buralardaki görevlere gelecek kişiler için yapılacak sınavlar ve atamalar ile ilgili kurallar belirtilmiştir. Meclis-i Meşâyih’in görev ve yetkileri anlatılmış, tekke ve zaviyelerin her yönüyle bu kuruma bağlı kalmalarının gerektiği vurgulanmıştır.
Layihanın sonunda, “Meclis-i Meşâyih’in ilim ve idari iştigalatının taksimi â’mal-ı kaidesine göre tanzimi ve müzakeratı ve mukarraratının tertibi ve encümen-i meşâyih heyetlerinin vezaifi ve tekayada tatbiki icab eden usul ve adabın suver-i icraiyesi misillu hususat mütenevvianın tayini müteaddid talimatnameler tanzime mutavaffık bulunmakla on sekizinci madde esasat-ı mezkureye nazaran kaleme alınmıştır.” ifadelerine yer verilmiştir.105