banner banner banner
Lâ Havle – Lütfî Divânı
Lâ Havle – Lütfî Divânı
Оценить:
 Рейтинг: 0

Lâ Havle – Lütfî Divânı

Susuzum, susuzum kurudu içim
Belki benden, belki gökten bir ses var

SU

Deniz bitti
Su da bitti
Peki neden
Yapış yapış
Her yanımız?

Uyarmıştı
Bizi oysa
Cenab-ı Hak
Kur’an’ında

Sure-i mülk
Sonunda der:

Çekiversek
Suyu alttan
Göndermesek
Suyu üstten
Kim verecek
Size suyu?

Allah Allah!
Azimüşşan!..

KUYULAR[36 - “Edebiyat Otağı” dergisinde 2008 yılında yayımlandı.]

Kuyular!
Kuyular ki, mezar taşları gibi başları var
En kuytu yerinde uyuyor derin homurtular
Kuyular!
Kıtlığın ve bereketin simgesi başka ne var
Ölümün ve hayatın savaştığı mıntıkalar
Ölümün ve hayatın seviştiği mobilyalar

Kuyular ki, çöllerin eskimez mobilyaları
Seraplarında yitirdiği Leylaları arar
Sihirli bir mağara gibi avutur Mecnunları
Kuyular!
Yusuf’u yutan kuyular

***

Seni kuyuda unuttuk Yusuf, seni kuyuda
Kuyuyu da unuttuk sonra, kuyudan yansıyan yüzünü de
Kuyuya dair bütün bildiklerimizi

Başkanlar diktik başlarımıza “ve hazel beledil emin”
Toptan anlayan, toplarını bizden esirgemeyen başkanlar
Sularımız çekilince bize su verecek kim
Bize aş, bize iş; başımızı sokacak sıcak bir yuva
Kim verebilir ki, başkandan başka
Ya suyu çekersek altınızdan kim verecek su
Şirk koşan kim; kâfir mi, Müslüman mı
İmdat dilenirken susuzluktan, hak ettik mi su
Ve membaından haberimiz var mı

***

Seni kuyuda unuttuğumuzdan beri tuzlanıyor suyumuz
Temiz bir suya hasretiz artık
“ve enzelna mines semaî mâen tabûra”
İman tahtamız çatır çatır kırılıyor Yusuf
Çatır çatır

Kirlendik iyiden iyiye Yusuf
Bütün iyilerimizle birlikte

***

Akıl tutulması mı bu, iman tutulması mı
Yoldan çıkmış bir kavmin belasını bulması mı
‘Erimiş bir maden gibi yüzleri haşlayan su’
Demek ki, artık bizi de zalimlerden sayan su

Şükürler olsun kabaran suya, kaynayan suya
Erimiş maden gibi yüzleri haşlayan suya
Zalimlerden mi olduk, biz niye korkuyoruz ya
Niçin bizim de suyumuz çekiliyor, bizim de

Tuzlanmış çok, ne kadar suvardığımız yer varsa
Baraj göllerimizde şimdi çatlak çatlak toprak
Bağ bahçe artık hep beton binalar için arsa
Vatan diye ne varsa, emânet: kırık ve kurak

***

Bir resim bu, Salvador Dali’den unutulmuş
Kırık kova, çürük ip, Yusuf’suz ve susuz kuyu
Sevdasız şehirler, Leyla’sız ve Mecnun’suz çöller
Yusuf’u unutan kardeşler
Yol başlarına düşmüş leşler gibi eşler
Her ashabın ensesinde bir gölge
Ebu Cehil’in devrilesice boyu
Bizi yoldan çıkarmayı bekler
Bizi de bir gören olur mu Yusuf