banner banner banner
Kızıl Odanın Rüyası II. Cilt
Kızıl Odanın Rüyası II. Cilt
Оценить:
 Рейтинг: 0

Kızıl Odanın Rüyası II. Cilt

“Neden senin gibi saf ve tatlı bir kız, kafasını ‘şöhret’ ve ‘itibar’ gibi saçmalıklara takıp fırsatçı ve mevki peşindeki iğrenç insanları taklit etmek ister ki? Tekrarlayıp durduğunuz bütün bu fikirler, eski zamanlardaki işgüzar yaşlılar tarafından, kendilerinden sonra gelen budalaların akıllarını çelmek için uydurulmuş. Güzel ve hassas kızların bu ahmaklıklarla kirletildikleri bir dönemde yaşamak zorunda olmak ne korkunç bir şey! Size doğuştan bahşedilen tüm güzel niteliklere bir hakarettir bu!”

Hatta eskilere karşı öfkesini daha da ileri vardırıp Dört Kitap hariç sahip olduğu bütün Konfüçyüsçü klasikleri yaktı. Onun bu sert tavırları karşısında itirazcıları, aklını kaçırdığı sonucuna vararak onunla ciddi konuları konuşmamaya karar verdiler. Sadece Daiyu, çocukluklarından beri bir kere bile ona resmî bir mevki ya da şöhret edinmesi konusunda tek bir söz söylememişti. Ona bu kadar hayranlık duymasının nedeni de buydu.

***

Şimdi hikâyemize dönelim.

Jinchuan’ın ölümünden bir süre sonra Xifeng, evin bazı kıdemli çalışanlarından hediyeler, nezaket ziyaretleri ve iltifatlar almaya başladı. Bu davranışların ardında neyin yattığını tahmin edemese de şüpheleri artmaya başladı ve yine böyle hediyeler aldığı bir gün, Pinger ile yalnız kaldıklarında, gülerek bu konuyu açtı.

“Daha önce bu insanların benimle pek ilgileri yoktu. Şimdi niye böyle şeyler yapıyorlar?”

“Tahmin edememenize çok şaşırdım!” dedi Pinger, biraz küçümseyerek. “Dikkat edecek olursanız hepsinin Wang Hanım için çalışan kızları olduğunu görürsünüz. Dairesindeki dört baş hizmetçisi ayda bir tael alırken, diğerleri sadece birkaç yüz nakit kazanıyor. Şimdi Jinchuan öldüğüne göre, ayda bir taellik bir pozisyon boşalmış oldu. Bence bu insanlar kızları için bu pozisyonun peşine düştüler.”

“Tabii ya!” dedi Xifeng, gülerek. “Kesinlikle! Haklısın. Bazı insanların aç gözlerini doyurmak imkânsız. Oldukça iyi para kazanıyorlar, işleri de ağır değil, kendilerine ilave gelir getiren kızları da var. Bu pozisyona da göz dikmeleri bence biraz fazla oluyor. Bana böyle hediyeler gönderecek durumda olmadıklarını sanıyordum. Kendileri bilir! Hür iradeleriyle yapıyorlar bunu, bana da gönderdiklerini kabul etmek düşer! Ama kararımda bir değişiklik olmayacak, yine bildiğimi okumaya devam edeceğim.”

Bu politikasını uygularken hizmetkârları kararı için bekletti ve hediyelerin yığılmasını seyretti; sonra artık arkası kesilince konuyu Wang Hanım’a açmak için fırsat kolladı. Bir gün öğlene doğru Xue teyze, Baochai ve Daiyu, Wang Hanım’ın dairesinde karpuz yerlerken bu fırsatı yakaladı.

“Jinchuan öldüğüne göre hizmetçi eksiğin var, halacığım.” dedi. “Aklında birisi var mı? Bize de söyle ki gelecek ayın maaşlarını ne yapacağımızı bilelim.”

Wang Hanım bir süre düşündü.

“Neden belli sayıda hizmetçim olması gerekiyor? Yeterince olduğuna göre bir tane daha istemiyorum.”

Xifeng güldü.

“Aslında haklısın, hala ama bu tür konularda geleneklerimiz var. Odalıklar bile hizmetçi sayısını artırmak için yaygara koparırlarken, senin azaltman doğru olmaz. Hem zaten ayda sadece bir tael tasarruf olur, buna değmez!”

Wang Hanım yine biraz düşündü.

“Pekâlâ.” dedi sonunda. “Sen aylıkları dağıtmaya devam et ama benim için başka bir hizmetçi arama. Bir taeli Yuchuan’e veririz. Zavallı Jinchuan bu hazin sona varmadan önce uzun süre bana hizmet etti. Kardeşinin iki maaş alması daha adil olur.”

