Книга Osmanlı’da Devlet Tekke Münasebetleri – Meclis-i Meşâyih - читать онлайн бесплатно, автор Zekeriya Akman. Cтраница 4
bannerbanner
Вы не авторизовались
Войти
Зарегистрироваться
Osmanlı’da Devlet Tekke Münasebetleri – Meclis-i Meşâyih
Osmanlı’da Devlet Tekke Münasebetleri – Meclis-i Meşâyih
Добавить В библиотекуАвторизуйтесь, чтобы добавить
Оценить:

Рейтинг: 0

Добавить отзывДобавить цитату

Osmanlı’da Devlet Tekke Münasebetleri – Meclis-i Meşâyih

Bu nizamnameler ve esbab-ı mucibe layihaları ile Meclis-i Meşâyih’in teşkili görevleri ve sorumlulukları belirlenmiştir.

Meclis-i Mebusan’da Meclis-i Meşâyih Görüşmeleri

1918 yılında Daru’l Hikmeti’l İslamiye’nin kuruluşu ve Meclis-i Meşâyih’in üye sayısının artırılması nedeniyle hazırlanan kanun, dönemin Mebusan ve Âyan meclislerinde görüşülmüştür. 1918 yılında çıkan bu kanunu ve kurum için yayımlanan nizamnameyi dikkate aldığımızda Meclis-i Meşâyih’in âdeta yeniden kuruluşu şeklinde değerlendirebiliriz. Zira bu dönemde, kurumun üye sayısı artırılmış, mali yapısında düzenlemeye gidilmiş ve yetkileri yeniden tanımlanmıştır. Kanun çalışmalarının yapıldığı Meclis-i Mebusan’da kurumun var oluş amacı, çalışmaları ve görev alanı tartışılmıştır. Bu tartışmalar o dönemin siyasetçilerinin Meclis-i Meşâyih’ten beklentilerini ortaya koyması bakımdan önem arz etmektedir. Görüşmelerde, kurumun hangi alanlarda ve nasıl faaliyet yürüteceği, çalışmalarındaki amacın neler olması gerektiği hususunda bilgiler verilmiştir. Biz de çalışmamızda Meclis-i Mebusanda yapılmış olan bu tartışmalardan bazı örneklerle dönemin siyasetçilerinin kuruma bakış açısını tanıtmakta fayda görmekteyiz.

Meclis-i Mebusân’da Meclis-i Meşâyih ile ilgili müzakereler 21 K.sani 1334 / 1918 Pazartesi günü yapılmıştır. Hacı Adil Bey106 başkanlığında yapılan toplantıda kanunun geneli üzerinde yapılan görüşmelerde ve özellikle ikinci madde görüşülürken Meclis-i Meşâyih gündeme gelmiştir. Toplantıya şeyhülislam adına Bab-ı Meşihat Memurin Müdürü Bahri Efendi katılmıştır. Bahri Efendi toplantıda kanun teklifini milletvekillerine tanıtmak ve gerektiğinde savunmak görevini üstlenmiştir.

