banner banner banner
Nutuk
Nutuk
Оценить:
 Рейтинг: 0

Nutuk

    Heyetitemsiliye

Memleketi Mercisiz Bırakmamak İçin

Ferit Paşa hükûmeti inadında devam ediyordu. Bilindiği gibi düşünceye kadar devam etti. Memleketi günlerce mercisiz bırakmak elbette pek büyük mahzurlar doğururdu. Bundan dolayı önce fikir sormak üzere ve arkasından bazı itirazlara bakmaksızın emir tarzında tebliğ ettiğimiz kararları, Eylül’ün 13-14 gecesi şu suretle tespit etmiş ve kaleme almıştım:

“Kongrece alınması düşünülen tedbirleri gösteren suret, aşağıda arz edilmiştir: Bu husustaki yüksek görüş ve fikirleriniz alındıktan sonra, umumi heyetçe görüşülerek tatbik mevkiine konulacaktır. 15.9.1919 öğlesine kadar cevabınızı bekliyoruz, efendim.”

Millî davayı haince tevil ve tefsir ile millî teşebbüs ve faaliyetlerimizi gayrimeşru olarak ilan eden Saltanat ve Hilafet makamına karşı milletin ebedî bağlılığını bütün meşru ve kanuni vasıtalarla ispata çalıştığımız hâlde, Padişah ile millet arasında bir mânia duvarı teşkil eden ve ahaliyi silahlanmaya, birbirini öldürmeye sevk ve tahrik eden İstanbul hükûmetiyle münasebetlerini kesmek mecburiyetinde kalan Umumi Kongre Heyeti, aşağıdaki kararları zatıalilerine bildirmeyi vazife sayar:

1- Padişah hazretlerinin yüce adına ve yürürlükteki kanunlar çerçevesinde, devlet işleri ve muameleleri eskisi gibi yürütülmeye devam olunacaktır. Irk ve mezhep farkı gözetilmeksizin halkın canı, malı, ırzı ve her türlü hakları teminat altında bulundurulacaktır.

2- Hükûmet memurlarının kendilerine verilmiş vazifeleri milletin meşru davasına uygun bir şekilde yapmaları tabiidir. Aksi takdirde vazifeden kaçınanların mazeretleri istifa sayılarak, yerlerine uygun görülen kimseler getirilecektir.

3- Vazife sırasında millî dava ve akıma aykırı hareketleri görülecek ve tespit edilecek memurlar din ve milletin selameti adına kesin olarak şiddetle cezalandırılacaklardır.

4- İstifa etmiş memurlardan ve halktan, her kim olursa, milletin kararları aleyhinde kışkırtıcı hareket ve telkinlerde bulunanlar da şiddetli cezalara çarptırılacaklardır.

5- Memleket ve milletin selamet ve saadeti hak ve adalet, memleket içinde güvenlik ve asayişin sağlanmasıyla mümkündür. Bu hususta gereken her türlü tedbirlerin alınması kolordu komutanlarıyla vali ve müstakil mutasarrıflıklardan beklenmektedir.

6- Milletin istekleri, Zatışahane’ye arz ve nakle muvaffak olunup da milletin güveni ve itimadını kazanmış meşru bir hükûmet kuruluncaya kadar haberleşme merci Sivas’ta Umumi Kongre Heyetitemsiliyesi olacaktır.

7- Heyetitemsiliyece alınan kararlar, bütün millî teşkilat merkezlerine gönderilecek ve ilan olunacaktır.

    Mustafa Kemal

Yapılan İtiraz ve Tenkitler

Efendiler, bu son arz ettiğim tebligatımız üzerine, kısmen hafif fakat kısmen de oldukça şiddetli itirazlara, direnmelere ve hatta karşı teşebbüslere ve tehditlere uğradık. İtirazlar ve tenkitler, yalnız son tebliğimiz hükümleri üzerinde kalmadı. Bu münasebetle daha başka noktalara da yayıldı. Bu hususta yüksek heyetinize belirli bir fikir vermiş olmak için bu yolda yapılmış olan yazışmalardan bazılarını kısaca arz etmekliğime müsaadenizi rica ederim.