Öyle yapacağına söz veren Xifeng gülerek Yuchuan’e dönüp tebrik etti. Kız ileri atılıp Wang Hanım’ın önünde minnetle secde etti.

“Odalık Zhao ve Zhou’nun her ay ne kadar ödenek aldıkları aklıma takıldı şimdi.” dedi Wang Hanım.

“Sabit miktar her biri için ayda iki tael ama Zhao, Huan için ilaveten iki tael daha alıyor, dolayısıyla dört tael ediyor. Ayrıca her biri hizmetçileri için ayda iki dizi sikke alıyor.”

“Her ay tam ödeme mi yapılıyor?” diye sordu Wang Hanım.

“Elbette. Neden olmasın?” dedi Xifeng biraz şaşırarak.

“Geçen gün sanki birisinin bir dizi eksik aldığı konusunda şikâyet ettiğini duydum. Bu nasıl olur?”

Xifeng rahatlatıcı bir havayla güldü.

“Eskiden onların hizmetçilerinin ödemeleri ayda birer dizi sikkeydi ama geçen yıl muhasebe dairesindeki beyler yarıya indirdiler, her biri için beş yüz sikke oldu. İkişer hizmetçileri olduğuna göre ödemeleri bir dizi azalmış oluyor. Bu tamamen benim kontrolüm dışında bir şey. Elimde olsa daha fazla ödemek isterdim ama kesintiyi muhasebeciler yaptı; ben sadece bana verileni dağıtıyorum. Kararı ben vermedim. Aslında konuyu bir iki kere dile getirdim, eski ödeme şekline dönmelerini söyledim ama böyle karar verildiğini, başka yapılacak bir şey olmadığını belirttiler. En azından paralarını zamanında ödüyorum, eskiden muhasebedeki insanlar onları bekletirdi. Daha önce paralarını böyle düzenli alamıyorlar ve borca giriyorlardı.”

Kısa bir sessizlik oldu. Belli ki Wang Hanım düşünüyordu.

“Büyük hanımefendinin kaç hizmetçisi ayda bir tael alıyor?” diye sordu sonunda.

“Yedi. Xiren’i de sayarsan sekiz aslında.”

“Anlıyorum.” dedi Wang Hanım. “Baoyu’nün ayda bir tael alan hizmetçisi yok tabii. Xiren hâlâ Büyük Hanımefendi Jia’nın hizmetçisi sayılır.”

“Evet. Hâlâ büyükannenin hizmetçisi.” dedi Xifeng. “Baoyu’nün hizmetine verdi ama maaşını hâlâ kendisi ödüyor. Baoyu için çalışıyor diye maaşını kesmek söz konusu olamaz. Eğer bunu yapmayı düşünüyorsan, önce büyükanne için başka bir hizmetçi bulman gerekir. Bu durumda, Xiren’e Baoyu’nün hizmetçisi olarak ödeme yapılmasını istersen, adil olmak için Huan’a da başka bir hizmetçi bulman gerekir. Aslında, Büyükanne Jia’nın kişisel talimatları üzerine Qingwen ve Sheyue gibi Baoyu’nün kıdemli hizmetçileri birer dizi, Jiahui gibi küçükler de beş yüzer sikke alıyorlar. Bu nedenle hiç kimsenin bu konuda yaygara çıkaracak durumda olduğunu düşünmüyorum.”

Xue teyze güldü.

“Xifeng’ı dinlemek, tıpkı bir arabadan cevizlerin boşaltılmasına benziyor. Her şey gayet adilane ve hakkıyla hesaplanıyor!” dedi.

“Yanlış bir şey mi söyledim, halacığım?”

“Tabii ki hayır! Biraz daha yavaş konuşup nefesini boşa tüketmesen iyi olur.” dedi Xue teyze.

Xifeng gülmemek için kendisini zor tutarak öteki halasının talimatlarını bekledi. Wang Hanım açıklama yapmadan önce bir süre düşündü.

“Büyük Hanımefendi Jia için Xiren’in yerine birisini bul.” dedi sonunda. “Parasını büyük hanımın cebinden ödemeyi kes. Benim yirmi taellik kişisel bütçemden aylık iki tael ve bir dizi sikke ödeme yaparsın. İleride Zhao ve Zhou’nun ödeneklerinde ne değişiklik yapılırsa Xiren’e de aynısını ödersin, tabii benim bütçemden. Muhasebecilerin bu konuya karışmalarını istemiyorum.”

Bu talimatları aynen yerine getireceğine söz veren Xifeng Bayan Xue’yi hafifçe dürttü.

“Duydun mu, halacığım? Ne demiştim ben sana? Aynen çıktı.”