Kanunun geneli üzerinde söz alan Ertuğrul Mebusu Şemsettin Bey,107 Meclis-i Meşâyih ile ilgili çok detaylı bir değerlendirmede bulunmuştur. Hâlihazırda meşihat dairesine bağlı iki aza ve bir başkandan müteşekkil bir meşâyih heyetinin var olduğunu, bu meclisin üye sayısının yediye çıkartılmak istendiğini belirtmiştir. Hükûmetin hazırlamış olduğu esbab-ı mucibe layihası ve ilmiye encümeninin layihasını tetkik ettiğini ve yeni düzenleme ile nelerin amaçlandığını tespite çalıştığını ifade etmiştir. Şemsettin Bey, layihalarda geçen ve gayenin açıklandığı bölümlerden, kuruma sıradan bir idari görevin verildiğini gördüğünü, kendisinin Meclis-i Meşâyih kurulmasına şiddetle taraftar olduğunu fakat böyle bir gaye ile kurulan bir heyetin oluşumuna ihtiyaç olmadığını belirtmiştir. Ona göre, sadece sıradan idari bir görevi yürütmek için böyle bir kuruma ihtiyaç yoktur. Zira bu görevi, meşihat dairesi memurin müdürü de görebilir. Tekkelerin, memleket için çoğu zaman faydalı görevler yürüttüğünü, içtimai hayatı uyandırmak ve millet fertlerini birbirine yaklaştırmak, muhabbet ve samimiyeti tesis etmek ve bilhassa yüce ahlakı neşretmek gibi vazifeleri üstlendiğini ifade etmiştir. Şemsettin Bey, son dönemlerde bu müesseselerin amacından uzaklaştığını ve atıl hâle geldiğini, bu nedenle hükûmetin Meclis-i Meşâyih yoluyla tekkelere yeni bir hayat vermeye çalıştığını vurgulamıştır. Meclis-i Meşâyih’in, Meşihat’a bağlı olarak faaliyet sürdürecek olmasının isabetli bir karar olduğunu çünkü medreselerle tekkeler arasındaki uçurum ve gerginliğin bu yolla giderilebileceğine dair kanaatini ifade etmiştir. Medrese ve tekkelerin her ikisinin de İslam milletini, yüce ahlaki faziletler ile teçhiz etmek gibi bir amacı vardır. Bu adımla bunun daha iyi sağlanabileceğini, aksi takdirde sadece şeyh atamalarını yapacak bir kurumun çok anlam ifade etmeyeceğini belirtmiştir. Şemsettin Bey, ayrıca bu meclisin irşat görevini yürütmesini de istemiştir. Bu konudaki görüşünde “Meclis-i Meşâyih şeyhleri salikleri irşat etmekle mükellef olsun. Ve bunların irşadını temin edecek eserler telif etmek ile iştigal etsin. Her hâlde tekkeye gidip de birtakım masallar dinlemekle vakit geçiren, adamlar, oralarda bundan sonra dinî ve ahlaki faziletleri dinlesinler ve millet efradı arasında tesanüdün lüzumuna dair güzel nasihatler mev’izeler işitsinler. Onun için bu heyetin vazifelerinin aynı gayeye matuf olarak tayin edilmesi elzemdir.”108 şeklinde ifade etmiştir.

Kanun maddelerinin geneli üzerindeki görüşmelerde az sayıda milletvekili Meclis-i Meşâyih ile ilgili görüşlerini açıklamıştır. Bursa Mebusu Hilmi Bey, böyle bir kanuna lüzum olmadığını, kurulmakta olan Daru’l Hikmeti’l İslamiye’nin ahlak encümeninin bu görevi yürütebileceğini belirtmiştir. Kanunun geneli üzerinde söz alan Urfa Mebusu Saffet Efendi,109 kanunun esbab-ı mucibe layihasında, Meclis-i Meşâyih’in gayesinin ilmî ve idari olmak üzere iki görevi yürütmesinin amaçlandığını, kendisinin de böyle bir çalışmayı yürütecek kurumun varlığını desteklediğini ifade etmiştir.

Kanunun, “Meclis-i Meşâyih bir reis ile yedi azadan mürekkeptir.” şeklindeki ikinci maddesi görüşülürken söz alan Bursa Mebusu Hafız Ahmet Efendi110, Daru’l Hikmeti’l İslâmiye’nin ahlak şubesine şeyhlerden bazı üyeler alınarak Meclis-i Meşâyih’in görevinin yaptırılabileceğini, kurumun diğer görevlerinin de Evkaf Şurası tarafından görülebileceğini, bu nedenle ikinci maddenin kanundan çıkartılmasını teklif etmiştir.