Erzincan Müdafaaihukuk Cemiyeti Merkez Heyetinin 14 Eylül 1919 tarihli telgrafında: “Kararların uygulanmasından önce, İstanbul hükûmetine kırk sekiz saatlik bir süre verilmesinin uygun olacağı bütün üyelerce kararlaştırılmıştır.” tarzında zararsız bir düşünce ileri sürülüyordu (Ves. 87).

Diyarbakır’dan 13’üncü Kolordu Komutanı Cevdet Bey; 14 Eylül 1919 tarihli uzun şifresinde: “Hükûmet merkeziyle büsbütün alaka kesilerek yazışmalar Kongre Heyetitemsiliyesi ile yapılacak olursa, muhalifler, siyasi bir maksat güdenler bu hareketi Hilafet’e karşı isyan edilmiş göstererek halkı yanıltacaklardır. Bu durum devam ederse memur ve askerin maaşları ve yiyecek masrafları için kaynak ve tedbir düşünüldü mü? İstanbul hükûmeti İngiliz nüfuzu altındadır. Her türlü ısrar ve çabaya rağmen başka türlü hareket edebilecek bir hükûmet kurulmasına imkân yoktur. İngilizler, hükûmetin uygun görmesiyle geniş ölçüde bir işgal planı uygularsa, yeni baştan İngilizlerle savaşa girişmeye taraftar mısınız? Ve girişildiği takdirde başarı sağlanacağından ne dereceye kadar eminsiniz? Bu ısrarlı hareket vatanın menfaatlerine uygun mudur?” gibi birtakım düşünceler ve soruları içine alıyordu (Ves. 88).

Erzurum Merkez Heyetinin 15 Eylül 1919 tarihli telgrafında: “Talimatnamemizin altıncı maddesinin (yani Heyetitemsiliyenin merci olma ile ilgili) nizamnamemizle uygunluğu sağlanmak üzere merkez heyetlerinden uygun karar alınması gerekir.” denilmekteydi.

Malatya’daki komutan İlyas Bey’in 15 Eylül 1919 tarihli telgrafında: “Elazığ vilayeti halkının, Kongre’nin maksat ve emelinden haberdar edilerek hiç olmazsa bir derece aydınlatılmalarına değin bu hususun geri bırakılması yerinde görülürse, uygun bulduğumu arz ederim.” düşüncesi ileri sürülüyordu. (Ves. 89).

İçinde bulunduğumuz Sivas’ın Müdafaaihukuk Cemiyeti Merkez Heyeti de uzun bir raporunda: “Bildirilen maddelerin bütününden memlekette geçici bir idare ilan edileceği anlaşılmaktadır.” diye başladıktan sonra “bunun, cemiyet nizamnamesinin özel maddesine ve hiçbir maddesine dayanmak imkânı görülememekte olduğu hakkında” dikkatimiz çekiliyor ve Zatışahane’ye arz olunacak hususları ulaştırabilecek yolları büyük bir sükûnet ve samimiyetle ve tatlı bir şekilde aramayı” tavsiye ediyordu (Ves. 90).