“Bunun çoktan yapılması lazımdı.” dedi Xue teyze. “Çok hoş bir kız o. Sadece görünüşünden söz etmiyorum. Çok hanımefendi, kibar ve sıcakkanlı. Güçlü bir iradesi ve kararlılığı var. Tam bir hazine.”

“Çok düzgün bir çocuk.” dedi Wang Hanım. “İyi niteliklerinin yarısını bile bilmiyorsunuz. Baoyu’den on kat daha iyi, orası kesin! Eğer Baoyu onu sürekli yanında tutmayı başarırsa onun için büyük bir şans olur.”

“O zaman, neden bütün gereklerini yerine getirip onu açık açık Baoyu’nün odalığı yapmıyorsun?”

“Hayır, olmaz.” dedi Wang Hanım. “Her şeyden önce Baoyu daha çok genç; ikincisi Zheng Bey bunu asla kabul etmez. Üçüncüsü de bir parça yakınlaşmalarına izin versek bile, onu hâlâ hizmetçisi olarak gördüğü için söylediklerini dinleme ihtimali var ama odalığı olursa, aptalca şeyler yaptığında kızcağız ne düşündüğünü söylemeye yeltenemez. En iyisi şimdilik her şeyi olduğu gibi muallakta bırakalım. İki üç yıl sonra kesin bir düzenleme yaparız.”

Xifeng, Wang Hanım’ın başka bir şey söylemeyeceğinden emin olmak için bir süre daha bekledikten sonra çıktı. Bir grup hizmetkâr karısı, ev işleriyle ilgili rapor vermek için arka taraftaki dar geçitte onu bekliyordu. Onu görünce gülümsediler ve içlerinden biri ziyaretinin uzunluğu konusunda ona takıldı.

“Bugün içeride çok kaldınız, hanımım. Bu kadar uzun süre sizi tutan şey neydi? Sıcakta çok konuşmaktan bunalmadınız umarım.”

Xifeng kollarını sıvayıp bir ayağı eşikte, kapıda durdu.

“Burada hoş bir esinti var, biraz durup serinleyeyim.” dedi. “İçeride uzun süre kaldığımı söylüyorsunuz ya. Bu hiç de şaşılacak bir şey değil. Bugün hanımefendi geçen iki yüzyıldır olup biten her şeyi sordu. Hepsine tek tek cevap verdim.” Sonra sesindeki şakacı ton birden sertleşti. “Artık bundan sonra ne kadar gaddar olabileceğimi göstereceğim! Hanımefendiye şikâyet etmesi umurumda bile değil. Kuş beyinli, ağzı bozuk, sümüklü, rezil kaltak! Sonu hiç iyi olmayacak! Yakında her şeyini kaybedince sızlanacak bir şeyi olacak. Hizmetçisinin parası kesilince beni suçluyor ha! Kim olduğunu sanıyor? Hizmetçi onun neyine!”

Bu şekilde söylenmeye devam ederek büyük hanımefendi için yeni bir hizmetçi bulmaya gitti. Onu bu hâlde bırakıyoruz.

***

Xue teyze ve iki kız karpuzlarını yedikten sonra birkaç dakika daha Wang Hanım ile sohbet edip ayrıldılar. Xue teyze kendi dairesine, Baochai ve Daiyu de Bahçe’ye döndü. Baochai Daiyu’ye beraber Xichun’e uğramayı teklif etti ama Daiyu banyo yapacağını söyleyip ondan ayrıldı. Baochai yolda Kızıl Neşe Avlusu’ndan geçerken biraz sohbet etmek için Baoyu’ye uğrayıp, öğlen mahmurluğunu atmayı düşündü. İçeri girdiğinde avlu çok sessizdi. Kuş cıvıltısı dahi yoktu. Leylekler bile bitkilerin gölgesinde kıvrılmış uyuyordu. Üstü kapalı geçidin altından eve doğru yürüdü. Dış odada hizmetçiler her yere yayılmış uyuyorlardı. Uzun aynanın ve incelikle oyulmuş paravanın yanından süzülüp Baoyu’nün yattığı odaya girdi. O da cibinliğin içinde mışıl mışıl uyuyordu. Xiren yatağının kenarında oturmuş nakış işliyordu, hemen yanında sapı beyaz gergedan boynuzundan, at kılı bir sineklik duruyordu. Baochai parmak uçlarına basarak yanına gitti.

“Biraz fazla tedbirlisin galiba.” diye fısıldadı yumuşak bir gülüşle. “Bu sineklik de ne? Buraya hiçbir sinek giremez!”

Xiren irkilerek başını kaldırdı, nakışını bırakıp ayağa fırladı.