Mecliste kanun üzerine ifade edilen görüş ve eleştirilerden sonra, Meşihat Memurin Müdürü Bahri Efendi söz almıştır. Bahri Efendi, yapılan eleştirilere cevap vermiştir. Meclis-i Meşâyih’in görevinin bir kısmının Evkaf Şurası tarafından yapılabileceği görüşüne karşı çıkmıştır. Meclisin, ilmî ve idari görevlerinin olduğunu ve meşihat makamına bağlı kurulduğunu, Evkaf Şurasının ise Evkaf Nezaretine bağlı bir birim olduğunu vurgulamıştır. Tekkelerin gelirlerinin, Evkaf Nezaretine bağlı şura tarafından belirlendiğini, meclisin ise şeyh atamalarını ve ilmî görevleri yerine getireceğini belirtmiştir. Meclis-i Meşâyih’in vazifesinin ahlak encümeni tarafından yürütülebileceği fikrine de karşı çıkmıştır. Bahri Efendi, “Meclis-i Meşâyih’in vazifesi hem idari ve hem de amelîdir. Meclis-i Meşâyih, şeyhleri azleder ve tayin eder. Meclis-i Meşâyih tarikatın adabı dairesinde tekkelerde hareket ediliyor mu edilmiyor mu bunları tetkik ve teftiş eyler. Sonra Meclis-i Meşâyih, asra ve zamana muvafık bir süluk ile meşâyihi yetiştirir.” ifadeleri ile kurumun görev alanını açıklamıştır. Bahri Efendi, öteden beri ihmal edilmiş bir çalışmayı yaptıklarını, bu kurumu kapatmak yerine üye sayısını arttırarak daha işlevsel bir hâle getirmeyi amaçladıklarını belirtmiştir. Bu meclisin vazifesinin ne olacağını soran milletvekillerine Bahri Efendi; “Meclis-i Meşâyih, seyr-ü süluk ile ve irfan ile şeyh yetiştirecek, tekkeleri ataletten kurtaracak.”111 diyerek meclisin daha çok amelî bir vazife alacağını ifade etmiştir.

Meclis-i Mebusanda, kanunda yer alan Meclis-i Meşâyih’in başkan, üye ve kâtiplerinin alacağı maaş konusu da görüşülmüştür. Buna göre; başkanın aylık 50 lira, üyeler ve başkâtibin ayda 20 lira, diğer kâtiplerin ise aylık sekiz lira, hademelerin ise aylık 5 lira alacağı yönündeki teklif kabul edilmiştir. Burada dikkat çeken bir husus aynı kanunla kurulmuş olan Daru’l Hikmeti’l İslamiye’nin başkan ve üyelerine, Meclis-i Meşâyih personeline tahsis edilenden daha fazla maaş ödeneği ayrıldığıdır. Daru’l Hikmeti’l İslamiye’nin başkanına yüz, üyelerine de ellişer lira maaş bağlanmasına karar verilmiştir. Bu rakamlar da Meclis-i Meşâyih’in başkan ve üyelerine bağlanan maaşın iki katına karşılık gelmektedir. 21 K.sani 1334 / 1918 tarihinde Meclis-i Mebusanda yapılan bu görüşmeler neticesinde hükümetin göndermiş olduğu kanun teklifi kabul edilmiştir. Bu kanunla Meclis-i Meşâyih’in yapısında değişiklik olmuş ve üye sayısı yediye çıkmıştır.

Meclis-i Meşâyih’in Yapısı

Meclis-i Meşâyih’in yapısı bir üst kurum olan Şeyhülislamlık makamı tarafından belirlenmiş ve düzenlenmiştir. Bazı dönemlerde kurumun yapısında değişikliğe gidilmiştir.

Kurumun kuruluşunun ilk gündeme gelmiş olduğu 1864 yılında nasıl bir yapı tasarlandığı ile ilgili herhangi bir belge bulunmamaktadır. Zira meclis, bu dönemde teşkil etmemiş ve herhangi bir faaliyet yapmamıştır. Meclis-i Meşâyih’in 1866 yılındaki kuruluşunda hazırlanan nizamname ile birlikte, heyette yer alacak şeyh isimleri şeyhülislam tarafından sadaret makamına bildirilmiştir. Buna göre meclis bir başkan ve altı üyeden oluşacaktır. Meclisin ilk oluşumunda üyeler farklı tarikatların şeyhlerinden seçilmiştir. İlk oluşturulan mecliste Nakşibendi, Mevlevi, Kadiri, Halveti, Sa’di ve Sünbüliye tarikatlarına mensup şeyhler yer almıştır.112