Heyetitemsiliye üyelerimizden olup birçok davet ve ricalarımıza rağmen bize katılmayan, Sivas Kongresi’nde bulunmamak için mazeretler ileri süren Servet Bey’in “Esselamü aleyküm” dindarca hitabıyla başlayan 15 Eylül 1919 tarihinde Trabzon’dan çektiği açık telgrafında: “Sivas Kongresi beyannamesini ve daha sonra tebligatınızı aldık. Cevap olarak bildirdiğimiz düşünceler Kazım Paşa Hazretlerince görülmek arzu edilmiştir ve görülmüştür” … “Önce Sivas Kongresi’nin, umumi kongre şekline girmiş ve bir Heyetitemsiliye vücuda getirmiş olduğu anlaşılıyor ki bu nokta kararlarımıza aykırıdır” … “Sivas Kongresi, Heyetitemsiliyemiz arasına üye seçmeye yetkili olamayacaktı” … “İstanbul hükûmeti ile haberleşmeyi kesme bir oldubitti hâline geldi” … “Heyetitemsiliyenin merci olması meselesi umumi efkâr üzerinde pek kötü tesirler yapacaktır. Bundan kesin olarak kaçınılmalıdır.” … “Sivas Kongresi, Erzurum nizamnamesini değiştirmeye yetkili değildir. Bu kongre, Vilayatışarkiye Heyetitemsiliyesine uymaya mecbur olacaktı. Erzurum kararları üzerinde, zihinlerin bir sarsıntı devresi geçirdiği bugünlerde, onun dışındaki hükümlere şüpheli gözlerle bakılacağından şüphe buyurmayınız.”… “Erzurum Kongresi hükümleri dışında yapılacak işlere katılmayacağız.” protestosu ile son buluyordu (Ves. 91).

15’inci Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa’nın 15 Eylül 1919 tarihli yazısında “Sivas Kongresi’nin sorusuna karşılık olarak Trabzon heyetinden Servet, İzzet ve Zeki Beylerin vermek istedikleri cevabı okudum. Pek yakından tanıdığım bu zatlara güvenim ve saygım sınırsızdır. Kendilerinin görüşlerine yön veren temel düşünceyi anlıyorum ve benimsiyorum” dedikten sonra ayrıntılar üzerinde görüşlerini ileri sürüyor ve bu arada “Erzurum Kongresi, Doğu Anadolu vilayetleri adınadır. Sivas Kongresi ise bütün milleti temsil eden bir kongredir ki bu kongrenin de ayrıca bir temsilciler heyeti olması tabiidir. Ancak Sivas Umumi Kongresi Heyetitemsiliyesi, Doğu Anadolu Vilayetleri Temsilciler Heyetini ortadan kaldırmış olmuyor. Bu Temsilciler Heyeti tabiatıyla her an mevcuttur. Yalnız bu Temsilciler Heyetinden olup bugün Sivas Kongresi Heyetitemsiliyesine girmiş bulunanlar varsa, bunların, Doğu Anadolu Vilayetleri Temsilciler Heyetinden istifa etmelerini istemek doğru olabilir. Sivas Kongresi, bütün milletin menfaatlerini ve Doğu Anadolu Vilayetleri Temsilciler Heyeti de yalnızca Doğu Anadolu vilayetlerinin hak ve menfaatlerini korur.” … “Heyetitemsiliye’nin merci olmaklığı ve yetkisi keyfiyeti, meselenin en önemli noktasını teşkil etmektedir ki bu konuda şimdiden acele gösterilmemesi hususunda sizinle tamamen görüş birliği içindeyim. Heyetitemsiliye tekliflerinin birden beşe kadar olan maddelerine gelince, bunların değil sorulmasını, hatta beyanname hâlinde veya bir temenni şeklinde bile yayımlanmasını fazla görürüm.” görüşünde bulunuyordu (Ves.92).

Trabzon’da Servet Bey’e yazdığımız cevap telgrafıyla Kazım Karabekir Paşa’ya verdiğimiz cevaptan da bahsedeyim. Servet Bey’e yazılan telgraf şuydu:

Trabzon’da Servet Beyefendi’ye,

Trabzon Merkez Heyetinden sorulan görüşe henüz cevap gelmedi. Bu husus ayrıca Kazım Paşa hazretlerinden de sorulmuştu. Görüşlerin birleştirilmesine neden lüzum görüldüğü tabiatıyla anlaşılamamıştır. Sırayla belirtilen görüşlerinize aynı sıra ile aşağıdaki gibi cevap arz ediyorum:

