Mağaradan çöle inen bir ışık
Kimi zaman kılıcında Ali’nin
Işık da, kılıç da, kelam da âşık
Dudağında bazen Ebubekir’in
Öyle dava ki bu, anne kucağı
Adaletten hürriyetten örülmüş
Şefkatin, vicdanın, imanın ağı
Bir ölmüşüz içinde bin dirilmiş
Öpsem öpsem de yok olsam adında
Öpsem ölünce de dirilince de
İHTİDA[34 - 1993 yılında hacca gitmek nasip oldu. Babacığım vefat etmişti aynı yıl. Hacer’ül Esved’in önünden çizilen bir hatta bütün hacıların “Bismillahi Allahuekber!” istilamları ve öpülen avuç içi ritüeli dönen mahşer yeriyle birlikte tekrar tekrar ihtida kavramını hatırlatıyor.]
Hasretinle büyüyen bir pınar var içimde
Ellerin bu pınarı deşiversin özünden
Ebabil kanadından düş veren bir siccil de
Hüznümü dağıtsın tek öpüversin yüzümden
Günahlarım kelebek uçuşuyla pervane
Döner de durur öyle… İhtida ey ihtida
Dört duvardan ibaret arzın merkezi hâne
Kanatlarımı tutar çekiverir iptida
Metropol çocukları, terörist kurşunları
Hangi dağ sevebilir gül medeniyetini
Sevdaya tutsaklanmış istilâm vurgunları
Hacer’in sağ elinde gösterir niyetini
İnce bir hat çizilir Bismillah Allahuekber[35 - 1993 yılında hacca gitmek nasip oldu. Babacığım vefat etmişti aynı yıl. Hacer’ül Esved’in önünden çizilen bir hatta bütün hacıların “Bismillahi Allahuekber!” istilamları ve öpülen avuç içi ritüeli dönen mahşer yeriyle birlikte tekrar tekrar ihtida kavramını hatırlatıyor.]
Öpülür avuç içi, gönül heyûlâ gibi
Döner mahşer öbeği ihtida Allahuekber
Annenin topuğundan yarılır arzın dibi
KUTLU DOĞUM
Geceler bir nurlu sabahın müjdecisi midir
Ya o sabah nasıl en erken gelmek istemesin ki
Öksüzün Tanrı kulu babası Tanrı katından
Kutlu doğuşun resmini melek yoldaşlarına
Nasıl göstermesin ki
Bir kucaklasa, bir öpse
Anne, öyle ikisini lohusa yatağından
Bir görse
Ecinniler kıskanmaz mı bebeğin gözyaşını
Avuç avuç deniz suyu taşırlar
Gözlerine
***
İpek böceğinin kozası örülüyor
Kelebek kanadı, kartal kanadı
Tozlarında savrulmuş yaradılış sırları
Alında gizlenmiş gözle görülüyor
Gece
İlikler çekilircesine
Başka bir nefes aldı dünya
Başka bir ses çıkardı çocuk
Biteviye her gün kırkına vardı
Biteviye her gün yeniden doğdu
Bâtılı boğdu, güldü masumun yüzü
Ve yıldızlar oluk oluk
Müthiş bir şelale misali
Hilale aktı
Küçük evin taşları
Putların göz yaşları
İbrahim’den Ahmed’e
Uzanır yolbaşları
Yollar…
Uzanır mı yerden koparak
Âsumana apak
Burak kanatları takarak
BİR SELAM
Bir gün ki eğer yanarsa sular
Alev alev
Âsûmâna bir selamımız bulunsun
Yeter
SU VE HAYAT
SU
Su rüyadaki çocukluğumdur akan zaman gibidir
Akan deli bir ırmak dökülür rüyalarımdan
Çağlayan suya çarpan yüzüm sanki deniz dibidir
Suda gördüm tılsımını işleyen heyûlânın yüzünü
Hangi rüya, hangi zaman, hangi hayal çeker çıkarır seni
Dem hangi demdir, bu an nasıl bir an, özün arar özünü