İlk kurulan meclisin başkanının kim olduğuna dair farklı görüşler bulunmaktadır. Şeyhülislamlık makamı tarafından, sadarete gönderilmiş olan yazıda başkanın kim olduğu belirtilmemiş “Sülehayi Meşâyih” adı altında bir isim listesi verilmiştir. Sıralamada ilk olarak Nakşibendi Murat Molla Dergâhı Şeyhi Feyzullah Efendi’nin ismi bulunmaktadır. Bu nedenle meclisin ilk reisinin Feyzullah Efendi olduğu düşünülmüştür. Bunun yanı sıra meclisin ilk reisinin Osman Selahaddin Dede olduğuna dair iddialarda bulunmaktadır. Fakat ilk mecliste kimin reis olduğuna dair açık bir kayıt bulunmamaktadır.113

Meclis-i Meşâyih’in kuruluşundan sonra yapısında ve üye sayısında dönemsel değişiklikler olmuştur.

1868 yılında Meclis-i Meşâyih Yenikapı Mevlevihanesi Şeyhi Osman Selahaddin Dede’nin başkanlığında beş üyeden oluşmuştur. Bu dönemde üyeler Kadiri, Sa’diye, Nakşibendiye, Sünbüliye ve Halvetiye tarikatlarından oluşmuştur. 1874 yılında ise meclisin üye sayısı altıya çıkartılmış ve Rufaiye114 tarikatından da bir temsilci eklenmiştir.115 Yine 1874 yılında, Halveti tarikatı yerine mecliste Şabaniye tarikatı temsil edilmiştir.116

1875 yılında, meclisin yapısında önemli bir değişikliğe gidilmiştir. Bu dönemde meclis yapısına, başkan ve üyelerin yanı sıra bir nazır eklenmiştir. Böylece mecliste tarikat kökenli olmayan ilmiye sınıfından kadı asker payeli biri eklenmiştir.117 Meclis-i Meşâyih’in yapısı içerisinde bir nazırın bulunması şeklindeki uygulamaya, 1902 yılında son verilmiştir.118

Meclis-i Meşâyih’in üye sayısı yıllara göre azalıp çoğalmıştır. 1297 yılında mecliste 12 üye yer almıştır.119 Şeyhülislam Kazım Musa Efendi döneminde, 1911 yılında meclisin üye sayısı ikiye düşmüştür.120

Meclisin yapısında son değişiklik, 1918 yılında gerçekleşmiştir. 10 Mart 1918 tarihinde yayımlanmış olan Meclis-i Meşâyih’in tevsi’iyle ilgili kanunla yapı 1 başkan, 7 üye, 1 başkâtipten teşekkül etmiştir.121

Kurumun arşiv kayıtlarına baktığımızda Meclis-i Meşâyih, nizamnameleri doğrultusunda bazen kendi içerisinde Heyet-i Teftişiye ve Encümen-i İlmî adlarıyla çalışma grupları oluşturulmuştur. Fakat bu heyetler meclis dışından değil kurumun üyeleri arasından oluşturulmuştur.

Meclis-i Meşâyih’in yürütmüş olduğu, tekkeleri idare ve denetleme görevi diğer bazı yardımcı kuruluşlar vasıtasıyla da yerine getirilmiştir. Bu bağlamda merkez tekkeler ve taşra encümenlikleri önemli görevler üstlenmiştir.

Kuruma verilmiş olan yetki çerçevesinde, tekkelerin birbirlerine yakınlıkları ve coğrafi konumları göz önünde bulundurularak merkez tekkeler oluşturulmuştur. İstanbul tekkeleri tarikat ayrımı gözetmeksizin bölgelere ayrılarak otuz beş merkez tekkeye bağlanmıştır. 1918 yılında İstanbul’daki merkez tekke sayısı on beşe indirilmiştir.122

Meclis-i Meşâyih öncesinde merkez tekke kavramı aynı tarikata bağlı bütün tekke ve zaviyelerin merkez tekkeye (asitaneye) idari yönden bağlanması olarak uygulanmıştır.123

Meclis-i Meşâyih döneminde, merkez tekkelerin belirlenmesinde aynı tarikata bağlılık şartı göz önünde bulundurulmamış, coğrafi konum dikkate alınmıştır. Meclis-i Meşâyih’in 1918 yılında yayımlanmış olan nizamnamesinin gerekleri doğrultusunda, dokuz maddeden oluşan merkez tekkeler talimatnamesi yayımlamıştır. Bu talimatnameyle merkez tekkeler bölgelerinde bulunan dergâh ve zaviyelerin idari denetimi ile ve her ay bu konularda Meclis-i Meşâyih’e rapor sunmakla sorumlu tutulmuştur.124 Kurulmuş olan bu merkez tekkeler, Meclis-i Meşâyih ile tekkeler arasında köprü vazifesi görmüştür. Tekkelerin teftişi, şeyhler ile ilgili kayıtların tutulması ve meclise bildirilmesi gibi görevleri yerine getirmişlerdir.