Önce, Sivas Kongresi’nin umumi bir kongre olacağını herkes biliyordu. Bunun, sizce başka türlü görülmekte olduğunu şimdi ilk olarak sizden işitiyorum. Heyetitemsiliye meselesine gelince, bu heyet aslında Erzurum Kongresi’nin seçtiği ve kabul ettiği heyettir. Şu sırada bendenizle birlikte Rauf Bey, Bekir Sami Bey, Raif Efendi, Şeyh Hacı Fevzi Efendi Sivas’ta hazır bulunmaktadırlar. Daha dört üyemiz eksik olmakla beraber çoğunluk vazifesini yapmaktadır. Bunun da sizce açık bir şekilde bilineceğine şüphemiz yoktur. Çünkü sizi de durumun öneminden dolayı daha Erzurum’da iken çağırmış ve diğer arkadaşların birlikte götürüleceği bildirilmişti. Sivas Umumi Kongresi’nin, nizamnamemizin sekizinci maddesine göre bazı üyelerle Heyetitemsiliye’mizi güçlendirebileceği birlikte görüşülmüş ve bunda da mahzur görülmemiş, tersine millî birliği temsil için bu, gerekli sayılmıştı. Sivas Umumi Kongresi’nde bundan başka bir şey yapılmamıştır. İstanbul hükûmeti ile haberleşmeleri kesmek, temel kararlarımızın dördüncü maddesinin dışında değil, içinde ve hatta o madde içine giremeyecek, hatıra gelmeyen haince sebeplere dayanır bir mahiyettedir. Esasen bu oldubittiyi yapan biz değiliz, İstanbul hükûmetidir. Şifre telgrafımızda bildirilenlerin yapılması zaruri bir iştir. Bundan, hiçbir şekilde vazgeçmeye imkân kalmamıştır. Biz, tatbik hususunda bizimkine uygun görüşünüzü almak üzere başvurmayı bir vazife saydık. Uygun görüp görmemek, sizce değerlendirilecek bir husustur. Yalnız şunu da arz edeyim ki bugün Anadolu ve Rumeli’nin birlikte harekete mecbur olduğu bir yönde, azınlığın değil, çoğunluğun uygun bulduğu yola girmeye ve azınlıkları bu yola çevirmeye kesin mecburiyet vardır. Merci olmaklık ve yetki meselesi hakkında daha akla yatkın bir görüşünüz varsa, lütfen bildiriniz. Benimsenmesi zaruri görülen bugünkü hareket tarzı dikkatle incelenirse, bütünüyle nizamnamemize ve Erzurum Kongresi’nin temel kararlarına uygundur.

Bunun dışına çıkıldığı noktayı göremiyorum. Şu duruma göre zatıalilerinizin kendinizi katılmaktan alıkoyduğunuz nizamname ve bilinen kararlar dışında yapılan işlerin açıklanmasını rica ederim. Bugün kaçınılmayacak bir hareket varsa, o da, İstanbul hükûmetinin millet ve memleketin kaderini alçakça İngilizlerin arzusuna bırakması ve kendi menfaatlerine kurban etmesidir. Buna karşı buraca alınan karardan başka bir karar alınmasına imkân varsa, lütfen bildiriniz.

    Mustafa Kemal

Kazım Karabekir Paşa’ya da verdiğimiz uzun cevabın başlangıcı aynen şöyle idi:

Servet ve İzzet Beylerin, Heyetitemsiliye’nin Trabzon Merkez Heyetinden açıklanmasını istediği hususta cevap olarak çektikleri açık telgraf alındı. İçindeki açıkça duyurulması mahzurlu olan düşünceleri, Heyetitemsiliye tamamen Servet ve İzzet Beylerin kendi görüşleri olarak kabul eder. Heyetitemsiliye herkesten istediği düşünceleri, Servet ve İzzet Beylerden değil, nizamname gereğince Trabzon Merkez Heyetinden istemiştir. Servet ve İzzet Beylerin görüşlerini ihtiva eden özel telgraf ile tarafınızdan hem kendilerine hem de Heyetitemsiliye’ye cevap olmak üzere ileri sürülen düşünceler hakkında da aşağıdaki açıklamalara lüzum görülmüştür:

Her şeyden önce, adı geçen kişileri sizce de bilinen düşüncelere sevk eden temel fikri anlamak, maalesef Heyetitemsiliyece mümkün olamamıştır.