Meclis-i Meşâyih’in ilk nizamnamesinde kurumun görev alanı İstanbul ve Bilad-ı Selase olarak belirlenmiştir.125 Fakat daha sonra düzenlenmiş olan 1891 yılına ait nizamnamede meclisin görev sahası bütün imparatorluk sınırlarını kapsamıştır.

Bu nizamnamenin ikinci maddesine göre kurumun görev alanı genişletilmiştir. Bu nizamname ile ayrıca, kurumun görevini gerçekleştirmesine yardımcı olması için taşra encümenliklerinin kurulmasının da yolu açılmıştır.126

Taşrada Meclis-i Meşâyih encümenliklerinin kurulması, Şeyhülislamlık makamının iznine bırakılmıştır. Bu makamın izniyle liva ve kazalarda kurulan encümenlikler, müftünün başkanlığında kurulan heyet tarafından, ulema ve meşâyih arasında gizli oyla seçilecek kişilerden oluşturulmuştur. Kurumun nizamnamesi doğrultusunda, 1918 yılında taşra encümenliklerine yönelik üç fasıl ve 16 maddeden oluşan bir talimatname yayımlamıştır. Bu talimatnamede encümenin oluşturulma şekli ve görevleri anlatılmıştır.127

Meclis-i Meşâyih arşiv kayıtlarında, taşrada oluşturulan bu encümenliklerin, merkezdekine benzer bir faaliyet yürüttüklerini görmekteyiz. Bunlarda, bölgelerinde merkez tekkeler oluşturmuş, dergâhları denetlemiş, yapılacak şeyh atamalarıyla ilgili sınavlar yapmıştır. Bölgelerdeki tekkeleri teftiş eden ve gelen şikâyetleri değerlendirmiş olan bu yapılar, Meclis-i Meşâyih’e karşı sorumlu olup faaliyetleri ile ilgili raporları kuruma göndermişlerdir.128

İKİNCİ BÖLÜM

Mecilis-i Meşâyih’in Faaliyetleri

Meclis-i Meşâyih, kendisine devlet tarafından verilmiş olan yetkiler çerçevesinde faaliyetlerini sürdürmüştür. Meclis-i Meşâyih nizamnamesinde, kuruma tekke ve zaviyeler ile ilgili farklı konularda görev ifa etmesi için yetki verilmiştir.

Meclis-i Meşâyih arşivini incelediğimizde kurumun çoğunlukla talep ve şikâyetler çerçevesinde faaliyetlerde bulunduğunu görmekteyiz. Bu çerçevede, kendisine gelen talepler doğrultusunda tekkelerin idari ve mali işleyişi hakkında kararlar almış ve çalışmalar yapmıştır. Meclis-i Meşâyih’in karar defterlerine baktığımızda ele alınan konuların ve alınan kararların çoğunun gelen talepler üzerine belirlendiğini görmekteyiz. Bunların yanı sıra bazen kendisine verilen yetkiler çerçevesinde, kurumun resen bazı konuları ele aldığı ve bu doğrultuda icraat yaptığı anlaşılmaktadır.

Kitabımızın bu bölümünde, Meclis-i Meşâyih’in bütün defterlerinde yer alan kararlar doğrultusunda, faaliyetlerini tanıtmaya çalışacağız. Meclis-i Meşâyih, faaliyette olduğu dönemde çok sayıda toplantılar yapmış ve binlerce kararlar almış bir kurumdur. Biz bu kararların bütününü göz önünde bulundurarak konuların birbirine benzerlik ve yakınlıkları doğrultusunda bir tasnife gittik. Bu değerlendirme sonucunda Meclis-i Meşâyih’in yirmi başlık altında değerlendirilebilecek faaliyetler yürüttüğünü tespit ettik. Bu bölümde, kurumun genel manada tekkeler ile ilgili olan fakat özelde farklı yönleri bulunan karar ve çalışmaları değerlendirilecektir. Bu bağlamda kurumun sadece bir dönemde yapmış olduğu faaliyetlerini değil, kuruluşundan kapanmasına kadarki süreçte yapmış olduğu çalışmalardan ve almış olduğu kararlardan örnekler vererek tanıtmayı uygun gördük.

Tekkelerdeki Görevlere Yapılan Atamalarla İlgili Çalışmalar

Meclis-i Meşâyih’in karar defterlerine baktığımızda kurumun en çok yapmış olduğu işlerin başında, tekkelerdeki çeşitli görevlere yaptığı atamalar olduğunu görmekteyiz. Kurum, faaliyette bulunduğu süreçte, İstanbul ve taşradaki tekkelerde var olan kadrolara atamalar yapmıştır. Meclis-i Meşâyih tekkelerin; “Meşîhat, meşîhat ve tevliyet, meşihat ve imâmet, meşîhat ve zâviyedârlık, meşîhat ve dersiâmlık, meşîhat ve zâkirbaşılık, meşîhat-tevliyet ve imâmet, meşîhat ve hatm-i hâce, meşîhat ve türbedârlık, meşîhat ma’a taâmiyye; zâviyedârlık, zâviyedârlık ve tevliyet, zâviyedârlık ve türbedârlık, zâviyedârlık ve tekkenişînlik, menzil mutasarrıflığı ve zâviyedârlık, postnişînlik ve zâviyedârlık, tevliyet-zâviyedârlık ve va’ziyye, zâviye mutasarrıflığı; şeyh-i zâviye, şeyh-i hankâh, seccâdenişînlik, tekkenişînlik, postnişînlik, türbedârlık, tevliyet, müderrislik, hatm-i hâce, hitâbet-cüzhân ve şeyh-i zâviye, tevliyet ve tekkenişînlik, imâmet, zâviye menzili mutasarrıflığı” görevlerine atamalar yapmıştır.

Конец ознакомительного фрагмента.

Текст предоставлен ООО «Литрес».

Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

1

Bilgin Aydın, İlhami Yurdakul, İsmail Kurt, “Bab-ı Meşihat Şeyhülislamlık Arşivi Defter Kataloğu”, İstanbul, 2006, s. 145-150.

2

“Ceride-i İlmiye”, S. 1-79, İstanbul Şaban 1332-1341.

3

“Takvim-i Vekayi”, 9 Şevval 11336/18 Temmuz 1334. No: 3296.

4

Osman Sacit Arı, “Meclis-i Meşâyih Arşivine Göre 1296-1307 (1879-1890) Yılları Arasında Osmanlı Tekkelerinde Ortaya Çıkan Problemler”, basılmamış yüksek lisans tezi, İstanbul, 2005.

5

Ekrem Özer, “Osmanlı’da Tekke ve Tarikat Islahatları II. Mahmut Dönemi ve Sonrası”, basılmamış doktora tezi, Erzurum, 2007.

6

Muharrem Varol, “Bektaşiliğin İlgası Sonrasında Osmanlı Devleti’nin Tarikat Politikaları (1826-1866)”, basılmamış doktora tezi, İstanbul, 2011.

7

Muharrem Varol, “Osmanlı Devleti’nin Tarikatları Denetleme Siyaseti ve Meclis-i Meşâyih’in Bilinen; Ancak Bulunamayan İki Nizamnamesi”, Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, S. 23, İstanbul, 2010, s. 39-68.

8

İrfan Gündüz, “Osmanlılar’da Devlet Tekke Münasebetleri”, Ankara, 1989.

9

Mustafa Kara, “Din, Hayat, Sanat Açısından Tekkeler ve Zaviyeler”, İstanbul, 1999.

10

Mustafa Kara, “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Tasavvuf ve Tarikatlar”, TCTA, İstanbul, 1985, IV, s. 978-994.

11

Bilgin Aydın, “Osmanlı Devleti’nde Tekkeler Reformu ve Meclis-i Meşâyih’in Şeyhülislamlık’a Bağlı Olarak Kuruluşu, Faaliyetleri ve Arşivi” İstanbul Araştırmaları, İstanbul, 1998, VII, s. 95.

12

Bilgin Aydın, “Meclis-i Meşâyih”, DİA, Ankara, 2003, XXVIII, s. 247-248.

13

İlhami Yurdakul, “Osmanlı İlmiye Merkez Teşkilatında Reform (1826-1876)”, İstanbul, 2008.

14

Bu konuda bilgi bulunabilecek diğer çalışmalar için bkz. İsmail Kara, “Din ile Modernleşme Arasında Çağdaş Türk Düşüncelerinin Meseleleri”, İstanbul, 2005, s. 326-327; Osman Nuri Ergin, “Türk Maarif Tarihi”, İstanbul, 1997, I, s. 280-281; M. Zeki Pakalın, “Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü”, İstanbul, 2004, II, s. 429-430; Hür Mahmut Yücer, “Osmanlı Toplumunda Tasavvuf”, İstanbul, 2003, s. 660; Sadık Albayrak, “Türkiye’de Din Kavgası”, İstanbul 1973, s. 194-211.

15

Tarikatlarda bu dönemde meydana gelen bozulmalar ile ilgili bkz. Gündüz, age., s. 165-180.

16

Abdülkadir Altınsu, “Osmanlı Şeyhülislamları”, Ankara, 1972, s. 13.

17

Sadık Eraslan, “Meşihat-ı İslamiyye ve Ceride-i İlmiye”, Ankara, 2009, s. 14.

18

Ali Emirî, “Meşihat-ı İslamiye Tarihçesi”, İlmiyye Salnamesi, İstanbul, 1334, s. 315-316.

19

H. Gazi Yurdaydın, “İslam Tarihi Dersleri”, Ankara, 1971, s. 100.

20

Zekeriya Akman, “Osmanlı Devleti’nin Son Döneminde Bir Üst Kurul Daru’l-Hikmeti’l İslamiye”, Ankara, 2009, s. 20; Behlül Düzenli, “İstanbul Müftülüğü Kütüphanesinde Bulunan Meşihat Fetvaları”, basılmamış yüksek lisans tezi, İstanbul, 1995, s. 9.

21

Ziya Kazıcı, “İslam Müesseseleri Tarihi”, İstanbul, trs., s. 160-161.

22

Tayyip Gökbilgin, “Osmanlı Müesseseleri Teşkilatı ve Medeniyet Tarihine Genel Bakış”, İstanbul, 1972, s. 107.

23

Ahmet Mumcu, “Divan-ı Hümayun”, Ankara, 1971, s. 56; Esra Gündüz, “Osmanlı Devleti’nde Şeyhülislamlık Kurumu”, basılmamış yüksek lisans tezi, Eskişehir, 1992, s. 49.

24

Zekeriya Akman, age., s. 20.

25

Bursa kadısı da olan Molla Fenari, Yıldırım Bayezid’e karşı koymuş ve Karaman’a gitmiştir. Fakat Yıldırım Bayezid, gönlünü alarak onu Bursa’ya geri getirmiştir. Molla Feneri Fatih’e acı sözler söyleyerek bazı uygulamalarını tenkit etmiştir. Zembilli Ali Efendi ise İkinci Bayezid’in görüşme talebini reddetmiş ve Yavuz Sultan Selim’in idam hükmü verdiği bazı kişileri savunarak onları kurtarmıştır. Yusuf Hallaçoğlu, “XIV-XVII. yüzyıllarda Osmanlılar’da Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı”, Ankara, 1998, s.149.

26

Kramers, J. H., “Şeyhülislam”, İA, XI, İstanbul 1964, s. 488.

27

Zekeriya Akman, age., s. 20-21.

28

Fuat Köprülü, “Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri”, İstanbul, 1985, s. 212; İsmail Hami Danişment, “İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi”, İstanbul, 1971, V, s. 110; Ramazan Boyacıoğlu, “Tarihî Açıdan Şeyhülislamlık, Şer’iye ve Evkaf Vekâleti”, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sivas 1996, I, s. 162.

29

Sadık Eraslan, age., s. 25.