Nizamnamenin dördüncü maddesi, bir geçici idare kurulması sebeplerini ve şartlarını açıklar. Hâlbuki bilinen son haince olaylar sebebiyle alınmış ve alınması lüzumu üzerinde düşünce sorulmuş olan tedbirler, hiçbir vakit geçici idare kurmak gayesi ile ilgili değildir. O hâlde, bu hususla dördüncü madde arasında münasebet aramaya lüzum yoktur. Tedbirler, Zatışahane’ye doğrudan doğruya başvurmaya yol bulmak ve meşru bir kabinenin iş başına getirilmesini istirham etmek maksadıyla alınmıştır.

Sivas’ta toplanan kongre, Batı Anadolu temsilcileriyle Erzurum Kongresi’nin Umumi Heyeti, buna göre bütün Doğu Anadolu vilayetleri adına yetkili olmak üzere, kongrenin kararına uygun şekilde seçilen bir hususi heyet bulundurmakla, Sivas Kongresi elbette bütün Anadolu ve Rumeli adına ve bütün milleti temsil etmek üzere umumi bir kongre vasfını kazanmıştır. Bu kongre, Erzurum Kongresi kararları ve teşkilatını aynen fakat tabiatıyla daha da genişleterek kabul etmiş ve sonunda Şarki Anadolu Müdafaaihukuk Cemiyeti, “Anadolu ve Rumeli Müdafaaihukuk Cemiyeti” umumi adı altında genişletilerek birleştirilmiştir.

Nizamnamenin üçüncü maddesi ve kongrenin temel kararları zaten bu yüksek gayenin sağlanmasını kesin dilek olarak göstermiştir. Sivas Umumi Kongresi, Erzurum Kongresi’nde Şarki Anadolu Müdafaaihukuk Cemiyeti adına seçtiği Heyetitemsiliye’ye tam olarak güvenini bildirmek suretiyle, aynen Anadolu ve Rumeli Müdafaaihukuk Cemiyeti için Heyetitemsiliye olarak kabul etmiştir. Buna göre, Sivas Umumi Kongresi’nin kararları başka, Erzurum Kongresi’nin kararları başka ve Şarki Anadolu Müdafaaihukuk Cemiyetinin Heyetitemsiliye’si başka ve Anadolu ve Rumeli Müdafaaihukuk Cemiyetinin Heyetitemsiliye’si başka gibi başkalıklar ve ayrılıklar elbette söz konusu olamaz ve bunun söz konusu olması şüphesiz ki pek samimi olan millî birlik maksadımız ve mukaddes gayemiz için son derece zararlıdır. Böyle olunca birbirini ortadan kaldıran Temsilciler Heyetleri olmadığı gibi birine girince diğerinden çekilmesini istemenin doğru olabileceği üyeler de yoktur. Bugün, bütün Anadolu ve Rumeli’yi içine alan cemiyetimizin, Sivas’ta bulunan tek Heyetitemsiliye’si Erzurum Kongresi’nde nizamnamenin özel maddelerine uyularak seçilmiş dokuz kişiden beşinin katılmasıyla vazife görmeye devam etmektedir… Hakları, yetkisi ve menfaatleri Doğu Anadolu vilayetlerinden tabiatıyla hiçbir bakımdan az olmayan Batı Anadolu’nun, haklı ve yerinde olan düşünce ve tekliflerini dikkate almayarak onları, olur olmaz bir tabi durumunda bulundurmaya kalkışmak bizim aklımızın bir türlü kabul edemediği hususlardandır… Bu sebeple Heyetitemsiliye’miz altı üye ilavesiyle güçlendirilmiştir.” (Ves. 93).