30

Mehmet İpşirli, “Bâb-ı Meşihat”, DİA, IV, İstanbul, 1992, s. 362-363.

31

Oluşturulan bu birimler ile ilgili bkz. Sadık Eraslan, age., s. 43-53.

32

Murat Akgündüz, “Osmanlı Devleti’nde Şeyhülislamlık”, İstanbul, 2002, s. 184-188; İsmail Hakkı Uzunçarşılı, “Osmanlı Devleti İlmiye Teşkilatı”, Ankara, 1984, s. 192-193.

33

M. Necmettin Bardakçı, “Osmanlı Devleti’nin İmparatorluğa Geçiş Sürecinde Tasavvuf ve Tarikatlar”, İslamiyat, Ankara, 1999, IV, s. 74-90.

34

Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi, “Tarih-i İslami”, Kostantiniyye, 1326/1908, II, 579; Halil İnalcık, “Tarihsel Bağlamda Sivil Toplum ve Tarikatlar”, Küreselleşme Sivil Toplum ve İslam, Der., E. Fuat Keyman- A. Yaşar Sarıbay, Ankara, 1998, s. 74-88.

35

Mustafa Kara, age., s.151.

36

Mustafa Kara, age., s.142.

37

Reşat Öngören, “Osmanlılar’da Tasavvuf: Anadolu’da Sufîler, Devlet ve Ulema (XVI. yüzyıl)”, İstanbul, 2000, s. 237-238.

38

Mustafa Kara, agmd., s. 980.

39

Himmet Konur, “İbrahim Gülşeni – Hayatı, Eserleri, Tarikatları”, İstanbul, 2000, s. 125-126; Şerif Mardin, “Türkiye’de Din ve Siyaset Makaleler 3”, İstanbul, 1993, s. 117-118.

40

Abdülkerim Abdülkadiroğlu, “Şeriat Uleması ve Tarikat Meşâyıhı İhtilafı ve Tekke ve Zaviyelere Tayinler Hakkında İki Vesika”, AÜİFD, Ankara, 1986, XXVIII, s. 340-349; Cengiz Gündoğdu, “Bir Türk Mutasavvıfı Abdülmecit Sivasi – Hayatı Eserleri ve Tasavvufî Görüşleri”, Ankara, 2000, s. 85-122.

41

Reşat Öngören, age., s. 369; Mustafa Aşkar, “Niyazî-i Mısri ve Tasavvuf Anlayışı”, Ankara 1998, s. 33-52.

42

Ramazan Muslu, “Osmanlı Toplumunda Tasavvuf (18. yüzyıl)”, İstanbul, 2003, s. 577.

43

Muslu, age., s. 578.

44

Muslu, age., s. 582.

45

Muslu, age., s. 584.

46

Muslu, age., s. 585.

47

Yücer, age., s. 467.

48

Varol, agtz., s. 465-467; Yücer, age., s. 468; Ahmet Yaşar Ocak, “Bektaşilik”, DİA, V, s. 373-379.

49

Yücer, age., s. 652.

50

Yücer, age., s. 449.

51

İsmail Kara, agm., s. 186.

52

B.O.A., Cevdet Evkaf, nr. 11874.

53

Ali Akyıldız, “Tanzimat Dönemi Osmanlı Merkez Teşkilatında Reform”, İstanbul 1993, s. 146; İbnülemin Mahmud Kemal, Hüseyin Hüsameddin, “Evkâf-ı Hümâyûn Nezâreti’nin Tarihçe-i Teşkilâtı ve Nuzzârın Terâcim-i Ahvâli”, İstanbul 1335, s. 11-39; Bernard Levis, “Modern Türkiye’nin Doğuşu”, Çev. Metin Kıratlı, Ankara 1984, s. 94.

54

Evkâf-ı Hümayun Nezaretinin kurulması ile ilgili bkz. Mehmet İpşirli, “II. Mahmut Döneminde Vakıfların İdaresi”, Sultan II. Mahmut ve Reformları Seminerleri Bildirileri, İstanbul 1990, s. 49-57; BahaeddinYediyıldız, Nazif Öztürk, “Tanzimat Dönemi Vakıf Uygulamaları”, 150. Yılında Tanzimat, Ankara, 1992, 571-591.