Bundan sonra daha birçok açıklamaları içine alan bu telgrafımız, aynen Trabzon Merkez Heyetine de çekilmiştir (Ves. 94).

Bu münakaşalar üzerinde daha birçok açıklama ve açıklama istekleri oldu. Hatta “Müdafaaihukuk Heyeti Trabzon Merkezi” uydurma imzasıyla diğer vilayetlere aleyhimizde telgraflar da çekildiği görüldü (Ves. 95). Nihayet on beş gün sonra Trabzon’dan bir telgraf aldık. Fakat Servet Bey’den değil… Aynen arz edersem durum anlaşılır.

Sivas’ta Heyetitemsiliye adına Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne,

Sureti aşağıya alınan Trabzon Belediye Heyetinin telgrafı İstanbul’a şimdi çekiliyor. Bu suretin 15’inci Kolordu Komutanlığına yazdırıldığı arz olunur.

    Mevki Komutanı
    Ali Rıza

Suret

    1 Ekim 1919

İstanbul, Sadrazam Ferit Paşa Hazretleri’ne,

Bugüne kadar Anadolu’dan yükselen millî feryadı Trabzon kendisine mahsus ağırbaşlılık ve sükûnetle inceledi ve takip etti. Memleketin, bu duruma fazla tahammülü yoktur. Vatan sevginiz varsa artık mevkinizi terk ediniz Paşa hazretleri.

    Belediye Reisi Hüseyin

Kazım Karabekir Paşa’nın Tavsiyeleri

Kazım Karabekir Paşa’dan 7 Eylül 1919 tarihinde de kişiye özel bir şifre aldım. Pek içten ve kardeşçe bir dille yazılmış olan bu şifre bir iki hatırlatmayı ihtiva ediyordu. Kazım Karabekir Paşa: “Paşam, diyor, Sivas’tan gelen tebliğ ve genelgeler, kâh Heyetitemsiliye adına kâh doğrudan sizdendir. 10 Eylül 1919 tarihinde, İstanbul’daki hükûmete hitaben kendi adınıza tebliğ ve ihtarlarınız olmuştur. Bana itimat ve emniyet buyurunuz ki bu şekilde imzanızla yapılan tebligat, sizi en çok hürmetle sevenlerce bile, büyük bir samimiyetle ve iyi niyetli düşünceyle tenkit olunuyor… Bunun ne kadar tesirli olacağını ve tepkiye yol açacağını takdir buyurursunuz… Bu bakımdan Heyetitemsiliye ve Kongre kararlarının daima imzasız, sadece Heyetitemsiliye diye yayınlanmasını rica ederim.” Telgraf şu cümlelerle son buluyordu: “Yüksek şahsiyetinizin her hâlde ortada tek başına görülmemesi memleket menfaati bakımından gereklidir. Oy birliği ile (Bu noktada oyları toplanan kişilerin veya heyetin kimler olduğunu henüz bugüne kadar öğrenebilmiş değilim.) arz olunan bu ricalarımın iyi karşılanacağından eminim, ellerinizden öperim.” (Ves. 96).

Kazım Karabekir Paşa’yı samimi olarak tereddüt ve tenkide düşürdüğünü gördüğünüz noktaları mümkün olduğu kadar açık olarak düşünmenin ve izah etmenin gereği ortadadır. O tarihteki duygu ve düşüncelerimin ilham mahsulü olan görüşlerimi, bugünün yeni tesirlerine kaptırmaktan sakınarak, o tarihte verdiğim cevabı aynen arz etmeyi tercih ederim:

    19 Eylül 1919

15’inci Kolordu Komutanı Kazım Paşa Hazretleri’ne,

C: